Ο ΚΟΣ Α/”ΜΙΤ” ΚΑΙ ΟΙ… ΜΠΙΝΙΕΣ ΤΟΥ!..

ΦΙΛΟΙ ΜΟΥ / ΜΑΣ!

ΜΗΝ «ΜΑΣΑΤΕ»!

Η ΣΩΤΗΡΙΑ ΤΟΥ ΤΟΥΡΚΟΥ, ΙΣΡΑΗΛΙΝΗΣ ΚΑΤΑΓΩΓΗΣ, «ΛΕΦΤΑ»,  «ΠΡΟΧΘΕΣ», ΑΠΟ ΤΗΝ «ΜΙΤ», ΗΤΑΝ «ΔΗΘΕΝ»!.. (ΔΙΑΒΑΣΤΕ ΤΟ “ΘΕΜΑ” ΕΔΩ ΚΑΙ ΠΑΡΑΚΑΤΩ)!.. ΕΠΡΟΚΕΙΤΟ ΓΙΑ ΜΙΑ ΠΟΛΥ ΚΑΛΑ ΟΡΓΑΝΩΜΕΝΗ… ΘΕΑΤΡΙΚΗ ΠΑΡΑΣΤΑΣΗ, “ΕΝ ΑΓΝΟΙΑ” ΒΕΒΑΙΩΣ ΤΟΥ ΕΠΙΛΕΓΕΝΤΟΣ… ΣΤΟΧΟΥ!.. (ΕΙΝΑΙ… ΠΑΡΑΣΤΑΣΕΙΣ, ΣΤΙΣ ΟΠΟΙΕΣ ΑΡΕΣΚΕΤΑΙ Ο ΚΟΣ Α/”ΜΙΤ”*, ΓΕΝΙΚΩΣ, ΚΑΤΙ ΠΟΥ ΘΑ ΠΡΕΠΕΙ ΙΔΙΑΙΤΕΡΩΣ ΝΑ ΠΡΟΣΕΞΟΥΝ ΟΙ Ε/”ΥΠΗΡΕΣΙΕΣ ΑΣΦΑΛΕΙΑΣ”)!..

ΠΡΟΚΕΙΤΑΙ ΓΙΑ “ΚΑΘΑΡΗ” ΣΚΗΝΟΘΕΣΙΑ ΚΑΙ ΤΕΛΙΚΟΣ -ΠΟΛΙΤΙΚΟΣ- ΣΤΟΧΟΣ (Η “ΜΙΤ” ΔΟΥΛΕΨΕ ΓΙΑ ΤΗΝ Τ/Κ-Β) ΗΤΑΝ / ΕΙΝΑΙ Η… ΚΑΛΛΙΕΡΓΕΙΑ ΕΝΟΣ, ΚΑΤΑ ΤΟ ΔΥΝΑΤΟΝ, ΘΕΤΙΚΟΥ ΕΣΤΩ, ΚΛΙΜΑΤΟΣ, ΑΝΑΜΕΣΑ ΣΕ ΙΣΡΑΗΛ ΚΑΙ ΤΟΥΡΚΙΑ, ΣΕ ΜΙΑ ΣΤΙΓΜΗ ΠΟΥ ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ ΘΕΛΟΥΝ, ΟΣΟ ΤΙΠΟΤΑ ΑΛΛΟ, ΝΑ ΤΑ “ΞΑΝΑΒΡΟΥΝ” ΜΕ ΤΟΥΣ ΙΣΡΑΗΛΙΝΟΥΣ!

ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ ΗΘΕΛΑΝ / ΘΕΛΟΥΝ ΝΑ ΔΕΙΞΟΥΝ «ΠΡΟΣΩΠΟ» ΣΤΟΥΣ ΙΣΡΑΗΛΙΝΟΥΣ, ΑΛΛΑ ΕΙΝΑΙ ΣΤΡΑΤΗΓΙΚΗ ΤΟΥΣ, ΤΗΝ ΟΠΟΙΑΝ ΚΑΙ ΚΑΤΑ ΤΟ ΠΑΡΕΛΘΟΝ ΕΧΟΥΝ ΚΑΙ ΠΑΛΙ ΑΚΟΛΟΥΘΗΣΕΙ ΣΤΟ ΠΕΔΙΟ ΚΑΙ ΕΙΔΙΚΑ ΜΕ ΤΟ ΙΣΡΑΗΛ!

ΟΙ ΙΣΡΑΗΛΙΝΟΙ, ΦΥΣΙΚΑ, ΔΥΝΑΝΤΑΙ ΝΑ ΕΚΤΙΜΗΣΟΥΝ ΚΑΙ ΝΑ ΚΑΤΑΛΗΞΟΥΝ ΣΕ… ΕΔΡΑΙΑ ΘΕΣΗ, ΣΧΕΤΙΚΑ ΜΕ ΤΟ ΠΕΡΙΣΤΑΤΙΚΟ, ΧΩΡΙΣ ΝΑ ΧΡΕΙΑΖΟΝΤΑΙ ΤΗΝ ΔΙΚΗ ΜΑΣ ΒΟΗΘΕΙΑ!

ΔΙΑΒΑΣΤΕ ΠΡΩΤΑ, ΠΑΡΑΚΑΤΩ, ΤΟ ΣΥΜΒΑΝ, ΟΠΩΣ ΤΟ “ΕΔΩΣΑΝ” ΤΑ Τ/ΜΜΕ ΚΑΙ ΑΜΕΣΩΣ ΜΕΤΑ ΕΝΑ ΑΡΘΡΟ ΑΠΟ ΤΟ… ΠΑΡΕΛΘΟΝ, ΓΙΑ ΝΑ ΑΝΤΙΛΗΦΘΕΙΤΕ, (ΟΣΟΙ ΑΣΦΑΛΩΣ ΜΠΟΡΕΙΤΕ / ΟΙ ΑΣΧΟΛΟΥΜΕΝΟΙ ΣΙΓΟΥΡΑ), ΤΟ ΤΙ… “ΠΑΙΖΕΙ” ΚΑΙ ΤΙ… “ΠΑΙΖΕΤΑΙ” ΣΤΗΝ ΑΛΛΗ ΠΛΕΥΡΑ ΤΟΥ ΑΙΓΑΙΟΥ, ΣΧΕΤΙΚΑ ΜΕ ΤΟ ΘΕΜΑ “ΚΤΥΠΗΜΑΤΩΝ” ΣΕ ΙΣΡΑΗΛΙΝΟΥΣ ΣΤΟΧΟΥΣ ΣΤΗΝ ΤΟΥΡΚΙΑ, ΣΤΙΣ 9 ΤΟΥΛΑΧΙΣΤΟΝ ΤΩΝ 10 ΠΕΡΙΠΤΩΣΕΩΝ!..

