ΟΥΦ! ΚΑΙ ΠΑΛΙ ΤΑ… ΙΔΙΑ! ΟΛΟ ΕΝΗΜΕΡΩΣΗ!..

Φίλοι μου!

“Πάμε” δυνατά!..

1.

ΠΑΡΑΚΑΤΩ, (ΠΑΡ. 1 και 2), ΟΛΗ -ΣΧΕΔΟΝ- Η Τ/ΕΞΩΤΕΡΙΚΗ ΠΟΛΙΤΙΚΗ!

ΔΙΑΒΑΣΤΕ – ΜΕΛΕΤΕΙΣΤΕ – ΑΝΑΛΥΣΤΕ!

ABD, NATO, AB…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kritik mesajlar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerle bir araya geldiği iftar programında konuştu.

ω

Erdoğan’ın açıklamalarının satırbaşları

Yeni Zelanda’daki terör saldırılarının ardından, Müslümanlara karşı nefret ve tahammülsüzlükle mücadele konusunda Zirve Dönem Başkanı olarak İslam İşbirliği Teşkilatı’nı Dışişleri Bakanları düzeyinde topladık. Toplantı sonunda açıkladığımız bildiriyle, Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütlere, 15 Mart’ın İslamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olarak kabul edilmesi çağrısında bulunduk. Bu çağrımızın hayata geçmesi için ülkelerinizin desteğini bekliyoruz. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nu da toplantıya çağırdık ve bu konudaki kararın kabulüne öncülük ettik. Tüm çabalarımıza rağmen, terör ve yükselen aşırı akımlarla mücadeledeki çifte standartlı yaklaşımın devam ettiğini görüyoruz.

KİMSE GÜVENDE OLAMAZ

PKK-YPG terör örgütüne, Avrupa’nın dört bir yanında müsamaha gösteriliyor, hatta her türlü destek veriliyor. Diğer yandan FETÖ terör örgütünün elebaşı ve mensupları, Amerika’da bir malikânede rahatça hayatlarını sürdürebiliyor.
Terör eylemleri için “terörizm”, bunların failleri için de “terörist” ifadesini kullanmaktan dahi imtina eden ülkeler biliyoruz. DEAŞ’la mücadelesinde ülkemize yeterince destek vermeyenler, sığınmacılar konusunda da tüm yükü üzerimize yıkmışlardır. Giderek yoğunlaşan ırkçı, ayrımcı, İslâm karşıtı saldırılar karşısında tutarlı ve güçlü tepki gösterilmemesi, tehlikeyi daha da büyütüyor. Haksız muamele, önyargılı yaklaşımlar, basmakalıp genellemeler, ayrımcılık, hoşgörüsüzlük ve nefret söylemlerinin küresel düzeyde en büyük mağduru Müslümanlardır. İslâm karşıtı fikirlerin önünü kesmek için, öncelikle bunların destekçilerinden hesap sorulması şarttır. Bu tür eylemler bireysel görülerek geçiştirilemez. Aksi takdirde yakın bir gelecekte dünyamız, hiç kimsenin güvende olmadığı, huzurlu yaşayamadığı bir yer haline dönüşmeye mahkûmdur.

Dünyanın farklı yerlerinde bölgesel ve insani krizlerin hem sayısı, hem de şiddeti artıyor. Yemen, Libya, Afganistan, Somali, Myanmar’da yaşanan acılar bir türlü dindirilemedi. Yasadışı göç, insan ticareti, sınır aşan suçlar gibi tehditler büyümeye devam ediyor. Türkiye, bu krizlerden doğrudan etkilenen ülkelerden biridir. Bunun için kriz yönetimi, dış politikamızda öncelikli bir yere sahiptir.

SURİYE KRİZİ

Hemen yanıbaşımızdaki Suriye’de, ülke nüfusunun yarısını yerinden eden ve yaklaşık bir milyon insanın hayatına mal olan savaş 8’nci yılını geride bıraktı. Uzun yıllar çözüm yolunda adım atılmayan Suriye krizini sona erdirmek amacıyla, hem Cenevre Sürecine, hem de Astana mekanizmasına katkıda bulunuyoruz.

Sadece bunlarla kalmayıp, sahada inisiyatif de aldık. Bugüne kadar, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarımızla toplamda 4 bin kilometrekarelik bir alanı teröristlerden temizleyerek, bölge halkını zulümden kurtardık. Oluşturduğumuz güvenli bölgelere 320 binden fazla Suriyeli kardeşimiz gönüllü olarak döndü. İnşallah yakında Suriye’nin sınırlarımız boyunca uzanan diğer bölgelerini de teröristlerden temizleyecek ve ülkemizde yaşayan 3,6 milyon sığınmacının huzur içinde evlerine dönebilmelerine imkan sağlayacağız.

İSRAİL’İN ANADOLU AJANSI BÜROSUNU VURMASI

Bölgemizin kanayan yarası Filistin sorununun nasıl daha da karmaşık bir hale getirildiğini hep birlikte takip ediyoruz. Son iki yılda Kudüs’le ilgili, uluslararası hukuka aykırı ve kutsal değerleri hiçe sayan pek çok adım atıldı. Bunlar yetmediği gibi şimdi de, mübarek Ramazan ayının hemen öncesinde, Gazze’ye yönelik masum insanların hayatına kasteden, ayrım gözetmeyen saldırılar gerçekleştiriliyor. İsrail’in yönetimi Gazze’de işlediği cinayetlerin gündeme gelmemesi için, bizim medya kuruluşlarımızın da arasında bulunduğu basın-yayın organlarını bombalamaktan çekinmiyor. Basın özgürlüğü konusunda sözüm ona hassasiyet sahibi ülkeler ve kuruluşlar ise bu saldırılar karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Öte yandan Filistin meselesinde, iki devletli çözüm anlayışına zarar verecek tüm girişimlere karşıyız. İslâm İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanlığımız döneminde gerçekleştirdiğimiz iki Olağanüstü Zirve’yle, bu konuda tüm dünyaya mesajlarımızı verdik. Tüm ülkeleri, Filistin ve Kudüs konusunda daha duyarlı davranmaya ve etkin tavırlar ortaya koymaya davet ediyoruz. Ortadoğu ve Avrupa’nın müşterek uzantısı olan Doğu Akdeniz’de de huzur ve güvenliğin tesisi için çalışıyoruz.

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar, ancak Türkiye’nin ve KKTC’nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle mümkündür. Bu bölgede yapılmaya çalışılan oldu-bittilere göz yummayacağımızı ilgili tüm tarafların gördüğüne inanıyorum. Biz tüm sorunlarımız gibi bu konuyu da, karşılıklı görüşme, diyalog ve işbirliği yoluyla çözmek istiyoruz.

Ortak hedefimiz olması gereken uluslararası işbirliği kültürü, giderek yerini geleneksel jeopolitik güç mücadelelerine bırakıyor. Birçok bölge ve ülke, vekâlet savaşları üzerinden farklı güç odaklarının karşı karşıya gelişlerine sahne oluyor. Ortak çıkarların gözetilmesi yerine tek taraflı dayatmaları öne çıkartan politikaların revaç bulmasından endişe duyuyoruz. Korumacı tedbirler, ticaret savaşları, kur savaşları, ekonomik yaptırımlar ve yaygın şekilde kullanılan tehdit dili, devletler arasındaki ilişkileri zehirliyor.

Su, enerji ve gıda gibi doğal kaynaklar ile ulaştırma ve haberleşme yollarının kontrolündeki rekabet giderek sertleşiyor. Artan yoksulluk, yasadışı göç ve iklim değişikliği gibi sorunlar, mevcut durumu daha da karmaşık hale sokuyor. Bu tür sorunların ağırlıklı olarak Müslüman coğrafyayı etkilemesi ise başlı başına üzerinde durulması gereken bir konudur.

DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR

Sevgi, barış ve hoşgörüyü esas alan İslâm dininin, bugün çatışmalar ve diğer sorunlarla anılmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Buna karşılık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, insanlığı ilgilendiren sorunlara etkin çözüm sunamadıkları için inandırıcılıklarını yitiriyorlar. Uluslararası kurumsal yapıların acil ve kapsamlı reform ihtiyacı, her geçen gün daha önemli hale geliyor. Türkiye olarak insanlığın ortak sorunlarına adil ve sürdürülebilir çözümler getirilmesi gerektiği anlayışımızı “Dünya 5’ten Büyüktür” diyerek her fırsatta ifade ediyoruz. Maalesef bu çağrımıza henüz yeteri kadar güçlü cevaplar alamadık.

