Ενημέρωση, Αλλά Και Κάποια… “Τσίου Τσίου”! (23/06/2021 – 27/06/2021)

1. O Γιατρός του Λευκού Οίκου, επί Τραμπ, Ρόννι ΤΖΑΚΣΟΝ, ζήτησε να εξεταστεί η πνευματική υγεία του νέου Προέδρου Μπάϊντεν.

2. Αποφασίστηκε τελικά η σύλληψη άλλων 132 στελεχών των ΤΕΔ, ενταγμένα στο “Κρυπτοσύστημα” της “FETÖ”, ανάμεσα στα οποία είναι και αρκετά στελέχη ε.ε.! Πρόκειται για στελέχη που είχαν προσαχθεί στην Σμύρνη.

3. Ο ΡΤΕ ανακοίνωσε και επισήμως το όνομα του τουρκικού αντι-“COVİD-19” εμβολίου! Θα λέγεται “TURKOVAC”. Είναι στο… δρόμο! Στο Ερσιγιές, κλπ, δουλεύουν εντατικά!..

4. Ο ΡΤΕ δήλωσε επίσης πως, σε 17 χρόνια εξουσίας του “ΑΚΡ”, ο  ΡΤΕ και οι Κ-Β του “τράβηξαν” επενδύσεις στην χώρα ύψους 215 δις $ Η.Π.Α..

5. Ένας καταζητούμενος (από τις τ/Αρχές και την “ΙΝΤΕΡΠΟΛ”), με “κόκκινο δελτίο”, Κούρδος αντάρτης, ο Ουλάς Ντογάν, φερόμενος ως υπεύθυνος του Σουλεϊμανίγιε, μετά από παρακολούθηση των ΜΙΤ, ΤΕΔ και συνεργασία τους, σκοτώθηκε με επίθεση στο ΙΧ του με “ΜΕΑ”.

Yakın zamanda büyük bir operasyon haberinin gelebileceğini savunan Abdullah Ağar, öldürülen Ulaş Doğan için ise, “Kendilerini en rahat hissettikleri yerde vuruyoruz. Doğan adeta bir şeytandı. Bunun intikamı alındı, devlet unutmaz” dedi

6. Πολλά συγχαρητήρια αξίζουν πράγματι στον Τ/Στρ-τη, που συγκλόνισε με την θυσία του την Τουρκία και όλον τον στρατιωτικό κόσμο! Ο Πατριωτισμός του και η αγάπη του προς τους συμμαχητές του είναι πράγματι αξιοθαύμαστος και θα πρέπει να αποτελέσει παράδειγμα και για πολλούς “δικούς” μας… λελέδες!.. Ψάξτε το θέμα μόνοι σας!.. 

7. Ο εκπρόσωπος Τύπου του Α/Πενταγώνου Ναυταίος Τζον ΚΙΡΜΠΥ, (παλαιός… γνωστός μας), ανακοίνωσε πως οι Η.Π.Α. και η Τουρκία συμφώνησαν για την φύλαξη, από τις ΤΕΔ, του α/δ “Χαμίντ ΚΑΡΖΑΫ” (Αφγανιστάν / Καμπούλ), προσθέτοντας πως απομένει ο καθορισμός των τεχνικών λεπτομερειών του θέματος, θέμα που εξετάζουν ήδη 2 ειδικές επιτροπές των Η.Π.Α. – Τουρκίας, στην Άγκυρα!

ABD’den Türkiye ilgili hamlesi! ‘Anlaşmanın son parçası’ deyip duyurdu…

ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyet, Afganistan’da Kabil havaalanının güvenliği konusunu görüşmek üzere Türkiye’yi ziyaret edecek.

ABD'den Türkiye ilgili son dakika hamlesi! 'Anlaşmanın son parçası' deyip duyurdu...
23.06.2021
ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyet, Afganistan‘ın başkenti Kabil’de Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliği konusunu görüşmek üzere Türkiye‘ye ziyarette bulunacak.

ABD SAVUNMA BAKANLIĞI SÖZCÜSÜNDEN AÇIKLAMA

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Binbaşı Rob Lodewick, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu hafta, ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyet, Afganistan’da Kabil havaalanının güvenliği konusunu görüşmek üzere Türkiye’ye gidecek.” dedi.

MARK MİLLEY: ANLAŞMANIN SON PARÇASI KALDI

Lodewick görüşmenin detaylarına ilişkin bilgi vermezken, ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesinde 2022 savunma bütçesine ilişkin bir oturumda açıklamalarda bulunan ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, herhangi bir yazılı anlaşmanın henüz olmadığını ancak görüşmeleri ilerlettiklerini söyledi.

Milley, “Bu hafta (Türkiye ile) bir toplantımız var. Sanırım anlaşmanın neredeyse son parçası kaldı. Türkiye adına konuşmak istemiyorum ve nihai bir anlaşmanın sonucunu önceden vermek istemiyorum ama Kabil havalimanının güvenliğinin sağlanacağı konusunda eminim.” dedi.

Türkiye, NATO Kararlı Destek Misyonu kapsamında Afganistan’daki Kabil Hamid Karzai Havalimanı’nın işletilmesi görevini 6 senedir sürdürüyor.

ABD Afganistan’dan çekilirken, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi sırasında yaptıkları görüşmede Kabil havaalanının güvenliği konusu da gündeme gelmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’da düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin orada kalabileceğine dair niyetini mevkidaşlarına aktardığını ifade etmişti.

Οι συζητήσεις έληξαν πλέον και η εξέλιξη του θέματος παρακολουθείται! Ο Πρόεδρος Μπάϊντεν δήλωσε πως πλέον υπεύθυνοι για το μέλλον τους, κλπ, είναι οι ίδιοι οι Αφγανοί, καθ’ όσον οι Η.Π.Α…. “Χαίρεται” από την… “Μητέρα”  χώρα των… Ταλιμπάν!

8. Ο συνταξιούχος Αμερικανός Ταξίαρχος Μαρκ ΚΙΜΜΙΤ, νυν ΥΦΕΞ, υπεύθυνος για τις πολιτικο-στρατιωτικές υποθέσεις των Η.Π.Α., φέρεται δηλώσας ότι το “εξωπέταγμα” της Τουρκίας, από τις Η.Π.Α., απ’ το πρόγραμμα των “F-35”,  αντίκειται στους κείμενους κανονισμούς.

ABD'li komutandan F-35 açıklaması: Alınan Türkiye kararı kurallara aykırı

Antalya Diplomasi Forumu (ADF) için Türkiye‘ye gelen Kimmitt, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

ABD‘in Siyasi-Askeri İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı emekli Tuğgeneral Mark Kimmitt, ABD-Türkiye ilişkilerinde son dönemde S-400F-35, ABD’nin SDG/PKK/YPG’ye desteği gibi birçok mesele nedeniyle gerilimin yaşandığına işaret ederek ancak Brüksel’de NATO Zirvesi sırasında bir araya gelen Erdoğan ile Biden’ın bu konular üzerinde birlikte çalışmaya istekli olduklarını duyurduklarını belirtti.

Mark Kimmitt, Antalya Diplomasi Forumu'ndaMark Kimmitt, Antalya Diplomasi Forumu’nda

“TÜRKİYE’NİN PROGRAMDAN ÇIKARILMASI KURALLARA AYKIRI”

ABD’nin Rus S-400 hava savunma sistemi satın almasının ardından Türkiye’yi savaş uçaklarını tehlikeye atacağını savunarak F-35 programından çıkardığını hatırlatan Kimmitt, Türkiye’nin iki ülke arasında bir ihtilaf olmadığını defalarca dile getirdiğini, bu konuyu araştırmak için bir komisyon kurulmasını önerdiğini ayrıca F-35’lerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve programdan çıkarılmasının kurallara aykırı olduğunu söyledi.

Mark Kimmitt, Türkiye’nin ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK’ya desteğine Türkiye’nin uzun süredir itiraz ettiğini, ABD’yle diğer terör örgütleriyle mücadele etmek için bir başka terör örgütünü kullanmanın anlamsız olduğunu ilettiğini de vurguladı.