* ΘΥΜΗΘΕΙΤΕ ΠΧ ΕΚΕΙΝΗ ΤΗΝ… ΔΙΑΡΡΕΥΣΑΣΑ ΣΥΣΚΕΨΗ, ΕΠΙ Τ/Π-Θ ΝΤΑΒΟΥΤΟΓΛΟΥ, ΟΤΑΝ ΕΨΑΧΝΑΝ “ΤΡΟΠΟ” ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ ΓΙΑ ΝΑ ΕΙΣΒΑΛΛΟΥΝ ΣΤΗΝ ΣΥΡΙΑ, ΤΙ ΕΙΧΕ ΠΕΙ ΤΟΤΕ Ο ΚΟΣ ΦΙΝΤΑΝ!.. (ΕΧΟΥΜΕ ΑΝΑΦΕΡΘΕΙ ΕΔΩ ΣΤΟ ΠΕΡΙΣΤΑΤΙΚΟ ΑΥΤΟ, ΚΑΤΑ ΤΟ ΟΠΟΙΟ Η “ΜΙΤ” ΘΑ ΠΡΟΣΕΒΑΛΕ ΕΜΨΥΧΟΥΣ ΚΑΙ… ΑΨΥΧΟΥΣ Τ/ΣΤΟΧΟ ή ΣΤΟΧΟΥΣ ΚΑΙ ΑΚΟΛΟΥΘΩΣ ΘΑ ΤΑ “ΕΡΙΧΝΕ” ΣΤΟΝ ΑΣΑΝΤ, ΜΕ ΑΚΟΛΟΥΘΟΥΣΑ Τ/ΑΠΑΝΤΗΣΗ ΤΗΝ ΕΙΣΒΟΛΗ ΤΩΝ ΤΕΔ)!..

Α.

İran intikam için peşine düştü, MİT, İsrailli‘ye suikasti engelledi! Müthiş operasyon

Muhsin Fahrizade’nin İsrail tarafından öldürülmesinin ardından intikam almak isteyen İran‘ın Türk vatandaşı da olan İsrailli işadamı Yair Geller‘e suikast planı, MİT tarafından müthiş bir operasyonla suya düşürüldü.

 

İran intikam için peşine düştü, MİT, İsrailli'ye suikasti engelledi! Müthiş operasyon
11.02.2022 

 

Geçtiğimiz ekim ayında gerçekleştirdiği ikiz operasyonla hem İsrail Gizli Servisi Mossad‘ın 16 kişilik casusluk şebekesi hem de Türkiye‘deki muhaliflere suikast planlayan 6 kişilik Rus casusluk hücresini çökerten MİT‘in, geçtiğimiz günlerde de 9 kişilik bir İran suikast timini suçüstü yaptığı ortaya çıktı. MİT İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığı (İKK), İran İstihbarat Servisi’nin oluşturduğu casusluk hücresinin, savunma sanayii alanında dünya çapında başarılarıyla bilinen Yahudi işadamı Geller’i hedefine koyduğunu öğrendi.

Mossad ve Rus Gizli Servisi FSB’ye yönelik her iki operasyonun ayrıntılarını ilk kez duyuran SABAH, İran suikast timinin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın radarına takılan operasyonu kamuoyuna ilk kez açıklıyor. Edindiğimiz bilgilere göre MİT İstanbul Bölge Başkanlığı, aylar süren teknik ve fiziki takip sonucunda, ülkemizi uluslararası arenada zor duruma düşürecek bir suikastı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği operasyonla önledi.

İsrailli işadamı Yair Geller

İsrailli işadamı Yair Geller

ONLAR İŞADAMINI TAKİP EDERKEN MİT DE ONLARI İZLİYORDU

İran İstihbarat Servisi, Mossad tarafından Kasım 2020’de arabası ile seyir halindeyken yapay zekâ destekli uzaktan kumandalı bir makineli tüfekle hedef alınarak öldürülen İran nükleer programının mimarı bilim adamı Muhsin Fahrizade’nin intikamı için harekete geçti. İranlı şebekenin hedefindeki isim ise Yair Geller (75) isimli İsrail asıllı işadamıydı. Geller, havacılık-savunma sanayii, teknoloji, yazılım ve CNC tezgâhları üreten CNC İleri Teknoloji ve Mühendislik şirketinin sahibiydi.

Geller’in hem Çatalca’da bulunan şirketi hem de Beşiktaş Serencebey’de eski MİT İstanbul Bölge Başkanlığı binasının yakınlarında bulunan ikameti, İranlı casusluk şebekesi tarafından adım adım izlendi ve fotoğraflandı. Ancak MİT’in karşı casusluk faaliyetlerinden sorumlu saha ajanları da İran suikast hücresini pasif takip yöntemleriyle adım adım izliyordu. İran’ın Geller hakkında yaşadığı yer ve işyeriyle ilgili bilgileri toplayıp, sonrasında eylemi gerçekleştirmeyi planladıkları saptandı. Bu planın da dikkat çekmemek ve yakalanmamak için birkaç Türk vatandaşı kullanılarak yapıldığı belirlendi.