Küreselleşmeyle dünyanın küçüldüğü söylenirken, toplumlar arasındaki kutuplaşma sürekli artıyor. Tüm bu tespitler, Türkiye olarak izlediğimiz “Girişimci ve İnsani” dış politikamızın çıkış noktasını oluşturuyor. Bu yaklaşımın ne kadar doğru ve isabetli olduğunu yaşanan her hadise bize bir kez daha gösteriyor. Sahip olduğumuz potansiyeli tüm unsurlarıyla dostlarımızla birlikte kullanmak istiyoruz.
BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar inandırıcılıklarını yitiriyorlar. Acil reformlara ihtiyaç var. Biz NATO üyesiyiz. Diğer NATO üyelerinin bize yanlış yapmalarını kabullenmemiz mümkün değil.

AB üyeliği hedefimiz. Avrupa bize hala çalım atıyor. Bu katlanılabilir bir şey değildir. Bizim tek istediğimiz dostumuz olduğunu söyleyenlerin dostluğunu, müttefik olduğunu söyleyenlerin müttefikliğini görmemizdir.

2.

Net seçim mesajı…

Ömer Çelik’ten flaş açıklamalar…

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklama yaptı.

 

ω

Ömer Çelik‘in açıklamalarının satırbaşları…

ABD’den, AB’den bazı ülkelerinin değerlendirmelerini ortaya koymalarına diyeceğimiz bir şey yok. Türkiye’de seçim sonuçlarına müdahale gibi açıklamalardan kaçınmak, kullanılan dile özen gösterilmesi gerekir. Sanki seçimin tekrarlanması demek demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi açıklamalar yapılıyor. Tam tersine seçime itiraz müessesi sadece demokratik ülkelerde var. İleri demokrasilerde buna olanak sağlayan mekanizmaların varlığı biliniyor. Bu konuda özellikle siyasi tarafgirlik içerisinde olmadan değerlendirilme yapılması her zaman saygıyla karşılanır.

YSK MAZBATAYI ALIP BAŞKASINA VERMEDİ

YSK kararı yapılan tespitleri haklı bulmuş, mazbatayı birinden alıp diğerine vermek şeklinde bir rol oynamamıştır. Sadece hakemlik görevini millete vererek ve netice itibarıyla seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. Sonuçta karar verecek olan yine vatandaşımızın kendisidir. 28 binlik gibi fark belli sayım sonrasında 13 bine kadar düşmüştür. Sandıkların tamamı sayılsaydı muhakkak farklı bir sonuç ortaya çıkacaktı. Sandık üyeleri ve üyelerinin memur olması gerekirken olmadığı tespit edilmiş. 22 sandıkta neredeyse hiç oy çıkmamış. Artık önümüzde seçim var. Herkes gidecek, kedi tezlerini vatandaşlarımıza, İstanbullulara arz edecektir.

ABD’NİN VENEZUELA’DA YAPTIKLARINI DÜNYA NOT EDİYOR

Sonuç olarak 1 oy fazla kim kazansa bile başımızın üstünde yeri vardır. Bu konuyu tam anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında demokrasiye ne kadar uzak tutumlarını anlayabiliriz. Bunlara dayanmak isteyenlerin dayanakların ne kadar zayıf olduğunu görmeleri gerekir. Aynı çevreler Mısır’da darbecilerin yanında yer aldılar. Beraber çalışmak için heyecanlanıyoruz gibisinden açıklama yapmışlardı. Aynı çevreler Sisi demokrasiyi restore ediyor gibi çok enteresan açıklamalar yapmıştı. ABD’li yetkili ‘not ettik’ diyor. Bu seçim meselesiyle bu kadar ilgili iken, demokrasi konusunda bu hassasiyeti gösterirken Venezuela’da askeri darbe çağrısı yapmaları, seçilmiş kişileri askeri darbeyle uzaklaştırma çabalarını bütün dünya not ediyor.

PYD/YPG’YE YARDIM YAPIYORLAR

İç siyasette bunlara dayananların dayanaklarının ne kadar zayıf olduklarını görmeleri lazım. Türkiye’nin AGİT gibi NATO gibi üyeliğine vurgu yapılarak ortak dayanışma, demokrasi anlaşmalarından bahsediliyor. Bilmeleri gerekir ki biz bu kurumlarla ilgili olarak ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi yerine getiriyoruz. Ama bu hatırlatmayı yapanlar PYD/YPG’ye yardım yapıyor. Bir tutarlılık çağrısı yapıyoruz. Demokrasi, hukuk konusunda tutarlık çağrımızı ifade ediyoruz. Türkiye’yi batıya şikayet eden Türkiye içindeki siyasetçilerin bu durumları iyi değerlendirmesi lazım.

MÜTTEFFİKLERİMİZDEN SAYGI BEKLİYORUZ

Onların ne derece hassas olduklarını 15 Temmuz’daki suskunluklarından iyi biliyoruz. Bedeli ödenmiş gururlu demokrasiyi ülkemizin en büyük kazanımı, zenginliği olarak görüyoruz. Buna herhangi bir şekilde zarar verilmesi karşısında çok büyük bir hassasiyet duyuyoruz. Bu gururlu ve onurlu demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Müttefiklerimizden ve dışımızdaki dünyadan da aynı saygıyı bekliyoruz. Seçimlerde kapılarımızı açıyoruz, seçimleri izliyoruz. Her seferinde gösterdiğimiz kolaylıklardan dolayı teşekkür ederek ayrılıyorlar.

CHP MİLLETVEKİLİNİN DARBE ÇAĞRISI

Bu geleneğin kullandığı kavramlara ve kodlara hakimiz. Bir CHP milletvekili darbe çağrısı yaptı. Ne CHP sözcüleri ne de genel başkanları tarafından kınanmış, uyarılmış değildir. Bir milletin iradesiyle seçilmiş yönetime karşı darbe çağrısı yapmak ahlaki ve siyasi olarak işlenebilecek en büyük suçtur. O kişinin alnında ömür boyu taşıyacağı bir leke olarak durur. CHP Genel Başkanı YSK hakimleri isimlendirerek hedef göstererek bir konuşma yaptı. Hatta soyadlarıyla dalga geçmeye kadar işi götürdü.

ABD’NİN İRAN YAPTIRIMLARINA KARŞIYIZ

ABD’nin İran yaptırımlarıyla ilgili gündemimizde er aldı. İran’da imzalanan nükleer anlaşmadan ABD çekilmişti. Biz bu çekilmenin yanlış olduğunu, bu mekanizmanın korunması gerektiğini ifad etmiştik. Şimdi hem anlaşma kaldırıldı hem de ikinci bir adım atıldı. Bu hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu tip yaptırımların halkları cezalandırmak olduğunu her seferinde ifade ediyoruz. İyi işleyen bir anlaşma, İran’ı masaya oturtmuş bir anlaşma maalesef tekrar karışık bir ortamı ortaya çıkardı. Kuzey Kore ile yoğun diplomatik çözüm yollarının arandığı dönemde İran’la ilgili ortaya çıkan karar hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu yaptırımlara karşı olduğumuzu açık bir şekilde ifade ediyoruz.

S-400 KONUSUNDA POZİSYONUMUZ AYNI

S-400’le ilgili pozisyonumuzu aynı şekilde koruyoruz, herhangi bir tutum değişikliği yok. Biz güvenlik kaygılarımızın neticelerini karşılayacak şekilde bu sürece girmiş olduk. Zamanında Obama yönetiminin uygun koşulda Patriot teklif edilmediğini Başkan Trump da kabul ediyor. Türkiye güvenlik ihtiyacını karşılamak için S-400’lerle hava savunma sistemini güçlendirme yoluna girdi. S-400’ler milli komuta sistemi olarak çalıştırılacak. NATO’nun başkanlığında bir heyet kuralım diyoruz, teknik uzmanlar raporunu versin diyoruz.

ABD, FİLİSTİN KONUSUNDA ARABULUCU OLAMAZ

Türkiye hem kendi hassasiyetleri açısından bu süreci yakından takip ediyor. Aynı zamanda ABD’nin Kudüs kararını, Golan’la ilgili kararını göz önüne aldığımız zaman, ABD’nin İsrail-Filistin arasında güvenilir bir arabulucu olarak görülmüyor. İsrail’in her günkü saldırganlığı maalesef umutlu olmamız için herhangi bir ipucu vermiyor bize. Kudüs konusunda hassasiyetimiz devam etmektedir. Şu ana kadar devam etmiş olan İsrail saldırganlığı karşısında herkesi bir kez daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. ABD’nin bu İsrail saldırganlığını desteklemekten vazgeçmesi gerekmektedir.

