Διάφορα… Πρωϊνά!..
Φίλοι μου / μας!
1.
Βρετανία: Νόμισμα αξίας 18,5 εκατ. λιρών με πάνω από 6.000 διαμάντια για τον έναν χρόνο από τον θάνατο της Ελισάβετ.
Το «Νόμισμα του Στέμματος» έχει σκοπό να συνδυάσει μία σειρά από τις αρετές της αείμνηστης βασίλισσας.
Για να αποτίσουν φόρο τιμής στην εκλιπούσα Βασίλισσα Ελισάβετ, με αφορμή την πρώτη επέτειο από τον θάνατό της, το Παλάτι του Μπάκιγχαμ παρουσίασε το «Νόμισμα του Στέμματος», αξίας 18,5 εκατομμυρίων λιρών.
Προς τιμήν της βασίλισσας Ελισάβετ, θα στηθεί κι ένα μόνιμο μνημείο στη χώρα , όπως αποκαλύπτει η κυβέρνηση του Λονδίνου.
«Με το όνομα ”The Crown Coin”, το νόμισμα έχει φιλοτεχνηθεί από την εταιρεία ”East India Company” με έδρα το Mayfair, για να σηματοδοτήσει τη ”διαρκή κληρονομιά” της αείμνηστης μονάρχη», όπως αναφέρει η βρετανική εφημερίδα Daily Mail.Το χρυσό νόμισμα ζυγίζει ένα κιλό και είναι 24 καρατίων.
Το «Νόμισμα του Στέμματος» έχει σκοπό να συνδυάσει μία σειρά από τις αρετές της αείμνηστης βασίλισσας της Βρετανίας και τη βασιλεία της: θάρρος, δικαιοσύνη, αλήθεια, νίκη, φιλανθρωπία και σταθερότητα.
Οι δημιουργοί του νομίσματος εμπνεύστηκαν – από καλλιτεχνικής άποψης – όπως γράφει η εφημερίδα «Daily Mail», από τον καθεδρικό ναό του Αγίου Παύλου.
Μιλώντας στα μέσα κοινωνικής δικτύωσης, η εταιρεία ανέφερε: «Παρουσίαση του The Crown Coin, ενός φόρου τιμής στη Βασίλισσα».
«Το Crown Coin είναι ένα πραγματικά μοναδικό, ένα αφιέρωμα, που αναγνωρίζεται ως ένα από τα πιο ακριβά νομίσματα που έχουν κατασκευαστεί ποτέ».
Όπως αναφέρει το βρετανικό δημοσίευμα, η «Εταιρεία Ανατολικών Ινδιών», γνωστή και ως Αγγλική ή Βρετανική Εταιρεία Ανατολικών Ινδιών, ήταν ένας οικονομικός οργανισμός που ιδρύθηκε τον 16ο αιώνα. Υπόδειγμα του βρετανικού ιμπεριαλισμού, δημιουργήθηκε για να εκμεταλλευτεί τον πλούτο των πόρων της Ινδίας και κατέληξε να κυβερνά μεγάλα τμήματα της χώρας στη διαδικασία.
Στο απόγειό της, η Εταιρεία Ανατολικών Ινδιών είχε υπό τον έλεγχό της το 50% του παγκόσμιου εμπορίου, φέρνοντας τσάι και καφέ στα τραπέζια πρωινού της Δύσης και μπαχαρικά σε όλο τον κόσμο.
Η εταιρεία είχε επί 15 χρόνια είχε το αποκλειστικό δικαίωμα του εμπορίου με τις Ανατολικές Ινδίες, χωρίς παρεμβάσεις του Στέμματος.
2.