MİT VE MOSSAD’IN GİZLİ TOPLANTISI

MİT’in tespitlerine göre, İran timinin Yair Geller’e yönelik keşif-istihbarat takibi bitmiş ve artık ikinci aşama olan suikast hazırlığına geçilmişti. Milli İstihbarat Teşkilatı, İsrail Gizli Servisi Mossad‘la bu kritik bilgiyi paylaştı. İki istihbarat örgütünün Ankara’da gerçekleştirdiği üst düzey katılımlı gizli toplantıda, Yair Geller’e yönelik suikastın 13 yıldır gerilimli olan, ancak son dönemlerde tekrar geliştirilmeye başlanan İsrail-Türkiye ilişkilerini yıpratmak ve Muhsin Fahrizade’nin intikamını almak için planlandığı değerlendirildi.

GELLER ‘GÜVENLİ EV’E ALINDI

Bu toplantıda alınan kararla Geller, istihbarat terminolojisinde ‘safe house’ olarak bilinen güvenli eve nakledildi. Ve MİT’in onayıyla Yair Geller’e Mossad ajanları aktif koruma kalkanı oluşturdu. Bu arada İsrail Dışişleri Bakanlığı, Geller’i güvenlik protokolleri gereğince Tel Aviv’de yaşamaya davet etti. Ancak hem Türkiye hem de İsrail vatandaşı olan işadamı Geller, örnek bir tavırla İstanbul’u çok sevdiğini belirterek İsrail’in güvenlik gerekçesiyle yaptığı bu daveti kabul etmedi.

SEKİZ KİŞİ KISKIVRAK YAKALANDI

Bu arada İran’ın suikast timi, Yair Geller’in güvenli eve geçtiğinden habersizdi. İran timinin İstanbul sorumlusunun çok sayıda yurtdışı giriş-çıkış kaydının olduğu saptanırken, şahsın cep telefonunun da dikkat çekici biçimde farklı zaman dilimlerinde Çatalca’da bulunan CNC şirketinin civarında defalarca sinyal verdiği belirlendi. MİT’in değerlendirme aşamalarından sonra nihai operasyon için düğmeye basıldı.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından 9 şüphelinin gözaltına alınması için operasyon düzenlendi. İranlı casusluk hücresinin liderliğini, İran’da bulunan İstihbaratçı Yasin Taheremamkendi’nin (53) yaptığı, İranlı Saleh Moshtagh Bighouz’un (44) ise hücrenin Türkiye yöneticiliğini üstlendiği tespit edildi.

Bighouz’un da aralarında bulunduğu 8 şüpheli, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek’ , ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak’ ve ‘tehdit’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

HÜCRE LİDERİ İRAN’DA

Hücrenin başında İran’da firari durumda bulunan Yasin Taheremamkendi (53) isimli şüpheli yer alırken, hücre liderinin İstanbul’daki işlerinin ise yine İranlı Saleh Moshtagh Bighouz tarafından yapıldığı anlaşıldı. Geller’in ev ve işyerinin fotoğrafları ise timin Türk vatandaşı üyelerinden Osman Çolak tarafından çekildi. Çekilen fotoğraflar Taheremamkendi’nin kullanımındaki İran menşeli telefon hattına gönderildi.

9 kişilik casusluk hücresi, kendilerine karşı yürütülecek olası bir operasyona karşı tedbirli davranmaya çalıştı. Mesela operasyonda birden fazla hat kullanıldığı, cep telefonlarının sürekli değiştirildiği ve yine şüphelilerin tespiti mümkün olmayan İran hatları kullandıkları saptandı. Hücre üyelerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde özellikle Whatsapp veya internet üzerinden hizmet sağlayan programları tercih ettikleri de belirlendi. Geller’in takip edilmesine ilişkin görüşmeler, bu programlar üzerinden yapıldı.

12 YILDA 5 İRANLI NÜKLEER UZMANI ÖLDÜRÜLDÜ

İran’da 2010’dan günümüze kadar nükleer alanda çalışmalar yapan üst düzey 5 bilim insanı suikastlar sonucu hayatını kaybetti. İran’ın nükleer programının beyni, fizik profesörü Muhsin Fahrizade (62) de onlardan biriydi, Fahrizade, 27 Kasım 2020’de başkent Tahran’ın doğusunda uğradığı suikastta hayatını kaybetti.

İran'ın nükleer programının beyni, Muhsin Fahrizade suikast sonucu öldürülmüştüİran’ın nükleer programının beyni, Muhsin Fahrizade suikast sonucu öldürülmüştü

İran Devrim Muhafızları, suikast sonrası yaptığı açıklamada suikastın intikamının alınacağını duyurdu. New York Times Gazetesi, 2015’te Fahrizade’yi İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk atom bombasının geliştirildiği Manhattan Projesi’nin başındaki J. Robert Oppenheimer’a benzetmişti.

KAYNAK: SABAH GAZETESİ / ABDURRAHMAN ŞİMŞEK
KAI ΣΤΑ… ΑΓΓΛΙΚΑ:

Intelligence thwarts Iranian attempt on Israeli-Turkish businessman

A view of the Istanbul headquarters of MIT, Istanbul, Turkey, July 26, 2020. (AA PHOTO)
A view of the Istanbul headquarters of MIT, Istanbul, Turkey, July 26, 2020. (AA PHOTO)
A network of operatives plotting to kill an Israeli-Turkish tycoon on Iran’s orders were arrested after Turkey’s national intelligence agency uncovered their activities

Turkey’s National Intelligence Organization (MIT) recently uncovered a plot directed by Iran to assassinate an Israeli-Turkish businessperson using a network of alleged hitmen. Yair Geller, an Istanbul-based tycoon with investments in the machine and defense industries was the target of the nine-person network following his every move.

MIT’s counterintelligence branch discovered that Iran’s intelligence agency put together a network in Turkey to target Geller, allegedly in response to the 2020 “assassination” of Iranian nuclear scientist Mohsen Fakhrizadeh in what Tehran deemed an Israeli operation.

Security sources said MIT’s Istanbul Regional Directorate ran a monthslong surveillance operation before recently capturing the members of the network.