YUNANİSTAN’IN SONUÇ ALMASI MÜMKÜN DEĞİL” 

SOS! ΑΝΑΛΥΣTΕ ΜΟΝΟΙ ΣΑΣ ΤΗΝ ΠΑΡΑΚΑΤΩ ΠΑΡΑΓΡΑΦΟ !!!

(Εστιαστείτε στα… κόκκινα)!

Türkiye’nin KKTC’nın Türkiye petrollerine devrettiği yaptığı çalışmalara karşı hem Rum tarafının hem Yunanistan’a karşı saldırgan beyanlarını görüyoruz. Bunun tavrımıza etki etmeyeceğini en iyi onlar bilir. Oradaki gemilerimiz Deniz Kuvvetlerimiz tarafından korunuyor. Burada Türkiye’nin tezlerine karşı oldu bittiyle Rum tarafının ya da Yunanistan tarafının herhangi bir sonuç alması mümkün değildir. Burada tüm kazanımlar hem Rum yönetimi hem de Türk toplumu tarafından eşit olarak paylaşılsın. Onları çözümsüzlüğe iten şey AB ülkelerinin Kıbrıs’ın arkasındayız gibilerinden çözümü zorlaştıran tavırlarıdır.

SANATÇILARI FİŞLEME BİZİM GELENEĞİMİZ DEĞİL

Sayın Cumhurbaşkanımız Afrin sınırına bir ziyarette bulunduğunda, kahraman Memetçiğimizle biraraya geldiğinde kendisine eşlik eden sanatçıların fişleme faaliyetini gördük. Aynı şekilde çeşitli seferlerde sayın Cumhurbaşkanımıza eşlik edenlerden sanatçı olmaktan ziyade başka etiketlerle yaftalandığını gördük. Dolayısıyla bu bizim geleneğimiz değil. Sanatçıların teşkilat mensubu gibi tutum içerisine girmelerinde tercih kendileridir. Biz hep şunu biliriz, sanatçı dediğinizde bir sanatsal yaratıcılık ve bireysellik gelir. Herhangi bir siyasetçi tek bir çağrı yaptığında bunların kenetlenmesi tabii ki vatandaşımızın dikkatini çekmiştir. Bu arkadaşlarımızın 15 Temmuz’da, genç kızlar üniversiteye alınmazken, parti kapatmalarında seslerini duymadık. Tabi ki demokratik haklarını kullanacaklardır. Ancak bunu nezih bir üslupla yapmaları gerekir. İyi üslup iyi üslubu çağırır.

3.

THE MULLAH PANIC

Iran gauges that time’s up.

 

The regime in Tehran is panicking, and Israel (or was it a Revolutionary Guards defector?) seems to have told the United States that the Mullahs are preparing to take violent action against Americans in their neighborhood, prompting harsh words from National Security Advisor John Bolton and Secretary of State Mike Pompeo, plus real military power, in the form of a carrier group and bombers, sent to the region.

I don’t think the Iranian regime is going to open hostilities against us.  They don’t want to start a fight they would surely lose, and their current strategy is to stall, hoping Trump loses the next presidential election and is replaced by a friendlier Democrat.  The problem with that approach is that the regime might not last that long.  As Shoshanah Bryen surveys the domestic battlefield, she sees a lot of anti-regime action all over the country:

Early protests were registered in 70 towns and cities, with at least 22 people killed and 3,700 arrested in the first three weeks. Protesters chanted, “Reza Shah, bless your soul,” and called for Khomeini to step down, shouting, “Khamenei, shame on you, leave the country alone.”

There were strikes of shopkeepers, whole bazaars in Tehran, Kermanshah, Arak and Tabriz. Economic protests emerged in Karaj, Qeshm, Bandar Abbas, and Mashhad and more. There were strikes by teachers, factory workers, university students, farmers, railway workers, and retirees. Truckers — a mainstay of the rebellion — have been on a rolling series of strikes in various locations for more than a year. They have so irritated the government that the Iranian judiciary announced that truckers face the possibility of the death penalty.

On the political side, workers in Ahvaz marked the 25th day of strikes with the chant, “Palestine and Syria are not our problem.” Not for Gaza, not for Syria, my life only for Iran.”

Through the summer of 2018, Iranians in various cities protested a shortage of clean drinking water. Israeli Prime Minister Benjamin Netanyahu’s video message to the Iranian people offering Israeli water technology as a gift was vehemently rejected by the Iranian government, but nearly 100,000 Iranians joined the Israeli government’s Farsi-language Telegram account within 24 hours of the video going live.

SOS Moreover, regime security officers are getting shot, whereas in the past only anti-regime protesters were victims.  Khamenei believes that the Islamic Republic will defeat the American infidels in the end, but the true believers are diminishing.  The Supreme Leader may feel it necessary to demonstrate his capacity to thwart Trump, which, as Commander Dyer, is what Tehran is up to by sending its agents into Nicaragua, and from there into our homeland.  As Bryen writes:

At least some of what the Iranians in Venezuela are doing is probably about reposturing in the Americas.  While Maduro still holds a semblance of power is the time to do that: SOS to move people, materiel, assets, before they have to be abandonedIran has a lot invested in Venezuela.  If Maduro is dragged out the door, the Iranian regime doesn’t want to have to execute a disorderly retreat.  It will want to move stuff north (e.g., to Nicaragua, perhaps Cuba), rather than end up scrambling off to the east being chased by torches and pitchforks.

Iran may also double down on hemispheric efforts to hold the U.S. homeland at risk, as a means of lashing out when sanctions bite.  The “Iranians” arriving in Venezuela probably aren’t all actual Iranians.  Syrians and other Middle Easterners recruited by Iran have been ferried into Venezuela for some time now for the purpose of getting through Central America to Mexico and the United States.

And then, needless to say, there are the missiles aimed at Israel, apparently at Iran’s behest.  But this is a fool’s game, driven by desperation.  The Iranian leaders know Hamas can’t defeat Israel, and indeed an impressive number of Iranians want Israel to win, and hope that the Israelis can help with the dreadful water shortages and floods.

So what we’ve got is panic in Tehran, and the Mullahs are spreading it from the Middle East to Latin America.  Trump famously hates the idea of military conflict with the Iranians, but he may eventually have to act.  The longer he waits, the harder it will be.

4.

German intelligence agency first in Europe to publish report on Muslim anti-Semitism

By World Israel News Staff

A German internal security agency published a 40-page special study entitled “Anti-Semitism in Islamism.” It is the first time that an European intelligence group has published a detailed report on the subject of anti-Semitism in the Muslim community.

The agency, “the Federal Office for the Protection of the Constitution” (BfV), is tasked with monitoring activities of far-right and far-left extremists, including foreigners, who might seek to undermine Germany’s constitution.

While the paper has been downloaded 1,439 times, an agency spokesperson recently told the Jewish Telegraphic Agency, Muslim groups haven’t responded publicly to the report.

The report distinguishes between “Islamism” and “Islam.” It notes that due to the German experience with Nazism, anti-Semitism has been historically identified with the far-right. However, it says that over the years it has become clear that extremists on the right are not the only ones holding anti- Semitic views. The report says that anti-Semitism and anti-Zionism in today’s Germany has become “commonplace” and widespread among the center and socialist left in the country.

Islamists are still more extreme in their views due to religious, geographic and political reasons, the paper finds, noting that all Islamist groups have turned Jew hatred into a cornerstone of their movements.

The Pew Research Center reports, “Between 2010 and 2016, the number of Muslims living in Germany rose from 3.3 million (4.1% of the population) to nearly 5 million (6.1%).”

The new report is considered an important step forward in addressing a particularly virulent form of anti-Semitism.

Israeli daily news magazine “Mida” notes, “Only a year and a half ago, talking about Muslim anti-Semitism would have been considered an absolute taboo in Germany, and it was certainly not a subject ever mentioned by politicians. This was the case despite the fact that many anti-Semitic incidents in the country were known to have been committed by Muslims.”

5.

O ΣΧΕΔΙΑΣΜΟΣ ΚΑΙ Η ΥΛΟΠΟΙΗΣΗ ΤΗΣ ΔΗΜΙΟΥΡΓΙΑΣ ΤΟΥ ΕΟΡΤΑΖΟΝΤΟΣ Ι/ΚΡΑΤΟΥΣ ΗΤΑΝ ΠΡΑΓΜΑΤΙ ΕΝΑ ΙΣΤΟΡΙΚΟ … “ΘΑΥΜΑ“!.. 