Pentagon: SDG’yle çalışmaya devam edeceğiz
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, DEAŞ’la mücadele kapsamında, terör örgütü PKK/YPG’nin uzantısı Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
“SDG’YLE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Düzenlediği basın toplantısında, Deyrizor’daki olayları yakından takip ettiklerini belirten ve Suriye’de DEAŞ’la mücadele için bölgesel ve uluslararası ortaklarla çalışmaya devam edeceklerinin mesajını veren Ryder, “SDG, bölgesel ve uluslararası ortaklarla (Koalisyon Güçleri) beraber; DEAŞ’ı mağlup etme görevinde çalışmaya devam edeceğiz. Geçen hafta da söylediğim gibi, bu kritik çalışmadan uzaklaşmak istikrarsızlık yaratabilir ve DEAŞ’ın yeniden canlanmasına fırsat tanıyabilir.” ifadelerini kullandı.
“SDG’YE DESTEK SADECE DEAŞ’LA MÜCADELE İÇİN”
Bir muhabirin, Deyrizor’daki olayları kastederek, “Çatışmalarda SDG’ye destek verecek misiniz?” sorusunu Amerikalı general, “SDG’yle çalışmalarımız sadece DEAŞ’ın yenilgiye uğratılmasına odaklanıyor.” şeklinde cevapladı.
Ryder, toplantının devamında SDG’yle alakalı gelen başka bir soruda, örgütün DEAŞ’la mücadelede kritik rol oynadığını kaydetti.
3.
Fransa ve Almanya’nın ortak başarısızlığı! Tank projesi tehdit altında
Almanya ve Fransa’nın ortak ana muharebe tankı geliştirme projesi, başarısızlık riskiyle karşı karşıya. İki ülke arasındaki anlaşmazlıklar, savunma projelerine yansıyor.
Alman basınının önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt’ın haberinde, Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını azaltmak için Almanya ve Fransa’nın ortak projesi kapsamında üretilmesi planlanan yeni nesil savaş uçağı ve muharebe tankı projelerinin, anlaşmazlıklar ve gecikmelerle karşı karşıya bulunduğu belirtildi.
Haberde, Berlin ve Paris’in 2017’de, toplam 100 milyar avroya mal olacağı tahmin edilen Geleceğin Savaş Uçağı Muharebe Sistemi’nin (Scaf) geliştirilmesi, Alman Leopard 2 ve Fransız Leclerc’in yerine geçecek bir Fransız-Alman tankı (Ana Kara Muharebe Sistemi-MGCS) üzerinde çalışmak konusunda anlaştığı hatırlatıldı.
Her iki projede de ilgili şirketlerin birbirleriyle rekabet etmesi ve hükümetlerin farklı stratejiler izlemesi nedeniyle başından beri sorunlar olduğu aktarılan haberde, Fransa’nın silah sanayisini yoğun bir şekilde teşvik ederken, Almanya’nın geleneksel olarak bu sektöre mesafeli durduğu vurgulandı.
Haberde, 6 yıl önce başlatılan Alman Leopard 2 ve Fransız Leclerc’in yerine geçecek tank projesinin başarısının şimdi giderek daha fazla sorgulanır hale geldiğine işaret edilerek, Alman tarafının söz konusu ortak tank projesi için Rheinmetall ve Krauss-Maffei Wegmann (KMW) silah şirketlerini, Fransız tarafının ise tank üreticisi Nexter’i seçtiği bildirildi.
KMW ve Nexter’in birleşerek yeni holding şirketi KNDS’yi oluşturması, Almanya’da tank geliştirme sözleşmesinin çoğunluk kontrolünün Fransızların eline geçebileceği endişelerine yol açarken, Paris ve Berlin, ancak uzun müzakerelerden sonra işin paylaşımı konusunda anlaşabilmişti.
İYİ NİYETLİ SÖZLER SAHAYA YANSIMADI
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, 10 Temmuz’da başkent Berlin’de Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu ile bir araya gelmişti. İki bakan, görüşmenin ardından Almanya ve Fransa’nın ortak projesi kapsamında üretilmesi planlanan muharebe tankı konusunda değerlendirmelerde bulunmuştu.
“PROJEYİ DEVAM ETTİRMEK İSTİYORUZ”
“Bütün felaket tellallarına ve söylentilere rağmen bu ortak projeyi devam ettirmek istiyoruz” diyen Almanya Savunma Bakanı Pistorius, Fransa-Almanya dostluğunun “eşsiz” olduğunu ifade etmişti.