KAYNAK: AA
ΠΟΛΥ “ΠΕΡΙΕΡΓΟ” ΑΥΤΟ ΤΟ “ΦΟΡΟΥΜ” ΤΗΣ ΑΤΤΑΛΕΙΑΣ, ΣΤΟ ΟΠΟΙΟ ΠΑΡΕΣΤΗΣΑΝ ΚΑΙ ΤΕΩΣ ΥΠΟΥΡΓΟΙ ΜΑΣ, ΚΕ… ΑΒΡΑΜΟΠΟΥΛΕ, ΚΑΙ ΛΟΙΠΟΙ… ΕΠΙΦΑΝΕΙΣ ΕΛΛΗΝΕΣ!.. (ΗΣΑΝ ΚΑΙ ΣΚΟΠΙΑΝΟΙ, ΜΕ ΠΡΩΤΟΝ ΚΑΙ ΚΑΛΥΤΕΡΟΝ ΤΟΝ ΖΑΕΦ, ΑΛΛΑ ΚΑΙ Ο… ΤΑΤΑΡ)!..
ΤΟ “ΕΣΤΗΣΑΝ” ΤΟ “ΦΟΡΟΥΜ” ΑΥΤΟ ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ, ΩΣ ΜΙΑ ΠΡΟΓΕΥΣΗ ΤΗΣ ΣΥΝΑΝΤΗΣΕΩΣ ΤΩΝ ΧΩΡΩΝ ΤΗΣ Α. ΜΕΣΟΓΕΙΟΥ, ¨ΣΥΝΑΝΤΗΣΗ¨ ΠΟΥ ΕΠΙΔΙΩΚΟΥΝ ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ ΚΑΙ ΠΟΥ ΗΤΑΝ ΜΙΑ ΠΑΛΙΑ ΥΠΟΣΧΕΣΗ ΤΩΝ… ΟΜΠΑΜΙΚΩΝ (ΚΑΙ ΑΡΑ ΚΑΙ ΤΩΝ ΣΗΜΕΡΙΝΩΝ), … Η.Π.Α., ΣΤΟΥΣ ΤΟΥΡΚΟΥΣ!..

9. Ο ένας της… υψηλής Κουρδικής Τριανδρίας του “ΡΚΚ”, ο Ντουράν Καλκάν, δήλωσε πρόσφατα πως οι επόμενες εβδομάδες, θα είναι “Εβδομάδες Σεντάτ ΠΕΚΕΡ”!

Προς το παρόν μάλλον δικαιώνεται η εκτίμησή μας, περί πιθανής συνεννοήσεως του Αρχιμαφιόζου, με την Κ-Β ΡΤΕ, δια διαύλων της ΜΙΤ!..

Εσχάτως ο ΠΕΚΕΡ (άτομο υψηλού, κατά την κρίση μας, δείκτου νοημοσύνης), αναφέρθηκε, και πάλι, μόνον στον Τ/ΥΠΕΣ, Κο Σ. ΣΟΪΛΟΥ, χωρίς να (μας) δώσει κάτι μη  γνωστό, σχετικό με το άτομο αυτό, το οποίο είναι μαζί… “τσακάλι” και “ύαινα”!..

10. Εδώ, λίγη προσοχή!

Savunma Sanayii tarafından üretilen ATAK helikopterinin 55’incisi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi. Böylece üretilen T129 ATAK sayısı 64’e ulaştı.

Türk savunma sanayisi tarafından geliştirilip yerli ve milli üretim olan ATAK helikopterlerinin üretimi, hız kesmeden devam ediyor.

Savunma Sanayii tarafından üretilen ATAK helikopterinin 55’incisi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi.

ÜRETİLEN ATAK HELİKOPTERİ SAYISI 64 OLDU

Böylece üretilen Atak helikopteri sayısı 64’e yükseldi.

ATAK helikopterinden; Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 55 adet, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan 6 adet, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde ise 3 adet bulunuyor.

ATAK HELİKOPTERİNİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

ATAK’lar, Emniyet güçleri için Türkiye’nin coğrafi ve iklim koşullarına göre tasarlanan, TUSAŞ ve AgustaWestland ortak üretimi taarruz ve taktik keşif helikopteridir.

T-129 ATAK helikopteri ve Silahlı İnsan Hava Araçları, Kara Kuvvetleri’nin operasyon sırasında yakın hava desteği (εγγύς αερ-κή υπξη) sağlaması için tasarlandı.

Terör operasyonları kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çokça kullanılan ATAK helikopteri, birçok teröristin etkisiz hale getirilmesinde doğrudan rol almıştır.

Halihazırda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 52 olan ATAK helikopteri sayısı, bir helikopterin Suriye kırsalında kırıma uğraması sonucu envanterde şu an itibarıyla 51 adet ATAK helikopteri bulunmaktadır.

Öte yandan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) tesislerinde ATAK helikopterlerinin üretimi devam ediyor.

Üretim bandında hem Türk ordusuna hem de Pakistan ordusuna teslim edilecek olan diğer ATAK helikopterleri de bulunuyor.

TEMEL TEKNİK ÖZELLİKLERİ

Uzunluk 12.50 metre

Yükseklik 3.40 metre

Rotor Çapı 11.90 metre

Maksimum seyir hızı 145 knot (269 kilometre/s)

Azami servis irtifası 20.000 ft (6096 metre)

Görev yüklü irtifası 10.000 ft (3048 metre)

Maks havada kalma süresi: 3 saat

Maks uçuş menzili 303 nm (561 kilometre)

Motor LHTEC-CTS800-400A

Görüntüleme sistemi 360° 20 kilometre (tespit).

11. Akşam Gazetesi İlk Sayfası

Diriliş Postası Gazetesi İlk Sayfası

The Guardian’dan Kanal İstanbul ile ilgili kirli operasyon

İngiliz The Guardian gazetesi, Kanal İstanbul’un temelinin atılacağı gün “‘Kabus görüyorum’: Türkler Erdoğan’ın 65 milyar dolarlık İstanbul kanalının etkisinden korkuyor” başlıklı haberiyle algı operasyonu çekti.

The Guardian'dan Kanal İstanbul ile ilgili kirli operasyon
26.06.2021

Türkiye, dev yatırımları arasına yeni bir eseri daha eklemeye hazırlanıyor.

İstanbul üzerindeki gemi trafiği ile akaryakıt ve tehlikeli maddeleri taşıyan gemi geçişlerine ilişkin yükün azaltılması amacıyla bugün Kanal İstanbul için ilk köprünün temeli atılacak.

Başta CHP olmak üzere diğer muhalefet partilerinin her defasında engel olmaya çalıştığı projeye ilişkin The Guardian’da yer alan haberde, “Muhalif sesler yükseliyor” denildi.

Kanal İstanbul’un inşası sürecinde “Marmara su havzasının tamamen yok olacağı, İstanbul’un depremlere, kuraklık ve sel gibi aşırı hava olaylarına karşı daha savunmasız hale geleceği” iddia edildi.

Projenin çevresel etkisinin değerlendirmelerde göz ardı edildiği öne sürüldü. İki farklı denizi birbirine bağlayan böylesine büyük bir projenin “asla güvenli kabul edilemez olduğu” savunuldu.

CHP'lilerin Kanal İstanbul algısı çöktü! CHP'li firmalar o ihaleleri nasıl aldı?CHP’lilerin Kanal İstanbul algısı çöktü! CHP’li firmalar o ihaleleri nasıl aldı?

Gazetenin Türkiye muhabiri Bethan McKernan, “Türkiye gibi aşırı kutuplaşmış bir toplumda bile insanların çoğunun hemfikir olabildiği nadir konulardan biri şu: Karadeniz’le Marmara’yı birbirine bağlayan bir kanal inşa etmek delice bir fikir” yazdı.