Israel celebrates its 71st Independence Day with fireworks, airshows and ceremonies

By David Isaac, World Israel News

Ceremonies marking Israel’s 71st Independence Day kicked off on Wednesday night with the traditional torch lighting ceremony on Mount Herzl in Jerusalem and fireworks throughout the country.

Prime Minister Benjamin Netanyahu and his wife Sara, attended the main event on Mt. Herzl. Their special guests included were 50 residents from the area near the Gaza Strip, which had come under rocket fire, and former Paraguayan President Horacio Cartes, among others.

The precisely timed ceremony enjoyed a sparkling moment from the South African-born philanthropist and businessman Morris Kahn, who instead of reading from his scripted lines, decided to give off-the-cuff remarks in which he announced that he would contribute to a second attempt to land a spacecraft on the moon. Mr. Kahn was the main funder of the first attempt which crashed on the lunar surface.

The organizers eventually turned off Mr. Kahn’s microphone, but his impromptu speech was well received by the crowd, which appeared ready to hear more.

On Thursday morning, Prime Minister Benjamin Netanyahu, President Reuven Rivlin and IDF Chief of Staff Lt. Gen. Aviv Kochavi attended a ceremony awarding medals of excellence to 120 male and female soldiers chosen by their commanders for exceptional service to the Israel Defense Forces and the State of Israel.

The president said at the ceremony, “The Israeli spirit in my eyes is that there’s nothing that’s not impossible. I was born 10 years before the establishment of the state, and already then there were difficult times. The creation of the IDF became an opportunity to create Uzi [sub-machine guns], Merkava [tanks], airplanes, industry and economy and cyber. We develop everything.”

Already for years now, we do the impossible and overcome together all the difficulties, building a Jewish and democratic home – democratic and Jewish – in the Land of our Fathers. Today we celebrate doubly because Independence Day falls on May 9, in which we also celebrate the Victory Day over Nazi Germany.”

In praising the soldiers present, Lt. Gen. Kochavi said, “Merit involves and begins with the most basic of things – basic battle conduct, the organization of a post, constant practice and in persistence in every mission. Every one of these outstanding soldiers is a pioneer in his field, each one of you moves the camp a small step forward.”

Also on Thursday morning, the Israel Air Force launched its traditional flight to salute the State of Israel and its citizens.

The aerial salute will pass over dozens of cities and towns, as well as performing air shows over air force bases open to the general public. Israeli police helicopters and fire-fighting planes will also join the mass flyover.

This year, the festive flight will make a special detour to honor southern residents, who endured a weekend long rocket attack from Gaza-based terrorist groups.

6.

A secret national security meeting on Iran held unusually at the CIA HQ

CIA Director Gina Haskel, Acting Defense Secretary Patrick Shanahan, Chairman of the Joint Chiefs of Staff, Gen. Joe Dunford, Secretary of State Mike Pompeo and National Intelligence Director Dan Coats gathered at CIA Headquarters in Langley on Monday, April 29 for a secret security meeting on the Iranian situation. Revealing this, NBC TV notes that such meetings usually take place in the White House Situation Room. It is extremely rare for senior White House officials and cabinet members to forgather at CIA headquarters. All the participants not only refused to disclose the subject of the meeting, but even that it took place.

7.

Pompeo to visit Russia for talks with Putin and Lavrov

US Secretary of State Mike Pompeo has scheduled meetings with President Vladimir Putin and FM Sergey Lavrov in the Black Sea resort of Sochi during a visit on Saturday and Sunday (11 / 12 ΜΑΪ 2019). The State Department spokesman said they would discuss “the full range of bilateral and multilateral challenges” facing Russia and the United States” In Moscow, he will lay a wreath at the Tomb of the Unknown Soldier.

8.

NATO marks 25th anniversary of Mediterranean Dialogue

  • 06 May. 2019

NATO Secretary General Jens Stoltenberg, with the 29 Permanent Representatives of the North Atlantic Council marked the 25th anniversary of the Mediterranean Dialogue on Monday (6 May 2019) in Ankara, Turkey. They were joined by the Ambassador of the Republic of North Macedonia and senior diplomats of the seven nations (Algeria, Egypt, Israel, Jordan, Mauritania, Morocco and Tunisia) participating in the partnership forum.

ΜΙΑ ΕΙΚΟΝΑ 1000 ΛΕΞΕΙΣ!

NATO Secretary General Jens Stoltenberg meets with the President of Turkey, Recep Tayyip Erdogan

Through the Mediterranean Dialogue, NATO has developed a unique network of partners across the region. It has helped to boost trust and cooperation between members”, the Secretary General said opening the event. He stressed that NATO is dedicated to promoting security across the Middle East and North Africa through the continued fight against terrorism, including NATO’s membership in the Global Coalition to Defeat Daesh and by training local forces, in particular in Iraq.

Earlier on Monday, the Secretary General held separate talks with President Recep Tayyip Erdoğan and Foreign Minister Mevlüt Çavuşoğlu on the security situation in the region and Turkey’s strong contributions to NATO.

9.

WSJ: US Has Secret ‘Knife Missile’ That Can Kill Terrorists Without Harming Civilians

WSJ: US Has Secret 'Knife Missile' That Can Kill Terrorists Without Harming Civilians
In this June 13, 2010, file photo a U.S. Predator unmanned drone armed with a missile stands on the tarmac of Kandahar military airport in Afghanistan. (AP)

By Solange Reyner   

09 May 2019 

The U.S. military has a secret knife missile that can kill terrorists without harming civilians, and has used it only about a half-dozen times including in operations in Syria, Libya, Iraq, Yemen and SomaliaThe Wall Street Journal reports.
The R9X missile is an unmanned aerial vehicle that deploys sharp blades, hitting targets like a “speeding anvil” from the sky, says the Journal. It’s a variant of the Hellfire missile and is designed with six long blades that only emerge from the missile seconds before impact.
The CIA used the weapon to kill al Qaeda’s Aby Khayr al Masri in Syria in 2017 and Jamal al-Badawi in Yemen in 2019.

Al-Badawi was a Yemeni al-Qaeda operative accused of organizing the 2000 attack on the USS Cole. The U.S. military also considered the weapon as its backup option to kill al Qaeda leader Osama bin Laden in 2011, according to officials who spoke with the Journal.

The R9X was developed under President Barack Obama in response to his mandate to reduce civilian casualties in drone strikes in light of tactics by terrorist fighters to hide among groups of women and children.
Some officials referred to the R9X as the flying Ginsu” or the “ninja bomb because the blades can cut through concrete, sheet metal, and other materials – the missile did not even shatter the windshield of the car carrying Masri.

Newsmax.com

10. Η ΩΡΑ ΤΟΥ… ΕΜΒΟΛΙΜΟΥ “ΞΕΛΑΜΠΙΚΑΖ“!..

ω

11.

ΠΡΟΣΟΧΗ!

ΑΠ’ ΟΛΑ ΤΑ ΠΑΡΑΚΑΤΩ, ΤΗΣ ΠΑΡΑΓΡΑΦΟΥ ΑΥΤΗΣ,

ΕΙΝΑΙ

ΨΕΜΜΑΤΑ

ΜΟΝΟΝ(!) ΟΣΑ ΛΕΕΙ Ο… ΧΙΟΣ!

“Πάμε μαζί”, αχαχαχαχαχαχαχαχαχα!..

-/-

COPY PASTE” από “σάϊτ” ΧΙΟΥ, ΧΩΡΙΣ(!) την άδειά του! (Αν και τα περισσότερα, τα έχει γράψει στο δικό μας “σάϊτ”, από το 2016 ακόμα, … εξωνημένος και… αποπεμφθείς πρώην “Άγγελός” μας! / Τις φωτό” που λείπουν δεν τις βάλλαμε εσκεμμένα, ώστε να πάτε να βρείτε τα “ορίτζιναλ” κείμενα στο MAKELEIO. GR”!

-/-

«Ο ΗΡΑΚΛΗΣ ΤΣΙΠΡΑΣ ΗΤΑΝ ΤΟ ΑΓΑΠΗΜΕΝΟ ΠΑΙΔΙ ΤΗΣ ΕΠΤΑΕΤΙΑΣ»: Η ΕΞΟΜΟΛΟΓΗΣΗ ΤΟΥ ΛΥΚΟΥΡΓΟΥ ΓΑΪΤΑΝΑΡΟΥ (EIXE KAI ΠΡΑΚΤΟΡΕΙΟ ΠΡΟ-ΠΟ, ΣΤΟ ΚΟΥΚΑΚΙ Κε ΧΙΕ) ΣΤΟΝ ΣΤΕΦΑΝΟ ΧΙΟ!