The espionage network took photographs of 75-year-old Geller everywhere he went and secretly watched his company headquarters in Istanbul’s Çatalca district and his home in Beşiktaş. Meanwhile, Turkish intelligence operatives were monitoring the gang’s every move and discovered the Iranian agency employed Turkish citizens to avoid detection.

Once MIT concluded that the network had completed the reconnaissance stage of its mission, it reached out to Mossad to inform the Israeli intelligence community that the gang was planning to move on to the next step in their plan: assassinating Geller. Officials from the two intelligence agencies held a secret meeting in the capital Ankara and decided to move Geller to a safe house, where Mossad operatives would provide him protection. Geller turned down Tel Aviv’s offer to resettle him to Israel for his safety, saying he would not leave Istanbul, a city he loves. After moving Geller to the safe house, Turkish security forces launched an operation against the network of spies. Eight suspects were detained and arrested on charges of running a criminal organization and membership of a criminal organization. Most were Turkish nationals except S.M.B., a 44-year-old Iranian man accused of running the network. Y.T., a suspect with ties to the Iranian intelligence service, remains at large and is accused of managing the network from Iran.

Investigations showed that the Iranian network was careful not to get caught, often changing phones and numbers and only communicating with each other online when needed.

Last October, MIT also discovered an espionage network controlled by Mossad and a six-person Russian espionage team planning to assassinate dissidents in Turkey.

Also in 2021, a team of Iranian spies accused of plotting to kidnap a former Iranian military official in Turkey was captured. In February 2021, an Iranian citizen was arrested for helping plan the murder of Iranian dissident Masoud Molavi Vardanjani in Istanbul in 2019.

Neighbors Turkey and Iran maintain close ties and last year, Foreign Minister Mevlüt Çavuşoğlu pledged to boost security cooperation between the two countries on human trafficking, terrorism and other issues. Though relations soured over the Palestinian cause, Turkey also seeks close ties with Israel.

Β.

Daily Telegraph: Türkiye, Hamas’ın İstanbul’dan İsrail’e saldırı planlamasına izin veriyor.

İstanbul

Daily Telegraph manşetten verdiği özel haberinde, Türkiye’nin, İsrail’e yönelik saldırılar planlayan üst düzey Hamas militanlarının topraklarında üslenmesine izin verdiğini iddia ediyor.

Haberde geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hamas lideri İsmail Haniye’yi misafir ettiği ve Türk istihbarat görevlilerinin de İstanbul’daki Hamas militanlarıyla yakın temasta oldukları ileri sürülüyor.

Raf Sanchez imzalı haberde “İsrail polisinin, zanlılara yaptığı sorgulamaların zabıtları, üst düzey Hamas militanlarının, Türkiye’nin en büyük kentini, Kudüs’e ve işgal altındaki Batı Şeria’ya yönelik operasyonlarını yönetmek için kullandığını gösteriyor” deniliyor ve Kudüs Belediye Başkanı’na yönelik başarısız bir suikast girişiminin de İstanbul’dan planlandığı savunuluyor.

Daily Telegraph, İsrailli yetkililerin, Türkiye’nin ABD’nin arabuluculuğuyla 2015’te varılan, Hamas militanlarının İsrail’e saldırı planlamakta topraklarını kullanmasını önleme anlaşmasını birçok kez ihlal ettiği yönündeki suçlamalarına da yer veriyor.

Konunun İsrail ve Türkiye arasında gerilime yol açtığını yazan Telegraph, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın “Türkiye’nin Hamas teröristlerinin İsrailli sivillere yönelik terör saldırılarını planlama ve icrasında topraklarında faaliyet göstermesine izin vermesinden çok kaygılıyız” şeklindeki açıklamasını aktarıyor

Gazeteye konuşan ismi verilmeyen bir Türk diplomatik kaynağı ise Hamas’ın Türkiye’den saldırılar planladığı suçlamasını reddediyor. Söz konusu kaynağın “Hamas bir terör örgütü değil, meşru bir Filistin siyasi partisidir” dediği de aktarılmış.
Erdoğan ve Haniya
Haberde, görüşülen Hamas sözcüsü Hazem Qasem’in de iddiaları yalanladığı ve “Hamas’ın direniş faaliyetleri yalnızca işgal altındaki Filistin topraklarında yürütülmektedir” dediği kaydediliyor. Hamas sözcüsü bu “temelsiz iddiaların” Türkiye ile siyasi ilişkilere zarar vermeyi amaçladığını da söylüyor.

İddiaların ayrıntıları

Telegraph’ın manşet haberinde Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarını İstanbul’dan planladığı iddialarına kanıt olarak sunulan İsrail belgelerinden ayrıntılar da veriliyor:

“Adham Muselmani, İstanbul’un Taksim meydanında Şubat ayazında kendisine verilen numarayı aradı. Telefon bir kere çaldı, iki kere çaldı. 23 yaşındaki Filistinli kendisine söylenen şifreli cümleleri söyleyecekti: ‘Ben Kudüs’ten Tarıq, İstanbul’dayım ve künefe yemeye geldim.’ Kırk dakika sonra üst düzey Hamas militanlarından Zacharia Najib’le yüzyüze görüşmektedir. Najib ona eğer hatırlanmak istiyorsa önemli bir İsrailliyi öldürmesi gerektiğini söyledi ve üç hedef önerdi. Kudüs Belediye Başkanı Nir Barkat, Netanyahu’nun partisinden milletvekili Yehuda Glick veya İsrail Emniyet Genel Müdürü Roni Alsheich. Ayrıca kendisine para ve Türkiye’de silah eğitimi de teklif etti. Muselmani Kudüs’deki Shuafat mülteci kampına dönüp Glock marka bir silah ararken İsrail istihbarat örgütü Shin Bet tarafından yakalandı.”

Telegraph, bu başarısız suikast planının, Hamas tarafından yakın geçmişte İstanbul’dan planlanan çok sayıda saldırıdan biri olduğunu öne sürüyor ve “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bunları görmezden geldiği ve İslamcı militan gruba kucak açtığı” ifadeleri yer alıyor.