Haberde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun “Bu kabusu ben hissediyorum. Çünkü onlarca brifing aldım. Marmara’yı yok eder demeyen gerçek bir bilim insanına rastlamadım” sözlerine de yer verildi.

İlber Ortaylı'nın 'Çılgın Proje' sözleri yeniden gündemdeİlber Ortaylı’nın ‘Çılgın Proje’ sözleri yeniden gündemde

Ancak hükümet, İstanbul’u dünya ticaretinin odak şehri haline getirecek projeye ilişkin iddiaların asılsız olduğunu belirtiyor.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, “200’ün üzerinde bilim adamı çalıştı. Bütün simülasyonlar, testler, kontroller yapıldı. Bu uzmanların verdiği karar sonucunda dezenformasyonların hiçbirinin doğru olmadığını herkes biliyor” şeklinde konuşmuştu.

KAYNAK: HABER7

12. Τον Ε/Π-Θ Μητσοτάκη, “προχθές” η ε/φ “Akşam” (ελεύθερα, “Βραδυνή”), τον έγραψε “Μήτσο” / “Μiço”!

Επειδή γνωρίζουμε το πώς “βγαίνουν” γενικώς οι ε/φ στην Τουρκία, ευχαριστούμε ιδιαιτέρως την “ΜΙΤ”, της οποίας τα στελέχη μας παρακολουθούν, ως “σάϊτ” ανελλιπώς!.. Εμείς έχουμε γράψει τον Κ.Κ.Μ., ως “Μitso”, αρκετές φορές τον Ε/Π-Θ, για λόγους ταχύτητος και μόνον!.. Οι Τούρκοι όμως το έγραψαν (και!) υποτιμητικά, λόγω του ότι έχουν καλούς μεταφραστές, οι οποίοι / – ες γνωρίζουν πολύ καλά όλες τις… λεπτομέρειες της ε/γλώσσας!..

Μετά λόγου γνώσεως λοιπόν, σας λέμε σήμερα φίλοι Τούρκοι, πως τα ονόματα των 9/10 διερμηνέων σας, μας είναι γνωστά!..

13. Πόσοι Τούρκοι, πρώην “Μπορντό Μπερελί” και Κομάντος (“Μπλε Μπερέ-δες”), είναι σήμερα (επίτηδες… ), παντρεμένοι στην χώρα μας (Δ. Θράκη / Κομοτηνή και Ξάνθη), με Ελληνίδες (sic) Μουσουλμάνες, εργαζόμενοι μάλιστα σε εργολάβους, οι οποίοι μπαίνουν για διάφορες δουλειές σε στρατόπεδά μας της ελεύθερης Θράκης, όπως και στην πάλαι ποτέ λεγομένη “Ζώνη Ασφαλείας Προκαλύψεως” (“ΖΑΠ”);

Ποιοί είναι αυτοί που στην περιοχή Τυχερού – Προβατώνα, Έλληνες υπήκοοι, συνεργάζονται με κεκαλυμένους Αλβανούς της εδώ Πρεσβείας, Αλβανοί, οι οποίοι έρχονται σε επαφή και με Τούρκους, “φυτεμένους” στην ίδια περιοχή; (Η περιοχή, στα κείμενα τ/Σχέδια Επχ-σεων, είναι περιοχή που υπερκεράται, από τις ΤΕΔ! Τα έχουμε πει και γράψει και είναι… εδώ)!..

Στην ίδια περιοχή πώς άραγε να δρουν σήμερα οι Β/ΜΥ, οι οποίες πλέον είναι πολύ γερά στην περιοχή, όπου διαβιούν παλιοί ελληνικής καταγωγής (και μάλιστα της περιοχής), “δικοί” τους Κομμουνιστές, που μετά το πέρας του Κ/Σ διέφυγαν στην Βουλγαρία για να σωθούν, ενώ κάθε χρόνο κατεβαίνουν για εργασία στα χωριά αυτά, κλπ, δεκάδες Βούλγαροι!..

Τους Ε/Λαθρέμπορους (πάσης φύσεως), … ευγενείς, … ευυπόληπτους και παραλήδες Κους, τους “βρήκε” η ΕΥΠ;

14.

500 saatlik uçuş süresine ulaştı! Türkiye’den müthiş başarı

İnsansız hava araçları (İHA) için geliştirilen yerli uydu terminalleri Anka-S ve Aksungur ile 500 saatlik uçuş süresine ulaştı.

500 saatlik uçuş süresine ulaştı! Türkiye'den müthiş başarı
23.06.2021 

Türk savunma sanayisimilli İHA‘ların uydu hava terminali ihtiyacının yurt içindeki çözümlerle karşılanmasına yönelik çalışmalarda önemli mesafe kazandı.

CTech Bilişim Teknolojileri AŞ, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’den (TUSAŞ) aldığı siparişler doğrultusunda teslimata devam ediyor.

Geniş bant uydu haberleşme sistemleri 5 Anka-S ve Aksungur’a monte edildi. CTech uydu sistemiyle şu ana kadar test faaliyetleri de dahil yaklaşık 500 saatlik uçuş gerçekleştirildi. Uydu birimlerinin yeni İHA’lara teslimatına yönelik çalışmalar ise devam ediyor.

Son olarak Aksungur’da kullanılmak üzere 4 hava terminali siparişi alındı. Yapılan entegrasyon sonrası Aksungur yerli uydu terminaliyle uçuşlara başladı.

Teslimatlar geçen yıl başladı

CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat, 2014 sonundan bu yana İHA uydu terminalleri konusunda çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi.

İlk aşamada prototipleme yapıp yer testleri gerçekleştirdiklerini ifade eden Fırat, burada alınan başarılı sonuçlar doğrultusunda bugün semalarda görev yapmaya başlayan uydu terminalleri ve minHUB sitemlerini içeren sözleşmeyi TUSAŞ ile Temmuz 2018’de imzaladıklarını belirtti.

Fırat, terminalin ilk uçuş testlerinin Eylül 2019’da başlayıp başarılı şekilde devam ettiğini dile getirerek, “Uçuş testlerinin beklenen şekilde tamamlanması sonrasında Temmuz 2020’de TUSAŞ’a ilk hava uydu terminal sevkiyatlarımızı yaptık. Bununla birlikte hava uydu terminallerimizin yer kontrol kısmı olan Mobil Uydu Yer Terminalleri (MUYT) için TUSAŞ ile sözleşmemizi de Mart 2020’de imzaladık. MUYT sistemlerinin kabul testlerini ise Aralık 2020’de tamamlayarak ilk sevkiyat ve teslimatımıza Ocak 2021’de başladık. Bu süreçlerin sonucunda artık Anka-S ve Aksungur İHA’lar CTech uydu terminalleriyle uçmaya ve görev yapmaya başladılar.” dedi.

CTech uydu terminallerinin halihazırda Anka-S ve Aksungur İHA’larda kullanıldığını anlatan Fırat, “Bundan sonraki süreçte beklentimiz, ürünlerimizin kazanacağı uçuş tecrübesiyle ulusal ve uluslararası alanda yer alan farklı İHA platformlarında da kendine yer bulmasıdır.” diye konuştu.

Stratejik bir avantaj kazandırıyor

Uydu hava terminallerinin İHA’lara stratejik bir avantaj kazandırarak ufuk hattı ötesindeki binlerce kilometre menzilde operasyon kabiliyetine imkan verdiğini vurgulayan Fırat, şunları kaydetti:

“Bu sistemlerin ilk defa yerlileştirilerek hizmete girmesinin oldukça önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Zira bugüne kadar bu terminaller yurt dışından temin ediliyordu. Bu tür kritik alt sistemlerin yurt dışı bağımlı olması ihracatına önemli kısıtlamalar getirebiliyor. CTech olarak ülkemizin ilk hava uydu terminalini geliştirip hizmete sunmaktan ve milletimizin bağımsızlığına katkıda bulunmaktan dolayı onur duyuyoruz.”