 

ω

Τι είχε εξομολογηθεί στον Στέφανο Χίο ο Λυκούργος Γαϊτανάρος;

O Γαϊτανάρος,  ήταν μια από τις πιο σημαντικές μορφές της «Επαναστάσεως των Απριλιανών του 1967», όπως την αποκαλούσε ο ίδιος. Τι είχε αποκαλύψει  λοιπόν αυτός ο ισχυρός άνδρας και ευεργέτης;

Όπως είχε πει ο ίδιος, σε μια εκ βαθέων εξομολόγηση, στον Στέφανο Χίο, ο Ηρακλής Τσίπρας ήταν το αγαπημένο παιδί του Σχη Ασλανίδη και απέκτησε κορυφαίο ρόλο στον Παναθηναϊκό, σε τέτοιο σημείο μάλιστα, που το 1968 ανέλαβε υπεύθυνος της Ποδοσφαιρικής Ομάδος.

Υπενθυμίζουμε όπως το έχουμε κάνει και σε άλλα δημοσιεύματα , ότι ο μεγαλύτερος αδελφός του Παύλου και θείος του Αλέξη, μακαριστός Ηρακλής Τσίπρας, υπήρξε την δεκαετία του 1950 στέλεχος της ΕΔΑ, όπως και πάρα πολλοί άλλοι.

Δείτε το πρωτοσέλιδο της εφημερίδας ΜΑΚΕΛΕΙΟ με αναλυτικό ρεπορτάζ στο φύλλο της 23ης Δεκεμβρίου 2015.

Θα ακολουθήσουν και άλλες αποκαλύψεις για την στήριξη της οικογένειας Τσίπρα από την κυβέρνηση των Συνταγματαρχών.

Όταν το 1971, μεσούσης της Χούντας, ο Παναθηναϊκός έκανε την θρυλική εποποιία που τον οδήγησε (2 Ιουνίου 1971) στο Γουέμπλεϋ με τον Άγιαξ, υπεύθυνος  του ήταν ο θείος του Αλέξη Τσίπρα και… Μέγας Αντιστασιακός, Ηρακλής Τσίπρας !!…

Και για να μην ξεχνιόμαστε ας θυμηθούμε και μία άλλη δήλωση της Δέσποινας Παπαδοπούλου (οπαδός της ΚΟΥΛΑΣ) για το τι είχε συμβεί  στο τελικό του Γουέμπλει από την συνέντευξη της στο Αλέξη Παπαχελά: (VİDEO / Βρείτε το)!..

ω

Σιγά  – σιγά τα κομμάτια του “παζλ” φαίνεται πως “δένουν” μεταξύ τους. Οπότε καλό θα είναι για τους συγγενείς της οικογένειας Τσίπρα να μην προσπαθούν να μας αποδείξουν το αντίθετο. Μην ξεχνάτε ότι είμαστε εδώ και θα συνεχίζουμε να βγάζουμε τις συνεργασίες της οικογένειας Τσίπρα με τους Συνταγματάρχες της 21ης Απριλίου.

Ένα μικρό βιογραφικό για τον τεράστιο Λυκούργο Γαϊτανάρο:

Ο Λυκούργος Γαϊτανάρος γεννήθηκε το 1927 στους Δολούς της Μεσσηνιακής Μάνης. Παντρεύτηκε την Φιλάνθη Καμαρινέα, την οποία «έχασε» το 2017 και μαζί απέκτησαν δυο παιδιά τον Παναγιώτη και τον Ιωάννη. Ο Επίτιμος Πρόεδρος της «Μαύρης Θύελλας» το τελευταίο διάστημα νοσηλευόταν στη Β’ παθολογική του Νοσοκομείου Καλαμάτας. Η υγεία του είχε επιβαρυνθεί πάρα πολύ και τελικά έχασε τη μάχη σε ηλικία 91 ετών.

Ο δραστήριος επιχειρηματίας, τυποποιητής και εξαγωγέας ελαιολάδου, με καταγωγή από τους Δολούς της Μεσσηνιακής Μάνης ήταν ο άνθρωπος που ανέβασε την Καλαμάτα στην Α’ εθνική για πρώτη φορά στην Ιστορία της το 1972, συνδέοντας το όνομά του με την πρώτη χρυσή εποχή της ασπρόμαυρης ομάδας. Μεταξύ άλλων, δώρισε στην τοπική κοινότητα των Δολών το κτήμα του, στο οποίο βρέθηκε το σπήλαιο Λυκούργου που φέρει το όνομά του, και μεγάλη έκταση για τη δημιουργία ελικοδρομίου και κοιμητηρίου. Είχε επιδείξει σημαντικό επιχειρηματικό και φιλανθρωπικό έργο με τη συνεχή στήριξη των αναξιοπαθούντων συνανθρώπων μας. Κατείχε εργοστάσιο εμφιάλωσης λαδιού καθώς και το 50% του ξενοδοχείου Pharae Palace στην Καλαμάτα.

ΤΙ ΕΙΧΕ ΠΕΙ ΣΤΟΝ ΠΑΠΑΔΟΠΟΥΛΟ

Σύμφωνα με όσα στο παρελθόν είχε γράψει ο εκλιπών επιχειρηματίας, αλληλογραφώντας με το ΜΑΚΕΛΕΙΟ, «είναι ο άνθρωπος που πρότεινε στους αξιωματικούς της 21ης Απριλίου (αφού ήταν γνωστή η έμπρακτη υποστήριξή του) τρεις μέρες πριν από την επανάσταση της 21ης Απριλίου, στην τελευταία σύσκεψη που έγινε στο σπίτι του Παττακού, πως η επανάσταση θα πετύχει 100%, να μην πειράξουν κανέναν αριστερό και να σκοτώσουν μόνο πέντε πολιτικούς που κατέστρεψαν την Ελλάδα και πως για να πετύχει η επανάσταση θα πρέπει να γίνουν το γρηγορότερο εκλογές. Όλοι συμφώνησαν εκτός του Γεωργίου Παπαδόπουλου, ο οποίος είπε πως η επανάσταση πρέπει να είναι τελείως αναίμακτη»!

1.indd

ΑΝΟΙΓΟΥΝ ΣΤΟΜΑΤΑ! ΒΟΥΗΞΕ Ο ΤΟΠΟΣ – ΚΑΙ ΑΛΛΕΣ ΑΠΟΚΑΛΥΨΕΙΣ ΠΟΥ ΚΑΙΝΕ ΤΟ ΤΣΙΠΡΕΙΚΟ ΓΙΑ ΤΙΣ ΣΧΕΣΕΙΣ ΜΕ ΤΗΝ ΚΥΒΕΡΝΗΣΗ ΤΩΝ ΣΥΝΤΑΓΜΑΤΑΡΧΩΝ

Η αφήγηση του Αλέξη Τσίπρα για την ιστορία της οικογένειάς του και της δράσης του θείου του εναντίον της «21ης Απριλίου του 1967″, όπως την κατέγραψε στο Facebook, αφήνει πολλά κενά.  Η χθεσινοβραδινή παρέμβαση στην ΕΡΤ από την οικογένεια Τσίπρα (Ζανέτ και Γιώργος Τσίπρας) με στόχο να δικαιολογήσει τα αδικαιολόγητα, μάλλον δεν απέδωσε καρπούς.

Όπως ο ίδιος ο πρωθυπουργός ομολογεί, ο πατέρας του Παύλος Τσίπρας δεν ήταν αντιστασιακός, αλλά απλώς δημοκρατικός πολίτης, αριστερών πεποιθήσεων, που, όπως πολλοί ΕΑΜ-ογενείς, έγινε αργότερα οπαδός του Ανδρέα Παπανδρέου και του ΠΑΣΟΚ. Πρωταγωνιστικό ρόλο στη δράση κατά της δικτατορίας φαίνεται ότι αποδίδει ο κ. Τσίπρας στον θείο του, Ηρακλή Τσίπρα.

Έτσι φιλοτεχνεί την ιστορία της οικογένειάς του την περίοδο της χούντας ο Αλέξης Τσίπρας, απαντώντας στα όσα είπε ο Κυριάκος Μητσοτάκης για τους «τρόπους με τους οποίους η δική σας οικογένεια απέκτησε την περιουσία που είχε. Πότε την απέκτησε, με ποιους έκανε δουλειές στη χούντα».