Pistorius, Fransa ile ortak muharebe tankı geliştirme konusunda diplomatik aşamayı geride bıraktıklarını belirterek, Fransa Savunma Bakanı Lecornu ile 10 Temmuz’da somut çalışmalara başlamak istediklerine ilişkin net bir mesaj vermeyi amaçladıklarını kaydetmişti.
Fransa Savunma Bakanı Lecornu da her 2 ülkenin genelkurmay başkanının yeni tankın yeteneklerini belirlemek için bu yılın 4. çeyreğine kadar görevlendirildiklerini açıklamıştı.
Eylül veya en geç 4. çeyrekte Fransa’da söz konusu tank projesine ilişkin toplantı yapacaklarını aktaran Lecornu, bu takvimi, Başbakan Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a tank projesine ilişkin öneriler sunabilmek için oluşturduklarını vurgulamıştı.
2035’E KADAR HAZIR OLMASI GEREKİYOR
Söz konusu iyi niyetli sözler, silahlanma projesiyle ilgili sorunlar konusunda hiçbir şeyi değiştirmedi. Fransız hükümetine göre, tankların 2035 yılından itibaren ordularda kullanılması gerekirken, proje çok yavaş ilerliyor.
Paris, Leclerc tanklarının modası geçmiş olması nedeniyle Berlin’den daha fazla baskı altında bulunuyor. Berlin ise Leopard 2’leri A8 versiyonu ile modernize etmekle meşgul oluyor.
Leopard’ın mevcut versiyonuyla bile dünyanın en iyi ana muharebe tanklarından biri olarak kabul edilmesi nedeniyle Almanya’nın üzerinde bir halef geliştirme konusunda çok az baskı olduğu belirtiliyor.
Handelsblatt’ın haberinde, bazı sektör temsilcilerinin bir Fransız-Alman tank modelinin ortaklaşa geliştirilmesinin başarı şansının çok az olduğunu belirttiği aktarılarak, adının açıklanmasını istemeyen bir kişinin “MGCS’ye artık inanmıyoruz” dediği kaydedildi.
Haberde, Rheinmetall ve KNDS’nin konu hakkında yorum yapmadığı belirtildi.
FRANSIZLAR RHEİNMETALL’DAN RAHATSIZ
Fransa’nın özellikle Rheinmetall’in entegrasyonundan rahatsız olduğu aktarılan haberde, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Alman şirketin Almanya ve Avrupa’da silahlanmanın ana tedarikçisi haline geldiği belirtildi.
ORTAK TANK PROJESİ BAŞARISIZLIĞA GİDİYOR
Haberde, ana muharebe tankı projesinin “yaklaşan başarısızlığının”, Berlin ve Paris arasındaki silah üretiminde iş birliğinin genel olarak zayıf durumunu vurguladığı aktarılarak, FCAS’ta ilgili şirketler olan Airbus ve Dassault’un, projede bir sonraki aşamaya geçme konusunda anlaşmakta zorlandığı ve Alman hükümetinin, Fransız-Alman Tiger saldırı helikopterinin modernizasyonundan çekildiği kaydedildi.
Haberde, ortak silahlanma projelerinde Fransa’nın her zaman mümkün olduğunca çok bileşenin kendi ülkesinden gelmesini istediği, yüzeysel olarak savunmada Avrupa egemenliğinden söz edildiği ancak Paris’in daha çok yerel istihdam ve değer oluşturma derdinde olduğu iddia edildi.
Bu arada Paris, İtalya’yı MGCS’ye daha fazla dahil etme hedefini sürdürürken, bunun “Fransa’nın Rheinmetall’i kontrol altında tutmak için bir manevra olarak” görüldüğü kaydedildi.
Haberde, Alman hükümet çevrelerinde İtalyanların tank projesine katılmasının projeyi daha da karmaşık hale getirme tehdidi taşıyacağına inanıldığı aktarıldı.
4.
İngiltere, Wagner’i “terör örgütü” ilan edecek
İngiltere İçişleri Bakanlığı, Rus paralı askerlerden oluşan Wagner grubunu 13 Eylül’den itibaren yasaklı örgütler listesine alınması için meclise yasaklama talimatı taslağı sundu.