Türkiye’deki ‘üst düzey Hamas mensupları’

Telegraph’ın haberinde “Türkiye Hamas’a öyle sıcak bir şekilde kucak açtı ki başına ABD hükümeti tarafından 5 milyon dolar ödül konmuş olan örgütün lider yardımcısı Saleh el-Arouri, tutuklanma korkusu olmadan ülkeye girip çıkıyor. Bu hafta Arouri İstanbul’da diğer Hamas önde gelenleriyle rahat rahat fotoğraf çektiriyordu” deniyor.

Gazeteye göre, İsrail ve Mısır istihbarat örgütlerinin kayıtları, sosyal medya paylaşımları ve Gazze’de Filistinlilerle yapılan mülakatlar, geçen yıl onu aşkın önde gelen Hamas mensubunun Gazze’den İstanbul’a geçtiğini gösteriyor.

Bunlardan biri de Telegraph’a göre Hamas’ın bir dizi intihar saldırısından sorumlu timi ‘Surif Hücresi’nin eski lideri Abdel Rahman Ghanimat.

Hamas’a mali destek sağlamakla suçlanan ve ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım listesine alınan Kamal Awad adlı bir Filistinli işadamının da yakınlarda İstanbul’a göçtüğü öne sürülüyor.

Hamas’ın İstanbul’daki faaliyetlerinin örgütün ikinci ismi ve Gazze dışındaki en üst düzey yetkilisi Arouri tarafından yöneldiğini kaydeden Telegraph, Türkiye’nin 2015 yılında İsrail ile ilişkilerini düzeltmek için İstanbul’u terketmesini istediği Arouri’nin şimdi Türkiye ile Lübnan arasında gidip geldiğini yazıyor.

İsrailli yetkililere atıfla da Türkiye’nin, 2015 yılında Hamas’ın İstanbul’daki faaliyetlerini durdurma konusunda varılan anlaşmaya uymadığı suçlamalarına yer veriliyor.

ΕΛΛΗΝΑΣ

-/-

ΥΓ.

1.

Times gazetesi, Hamas’ın İstanbul’da 2 yıl önce ‘gizli siber saldırı üssü’ kurduğunu iddia etti

Hamas lideri Yahya Sinvar

İngiltere’de yayımlanan Times gazetesi, Gazze’yi yöneten Filistinli örgüt ve siyasi parti Hamas’ın, siber saldırı ve karşı istihbarat operasyonları için yaklaşık iki yıl önce Türkiye’de gizli bir merkez kurduğunu iddia etti.

Gazetenin Kudüs muhabiri Anshel Pfeffer imzalı haberde merkezin, Hamas’ın Gazze’deki askeri lider kadrosu tarafından yönetildiği ve Türkiye’de hükümetin bilgisi dahilinde olmadan açıldığı öne sürüldü.

Batılı istihbarat servislerine dayandırılan haberde, İstanbul’daki merkezin Hamas’ın resmi ofisinden ayrı olduğu belirtiliyor.

Times’a konuşan Batılı istihbarat kaynaklarına göre Hamas’ın siber saldırı ve karşı istihbarat faaliyetlerini yürüten unsurlar, Türkiye’deki diğer Hamas üyeleri tarafından bilinmiyor, Türkiye hükümetini de birimin varlığından haberdar etmedi.

Haberde, merkezin Gazze’deki kıdemli Hamas üyesi Samakh Saraj tarafından yönetildiği ve doğrudan Hamas lideri Yahya Sinvar’a rapor verdiği bildiriliyor.

Times’taki haberde merkezin üç görevinden söz ediliyor. Birincisi, silah üretiminde kullanılmak üzere “çifte kullanım” amaçlı ekipman satın almak.

Ayrıca Hamas’ın Arap ülkelerindeki düşmanlarına karşı siber operasyonları koordine etmek de görevlerden biri olarak sıralanıyor. Bunlar arasında Gazze’deki rakip Filistin Yönetimi, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Orta Doğu ve Avrupa’daki temsilcilikleri bulunuyor.

Üçüncü görevin ise Hamas içinde sadakatinden şüphe duyulanların gözetlenmesi ve sorgulanması ile ilgilenmek olduğu belirtiliyor.

Times’taki haberde, Hamas’ın son yıllarda Arap dünyasında güç kaybettiği, bağlantılı olduğu Müslüman Kardeşler hareketinin Mısır ve diğer batı yanlısı Arap ülkelerinde, “Arap Baharı”nın örgütleyicilerinden biri olarak görülüp gözden düştüğü ifade ediliyor. Suriye’deki iç savaş nedeniyle Hamas’ın buradaki ana ofisini de kapattığı belirtiliyor.

‘Hamas lideri Yahya Sinvar, Mahmud Abbas’ın yerine geçmek istiyor’

Haber şöyle devam ediyor:

“Gazze Hamas’ın ana üssü, ama İsrail ve Mısır’ın uyguladığı abluka nedeniyle başka dayanak noktalarına ihtiyaç duydu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu’da daha büyük bir rol üstlenmek amacıyla devreye girdi. Onun desteği ile Hamas 2012’de İstanbul’da ofislerini açtı. Ancak faaliyetlerini yetkililerin gözetimi altında sürdürmesi, Türk güvenlik servislerinin bilgisi dahilinde olmadan bir yan unsur olarak bu merkezin açılmasına neden oldu.

“İstanbul geçen ay Hamas ile Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’ni kontrol altında tutan daha büyük ve daha eski Fetih örgütü arasında uzlaşma görüşmelerine ev sahipliği yaptı.

“Ancak 2021’de Filistin seçimlerini yapma konusunda henüz nihai anlaşmaya varılmış değil ve iki tarafta da uzlaşmaya karşı çıkanlar var. Sinvar, 84 yaşındaki El Fetih lideri ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın yerine geçmek istiyor – seçimle veya gerekirse de zorla.”

2.

