08-01-2023!..
1. ΠΑΝΤΑ Ο ΧΡΥΣΟΣ, ΕΙΔΙΚΑ Ο ΤΟΥΡΚΙΚΟΣ, ΜΙΛΑΕΙ Η(ΔΙΑΖ) ΟΧΙ, ΓΙΑ ΠΟΛΕΜΟ… ΜΙΚΡΟ ΚΑΙ ΜΕΓΑΛΟ!..
Altın fiyatları için şok tahmin! 2023 rekorla başladı
Altın, dalgalı bir yılın ardından 2023’e güçlü bir giriş yaptı. Altının ons fiyatı son 6 ayın en yüksek seviyesi olan 1.838 dolara yükseldi. Yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü altın artan durgunluk beklentileri ve merkez bankalarından gelen yüksek külçe talebiyle Kasım’dan bu yana genel bir yükseliş içinde.
AuAg ESG Gold Mining ETF’nin yöneticisi Eric Strand altın için ons başına 2.100 dolarlık bir hedef fiyat belirlediklerini belirterek, “Merkez bankalarının faiz artırımına odaklanacaklarını ve güvercin bir tutum sergilemeyecekleri kanaatindeyiz. Bu da altın fiyatlarını hızla yukarıya taşıyacaktır. Bundan ötürü altının bu yıl en az %20 prim yapacağına inanıyoruz” dedi.
Singapur merkezli yatırım bankası Swiss Asia Capital’in Genel Müdürü ve baş yatırım yetkilisi Juerg Kiener, küresel resesyonun belirginleşmesiyle yavaşlatılabilecek faiz artışlarının, 2023’te altına destek olacağını, bunun da sarı metali 2.500-4.000 dolar/ons aralığında bir fiyat seviyesine getirebileceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Swiss Asia Capital’ın genel müdürü ve baş yatırım yetkilisi Juerg Kiener, küresel resesyonun devam etmesi halinde altın fiyatının 2023 yılında 4 bin dolar/ons seviyesine doğru yükselebileceğini söyledi.
Bu akşam açıklanacak Fed tutanakları öncesinde altın fiyatları 6 ayın zirvesinde işlem görüyor.
Gram altın bugün yüzde 0,53 yükselişle 1.111 TL’den işlem görüyor.
Çeyrek altın 1.860 TL
Cumhuriyet altını 7.411 TL
Yarım altın 3.719 TL
ONS altın 1.851 dolardan alıcı buluyor.
Altın yatırımcılarının gözü bu akşam açıklanacak olan Fed tutanaklarında olacak.
Altının gram fiyatını bir süre sonra 1450 TL olacağını belirten İslam Memiş ise 2023 yılı için altın tahminini 1.600 TL’ye çıkardı.
2.
Selçuk Bayraktar’tan düşman titretecek açıklama: ‘Süpersonik KIZILELMA’ geliyor!
16.
Koalisyon kötüdür. 6’lısı daha da kötüdür!
06.01.2023
Sözde “Türkiye’ye umut olmak” için 12 Şubat 2022’de ilk kez bir araya gelen altı muhalefet partisi, toplantıya “oturma düzeni” krizinin gölgesinde girdi. CHP, İYİ Parti, Saadet, Deva, Gelecek ve DP liderlerinin tamamı, oy oranlarına aldırmadan “masanın aktörü benim” mesajı verme derdine düştü. “Partiler alfabetik sıraya göre otursun”, “Genel başkanlar soyadı sırasına göre dizilsin” tartışmaları yüzünden daha toplanmadan dağılmanın eşiğine gelen ortaklar, çözümü hiyerarşik düzen içermeyen “yuvarlak masa” etrafında toplanmakta buldu.
Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel Tesisleri’nde, 5 saat süren görüşme sonrası yapılan açıklamada, “Yarının Türkiye’sini inşa etmek için önemli bir adım attık” denildi. Tabii, toplantı öncesi “Bizsiz olmaz” diyen HDP de unutulmadı. Toplantının “ev sahibi” Kılıçdaroğlu, “HDP’yi yok saymıyoruz” açıklamasıyla, bir nevi 7’inci ortaklarını masa altına gizlendiklerini ifade etti.