İngiltere İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, 13 Eylül’de yürürlüğe girmesi beklenen talimat doğrultusunda Wagner üyeleri, iltisaklı kişiler ve destekçilerin 14 yıla kadar hapisle cezalandırılacağı bildirildi.
WAGNER’E AİT MALLARA TERÖR ÖRGÜTÜNE AİT OLDUĞU GEREKÇESİYLE EL KONULACAK
Ukrayna, Suriye, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Libya, Mozambik ve Mali’de faaliyetleri bulunan Wagner’e ait mallara da terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle el konabileceği belirtildi.
Wagner’in Ukrayna’da ve Afrika’da kanlı operasyonlar yürüttüğü kaydedilerek, bu operasyonlarda insan hakları ihlalleri yaşandığı da vurgulandı.
Wagner’in yasaklı terör örgütü olarak ilan edilmesi kararında ise sebep olarak, grubun faaliyetlerinin kapsamı, yurt dışındaki İngiliz vatandaşlarına yönelik tehditleri ve küresel çapta terörle mücadeleye destek verme amacı gösterildi.
‘İNGİLTERE, RUSYA SALDIRGANLIĞINI KINAMAYA DEVAM EDECEKTİR’
Ukrayna’nın Wagner’in terör örgütü ilan edilmesi çağrısına da yanıt verildiği belirtilen açıklamada, “İngiltere, Ukrayna’ya koşulsuz desteğini sürdürecek ve Rusya saldırganlığını kınamaya devam edecektir” ifadeleri kullanıldı.
Daha önce İngiltere’nin Wagner’le ilişkili 13 kişiye yaptırım uyguladığı hatırlatılan açıklamada Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Tom Tugendhat’ın değerlendirmelerine de yer verildi.
‘TERÖRİSTLER’
Tugendhat, “Yasaklama kararı Wagner grubunu gerçekte oldukları gibi adlandırıyor: Teröristler” ifadelerini kullandı.
Bu hafta mecliste görüşülecek taslağın meclisten geçmesi halinde, Wagner, İngiltere’de yasaklı 79’uncu terör örgütü olacak.
5.
ABD’den korkutan nükleer hamlesi! Pentagon açıkladı: Ukrayna’ya verilecek
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ukrayna’ya 175 milyon dolarlık yardım paketi kapsamında seyreltilmiş uranyum verileceğini açıkladı.
ABD’den Ukrayna’ya askeri mühimmat desteği devam ediyor. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından yapılan açıklamada, Ukrayna’ya sağlanacak 175 milyon dolarlık yardım paketinin bir parçası olarak seyreltilmiş uranyum mühimmatı temin edileceği kaydedildi.
Açıklamada, Washington’ın Kiev’e söz verdiği tanklara atıfta bulunan Pentagon, gönderilecek 120 mm’lik mermilerin ABD M1 Abrams tankları için olduğu ifade edildi.
SEYRELTİLMİŞ URANYUM NÜKLEER TEHDİT İÇERİYOR
Seyreltilmiş uranyum, ağır zırh kaplamasını kolayca delme özelliğinin yanı sıra metal yığını içinde kendi kendine tutuşma özelliğine sahipken, uranyum tozunun yutulması veya solunması kanser ve doğum kusurları dahil olmak üzere tehlikeli sağlık riskleri taşıyor.
15.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog: 9 aydır ciddi krizdeyiz
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesi nedeniyle ülkenin 9 aydır ciddi bir anayasal ve toplumsal krizden geçtiğini belirtti.
Herzog, ülkenin 9. Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in yedinci ölüm yılı dolayısıyla Batı Kudüs’teki Herzl Dağı Mezarlığı’nda düzenlenen resmi anma törenine katıldı.
“9 AYDIR CİDDİ BİR KRİZİN ORTASINDAYIZ”
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, burada yaptığı konuşmada, Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesine işaret ederek, “İsrail devleti neredeyse dokuz aydır ciddi bir anayasal ve toplumsal krizin ortasında bulunuyor.” dedi.