Yeni ürünler yolda

Cüneyd Fırat, uydu terminallerinin niteliklerini geliştirmek ve bu alandaki ürün çeşitliliğini artırmak için çalışmalarına yoğun şekilde devam ettiklerini dile getirdi. Fırat, “Kısa ve orta vade hedeflerimiz arasında öncelik yurt içi ve dışında mevcut ürünlerimizi kullanan müşteri ve İHA platformlarının sayısını artırmaktır. Bununla birlikte CTech’in ürün portföyünde yakın zamanda farklı bantlarda çalışan ve İHA dışındaki hava platformları ile deniz ve kara platformlarında da görev yapacak mobil uydu terminallerini görebileceksiniz.” dedi.

KAYNAK: AA
ΚΑΙ

Büyük gün yarın (28-06-2021)! Yerli üretilen Türksat 5A uydusu tüm dünyaya hizmet verecek.

15.

Terörle mücadelede elde edilen başarılar muhalefetin gündemine neden hiç girmiyor? Yoksa?

23.06.2021

4,5 sene kadar önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yurt dışı seyahatlerinden birinde, birkaç meslektaş, MİT Başkanı Hakan Fidan’la ayaküstü bir sohbetimiz olmuştu. Fidan, o sohbette, Suriye ve Irak’ta yürütülen sınır ötesi operasyonlara atıfla şöyle bir cümle kurmuştu:

“Bütün çabamız şeytanları dışarıda tutmak için”

O dönem, içinden geçtiğimiz şartlarda, duyunca ne anlama geldiğini kolayca anlayabileceğimiz bir cümle idi bu.

Şeytanlar derken, kast edilenin PKK ve diğer terör örgütleri olduğu açıktı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı, terörle ‘kaynağında mücadele’ konsepti devreye girmiş, kararlı ve etkin bir süreç ilerliyordu.

Bu yeni konsept ve sınır ötesinde yürütülen operasyonların kıymeti, sınır içindeki terör dalgasının büyük ölçüde sona ermesiyle daha iyi anlaşılmıştı.

Niçin böyle diyoruz?

Çünkü içerideki saldırıların bitmesinin, dışarıda, yani terörün kaynağında yürütülen o operasyonlar sayesinde olduğu çok net bir biçimde fark edilmişti.

Hatırlayalım.

2015 ve 2016’da, sadece Suriye sınırına yakın bölgelerde değil, İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde bile bir ara haftalık aralıklarla patlayan bombalar nedeniyle nasıl bir dönemden geçtiğimizi.

“NEREYE KAÇARLARSA KAÇSINLAR PEŞLERİNDEYİZ”

Birkaç gün önce Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, seri üretim hattından çıkan ilk milli Atmaca güdümlü füzesinin test atışının yapıldığı programda, Türk Silahlı Kuvvetleri ve bünyesindeki Kara Kuvvetleri tarafından 5 yıl içinde 13 büyük çaplı harekât yapıldığını dile getirdikten sonra bir rakam verdi, “24 Temmuz 2015’ten itibaren 18 bin 196 terörist etkisiz hale getirildi. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, peşlerindeyiz” dedi.

Sınır ötesinde, bir böyle kapsamlı askeri harekâtlarla yürütülen faaliyetler var, bir de MİT’in örgütün tepe noktasına kâbus yaşatan nokta operasyonları.

Sadece sınırın Türkiye topraklarına yakın bölgelerinde değil, çok daha derinlerde de bu operasyonlar yapılabiliyor.

Dün gelen haberde olduğu gibi.

KIRMIZI BÜLTENLE ARANAN PKK’LI, GÜVENDE OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜ YERDE…

PKK’ya yaşam alanı sağlama konusunda cömert bir tutumun sergilendiği Süleymaniye kentine bağlı Kaladize ilçesinde, Türkiye’de pek çok kanlı eylemin sorumlusu olan ve İNTERPOL tarafından kırmızı bültenle aranan, aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’nın Kırmızı kategorisinde yer alan Ulaş Dersim Kod adlı Ulaş Doğan, MİT tarafından düzenlenen operasyonla etkisiz hale getirildi.

Daha önce Türkiye’de pek çok kanlı eylemde imzası olan PKK’lı teröristin, Irak’ın kuzeyinde yaşayan Türklere yönelik sansasyonel eylem arayışı içerisinde olduğu bilgisi var.

Ayrıca, aynı kişinin Irak’ın kuzeyindeki şehirlerde, sivil halkı Türkiye aleyhine örgütlemeye çalıştığı, MİT’in son dönemde Irak ve Suriye’de örgüt yöneticilerine yönelik başarılı operasyonlarına karşılık vermek için bölgedeki Türk vatandaşları hakkında bilgi toplama faaliyetlerine giriştiği belirtiliyor.

Bunun yanısıra, gerçekleştirilen operasyonla, örgüte sadece Kandil’de değil, Süleymaniye’de de rahat hareket etme alanı tanınmayacağı, bölgedeki örgüt işbirlikçilerine de “PKK ile işbirliğinin kesilmesi” yönünde net bir mesaj verilmiş oldu.

Bu son operasyon, birkaç yönden daha üzerinde durmayı hak ediyor.

Birincisi, son dönemde bu türden nokta vuruşları, MİT’in saha hakimiyetinin ne kadar güçlü hale geldiğinde dair işaretler sunuyor.

Suriye sahası gibi Irak sahasında da, istihbarat teşkilatının deyim yerindeyse ‘uçan kuştan haberdar olduğu’ izlenimi veriyor.

Elektronik istihbaratın yanında, olmazsa olmaz olarak nitelendirilen insani istihbaratın güçlü katkısıyla, bu türden etkili operasyonlar yapılabiliyor.

Tabii, teknolojik alanda kaydedilen gelişmeleri, yerli ve milli yapım SİHA’larla yapılan gözlem ve vuruşları da buna eklemeliyiz.

Bunların dışında terörle mücadele alanında görev yapan güvenlik makamlarının birbirleriyle uyumlu ve moralli bir şekilde işlerine yoğunlaşmış olmalarını da, bu başarının arkasındaki temel bir faktör olarak değerlendirmek yerinde olacaktır.

Başlıktaki soruyu hatırlatmadan yazıyı bitirmiş olmayalım:

Terörle mücadelede elde edilen başarılar muhalefetin gündemine neden hiç girmiyor?

Bu konuya eğilmeleri halinde iktidarı övmüş olmaktan korkuyorlarsa eğer, kendileri iktidara gelmeleri halinde ne yapacaklarını söyleyebilirler.

Neden derseniz, sergilemekte oldukları sessizlik tutumu, bugünkü kararlılığın öyle bir durumda devam etmeyeceğine dair çok fazla kuşku uyandırıyor.

YENİŞAFAK

16.

Anti-Israel activists at a protest in New York City’s Times Square during the May 2021 war with Hamas. (AP/Craig Ruttle, File)
Palestinian Protesters

It seems quite clear that pro-Palestinian activists have no interest in peace with the Jewish state.

If you ever thought that the Palestinians protesting against Israel actually hope for peace, then think again.

In a blatant display of anti-Semitic hatred, Palestinian protesters in New York openly chant for Israel’s destruction.

These Israel haters make it perfectly clear that peace with the Jewish state is not on their agenda.

Watch and decide if land for peace is a realistic solution!

17.

Türkiye atağa geçti: Savunma sanayinde kritik hamle!

Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) tarafından geliştirilen ’76/62mm Deniz Topu’nun atış testleri başlıyor.

Türkiye atağa geçti: Savunma sanayinde kritik hamle!
24.06.2021
MKEK Genel Müdürü Yasin Akdere, Saha İstanbul ve Çorum Sanayi ve Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Çorum Savunma Sanayii Buluşması” adlı panelde MKEK’in 76 62mm deniz topu geliştirdiğini açıkladı.

Akdere, deniz topunun entegrasyonuna Ağustos ayı içerisinde başlanacağını ve atışlı testlerin yapılacağını duyurdu.