*
Sadece Müslümanların hedef alındığı 28 Şubat postmodern darbesinin 25. yıl dönümünde gerçekleşen 2’inci “yuvarlak masa toplantısı” ise Ankara Bilkent Otel Sakarya Salonu’nda gerçekleşti. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatının imzalandığı toplantıda, “ortak metin” diye “Seçim barajını yüzde 3’e düşürmek” ve “En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az yüzde 1 oy alan siyasi partiler hazine yardımı verilmesi” gibi maddeler imza altına alınarak, aslında ortakların asıl amaçlarının “ülkeyi” değil “partilerini kurtarmak” olduğu açıkça gözler önüne serildi.
*
Üçüncü toplantı, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapıldı. Geçmişte merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da kullandığı “makam odasında” kurulan sofrada iftar yapan liderler, “her partiye kendisi için en kârlı modeli seçme imkanı” sağlayan “Yeni seçim yasası” yüzünden kafası karışık halde katıldı. Liderler ne yediklerini, içtiklerini bile anlayamadı. “3. ittifak seçeneğinin” tartışıldığı toplantı, “Uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi bir aday belirleyeceğiz” şeklindeki “ortak cumhurbaşkanı adayı” tarifiyle dağıldı.
*
Dördüncü toplantının “ev sahipliğini” Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu yaptı.
Ankara’da, 29 Mayıs saat 19.05’te başlayan görüşme tam 7 saat 15 dakika sürdü. Toplantı sonrası “ortak taahhütlerin” yer aldığı 10 maddelik “temel ilkeler ve hedefler” adlı bir bildirge imzalansa da “ortak aday” konusu geçiştirildi. Önceki toplantılardan farklı olarak, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde “gizli görüşme kayıtları” sızdırılan Davutoğlu’nun partisinin binasında, dinleme riskine karşı “böcek araması” yapılması dikkatlerden kaçmadı. Görüşmede liderlere ikram edilen “bamya çorbası, salata, enginar, kuzu sarması ve tatlıdan” oluşan yemek menüsü de haberlerde geniş yer buldu.
*
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleşen 5. toplantıda ise 6’lı masa müdavimleri, “artık adayınızı açıklayın” baskısına karşı, “Ortak akıl ve makulde buluşmak üzere oluşturduğumuz istişare mekanizması adaylık tartışmasına indirgenemez” şeklinde bir açıklama yaparak, “Sistemin adaydan önemli olduğu” izlenimi vermeye çalıştı. Bu toplantı da “boş” ve “verimsiz” geçince devreye yine yemek menüsü girdi. Sürekli “açlık edebiyatı” yapan Meral Hanım, evde yemek yapıp geçinen kadınların pişirdiği yemeklerle 6’lı masayı resmen donattı. Kurulan sofrada liderlere, “Tarhana çorbası, zeytinyağlı barbunya, zeytinyağlı sarma, su böreği, yoğurtlu tarator, balık lokum, gavurdağı salatası, bulgur pilavı, kuzu güveç, meyve tabağı, dondurma, Gaziantep ve Beypazarı baklavası” ikram edildi.
*
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle yola çıkan ve Türkiye’yi yeniden koalisyon bataklığına saplamayı hayal eden 6’lı masa, “ilk turun son toplantısı” için 21 Ağustos’ta Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geldi. Toplantıdan kayda değer bir sonuç çıkmayınca devreye bir kez daha yemek menüsü girdi. SP lideri Temel Karamollaoğlu, ortaklarına ata tohumlarından elde edilen sebzelerle hazırlanmış güveç, yine ata tohumlardan yetiştirilen domates ve biberden yapılan söğüş ile düğün çorbası, bulgur pilavı, havuç tarator, ezme, közlenmiş patlıcan, çoban salata, sütlaç, soğuk baklava ikram etti. Ayrıca toplantı sonrası konukları için ata tohumlarından hazırlanan ürünlerin yer aldığı bir de hediye sepeti takdim etti. Adaylık meselesi ise, “Ortak Cumhurbaşkanı adayımız ‘herkesin Cumhurbaşkanı’ olacaktır” sözleriyle geçiştirildi.
*
2 Ekim’de yapılan 7’inci toplantı ise “Altılı Masa noter değildir” diyerek Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan Akşener, “Parti liderleri mutlaka cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirilmeli’ diyen ‘koltuk kapma telaşındaki’ Babacan ve “Her partinin güçlü olduğu seçim bölgelerinde milletvekili listelerini belirlesin” dayatması yapan SP, DEVA ve GP yüzünden oldukça gergin geçti. CHP Genel Merkezi’nde gerçekleşen görüşmede sonrası, “Göstereceğimiz ortak Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacaktır” denilerek, top çevirmekle yetinildi.