Mevcut durumun, İsrail toplumunu, ekonomisini ve özellikle devletin güvenliğini tehlikeli şekilde sarstığını vurgulayan Herzog, şunları kaydetti:
“Daha önce de söyledim ve tekrar edeceğim. Diyalog olmadan çözüme ulaşmanın yolu yok, dinlemeden ve karşılıklı saygı olmadan ilerlemenin yolu yok. Şunu anlamalıyız ki eğer bir taraf kazanır ve bir taraf mağlup olursa hepimiz kaybederiz.”
“KUTUPLAŞMA VE BÖLÜNME HAD SAFHADA”
İsrail lideri, ülkede “kutuplaşma ve bölünmenin had safhada olduğunu, bazılarının ortak ve umutlu bir gelecek hayal etmekte zorlandığı” günlerin yaşandığını ifade ederek, başta hükümet olmak üzere ilgili tarafları şu sözlerle uyardı:
“Burada derin bir kaygıyla duruyorum ve bir kez daha vurguluyorum: Devletin farklı organları arasındaki zorlu ve tehlikeli krizi çözmeli, aralarında sağlıklı ve doğru güç dengesini kurmalıyız. Herkes, eylemlerimizin sonuçları hakkında dikkatlice düşünmelidir. Seçilmiş yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Artık sorumluluk göstermenin, gerçeğe doğrudan bakmanın ve geniş bir fikir birliğine varmak için gereken her şekilde hareket etmenin zamanıdır.”
MUHALEFETTEN ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI
Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesine ilişkin muhalefetle yapılan müzakerelerde de yeniden hareketlilik başladığı belirtiliyor.
İsrail basınındaki haberlerde, Cumhurbaşkanı Herzog’un himayesinde yürütülen müzakerelerde Netanyahu’nun partisi Likud ve muhalefetteki Benny Gantz’ın liderliğini yaptığı Ulusal Birlik Partisi’nden üst düzey isimlerin bir uzlaşıya yakın olduğu aktarıldı.
Müzakere taslağı kapsamında, hükümetin yargı düzenlemesine ilişkin yasamanın 18 ay süreyle durdurulması, Yüksek Mahkeme’deki yargıçları atayacak komitenin bu süre içinde mevcut yapısında devam etmesi gibi maddelerin yer aldığı kaydedildi.
Buna karşın hükümetin yargı düzenlemesinin mimarlarından kabul edilen Adalet Bakanı Yariv Levin, İsrail ordu radyosuna yaptığı açıklamada, söz konusu haberleri reddederek “bahsedilen maddelerin sadece deneme balonları olduğunu” savundu.
Başbakan Netanyahu, muhalefete diyalog çağrısı yaparken muhalefet lideri Benny Gantz bu çağrıyı “şaşırtmaca” şeklinde niteledi ve erken seçime işaret etti.
GANTZ: İSRAİL SEÇİMLERE GİTMELİ
Gantz, Netanyahu’nun partisi Likud ve partisinden isimlerin yargı düzenlemesine ilişkin müzakerelerde bir anlaşmaya varmak üzere oldukları haberleri üzerine sosyal medya hesabından bir konuşma yayımladı.
Gantz, “Açıkça görünüyor ki İsrail devleti bir grup fanatik azınlık tarafından ele geçirilmiş, ılımlılarsa sessiz kalıyor. Bu hükümet devleti yönetme becerisinden yoksun. Netanyahu, Meclisi lağvetmeli ve İsrail seçimlere gitmeli.” ifadelerini kullandı.
TARTIŞMALI YARGI DÜZENLEMESİ
İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin’in 5 Ocak’ta duyurduğu “yargı reformu” Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandırma ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olması gibi değişiklikler içeriyor.
Netanyahu hükümeti, Yüksek Mahkeme’nin hükümet üzerindeki denetimini kaldıracak yasa tasarısını ülke çapında kitlesel protestolar ve yoğun kamuoyu tartışmalarına rağmen 24 Temmuz’da Mecliste muhalefetin boykot ettiği oturumda kabul etmişti.