ΕΞΩΤΕΡΙΚΗ ΠΟΛΙΤΙΚΗ

Ισραηλινή μελέτη: «Η Τουρκία συνιστά αυξανόμενη απειλή»

Αυξανόμενες απειλές από την ολοένα και πιο επιθετική πολιτική της Τουρκίας για το σύνολο της Μέσης Ανατολής και της Ανατολικής Μεσογείου εντοπίζει η τελευταία μελέτη του Ισραηλινού Ινστιτούτου της Ιερουσαλήμ για τη Στρατηγική και την Ασφάλεια.

israilini-meleti-i-toyrkia-synista-ayxanomeni-apeili-561581353

Πυρηνικά όπλα

Τονίζεται, επιπλέον, ότι «η Δύση πρέπει να γνωρίζει τη δυνατότητα της Τουρκίας να αποκτήσει πυρηνικά όπλα, ιδιαίτερα καθόσον το Ιράν πλησιάζει εγγύτερα στη βόμβα». Σε γενικές γραμμές προτείνεται να διατηρηθούν καλές σχέσεις με την τουρκική κοινωνία, ώστε να μπορεί να υπάρξει βελτίωση των σχέσεων Αγκυρας – Τελ Αβίβ έπειτα από πιθανή ήττα του Ρετζέπ Ταγίπ Ερντογάν το 2023. Παράλληλα προτείνεται η ολοένα και στενότερη συνεργασία του Ισραήλ με την Αίγυπτο, την Ελλάδα και τα Ηνωμένα Αραβικά Εμιράτα, ταυτοχρόνως μάλιστα και με τη Γαλλία που διεξάγει διπλωματική εκστρατεία στην Ανατολική Μεσόγειο, μεταξύ άλλων και διά της στρατιωτικής παρουσίας.

Μελέτη του Ισραηλινού Ινστιτούτου της Ιερουσαλήμ για τη Στρατηγική και την Ασφάλεια, με τίτλο:

«Ο τουρκικός αλυτρωτισμός και η ευρύτερη Μέση Ανατολή».

Κατά τον αναλυτή του JISS, η ομιλία του Ερντογάν στις 29 Σεπτεμβρίου 2016, διά της οποίας κατέγραψε για πρώτη φορά τη Συνθήκη της Λωζάννης ως «ήττα» που οδήγησε στην «απώλεια» νησιών –όπως το Καστελλόριζο–, ήταν η απαρχή της επιστροφής σε ένα νέο σύνδρομο περικύκλωσης, γνωστό και ως «σύνδρομο των Σεβρών» (από την ομώνυμη Συνθήκη του 1920). Γίνεται, επίσης, αναφορά στην προσπάθεια της Αγκυρας να επεκτείνει την επιρροή της στη μουσουλμανική μειονότητα της Θράκης. Το τουρκολιβυκό μνημόνιο περιγράφεται στη μελέτη ως μια προσπάθεια της τουρκικής κυβέρνησης «να διαρρήξει τη θαλάσσια συνέχεια μεταξύ Ελλάδας και Κύπρου» και τονίζεται ότι πρόκειται για τη συμφωνία που παρέχει στην Αγκυρα μια νομική (έστω και λειψή) βάση για το δόγμα της «Γαλάζιας Πατρίδας».

Πρόταση στη Χαμάς

Ο αναλυτής σημειώνει ότι η φιλοπαλαιστινιακή και υπέρ της Μουσουλμανικής Αδελφότητας στάση της Αγκυρας οδήγησε το Ισραήλ, την Αίγυπτο, την Ελλάδα και την Κύπρο ακόμα πιο κοντά. Μάλιστα τονίζει ότι –κατά τη διάρκεια των συγκρούσεων μεταξύ Χαμάς και Ισραήλ, τον Μάιο του 2021– η Τουρκία πρότεινε στους Παλαιστινίους μια συμφωνία –αντίστοιχη με το τουρκολιβυκό μνημόνιο– που θα μετέτρεπε τη Λωρίδα της Γάζας σε θαλάσσιο γείτονα της Τουρκίας. Τελικά, τότε, η Χαμάς και η Παλαιστινιακή Αρχή δεν απάντησαν στην ανεπίσημη τουρκική πρόταση, ώστε να μην επηρεαστούν αρνητικά οι σχέσεις με Κύπρο, Ελλάδα και «κυρίως την Ευρωπαϊκή Ενωση».

Γ. 

ΟΙ ΣΚΟΤΕΙΝΕΣ ΣΧΕΣΕΙΣ ΤΟΥΡΚΙΑΣ ΚΑΙ ISIS – ΟΛΕΣ ΟΙ ΑΠΟΚΑΛΥΨΕΙΣ!

Η Τουρκία του ισλαμιστή Ρετζέπ Ταγίπ Ερντογάν είμαι μία από τις χώρες που φέρει την τεράστια ευθύνη για την γιγάντωση του ISIS. Τα συμφέροντα της Άγκυρας ταυτίζονται με αυτά ορισμένων χωρών της Δύσης και είναι τεράστια, οικονομικά και γεωπολιτικά.

Συγκεκριμένα οι στόχοι της Δύσης και της Τουρκίας είναι οι εξής:

Να περιοριστεί ή να εξαλειφθεί η επιρροή της Μόσχας στην ευρύτερη περιοχή της Μέσης Ανατολής.

Να μην έχει φυσική συνέχεια ο χερσαίος και ο εναέριος χώρος του (σιιτικού) Ιράκ με το αλαουιτικό κράτος που θα ιδρυθεί στα παράλια της Συρίας, με σκοπό να μην περάσουν αγωγοί ιρανικού ενδιαφέροντος και να μην έχει ελεύθερη αεροπορική πρόσβαση το Ιράν και η Ρωσία σ’ αυτό.

Να δημιουργηθούν κατάλληλες συνθήκες για τη μεταφορά φυσικού αερίου από Κατάρ – Σαουδική Αραβία, μέσω της περιοχής που κατέχει σήμερα το λεγόμενο Ισλαμικό Κράτος (Ι.Κ.), στην Τουρκία και εκείθεν στην Ευρώπη.