*
Ali Babacan’ın ev sahipliğinde yapılan 8’inci toplantı, bir gün önce yani 13 Kasım’da İstanbul Taksim’de gerçekleşen PKK/YPG’nin hain terör saldırısının gölgesinde kaldı.
*
Demokrat Parti’nin ev sahipliğinde 28 Kasım’da gerçekleşen 9’uncu toplantı ise Altılı Masa’nın gerçek yüzünü deşifre etti. Başkan Erdoğan’ın talimatıyla hazırlanan ve başörtüsünü anayasal güvence altına alacak olan ‘Anayasa Değişikliği’ teklifine karşı tek ses olamayan 6’lı masanın paydaşları, sözde “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş” için hazırladıkları Anayasa taslağına yazım tekniklerine aykırı şekilde “Hayvan hakları” maddesini ekleyerek büyük bir pişkinlik örneği sergilediler.
*
“Başkan Erdoğan”ı devirmek dışında hiçbir meselede uzlaşamayan ve her fırsatta “derin fikir ayrılıkları” yaşadıklarını itiraf eden 6’lı masanın paydaşları dün onuncu toplantılarını bir kez daha Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Konuşmayı çok sevdiği bilinen Davutoğlu yüzünden olsa gerek dünkü toplantı tam 9 saatle rekor kırdı. Toplantıya ilişkin yapılan ortak açıklamada bu kez yemek menüsü yerine, “Cumhurbaşkanı adayının tespiti için görüşmelere başlandığı” duyuruldu. Ayrıca, ekim ayında durduk yere “Siyasi cinayetler işlenebilir” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sözlerini görmezden gelen ittifak ortakları, 20 yıllık iktidarında işlenen tek faili meçhul cinayet olan “Necip Hablemitoğlu suikastını” aydınlatan AK Parti iktidarına, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi üzerinde ağır ithamda bulundu. Tabii bir de daha önce CHP’nin “Hayır” oyu vereceğini açıkladığı “Başörtüsü teklifi” konusunda uzlaştıklarını açıklayan ortaklar, iktidarın hazırladığı anayasa değişikliği yerine kendi önerilerine önyargısız yaklaşılması halinde destek vereceklerini açıklayarak örtü üzerinden rant devşirme derdine düştü.
*
Her kafadan farklı seslerin çıktığı, somut hiçbir ilerlemenin sağlanamadığı, milletin menfaati yerine koltuk kapmanın öncelendiği, birbirinin yüzüne gülen insanların arkadan iş çevirdiği, sözde “açlığı bitireceklerini iddia eden” liderlerin lüks yemekler yiyip dağıldığı bu 10 toplantıyı şunun için hatırlatma ihtiyacı hissettim:
“Şu anda provası yapılan koasliyonlar kötüdür. Gürültüsü çok, icraatı az olur. 6’lı masanın bir yılda bir arpa boyu yol alamaması da bu yüzdendir.”
*
Dilerseniz, şimdilerde 6’lı masadan yana tavır alan Taha Akyol’un, 29 Nisan 2010’da kaleme aldığı “Koalisyon kötüdür!” başlıklı köşesinden bir alıntıyla yazıyı bitirelim:
Akyol bakın 12 yıl önce ne diyor?
“Demokrasilerdeki “yönetebilirlik” sorununa en çok kafa yoran siyaset bilimcilerden biri Giovanni Sartori’dir. Sartori, koalisyonlarda “kimin neyi yapmaktan veya yapmamaktan sorumlu olduğunun” belirsiz kaldığını, koalisyonların hızlı ve etkin çalışmadığını anlatır… “Parçalanmış sistemler”de koalisyonların daha da parçalanmaya yol açtığını örneklerle ortaya koyar.
Ciddi ve kronik sorunları olup da “cesur kararlar”la bu sorunları çözüm yoluna koymuş koalisyon örneği yoktur. Koalisyonların bizi “uzlaşmaya alıştıracağı” iddiası da çok geçerli değildir. Uzlaşma sanılan, sulandırılmış politikalarla çözümlerin savsaklanmasıdır. Türkiye 1990’lı yılları koalisyonlar elinde kaybetti! Etkin “icraat” yapılabilen yıllarımız, sandıktan bir partili iktidarların çıktığı dönemlerdir.”
17.