’12 AYDA TAMAMLANDI ŞİMDİ ATIŞLARIMIZI YAPACAĞIZ’

Halihazırda kullanılan 76/62mm deniz topunun 8.2 milyon Euro’ya yabancı bir ülkeden satın alındığını ancak son dönemde Avrupa Birliği (AB) tarafından uygulanan ambargolar nedeniyle tedarik sıkıntısını yaşandığını belirten Akdere, “12 ayda Ar-Ge tamamlandı. Şu anda montaj aşamasındayız. Atışlarımızı yapacağız. 4.7 milyon dolara proje bitecek” diye konuştu. Akdere, ”2020’de 2,8 milyar TL olan ciromuzu 2021 itibariyle 4,8 milyar TL’ye, 2022’de de 8,6 milyar TL’ye çıkartıyoruz. Burada ihracatımızın payı çok büyük. Ama yeterli mi? Hayır değil.” ifadelerini kullandı.

Akdere ayrıca, İtalyan Leonardo firmasının MKEK’in “76/62mm Deniz Topu Projesi”ne başlamasından 4-5 ay sonra Türkiye’deki lobi faaliyetlerini artırdığını ve ürünün fiyatını 5.1 milyon Euro’ya kadar düşürdüğünü hatta bunun yanında eğitim paketi ve mühimmatlarını da yanında vermeyi teklif ettiğini söyledi.

76/62mm DENİZ TOPU’NUN ÖZELLİKLERİ

Menzil: 16km

Namlu çapı: 76mm, boyu 4.700 mm

Su soğutma sistemli namlu

Atım hızı: Max. 80 atım/dk

Mühimmatsız ağırlık: 7.500 kg

Mühimmatlı ağırlık: 8.500 kg

Kapasite: 70 mühimmat

YERLİ GEMİ TOPUNUN AVANTAJI BÜYÜK

Gemi topları uzun menzile çok hızlı şekilde atış yaptıkları için geliştirilmeleri standart obüs ve toplardan farklı olmaktadır. Bu nedenle gemi topu geliştirilmesi ve üretimi zorlu bir süreç. Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde İtalyan OTO Melara (Leonardo Grubu altında) 76 mm gemi topu kullanılıyor. Türk Deniz Kuvvetleri envanterindeki Gabya sınıfı fırkateynler, ADA sınıfı korvetler ve Rüzgar, Doğan sınıfı, Yıldız sınıfı ve Kılıç sınıfı hücumbotlarda OTO Melara 76 mm gemi topu kullanılıyor.

OTO Melara tarafından üretilen 76 mm top sisteminin Compact, Super Rapid ve Strales Systems adında 3 farklı versiyonu bulunuyor. Türk Donanması gemileri çok büyük oranda Compact modelini kullanıyor. Yeni üretilen gemilerde ise Super Rapid modeli kullanılıyor. Türk Deniz Kuvvetleri en çok 76 mm top kullanan donanmalardan biri olarak öne çıkıyor. Bu topun yerli olarak geliştirilmesiyle önemli miktarda kaynak ülke içinde kalacak.

18.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dan akıllara zarar ‘Türkiye’ iddiası!

Ağır silahlarla Azerbaycan topraklarını bombalayan ve sivillerin canına kasteden Ermenistan’da Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Türkiye ile ilgili akıllara zarar bir iddiada bulundu.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'dan akıllara zarar 'Türkiye' iddiası!
23.06.2021
Azerbaycan ordusunun yıllar sonra Ermenistan işgaline son verdiği operasyonlarda, uluslararası alanda gerekli desteği alamadıklarını ifade eden Sarkisyan, “Türkiye, NATO silahlarını kullanarak Ermenistan halkına saldırdı.” iddiasında bulundu.

Ermenistan'da Koçaryan, seçim ihlalleri iddiasını yargıya taşıyacakErmenistan’da Koçaryan, seçim ihlalleri iddiasını…

Azerbaycan ordusu, geçtiğimiz yılın eylül ayında Ermenistan işgalindeki topraklarını geri almak üzere askeri operasyon başlatmıştı. Toplamda 44 gün süren çatışmalar sonucu sahada bozguna uğrayan ve son çare olarak Azerbaycan sivil yerleşim yerlerini hedef alan Ermenistan, kendilerine sunulan teklifleri kabul ederek Dağlık Karabağ‘ı terk etmişti.

Taha Dağlı: Paşinyan kazandı, Rusya kaybettiTaha Dağlı: Paşinyan kazandı, Rusya kaybetti

YAŞANANLARDAN TÜRKİYE’Yİ SORUMLU TUTTU

Söz konusu gelişmelere ilişkin İspanyol basınından El Pais’e konuşan Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, yaşananlardan Türkiye’yi sorumlu tuttu.

Bölgede Rus barış gücünün olması gerektiğini vurgulayan Sarkisyan, “Azerbaycan’ın yeniden Türkiye ile üzerimize gelmeyeceğinin garantisini bana verebilir misiniz?” dedi.

“TÜRKİYE NATO SİLAHLARI İLE SALDIRDI”

Türkiye’nin, Dağlık Karabağ’daki operasyonlarda aktif rol aldığını öne süren Sarkisyan, “Türkiye, NATO silahlarını kullanarak Ermenistan halkına saldırdı.” şeklinde konuştu.

Ermenistan’ın yeni hükümetine de çağrı yapan Sarkisyan, “Dış ilişkilerde daha aktif olmalıyız” dedi.

“BİZE VERİLEN DESTEK AZALDI”

Avrupa başta olmak üzere uluslararası kamuoyuna da yüklenen Sarkisyan, Ermenistan’a verilen desteğin “1990’lara göre önemli ölçüde azaldığını” ifade etti.

Sarkisyan, Ermenistan’ın Avrupa ve Rusya arasında kalmak istemediğini de vurguladı.

KAYNAK: YENİ ŞAFAK

19. 27-06-2021: Marmaris ile İçmeler kara yolu üzerindeki Pamucak mevkisinde, orman alanında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

ΠΡΟΣΟΧΗ: ΤΟΥΡΚΟΙ! ΔΕΝ ΕΧΟΥΜΕ ΣΧΕΣΗ ΟΙ “ΑΓΓΕΛΟΙ” ΜΕ ΤΗΝ ΦΩΤΙΑ ΑΥΤΗΝ, ΟΥΤΕ ΜΕ ΤΗΝ ΑΛΛΗ ΣΤΗΝ ΜΟΥΓΛΑ!..  ΕΜΕΙΣ ΤΑ ΣΤΡΑΤΟΠΕΔΑ ΣΑΣ ΕΧΟΥΜΕ ΣΤΟΧΕΥΣΕΙ ΚΑΙ ΜΟΝΟΝ, ΟΠΩΣ ΦΥΣΙΚΑ ΚΑΙ ΓΙΑ ΤΑ ΜΕΡΗ ΟΠΟΥ, ΚΑΤΑ ΚΑΙΡΟΥΣ, ΕΧΕΤΕ ΣΤΡΑΤΙΩΤΙΚΕΣ ΣΥΓΚΕΝΤΡΩΣΕΙΣ!..

20. Yeni Söz Gazetesi İlk Sayfası

21.

Tam 55 milyar dolar! Türkiye’nin dışında hiçbir ülke yapamadı

IKBY Yatırımcılar Birliği Süleymaniye Başkanı Yasin Muhammed Reşid, Şu ana kadar bölgedeki 55 milyar dolarlık projelerin yüzde 67’sinde Türk firmalarının imzasının bulunduğunu ve en kaliteli projelerin Türklere ait olduğunu söyledi.

 

Tam 55 milyar dolar! Türkiye'nin dışında hiçbir ülke yapamadı
23.06.2021

22.

‘Israel trying to blackmail us, Hamas may escalate,’ threatens terror leader

Sinwar’s threat could also suggest Hamas stepping up its use of so-called “night confusion” units along the Gaza-Israel border.

By Lauren Marcus, World Israel News

Hamas leader Yahya Sinwar is considering the terror group’s next steps as negotiations with Israel for a long-term ceasefire and transfer of Qatari funds into the Gaza Strip have stalled.