Για να επιτευχθούν οι ανωτέρω στόχοι, θα έπρεπε να διαλυθεί το κράτος της Συρίας και να δημιουργηθούν στη θέση του τέσσερα κράτη, των Δρούζων, των αλαουιτών, των σουνιτών και των Κούρδων.

Αυτά λίγο ως πολύ είναι γνωστά και σε αυτό το σημείο θα πρέπει να επικεντρωθούμε στο ρόλο της Τουρκίας για την γιγάντωση του ISIS.

Στο σχέδιο της καταστροφής της Συρίας κυρίαρχο ρόλο ανέλαβε να παίξει η Αγκυρα, η οποία φιλοξένησε τη λεγόμενη «συριακή αντιπολίτευση» και τον Ελεύθερο Συριακό Στρατό (ΕΣΣ), τον οποίο μάλιστα εκπαίδευσε και εξόπλισε.

Η Τουρκία χορήγησε στην λεγόμενη αντιπολίτευση εναντίον του Μπασάρ Άσαντ διευκολύνσεις στο έδαφός της, άνοιξε τα σύνορά της για να περάσουν φονταμενταλιστές ισλαμιστές τρομοκράτες, περιέθαλψε τους τραυματίες στα νοσοκομεία της, επέτρεψε στους ηγέτες των ομάδων της αντιπολίτευσης κατά του Άσαντ να συναντώνται ελεύθερα στην Κωνσταντινούπολη.

Σταδιακά όμως άρχισε να φυλλορροεί η συριακή αντιπολίτευση και ο ΕΣΣ, ενώ άρχισαν να ενισχύονται η Αλ Νόσρα, παρακλάδι της Αλ Κάιντα, και στη συνέχεια το Ι.Κ.

Τον Νοέμβριο του 2014, ένα πρώην μέλος του ISIS δήλωσε στο Newsweek ότι η ομάδα του συνεργαζόταν πλήρως με τον τουρκικό στρατό.

«Οι διοικητές μας, μας είπαν να μην φοβηθούν τίποτα, επειδή υπάρχει πλήρης συνεργασία με τους Τούρκους», είπε ο μαχητής. “Το ISIS είδε τον τουρκικό στρατό ως σύμμαχό του, ιδίως όταν έφθασε η στιγμή της επίθεσης κατά των Κούρδων στη Συρία.»

Ένας δυτικός διπλωμάτης, μιλώντας με την The Wall Street Journal, τον Φεβρουάριο του 2014, είπε το εξής: «Η Τουρκία είναι παγιδευμένη τώρα – δημιούργησε ένα τέρας και δεν ξέρει πώς να το καταστρέψει.»

Ο Βρετανός δημοσιογράφος Δρ Ahmed Nafeez σε δηλώσεις του στο ρωσικό Sputnik αποκάλυψε ότι η Τουρκία συνεργάζεται με το ISIS και πως οι μεγάλες δυτικές δυνάμεις δεν πρόκειται να κάνουν τίποτα για να σταματήσει αυτή η συνεργασία.

Ο Ahmed επίσης αποκάλυψε ότι τα τουρκικά ΜΜΕ έχουν ήδη κάνει αναφορά για πάνω από 100.000 πλαστά τουρκικά διαβατήρια σε μαχητές του ISIS. Επιπλέον, ένας αριθμός Ουιγούρων συνελήφθησαν με πλαστά τουρκικά διαβατήρια στην Ταϊλάνδη και τη Μαλαισία.

Η Τουρκία, δεν υποστηρίζει μόνο ISIS [ISIL], αλλά και άλλες ομάδες τζιχαντιστών, συμπεριλαμβανομένων των Ahrar αλ-Σαμ και Jabhat al-Nusra, θυγατρική της αλ-Κάιντα στη Συρία.

Το Τουρκικό Ινστιτούτο Στατιστικής ανέφερε ότι η Άγκυρα έχει εξοπλίσει με όπλα τους τζιχαντιστές που η αξία τους αγγίζει το ένα εκατομμύριο δολάρια μεταξύ των ετών 2013 και 2014.

Τα όπλα που παρέδωσαν οι Τούρκοι στους ισλαμιστές είναι χειροβομβίδες, βαρύ πυροβολικό, αντιαεροπορικά όπλα, πυροβόλα όπλα, πυρομαχικά, κυνηγετικά τουφέκια και πολλά άλλα.

Το «κοινό μυστικό» της διαπλοκής του τουρκικού κράτους με τους τζιχαντιστές έχει εικονογραφηθεί διεξοδικά σε ερευνητική μελέτη του Institute for the Study of Human Rights του Πανεπιστημίου Columbia της Νέας Υόρκης, υπογραφόμενη από τον David L. Phillips.

Σε αυτήν καταγράφονται οι καταγγελίες (του Τύπου και της αντιπολίτευσης της Τουρκίας, καθώς και ιθυνόντων ή μέσων ενημέρωσης τρίτων χωρών) για παντός είδους ενίσχυση των τζιχαντιστών από την Άγκυρα, είτε αυτό αφορά στην ανοχή στην εισροή εθελοντών μαχητών στη Συρία, είτε την αποστολή φορτίων εξοπλισμού από τις τουρκικές μυστικές υπηρεσίες, την προαναφερθείσα διακίνηση της πετρελαϊκής παραγωγής του Ισλαμικού Κράτους, την περίθαλψη τραυματιών, ακόμη και κοινές επιχειρήσεις σε στρατιωτικό πεδίο.

Και τα ντοκουμέντα για την στενή συνεργασία ISIS Tουρκίας έχουν συνέχεια, καθώς ένας διοικητής τους δήλωσε στην Washington Post στις 12 Αυγούστου, 2014: «Οι περισσότεροι από τους μαχητές ήρθαν στη Συρία μέσω Τουρκίας, οι οποίοι μας εξόπλισαν.»