-/-

Οι αποκαλύψεις από τον Φοίβο Ιωαννίδη (Τέως Υπ. ΠΑ.ΣΟ.Κ. και Ιστορικό Ερευνητή) /

ΔΩΣΤΕ ΒΑΣΗ

ΣΕ

ΟΣΑ ΛΕΕΙ

Ο

Κος Φ. ΙΩΑΝΝΙΔΗΣ

-/-

Στον πατέρα και στον θείο του Αλέξη Τσίπρα και στις κατηγορίες για σχέσεις τους με την χούντα αναφέρεται σε άρθρο του, ο πρώην βουλευτής και υπουργός Φοίβος Ιωαννίδης.

Ο Φοίβος Ιωαννίδης, ο οποίος εκείνη την εποχή είχε στενές σχέσεις με τον πατέρα και τον θείο του πρωθυπουργού, παραθέτει όπως λέει την αλήθεια για τα γεγονότα.

Σε άρθρο του με τίτλο «Αυτή είναι η αλήθεια», ο Φοίβος Ιωαννίδης, γράφει:

«Κανένας γιος δεν φταίει, για όσα έκανε ο πατέρας του ή οποιοδήποτε άλλο μέλος της οικογένειάς του, ιδίως μάλιστα πριν γεννηθεί. Κανένας, είτε είναι πολιτικός, είτε όχι, είτε λέγεται Αλέξης Τσίπρας, είτε Κυριάκος Μητσοτάκης.

Μιλάω για αυτά τα θέματα όσο μπορώ λιγότερο και μόνο για την αποκατάσταση της αλήθειας.

Έχω αναφερθεί δημόσια, ερωτώμενος, στον ρόλο του Ηρακλή Τσίπρα θείου του πρωθυπουργού, επί δικτατορίας. Εν συντομία, συμμετείχε στη δράση της οργάνωσης ΔΕΚΑ Κρήτης που είχα ιδρύσει μαζί με άλλους αγωνιστές, διέφυγε τη σύλληψη, απέκτησε ρόλο επί Ασλανίδη στον Παναθηναϊκό, καταδικάστηκε μεν σε ποινή φυλάκισης δύο ετών,αλλά έμεινε μόνο την παραμονή της δίκης μας στη φυλακή, αφού του χορηγήθηκε παρανόμως αναστολή, δοθέντος, ότι είχε καταδικαστεί προδικτατορικά δύο φορές για απάτη σε ποινή πάνω από έξι μήνα η  κάθε μία.

Μετά μαζί με τον αδερφό του, Παύλο Τσίπρα (σσ: πατέρας του πρωθυπουργού) που είχε συλληφθεί για λίγο διάστημα, αλλά αφέθηκε ελεύθερος, πράγματι ανέλαβαν δημόσια έργα στην Κρήτη, πιθανόν και αλλού.

ΣΧΟΛΙΟ ΣΑΪΤ ΜΑΣ: Κάτι για Σ. Αραβίες που λέγονται είναι… τέρατα του… Χίου! Αχαχαχαχαχαχαχαχαχαχα / Τελικά, μόνον ο μπαμπάς της Κας… ΠΙΝΕΔΑ ή Κας… ΑΝΕΜΟΔΟΥΡά, που παρέδωσε σε ένα από τα σύγχρονα υποδείγματα πολιτικού ήθους και αξιοπρέπειας το Υπουργείο… της, στην φλωρο-μασωνάρα τον… αψήφιστο Θεοχαρόπουλο, (αχ Κα Γεννηματά μας, αχ… ), ήταν Βασιλικός! “Πάμε” πάλι μαζί! Αχαχαχαχαχαχα!..

Αυτή είναι η αλήθεια και μόνο η αλήθεια. Τα άλλα που λέγονται και γράφονται είναι ωραιοποιήσεις ή υπερβολές.

Στα 83 μου χρόνια, δεν δικαιούμαι να υποτιμώ την αξία του παρελθόντος και της ιστορίας. Αλλά η ζωή, η πολιτική και η δημοκρατία, βρίσκουν ή χάνουν στις ιδέες που υπηρετούμε ή προδίδουμε σήμερα και κάθε μέρα».

 

O Hρακλής Τσίπρας, θείος του πρωθυπουργού σε ψηφοδέλτιο του εκλεκτού της «Χούντας» (ΦΩΤΟ)

-/-

Εκλεκτός της «χούντας», λοχαγός των Καταδρομών, δεξί χέρι του πανίσχυρου γ.γ. Αθλητισμού, Κωνσταντίνου Ασλανίδη, την εποχή της δικτατορίας και διορισμένος από αυτήν, πρόεδρος του συλλόγου, ήταν ο Μιχάλης Κίτσιος.

(Ο “ΓΑΒΡΟΣ” είχε ως… “τοποτητρητή” τον Κ/Δ Δημητρόπουλο, ο οποίος έφτασε στον βαθμό του Στρατηγού και πέθανε προ ολίγων ετών, ο Πανιώνιος τον πολύ σκληρό Κωνσταντόπουλο, κλπ, παιδιά ή συγγενείς Α’ βαθμού των οποίων ήσαν ή είναι και σήμερα στις ΕΕΔ)!

Από τον πρώτο καιρό της δικτατορίας, ο Κίτσιος απέκτησε δύναμη με το που διορίστηκε στη θέση του λεγόμενου «κυβερνητικού εκπροσώπου». Ήταν ένα πόστο που το έπαιρναν με… απευθείας ανάθεση από τον Ασλανίδη “εν ενεργεία” στρατιωτικοί, εκλεκτοί του καθεστώτος, σε όλες τις μεγάλες ποδοσφαιρικές ομάδες.

Μάλιστα, ο Κίτσιος ήταν εκείνος που σύμφωνα με μαρτυρίες, αν και οι γνώμες στο σημείο αυτό διίστανται, έκανε την εκκαθάριση των μελών του Παναθηναϊκού, διαγράφοντας όλους όσοι δεν δήλωναν πιστοί στην κυβέρνηση των συνταγματαρχών.

Ανάμεσα στους διαγραφέντες ήταν και μεγάλα ονόματα της λεγόμενης «παναθηναϊκής οικογένειας», όπως ο Αντώνης Μαντζεβελάκης, ο Λουκάς Πανουργιάς (συγγενής της ΚΟΡΥΦΑΙΑΣ ΠΑΤΡΙΩΤΙΚΗΣ ΑΝΤΙ-ΧΟΥΝΤΙΚΗΣ ΣΤΡ-ΚΗΣ ΠΡΟΣΩΠΙΚΟΤΗΤΑΣ ΚΑΙ… ΑΞΙΩΜΑΤΙΚΑΡΑΣ, ΔΝΤΟΥ του ΓΕΣ/2ο ΕΓ ΠΑΝΟΥΡΓΙΑ, ΔΝΤΗΣ ΣΤΟ 2οΕΓ, ΤΗΝ ΠΕΡΙΟΔΟ ΤΟΥ Χ/ΠΡΑΞΙΚΟΠΗΜΑΤΟΣ) και ο «πατριάρχης» του συλλόγου Απόστολος Νικολαΐδης, το όνομα του οποίου πήρε αργότερα το γήπεδο της Λεωφόρου Αλεξάνδρας.

Έτσι λοιπόν την Τετάρτη 1 Σεπτεμβρίου 1971 οι Παναθηναϊκοί  μαζεύονται για να εκλέξουν τη νέα διοίκηση του Συλλόγου τους. Τρία ψηφοδέλτια υπάρχουν. Ένα του πρώην κυβερνητικού επιτρόπου του ΠΑΟ και διοικητή της “Δεύτερης Μοίρας Αλεξιπτωτιστών” (2ας Μ.ΑΛ.), στρατιωτικού Κίτσιου, ένα δεύτερο του πρώην αντιδημάρχου Αθηναίων (επί Χούντας, πίσω από το χουντικό δήμαρχο Ρίτσο) κινηματογραφιστή Ανέστη (ήταν μέλος του ΠΑΟ από τη δεκαετία του ’60, πριν τη Χούντα) και ένα τρίτο του κυρίου Καραδήμου.