Although a ceasefire between Israel and Hamas was established last month after Operation Guardian of the Walls, the agreement is fragile and non-binding.

Lebanese newspaper Al-Akhbar reported Monday morning that on the heels of the breakdown in negotiations, tensions between Hamas and Egypt have risen.

Egyptian security officials in Cairo complied with Israel’s request to prevent concrete from being imported into the Strip, sparking fury among Hamas leaders.

“Israel is trying to blackmail us,” said Sinwar, according to a source who spoke with Al-Akhbar.

The source added that Sinwar was frustrated with what he felt was Egypt’s unwillingness to defy the Israeli request banning the importation of certain goods.

After meeting with officials from the United Nations on Monday, Sinwar also said that “our meeting with the UN delegation was bad, and unfortunately there is no initiative to resolve the humanitarian crisis in Gaza.”

With much-needed Qatari money to rebuild the Strip held up by Israel for fear that the funds will be appropriated by Hamas, the terror group leader said he may consider an escalation.

As hundreds of incendiary balloon launched over the last week have been met with precision strikes by the Israeli Air Force, this could mean a return to rocket fire.

Sinwar’s threat could also suggest that Hamas is stepping up its use of so-called “night confusion” units along the Gaza-Israel border. The groups burn and launch crude projectiles over the separation wall and detonate sound bombs in an attempt to distract IDF soldiers stationed at the border.

Hamas night confusion unit leader Hamad al-Ragab told Al-Monitor that the terror group “cannot remain idle amid Israel’s measures in Jerusalem.”

He alleged that Israeli security forces were “storm[ing] Al-Aqsa Mosque, not to mention the attempt to forcibly evict the people in [Jerusalem neighborhoods] Sheikh Jarrah, Silwan and Batn al-Hawa.”

“Hamas cannot keep silently watching the suffering of Gaza’s people,” he said.

23.

Osirak nuclear facility
The Israeli Defense Ministry released a trove of previously classified documents relating to the 1981 operation as part of a digitization project by the IDF Archive.

By Lilach Shoval, Israel Hayom via JNS.org

On the 40th anniversary of “Operation Opera”—the Israeli Air Force’s attack on the nuclear reactor in Iraq—the Israeli Defense Ministry on Tuesday published a series of classified documents about the daring raid, along with rare video footage of fighter pilot Ilan Ramon, who was filmed on May 27, 2001, discussing his feelings before partaking in the historic mission.

On June 7, 1981, eight Israeli fighter jets flew 2,000 miles to Iraq and destroyed the Osirak nuclear reactor in Baghdad, before successfully returning home.

Ramon went on to become Israel’s first astronaut and perished in the 2003 Columbia Space Shuttle disaster. He has become a national hero, with schools and other institutions named for him.

In the video, Ramon discusses his complicated feelings before the attack—specifically the sense that he might not return home, as well as the connection between the mission, his Auschwitz survivor mother, and his preparations at the time for flying into space.

IAF Col. Ilan Ramon speaking about the Israeli attack on Iraq’s Osirak nuclear facility in 2001, in a video released on June 22, 2021. Credit: Israeli Defense Ministry.

“My mother is a Holocaust survivor, she was at Auschwitz and barely survived it. Before I set out [for the Iraq operation], it was clear to me that there’s a good chance I will stay there,” Ramon says in the video.

Ramon recounted that one day, after a long day of training for the perilous mission, he was shouted at in traffic on the way home and started wondering why he was risking his life “for all those who curse at me and spit on the road here?”

A sketch of the IAF fighters’ approach to the Osirak nuclear facility in Iraq, from an Israeli intelligence file, released on June 22, 2021. Credit: Israeli Defense Ministry.”But then I remembered my origin—my mother, Auschwitz, what the Jewish nation has suffered through—and I said, ‘The hell with it, this cannot repeat itself, and if I need to stay there, I’ll stay there.’ And that is what helped me go on that mission,” he says.

The Tuesday release included rough schematics of the Osirak site—which Israel feared then-Iraqi dictator Saddam Hussein would use for a nuclear weapons program—including a drawing of what the facility would look like from the seat of an approaching fighter jet in a squadron.

The Defense Ministry said the drawings were part of the intelligence file for the operation.

The archive also declassified a partially-redacted post-operational report on the attack, including the written order from the IDF chief to carry out the strike, the government’s decision to plan for the operation in 1980, and deliberations over the eventual date of the attack.

The rare documents are part of a digitization project by the IDF Archive to make thousands of hours of video available to future generations, the Defense Ministry said in a statement.

24.

NATO strengthens cooperation between intelligence and security community and Centres of Excellence

  • 24 Jun. 2021
Today, (24 June 2021), Deputy Assistant Secretary General for Intelligence Major General Jürgen Brötz hosted the second annual meeting between intelligence and security related Centres of Excellence (COEs) and NATO’s intelligence and security community. They discussed strengthening cooperation, with a focus on education and training opportunities. The online meeting contributed to the further strengthening of mutual understanding and awareness, as well as to identifying areas where the thirteen invited COEs could assist NATO’s intelligence and security efforts on matters of common interest.

The decisions taken by Allied leaders at last week’s NATO Summit formed the backdrop of this year’s meeting. NATO leaders welcomed the continuous progress in developing an enhanced NATO intelligence enterprise, which can provide timely and relevant support to Allied operations and decision-making in facing current and future security challenges.  In his opening remarks, Major General Jürgen Brötz highlighted: “The ambitious forward-looking agenda agreed by NATO leaders last week is exactly about how to continue to adapt NATO. As the Secretary General stressed, NATO will remain the most successful alliance in history thanks to its capacity to adapt to an ever-changing world. And this is especially true for intelligence and security challenges. COEs as hubs of innovation and expertise have an important part to play in this overall strive to make our Alliance ‘future-proof’. Through tailored subject matter expertise, COEs deliver innovative ideas. This makes them critical actors in bridging the current and future posture of Alliance.”

Deputy Assistant Secretary General for Intelligence Major General Jürgen Brötz was joined by Major General Guillermo Cavo, Deputy Chief of Staff for Joint Force Development at Allied Command Transformation (ACT), and Gordon B. “Skip” Davis Jr., Deputy Assistant Secretary General for Defence Investment. The meeting was also attended by representatives from the European Union.

25. 

Rusya’dan Suriye’de kritik hamle! İlk kez yaptı.

Rusya Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’ne ilk kez hipersonik Kinjal füzelerini taşıyan iki MiG-31K savaş uçağı konuşlandırdı.

Rusya'dan Suriye'de kritik hamle! İlk kez yaptı
26.06.2021 

Rusya Savunma Bakanlığı’ndan gazetecilere yapılan açıklamaya göre bugün Rus hava ve deniz kuvvetlerinin daimi görev güçleri Akdeniz’de ortak tatbikata başladı.

Tatbikat kapsamında Hmeymim Üssü’ne yeni hipersonik Kinjal füzelerini kullanabilen iki MiG-31K uçağı gönderildi.

MiG-31K uçaklarından birinin mürettebat komutanı, uçakların Suriye’deki eğitim amaçlı görevler icra edeceğini belirterek, şunları söyledi: 

“Üsteki yeni uçuş pisti rahatlık sundu, yumuşak bir iniş oldu. İniş sistemleri ve hava üssü hem basit hem de zorlu hava koşullarında gece ve gündüz görevlerin yerine getirilmesini sağlıyor.”

RUS DENİZ VE HAVA GÜÇLERİNDEN, SÜPERSONİK UÇAKLARIN EŞLİĞİNDE AKDENİZ’DE DEV TATBİKAT

Rus donanmasının, hava güçleri ile Akdeniz’de gerçekleştirdiği ortak tatbikata ülkenin Karadeniz Filosu’nda yer alan kruvazörler, fırkateynler ve denizaltıların katılacağı biliniyor.