Miçotakis’ten Gavdos’ta Türkiye’ye üstü kapalı mesajlar
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, tartışmalı adalardan Gavda’yı (Gavdos) ziyaret etti. Türkiye’nin adını anmadan üstü kapalı mesaj gönderen Miçotakis, “Komşu devletleri, Yunanistan’la verimli müzakereler yürütmeye çağırıyorum” dedi.
Girit Adası’nın 12 mil güney batısında bulunan Gavdos Adası’na giden, Avrupa’nın en güney ucundaki fener olarak bilinen ve 1880 yılında Fransız askerleri tarafından inşa edilen Gavdos Adası Feneri’ne çıkarak poz veren Miçotakis, “Bu bayrak daha da yukarılara çıkacak diyerek” mesaj verdi. Miçotakis, Gavdos fenerinde silahlı askerlerle poz vermesi dikkat çekti.
Eşi ile adaya gelen Miçotakis’e, adaya ziyaretinde Girit Bölge Valisi Stavros Arnautakis ve Hanya milletvekilleri Manousos Voloudakis ile Vassilis Digalakis eşlik etti.
Miçotakis ada halkına dini törenlerin ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi:
- Ortodoksluk için bu harika günde, bugün Gavdos’ta olmaktan büyük mutluluk duydum. Vatanımızın tüm sınır bölgelerini desteklemeye hazırız. Defalarca söyledim bizim için iki farklı Yunanlı yoktur. Ve vatanımızın sınırlarında yaşamayı seçen az sayıda hemşehrilerimiz özel olarak korunmayı ve hizmeti hak ediyor.
- Gavdos’tan burada tekrarlamak istiyorum ki Yunanistan, egemenlik ve egemenlik haklarını nasıl kullanacağına dair söylemleri kabul etmiyor. Bir barış gücü olduğumuzu kanıtladık ama aynı zamanda bir güven gücüyüz. Uluslararası hukuka uygun olarak her türlü anlaşmazlığı barışçıl bir şekilde çözebileceğimizi biliyoruz.
- Mısır ve İtalya ile Özel Ekonomik Bölge belirleyerek bunu da kanıtlamış olduk. Komşularımızla yaşadığımız diğer anlaşmazlıkları çözmek için gitmemiz gereken yolun bu olduğunu da biliyoruz.
“MISIR’LA YAPILAN ANLAŞMAYI LİBYA’YLA DA YAPABİLİRİZ”
Mitsotakis ada halkına yönelik yaptığı konuşmanın devamında ise, yaklaşık 1500 nüfuslu adaya 26 yıl sonra gelen ilk başbakan olduğunu belirterek şöyle konuştu:
- Burada, Gavdos’un batısında, ilk defa kendi hükümetimiz zamanında, uzun yıllar aradan sonra Yunanistan Cumhuriyeti’nin işletebileceği doğal gaz yataklarının olup olmadığının tespiti için araştırmalara başlanmıştır.
- Ayrıca Gavdos’tan Yunanistan’ın tüm komşu devletlerine ve özellikle Libya’ya çağrıda bulunuyorum; coğrafi komşularımızla Münhasır Ekonomik Bölgeleri sınırlandırabilmemiz için anavatanımızla verimli ve anlamlı bir müzakereye gelin.
- Mısır’da yaptığımız gibi, komşu ülkede bu tür uluslararası anlaşmaları yapma yetkisine sahip bir hükümet oluştuğunda Libya’da da yapabiliriz. Dolayısıyla bu şekilde ve bu yolda, Doğu Akdeniz gibi jeopolitik önemi giderek artan bir bölgede barışın ve aynı zamanda özgüvenin, istikrarın gücü olarak hareket edeceğiz, yürüyeceğiz.
26 YIL SONRA ADAYA GİDEN İLK BAŞBAKAN OLDU
Miçotakis konuşmasının sonunda ise “Adanın tüm sakinlerine, özellikle yerleşik sakinlere, sadece güzel yazı değil, aynı zamanda zorlu kışı da burada geçirmeyi seçenlere bir kez daha diliyorum, doğum gününüz kutlu olsun. Ortodoksluğumuzun bu harika gününde, tüm Yunan kadınlarına, tüm Yunanlılara, dünyanın her yerindeki doğum gününüz kutlu olsun. Bir başbakanın ülkemizin herhangi bir bölgesini ziyaret etmesi 26 yıl sürmemeli” dedi.
Miçotakis adada düzenlenen denizden haç çıkarma törenlerine katıldı, yerel halkı ziyaret ederek sohbet etti.