Η μάχη μεταξύ Κίτσιου-Ανέστη θα είναι μεγάλη και κανείς δεν θα καταφέρει να εκλεγεί με την πρώτη…

Αλλά ας δούμε τα ονόματα από τα τρία πρωταρχικά ψηφοδέλτια εδώ που παρουσιάζουν ενδιαφέρον:

Πάνω: Παρατηρούμε στο αρχικό ψηφοδέλτιο του Κίτσιου στην προτελευταία θέση, υπάρχει το όνομα του κυρίου Ηρακλή Τσίπρα, θείου του Αλέξη Τσίπρα, όπου βρίσκεται  στις συγκεκριμένες αρχαιρεσίες στο ψηφοδέλτιο του εκλεκτού της χούντας, λοχαγού των Καταδρομών, Μιχαήλ Κίτσιος.

Πάνω: Ο  Γιώργος Τράγκας που κάλυπτε το ρεπορτάζ του Παναθηναϊκού για την αθλητική εφημερίδα “Derby”, όπου συνομιλούσε με τον τότε προπονητή του τριφυλλιού Φέρεντς Πούσκας και τον υπεύθυνο του ποδοσφαιρικού τμήματος των πρασίνων,  Ηρακλή Τσίπρα, θείο του σημερινού πρωθυπουργού Αλέξη Τσίπρα. 
(φωτογραφία από το αρχείο του Γιώργου Τράγκα)

Δείτε και τα παρακάτω ψηφοδέλτια:

Το ρεπορτάζ του συγκεκριμένου φύλλου κάλυψαν οι παρακάτω:

(πηγή: ΕΦΗΜΕΡΙΔΑ ΠΑΝΑΘΗΝΑΪΚΑ ΝΕΑ 4-9-1971)

Βέβαια, γρήγορα ο Κίτσιος έγινε άξιος πρόεδρος και στη διάρκεια της δικής του θητείας ο Παναθηναϊκός έκανε τη μεγάλη ευρωπαϊκή του πορεία, φτάνοντας μέχρι τον τελικό του Κυπέλλου Πρωταθλητριών Ευρώπης, όπου έχασε από τον Άγιαξ με 2-0, στο Ουέμπλεϊ στις 2 Ιουνίου 1971.

Κλείνοντας για να υπάρχει κάθε αντικειμενικότητα ως προς το πρόσωπο του κυρίου Ηρακλή Τσίπρα, ας δούμε παρακάτω, το τί αναφέρει σχετικά η οικογένειά του.

Το 2012 “to pontiki” δημοσίευσε επιστολή της οικογένεια του Ηρακλή Τσίπρα ως απάντηση στον Καρατζαφέρη:

Την αντίδραση της οικογένειας του Ηρακλή Τσίπρα, προκάλεσε η χθεσινή επίθεση – δήλωση του προέδρου του ΛΑΟΣ, Γιώργου Καρατζαφέρη, ότι συγγενής του Αλέξη Τσίπρα τοποθετήθηκε αρχηγός του Παναθηναϊκού, κατά τη διάρκεια της χούντας.

Η οικογένεια Τσίπρα, μέσω επιστολής της, στην Αυγή, δίνει τη δική της απάντηση, χαρακτηρίζοντας λασπολογία, τα λεγόμενα Καρατζαφέρη.

Διαβάστε ολόκληρη την επιστολή:

«Ο Γ. Καρατζαφέρης σε ομιλία του στη Βουλή στις 08/02/2010 και απευθυνόμενος στον Α. Τσίπρα είχε πει πως «συγγενής δικός σας είχε διοριστεί από τον Παπαδόπουλο γενικός αρχηγός του Παναθηναϊκού». Φωτογράφιζε έτσι τον δικό μας πατέρα και σύζυγο Ηρακλή Τσίπρα, αποφεύγοντας ταυτόχρονα για ευνόητους λόγους να τον κατονομάσει ευθέως, αφού γνωρίζει καλά πως ό,τι είπε το έβγαλε από το κεφάλι του. Δε μας προξενεί έκπληξη αν ο πρόεδρος του ΛΑΟΣ πετάει λάσπη με τόση ευκολία. Επειδή όμως δεν είναι η πρώτη φορά από τότε που ο Α. Τσίπρας βρέθηκε στο κέντρο της πολιτικής σκηνής που ακούγεται ή γράφεται κάποιο παρόμοιο υπονοούμενο για τον θείο του, επειδή ίσως κάποιοι υιοθετούν αβίαστα τους υποβαλλόμενους αυτοματισμούς του Καρατζαφέρη του τύπου «παράγοντας του Παναθηναϊκού τον καιρό του Γουέμπλεϊ… άρα χουντικός», επειδή ο Α. Τσίπρας ούτε ευθύνεται σε κάθε περίπτωση για τον θείο του, ούτε είναι υποχρεωμένος να γνωρίζει για κείνον, τέλος, επειδή οφείλουμε να υπερασπιστούμε τη μνήμη του δικού μας ανθρώπου που καλά γνωρίσαμε, θέλουμε πολύ σύντομα να σημειώσουμε τα εξής:

Ο Ηρακλής Τσίπρας είχε ένα μεγάλο πάθος για το ποδόσφαιρο. Ταυτόχρονα ήταν ένας άνθρωπος που κέρδιζε την εκτίμηση πολύ κόσμου που τον γνώριζε και είχε ικανότητες που τον ξεχώριζαν. Τα στοιχεία αυτά καθώς και το ότι ενίσχυε οικονομικά τον Παναθηναϊκό από το περίσσευμά του, τον έφεραν στο διοικητικό συμβούλιο του Παναθηναϊκού ήδη από τις αρχές της δεκαετίας του ‘60. Μετά το ’69 που εγκαταστάθηκε ξανά στην Αθήνα έγινε υπεύθυνος του ποδοσφαιρικού τμήματος (όχι «γενικός αρχηγός»). Η θέση αυτή δεν ήταν μια κρατική θέση ούτε προϋπέθετε τον διορισμό από το απριλιανό καθεστώς, όπως για παράδειγμα η θέση των δημάρχων. Άλλωστε στην περίπτωση που θα ήταν τέτοια, δηλαδή μια «διορισμένη» θέση, ο Η. Τσίπρας θα ήταν μάλλον ο μόνος που δε θα επιλεγόταν με βάση τη μέχρι τότε πολιτική του διαδρομή.

Επονίτης στα παιδικά του χρόνια, κάπου ανάμεσα στην ΕΔΑ και την Ένωση Κέντρου αργότερα, με προβλήματα στη δουλειά του λόγω των πολιτικών του φρονημάτων, ο Η. Τσίπρας καταζητείται το ’68 στο Ηράκλειο από τη χούντα για την υπόθεση της Δημοκρατικής Αντίστασης Κρήτης και κρύβεται για λίγους μήνες, ενώ συλλαμβάνονται και κρατούνται αντί γι’ αυτόν η γυναίκα του, ο αδερφός του (πατέρας του Α. Τσίπρα) και άλλοι συγγενείς.

Τελικά παραδίδεται στην Ασφάλεια και καταδικάζεται σε φυλάκιση με αναστολή από Στρατοδικείο στα Χανιά στη δίκη των Φ. Ιωαννίδη, Δ. Σκουλά και άλλων 29 συνολικά κατηγορουμένων.

Μετά απ’ αυτό αδρανοποιήθηκε πολιτικά όπως και άλλοι την περίοδο εκείνη. Δεν απαρνήθηκε όμως τις ιδέες του, και τον Νοέμβρη του ’73 ανήκε σ’ όσους έτρεξαν να ενισχύσουν όπως μπορούσαν τους εξεγερμένους φοιτητές του Πολυτεχνείου. Αμέσως μετά τη μεταπολίτευση έγινε ενεργό μέλος και ένθερμος υποστηρικτής του ΠΑΣΟΚ, με πλούσια δράση στη γενέτειρά του Άρτα (Αθαμάνιο).

Η ενασχόλησή του με τα διοικητικά του Παναθηναϊκού υπήρξε πάντοτε ανιδιοτελής. Σταμάτησε όταν ο ερασιτέχνης Παναθηναϊκός έγινε ΠΑΕ.

-/-

12. Κε Κοτζιά!

Ο πρώην… σύντροφός σου, o εξακολουθητικώς και εισέτι ΥΠΟΣΤΗΡΙΚΤΗΣ του Κόμματός σου, ήτοι του “ΣΟΡΟΣ-ΣΥΡΙΖΑ”, Κος Π. Καμμένος, (τώρα σας υποστηρίζει… χειρουργικά, λόγω ημών του… ηλιθίου πόπολου, όπως τα έχουμε γράψει εδώ ότι θα έκανε πριν καν απο… κυβερνοποιηθεί ή απο… συριζοποιηθεί / ψάξε μας και διάβασέ μας, ίσως κάτι να πάρεις), δεν έχει κανέναν Αμερικανό ή ό,τι άλλο, που του έδωσε τα e-mails, που ανέφερες στην Βουλή, “προχθές”! Ένας μπουχεσάκος είναι και μάλιστα μετρίου “IQ”!