Rus ordusunun açıklamasına göre tatbikatlarda, Moskva kruvazörü ile Admiral Essen ve Admiral Makarov fırkateynleri dahil beş savaş gemisi yer alacak.

Moskva, Rusya’nın Karadeniz Filosu’nun amiral gemisi ve en başta Sovyet donanma güçleri tarafından denize indirilmişti. Söz konusu savaş gemisi, 1990’larda çok kapsamlı bir yenileme sürecine alındı ve 2000’de yeniden donanma güçleri içinde yerini aldı.

Tatbikatlar sırasında söz konusu savaş gemilerine bir çift supersonik MiG-31K uçağı eşlik edecek. Bu supersonik uçakların asıl konuşlanma yerleri, Rusya’nın Suriye’deki Hmeymim üssü.

Bunun yanında Rus güçlerinin Akdeniz’in doğusundaki tatbikatları, İngiltere’nin HMS Queen Elizabeth uçak gemisinin de aynı bölgede tatbikatlar gerçekleştirdiği bir dönemde gerçekleşiyor. Uçak gemisine, diğer savaş gemilerinin yanında nükleer bir denizaltı ile ikmal gemileri eşlik ediyor.

26. 

Obama and the Broken Nation He Made Come Of Age

A generation doesn’t remember life before the crises he created.

 

 

Daniel Greenfield, a Shillman Journalism Fellow at the Freedom Center, is an investigative journalist and writer focusing on the radical Left and Islamic terrorism.

Barack Obama turns 60 over the summer. The AARP cover with Barry posing next to a basketball and a shelf of bestselling non-fiction books he hasn’t read can’t be too far away.

Once the symbol of youthful hipness, the former boss of Hope and Change now lectures “young people” on what they should be doing. His legacy is being carried forward by 78-year-old Biden and the 81-year-old Pelosi. That’s above the average age of 80 of the House Dem leadership.

The average age of the Biden cabinet is two years older than President Trump’s cabinet.

The gerontocratic technocracy uses AOC as its younger foil, but she’s been a stalking horse for Bernie Sanders who will hit the big 80 in the fall. The big donors behind the American Left are even older with George Soros due to hit 90 the same month Obama gets to 60. The even bigger reservoirs of cash flowing into the leftist machine are coming from the foundations of men who were born in the 19th century like Henry Ford, John D. MacArthur, and John D. Rockefeller.

That’s about right for a 19th century ideology whose followers keep trying to make it look young.

Youthful leftism is anarchic. It’s CHAZ, BLM, and Antifa. It’s open air heroin markets, smashed store windows, and political assassinations. Turning that anarchy into collectivism requires hysterical propaganda and rallies that appear anarchic, but are actually tightly controlled, ideas that seem edgy, but are actually the work of men who were born during the age of the steam.

If you think Bernie’s old, Karl Marx celebrated his 203rd birthday in May.

Obama’s policies have aged as badly as Marx, Biden, or their front man. But instead of moderating as they grow older, they only grow more radical. Obama equivocated on gay marriage, while Biden entirely erases the existence of women by calling them “birthing people”. Obama covertly weaponized the government against conservatives, while Biden is doing it openly. Everything from election rigging through H.R.1 to indoctrinating every government employee with critical race theory is happening more openly and blatantly under Biden.

Youthful leftist revolutions break the system while leftist gerentocrats impose the tyranny.

Making tyranny look like freedom requires hefty doses of chaos and outrage that make it appear that the system is being broken when it’s actually being built up. Or as George Orwell wrote in 1984, “One does not establish a dictatorship in order to safeguard a revolution; one makes the revolution in order to establish the dictatorship.” The revolution is the thing it’s revolting against.

The end of history keeps arriving only to vanish like a mirage when the youth reach for it.

“This was the moment when the rise of the oceans began to slow and our planet began to heal,” Obama told his followers. Two years later, he privately snapped, “What does he think I’m supposed to do? Put on my f—— Aquaman gear and swim down there myself with a wrench?”

Thirteen years have passed and if the planet has begun to heal, Democrats won’t admit it.

The moment of epochal change can never be allowed to arrive because it would interrupt the permanent crisis. Salvation is always here and also always out of reach. But there’s always a new generation available to be fooled again because they know the past doesn’t matter.

History is radically revised every generation not just for what it teaches, but for what it doesn’t.

A revisionist history work like the 1619 Project doesn’t just impose a radical new racist history, it displaces the past. Another revisionist history will come along to displace the 1619 Project because manufacturing history churn is vital to destroying any continuity with the past. All the academic lenses being swapped one for the other like a mad ophthalmologist leaves a new generation with a lot of theories, but no clue that they’re being indoctrinated into a lost cause.

The Left has no new ideas. Like Hollywood, it makes old ideas seem new by rebooting them, by making them appear hip and trendy, and by destroying a meaningful connection with the past. And that way audiences don’t realize they’re just seeing the same movie remade over again. What might be creative bankruptcy in a movie theater is a more seriously sisyphean problem described by Churchill as, “Those who fail to learn from history are condemned to repeat it.”

But how does a new generation learn from a past that isn’t allowed to exist on its own terms?

Demonizing the past is a convenient way of obscuring it. The only thing students are taught about the past is that it was a horrible time, its people backward, its customs savage, its learning wicked, its institutions racist, and its ideas horrifying. In postmodern history, the past exists only as a cautionary tale gleaned for historical struggles that fit into the new narrative.

History is an incomplete present whose revolutions were never fully fulfilled. It’s a revolutionary story of a world ruled by villains until they were overthrown by the forces of good. And this revolution against history must continue until all of the past is negated by the present.

The destruction of statues and burning of books forces ‘presentism’ for the past to conform to the dogmas of the moment. The biggest problem with the past isn’t that it’s politically incorrect, but that it’s repeating itself. The Black Lives Matter movement transparently harkens back to the 70s. So do most of the radical social impulses in which the Left cloaks its real power agenda.

The revolutionary chaos is doomed to fail again, but each oscillation breaks the country more.

The social activism is window dressing. A proper Marxist regime has little use for militant minorities, feminism, gay rights, police defunding, transgender bathrooms, pipeline protests, abortion, or any of the other issues the radicals have been using to waste our time. If you doubt that, go look at how many of any of the above you can find in China, Cuba, or North Korea.

The Russian Futurists vowed to throw the art and literature of the past overboard from the “steamship of modernity”. But the Bolsheviks were not looking for disruptive art and when the revolution arrived, modern art was tossed overboard and the former revolutionaries settled down to producing socialist realism and recreating the art of the past for the Soviet Union.

After a brief permissive period, the Soviet Union criminalized homosexuality and insisted on traditional marriages and roles for women. Those feminists who resisted were soon shown their place with one of the more notorious free love figures being forcibly married off by Lenin.

The dictatorship had eclipsed the revolution and the past was quickly rewritten all over again.

As Obama approaches his sixtieth birthday, the age at which Khrushchev struggled for control of the USSR and Mao launched his Great Leap Forward, two events that would require a good deal of historical editing, our American past is already being rewritten. Only those who are at least in their thirties will remember that there wasn’t a racial crisis before Barack Obama.

And there hadn’t been such a crisis for a generation before he took power.

Our racial crisis is not a legacy of 1619, but of 2008. Obama’s victory was not a revolution against a crisis, but the revolution that created the crisis. To a new generation, the racial crisis is a permanent feature of life. They have always lived under the crisis and expect to always live under it. That is why critical race theory and white privilege rants have become so pervasive.

Without a generation coming of age in a world shaped by the toxic idea that all white people are evil and all minorities are victims, no one outside academic circles would have willingly accepted them. And if that generation seems all too easy to radicalize into supporting the most insane policies, that’s because it grew up in a world defined by the hysteria of manufactured crises.

The world as they know it is doomed by melting ice caps, the rich getting richer, and the genocide of black people at the hands of the police. Every radical program is backed by a sense of urgent crisis which is killing people and destroying the future. They can’t imagine a present without the crisis and don’t remember ever living in a world not defined by crisis.