Σε έγγραφα που εμφανίστηκαν στις 19 Σεπτεμβρίου του 2014 δείχνουν ότι η Σαουδάρας Εμίρης Bender bin Sultan χρηματοδότησε τη μεταφορά όπλων προς το ISIS μέσω της Τουρκίας. Μια πτήση με αναχώρηση από Γερμανία προσγειώθηκε στο αεροδρόμιο Ετιμέσγκουτ στην Τουρκία και εν συνεχεία τα μισά όπλα δόθηκαν στο ISIS και τα άλλα κατευθύνθηκαν προς τη Γάζα.

Σύμφωνα με ρεπορτάζ του CNN Turk που δημοσίευθηκε στις 29 Ιουλίου 2014, κεντρικά σημεία της Κωνσταντινούπολης, σε μέρη όπως το Duzce και Ανταπαζάρι, έχουν γίνει σημεία συνάντησης για τους τρομοκράτες. Υπάρχουν θρησκευτικές τάξεις όπου μαχητές του εκπαιδεύονται. Μερικά από αυτά τα εκπαιδευτικά βίντεο έχουν αναρτηθεί στην ιστοσελίδα takvahaber.net. Σύμφωνα με το CNN Turk, οι τουρκικές δυνάμεις ασφαλείας θα μπορούσαν να σταματήσει τις εξελίξεις αυτές, αν ήθελαν, όμως δεν το έπραξαν.

Ο Seymour Hersh που διατηρεί στο Λονδίνο το Review of Books, δήλωσε πως η Τουρκία ήταν ενήμερη για τις χημικές επιθέσεις σαρίν που έκαναν οι τζιχαντιστές στη Συρία.

Μετά την κατάρριψη του ρώσικου αεροσκάφους οι «ασκοί του Αιόλου» με συγκλονιστικές αποκαλύψεις, έχουν ανοίξει για τα καλά στην Τουρκία, ξεγυμνώνοντας ένα δυσώδες παρασκήνιο. Η Μόσχα κατηγορεί ευθέως το καθεστώς Ερντογάν ότι μεταφέρει πετρέλαιο από τα σημεία που ελέγχει ο ISIS.

«Κάποιος κερδίζει δισεκατομμύρια από το παράνομο εμπορίου πετρελαίου με τον ISIS, καθώς και από την διακίνηση ανθρώπων», δήλωσε σήμερα ο Ρώσος πρόεδρος Βλαντιμίρ Πούτιν. «Όχι μόνο έχει κάποιος καλύψει και εξακολουθεί να καλύπτει τους τρομοκράτες, το παράνομο εμπόριό τους σε πετρέλαιο, ανθρώπους, φάρμακα, έργα τέχνης και όπλα, αλλά συνεχίζει να κερδίζει εκατοντάδες εκατομμύρια και δισεκατομμύρια δολάρια από αυτό», δήλωσε ο Πούτιν κατά τη διάρκεια δεξίωσης 15 νέων πρέσβεων, όπως μεταδίδει το Sputnik.

Μάλιστα, στο στόχαστρο τις τελευταίες ώρες βρίσκεται και ο Μπιλάλ, ο γιος του Τούρκου προέδρου Ταγίπ Ερντογάν.

Μάλιστα, συντάκτες του Russia Today που «ξετίναξαν» την δραστηριότητα του Μπιλάλ στα social media, έχουν εντοπίσει και φωτογραφίες του να τρώει μαζί με ένα από τα πολλά… στελέχη του ISIS στην Κωνσταντινούπολη. Ο συγκεκριμένος θεωρείται πως συμμετείχε σε αρκετές αιμοταβαμμένες επιχειρήσεις στη Συρία.

Βέβαια, τους ισχυρισμούς για εμπλοκή υιού Ερντογάν σε μπίζνες με το ISIS, δεν τους χρησιμοποιούν μόνον οι Ρώσοι. Ακόμη και τουρκικά μέσα ενημέρωσης κατηγορούν την κυβέρνηση της Τουρκίας για τις αμαρτίες της με την… τρομοκρατία.

Οι αποκαλύψεις χοντραίνουν με τον Ρώσο πρωθυπουργό Ντιμίτρι Μεντβέντεφ να δηλώνει πως: «Η Τουρκία προστατεύει το ISIS λόγω του άμεσου συμφέροντος ορισμένων τούρκων αξιωματούχων που σχετίζονται με την παροχή πετρελαϊκών προϊόντων που προέρχονται από εγκαταστάσεις τις οποίες ελέγχει το ISIS».

Ο πρόεδρος της Συρίας Άσαντ σε συνέντευξή του κάνει απίστευτες καταγγελίες για την σύνδεση Τουρκίας-ISIS και πληροφορίες που δεν έχουν διαψευστεί εμπλέκουν άμεσα την κόρη του Ερντογάν με την περίθαλψη τραυματιών του ISIS!

Σύμφωνα μ΄ αυτές τις πληροφορίες «εκτός από την παράνομη και προσοδοφόρα επιχείρηση εμπορίας πετρελαίου με το ISIS του γιού του του Τούρκου Προέδρου Ερντογάν, του Μπιλάλ Ερντογάν, η κόρη του Τούρκου Προέδρου Sümeyye Erdogan , είναι υπεύθυνη σε ένα μυστικό στρατόπεδο- νοσοκομείο εντός της Τουρκίας και πολύ κοντά στα σύνορα με την Συρία, όπου τουρκικά φορτηγά του στρατού καθημερινά μεταφέρουν δεκάδες τραυματίες τζιχαντιστές προκειμένου να θεραπευτούν και να επιστρέψουν υγιείς πίσω στη Συρία»!

Κατά τ΄ άλλα η Τουρκία έχει …ενταχθεί στο μέτωπο …της Δύσης, με το Βερολίνο να την «χαϊδεύει»…

Φυσικά τα ντοκουμέντα για στενές σχέσεις Τουρκίας-ΙSIS δεν είναι μόνο αυτά, το αμέσως προσεχές διάστημα θα επανέλθουμε με νέα ντοκουμέντα για να ξεσκεπάσουμε τον ύπουλο ρόλο του «σουλτάνου» Ερντογάν στον πόλεμο της Συρίας.
Πληροφορίες: Sputnik, Rt, Globalresearch, BusinessInsider, Dimokratianews

-/-