– Τί έχει, θα με ρωτούσες, έ; Πώς περιήλθαν στην κατοχή του τα “e-mails” και κυρίως πώς έμαθε τόσα πολλά για την Κ-Β σου, για τα πάντα, ώστε να μην σε κουράζω, κλπ, κλπ, κλπ;

– Ο Κος Καμμένος έχει πληροφοριοδότη, άτομο, το οποίο έχει, κυρίως υπαλληλική, σχέση με τον… “Κυρ-Διοικητή” και το οποίο για χρόνια υπηρέτησε στην ΕΥΠ, και στις υποκλοπές(!), και σε άλλα πολλούς συναφείς και μη τομείς!.. Κατάλαβες;

– Γι’ αυτό και ο Π.Κ. στην ομιλία του έκανε (και) μνεία στην ΕΥΠ, λέγοντας πως αν η ΕΥΠ έβρισκε κάτι σχετικό, κλπ, είχε την υποχρέωση, ως… “ΑΡΑΜΙΣ” (αυτό δικό μας / προστάτης είπε νομίζω) του Δημοκρατικού μας Πολιτεύματος, να επέμβει, ήτοι με το να ενημερώσει τον Π-Θ, κλπ, κλπ, κλπ και τελικά… παπαριές, αφού η ΕΥΠ δεν έχει αλωθεί πλήρως από τους φίλους σου Εθνο-μηδενιστές ή Διεθνιστές!… Αν με καταλαβαίνεις!..

– Τί να πρωτοκάνατε άλλωστε μέσα στα 5 σχεδόν χρόνια που κυβερνάτε, έ; (Ιαν. 2015- Μαϊ 2019). Να διαλύατε την Πατρίδα μας, τις ρίζες μας, τα ήθη και τα έθιμά μας, να αλώνατε την Δικαιοσύνη, με συνεργάτες – συμβούλους σας (λέγε με… ρουφιάνους, σε σχέση “δίνω – παίρνω”, όπως πχ η Κα ΘΑΝΟΥ, κλπ), να διαλύατε την ΕΛΑΣ, τις ΕΕΔ, να πουλάγατε την Μακεδονία μας, να μας βάζατε στο Υπερταμείο, να μας γεμίζατε με “λάθρο”, Σύρους πρόσφυγες και μη, τί να πρωτοπρολαμβάνατε; Έχεις Δίκιο!..

– Μπορείς να ρωτήσεις επίσης και την γνώμη της Κας Μπακογιάννη σχετικά, η οποία, όπως άκουσα σε ομιλία της, λίγο παλιότερα βεβαίως, στην Βουλή, σε υπερασπίζεται στην “κόντρα” σου με τον -κατά Τσίπρα- “Μπούλη” και κατ’ αυτήν “Κότα λειράτη”, (τρίλειρη και μακροπουπουλάτη ή κάπως έτσι νομίζω ότι τον απεκάλεσε, για την ακρίβεια πάντα) λέγοντας μάλιστα ότι προτίθεται  να έλθει μέχρι και ως μάρτυρας υπεράσπισής σου στην Δίκη σου ή… Δίκης σας! (Λόγω άραγε της… αγάπης της στον Καμμένο ή λόγω της κοινής σας… ΣΟΡΟΣ-ΕΠΙΡΡΟΗΣ, εξέφρασε αυτήν την τόσο μεγάλη… αγάπη για εσένα);

– Φέρεται(!!!) Κε Κοτζιά ότι το ίδιο πρόσωπο “πέρασε” για χρόνια και από…  Όργανο της Κας Μπακογιάννη, έχει… διακλαδωθεί και… πολυσυνδεθεί ΠΑΝΤΟΥ στην ημεδαπή, ενώ -τουλάχιστον- … ελέγχεται και από τις Η.Π.Α. και το Ισραήλ!.. “Αν με πιάνεις”! Τέλος, υποστηρίζει με πάθος τους συμπατριώτες του, σαν τους Κρητικούς “ένα πράγμα”!!!..

– Δεν υπάρχουν Ρώσοι, Κινέζοι και άλλες παπαριές που ακούστηκαν ή ακούγονταν!.. Οι πρώτοι πάνε να μπουν στην χώρα μας με τύπους, σαν κάτι Βελόπουλους, κλπ, με κάποιους στο Άγιο Όρος, και κάπως αλλιώς που δεν γράφεται, ενώ οι δεύτεροι, τουλάχιστον ακόμα, με οικονομικό τρόπο προσπαθούν να… μπουν στην Κ-Β και στα ελληνικά πράγματα!..

  • ΚΑΙ ΤΕΛΙΚΑ, ΜΕΤΑΞΥ ΜΑΣ Κε ΚΟΤΖΙΑ, (εκτός των “e-mails” που συζητάμε τώρα εδώ, όπως αρκούντως πονηρά… κατέληξε η κόντρα σας), ΑΡΠΑΞΕΣ Ή ΟΧΙ 50 ΕΚ-ΡΙΑ (ή και παραπάνω, όπως ακούγεται), ΑΠΟ ΤΟΝ ΣΟΡΟΣ ΓΙΑ ΝΑ ΠΕΡΑΣΕΙΣ ΤΟ ΞΕΠΟΥΛΗΜΑ ΤΗΣ ΜΑΚΕΔΟΝΙΑΣ ΜΑΣ, ΠΟΥ ΦΥΣΙΚΑ ΩΣ ΚΟΜΜΟΥΝΙΣΤΗΣ ΉΤΑΝ ΕΝΑ ΘΕΜΑ ΓΙΑ ΤΑ… ΠΑΠΑΡΙΑ ΣΟΥ; ΓΙΑ ΠΕΣ!..
  • ΚΑΙ ΚΑΤΙ ΑΚΟΜΑ! ΕΙΠΕΣ ΠΩΣ Ο ΚΑΜΜΕΝΟΣ ΗΞΕΡΕ ΠΑΝΤΑ ΤΑ ΟΣΑ ΕΚΑΝΕΣ ΚΑΙ ΠΟΥ ΤΟ ΠΗΓΑΙΝΕΣ ΜΕ ΤΗΝ ΠΡΩΗΝ… πΓΔΜ, ΚΛΠ, ΚΑΙ ΠΩΣ ΣΥΜΦΩΝΟΥΣΕ! ΕΙΝΑΙ ΠΡΑΓΜΑΤΙ ΕΤΣΙ; ΘΑ ΣΕ ΞΑΝΑΚΟΥΣΟΥΜΕ ΝΑ ΤΟ ΛΕΣ ΑΥΤΟ Ή ΟΧΙ, ΠΡΟΣ ΧΑΡΙΝ ΤΟΥ ΝΑ ΜΗΝ ΞΕΦΤΙΛΙΣΤΕΙΤΕ, ΓΙΑ ΑΛΛΗ ΜΙΑ ΦΟΡΑ, ΩΣ ΚΟΜΜΟΥΝΙΑ, ΠΟΥ ΤΑ ΣΕΡΝΕΙ ΑΠΟ ΤΑ… ΟΥΜΠΑΛΑ ΤΟΥΣ Ο “ΔΙΕΘΝΗΣ ΕΒΡΑΙΟΣ” ΣΟΡΟΣ; ΓΙΑ ΠΕΣ!..

ΣΥΜΠΕΡΑΣΜΑ:

Διάτρητο λοιπόν ο ελληνικό Κράτος, αφού τέτοια άτομα προβάλλουν πρώτα τις σχέσεις τους… εξάρτησης με την ΔΥΣΗ (Η.Π.Α. – Ισραήλ), όπως ακριβώς κάνουν για την εξουσία και ένιοι των πολιτικών μας, και ακολούθως την Πατρίδα!..

Άρα ορθώς έπραξαν κάποιοι και άλλαξαν πρόσφατα τα… τηλ-να, κλπ, στο ΜΑΞΙΜΟΥ, στο ΥΠΑΜ, κλπ!.. Αλλά και πάλι, δεν… ξέρω!..

ΤΗΝ ΕΛΛΑΔΑ ΤΕΛΙΚΑ ΤΗΝ ΦΥΛΑΕΙ

ΜΟΝΟΝ

Ο

ΜΕΓΑΛΟΣ” 

ΘΕΟΣ

-/-

ΧΑΙΡΕΤΕ“!

ΕΛΛΗΝΑΣ

-/-