As Obama gets closer to his AARP cover, a generation lives in the world that he made.

Like Obama, his radical political movement speaks endlessly about the past, but has no actual past. Its past is always being reinvented and retold through new narratives, but with no facts.

The Obama revolution has come and gone. We have skipped past it to the Soviet Union of Chernenko and Andropov, of gerontocrats building the tyranny with the beams of revolution. The decline is everywhere as the theories fail, the factories close, and the stores stand empty.

The youth are being rallied to cheer for the revolutionary tyranny of Joe Biden, Nancy Pelosi, and Chuck Schumer who are promising a new era in history no one believes in anymore. Since the election their cause is no longer free college, it’s federalizing elections through H.R.1.

Federalizing elections, eliminating the filibuster, and packing the Supreme Court are compelling issues in Washington D.C., but the regime plotting new coups has little to say to the ordinary people facing high prices for gas and bread. Land, Bread, and Peace has given way to a race for total power over the country as the revolution of Hope, Crisis and Change comes of age.

There’s no change without crisis, and without hope, there’s only hate.

27.

Mass Murderer: Iran’s Next President

But Biden wants the nuclear deal anyway.

 

The Biden administration is moving full steam ahead to negotiate a return to the disastrous nuclear deal with Iran, known as the Joint Comprehensive Plan of Action (JCPOA), come hell or high water. And Iranians will continue to be living in hell after the phony “election” of Ebrahim Raisi as Iran’s new president. Raisi is a hard-line cleric and protégé of Iran’s Supreme Leader Ayatollah Ali Khamenei, and he has the blood of thousands of Iranian civilians on his hands. He will replace the current president, Hassan Rouhani, this August.

Many Iranians decided not to vote on June 18th, as the outcome was already preordained. So-called “reform” candidates were excluded from the ballot.

Fortunately, not everyone is as craven as Joe Biden in dealing with the thuggish Iranian regime. Israel knows exactly what the regime is up to and has communicated its concerns regarding the dangers of the U.S. re-entering the JCPOA to the Biden administration. The Israel Defense Forces (IDF) chief of staff Aviv Kohavi met with top Biden defense and national security officials for this very purpose during his visit to Washington that commenced on June 20th.

“The chief of staff presented the failures of the current nuclear deal, which allow Iran to make significant advances in the coming years in the quantity and quality of centrifuges and in the amount and quality of enriched uranium, and he stressed the lack of oversight in the area of developing a nuclear weapon,” the IDF said in a statement.

However, the Biden administration is not listening. Thus, others must fill the leadership vacuum by taking direct action against the Iranian regime, including by sabotaging Iran’s nuclear facilities whenever possible.

Past sabotage attacks on Iran’s facilities used to produce advanced centrifuges and have seriously set back the regime’s nuclear weapons program. Israel is suspected of working with dissidents inside Iran, but Israel is of course remaining mum. The latest attack occurred on June 23rd, which Iran claims it foiled — and the attack resulted in no damage.

With Raisi taking over the presidency from the allegedly less conservative Rouhani, the Iranian regime has dropped all pretense at so-called “moderation.” Raisi has a long history of horrific human rights abuses. For example, as a member of the Iranian regime’s “death commission” and serving as deputy prosecutor general at the time, Raisi helped oversee the executions of thousands of political dissidents imprisoned near Tehran in 1988. Raisi called these killings “one of the proud achievements of the system.”

As deputy chief justice, Raisi was deeply involved in the brutal crackdown on the Green Revolution dissidents in 2009. “To those who speak of ‘Islamic compassion and forgiveness’, we respond: we will continue to confront the rioters until the end and we will uproot this sedition,” Raisi said about the demonstrators.

Under Raisi’s leadership as head of the Iranian judiciary, the judiciary granted immunity to government officials and security forces who were responsible for killing, arresting, and torturing men, women and children caught up in the nationwide protests back in November 2019.

Incredibly, Raisi continues to stand by these horrendous actions. “I am proud of being a defender of human rights and of people’s security and comfort as a prosecutor wherever I was,” Raisi said at a news conference following his “election” victory. “All actions I carried out during my office were always in the direction of defending human rights.”

The United States under Former President Donald Trump imposed sanctions on Raisi for his actions as one of Iran’s worst human rights abusers. Yet President Biden has not publicly denounced the phony “election” of this monster.

Biden is following in the footsteps of his former boss Barack Obama, who shamefully turned his back on the 2009 Iranian Green Protest Movement as demonstrators took to the streets to denounce the fraudulent presidential election of Mahmoud Ahmadinejad. Obama put his ambitions for a nuclear deal with the Iranian regime far ahead of the human rights of the protesters, who were being shot, tortured, and imprisoned. Biden is clearly doing the same thing now.

National Council of Resistance of Iran (NCRI) Foreign Affairs Committee member Ali Safavi recently reminded Biden of his expressed intention to focus on human rights. “One of the main planks of the Biden administration was respect for human rights,” Safavi observed. “He said he would put human rights front and center. Well, here is a chance for him to show whether he is going to deliver on his promise.”

Safavi added: “The Biden administration should condemn the results—after all, they condemned the Syrian election. This is far worse than the Syrian election.”

Biden is not listening to such pleas because he doesn’t want to upset the JCPOA apple cart. Even if the Biden administration reaches an agreement to return to the JCPOA before Rouhani leaves office as it hopes to do, Raisi will still loom large as compliance with the JCPOA is implemented.

Raisi has already indicated that he has no intention of meeting with President Biden, who should return the favor. But expect instead the appeaser-in-chief to waive or terminate the U.S. sanctions against Raisi and beg for a meeting with the brute at the United Nations General Assembly’s annual high-level meeting this September, if not sooner.

When asked on June 21st how the Biden administration would deal with Raisi in light of the U.S. sanctions imposed on him, White House Press Secretary Jen Psaki ducked the question. State Department spokesperson Ned Price said that Raisi “will be accountable for gross violations of human rights on his watch going forward.” (Emphasis added)

Going forward?  Apparently, the Biden administration is so anxious to strike a deal with the Iranian regime that it is willing to let bygones be bygones when it comes to Raisi’s past record of human rights abuses.

Although President Biden and Secretary of State Antony Blinken have called for a longer and more robust agreement instead of just returning to the original JCPOA, Raisi has already put the kibosh on any changes to the JCPOA. He dismissed calls by Western negotiators that Iran’s ballistic missile program be included in the negotiations. The same is true for the Iranian regime’s support of armed militant groups in several countries in the region, such as Hamas, Hezbollah, and the Houthis in Yemen.

“My serious recommendation to the U.S. government is to immediately return to their commitments, lift all the sanctions and show that they have good will,” Raisi said to reporters in Tehran. “Regional issues and missiles are not negotiable.”

Biden should take Raisi’s words seriously and end the negotiations with the Iranian regime immediately. Instead, Biden’s national security adviser Jake Sullivan remains cautiously optimistic. He thinks that an agreement could be reached at least to restore full compliance with the JCPOA by the United States and Iran, which the Biden administration hopes will happen before Raisi takes office. After all, Sullivan said during an interview with ABC’s “This Week” anchor George Stephanopoulos, “The ultimate decision for whether or not to go back into the deal lies with Iran’s supreme leader and he was the same person before this election as he is after the election.” (Emphasis added)

It is totally reckless to settle for simply going “back into the deal,” which expires in just a few years and contains enough loopholes to drive a Mack truck through. The Iranian regime will bank any immediate sanctions relief it receives from the Biden administration and act even more lawlessly with the mass murderer Raisi serving as the president of the world’s leading state sponsor of terrorism.

The only effective way to deal with the thuggish Iranian regime is to apply further maximum economic pressure, isolate the regime diplomatically, continue sabotaging Iran’s nuclear facilities, and provide material support for those Iranian people courageous enough to protest the regime in the streets. Only then is there a chance to cause the rogue regime to finally collapse through implosion. President Biden is doing precisely the opposite as appeaser-in-chief.

ΕΛΛΗΝΑΣ

-/-