Hükümetin “yargı reformuna” karşı çıkan; aralarında savaş pilotları, denizaltı subayları ve diğer elit birliklerin yer aldığı binlerce İsrailli, gönüllü yedek askerlik görevini bırakma kararı almıştı.
İsrail’de siyaset, ordu, güvenlik, ekonomi ve yargıda üst düzey görevlerde bulunmuş isimler, hükümetin yargı düzenlemesine karşı çıkıyor.
Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi karşıtı protesto hareketi, yaklaşık 9 aydır gösterilerine devam ediyor.
16.
Türkiye’den Baş Döndürücü Diplomasi Trafiği
07.09.2023
Zor bir coğrafyadayız. Gün geçmiyor ki sınır boylarımızda yeni gelişmeler ve hareketlenmeler yaşanmasın. Şartlar bizi bu anlık gelişmeleri takip etmeye, buna yönelik önlemler almaya ve her gelişmeye göre yeni bir yol haritası belirlemeye icbar ediyor.
Hemen yanı başımızda sürüp giden Rusya-Ukrayna savaşına ek olarak ABD, Batı ve Rusya’nın bölgemiz özelindeki yüzyıllık planlarının, pusuda bekleyen İran’ın, her an fırsat kollayan PKK’nın ve Batı’daki ağababalarına güvenip Ege ve Akdeniz’de her şartta gerginliği tırmandıran Yunanistan’ın tutumları bir yandan bizi anlık değişen gündeme dair tetikte tutarken diğer yandan da bölgenin istikrarına yönelik çok farklı stratejiler geliştirmeye sevk ediyor.
Kırk çeşit tilkinin cirit attığı ve her bir gelişmenin ülkemizin sosyal, ekonomik ve siyasi istikrarını tehdit ettiği bir coğrafyada güçlü ve güvenli bir şekilde geleceğe yürüyebilmek oldukça zor bir durum. Türkiye bu istikrarsızlığı istikrara tebdil etmek adına baş döndürücü bir diplomasi trafiği yürütüyor ve bıkıp usanmadan geleceğe kendi ayakları üzerinde güçlü bir şekilde yürüyebilmenin yapı taşlarını örüyor. Millî İstihbarat Teşkilâtı Millî Savunma Bakanlığı ile koordineli olarak sınır içi ve ötesinden ülkemize yönelik terörü tarihten silebilmek adına nokta operasyonlara hız vermeden devam ederken Dış İşleri Bakanlığı bunların ve olması muhtemel daha geniş çaplı operasyonların alt yapısını oluşturmak adına sınır komşularımıza günübirlik ziyaretler yapıyor.
Hakan Fidan, farkını fark ettiriyor.
Ev alma komşu al, diye bir atasözümüz olmasına rağmen komşuluk ilişkileri açısından dünyanın en bahtsız ülkelerinden birisiyiz. Yunanistan, Türk korkusu yüzünden sağlıklı düşünmekten mahrum. Irak ve Suriye kendi topraklarına sahip çıkmaktan aciz. İran, kendisine yönelik ambargolardan dolayı nefes almakta zorlanırken bile bölgeye yayılma stratejisini elden bırakmıyor. Karadeniz sınırımızda fiilen devam eden bir Rusya- Ukrayna savaşı var. Böyle bir ortamdan olumsuz etkilenmemek mümkün olmadığı gibi bu gelişmelere alternatif siyaset üretmek ve diplomasi yürütmek de zor zanaat. Türkiye bu zorluğu sahip olduğu büyük devlet tecrübesiyle göğüslüyor ve ürettiği güçlü alternatif siyasetle de aşmaya çalışıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kısa süre içerisinde sınır komşularımız Irak, Ukrayna, Rusya ve İran’ı ziyaret etmesi, olmuş bitmiş olayların müzakeresiyle ilgili değil olması muhtemel gelişmeler üzerine atılacak adımların görüşülmesine yönelikti. Bu da Türkiye’nin kendi bölgesine dair gelişmeleri henüz vuku bulmadan öngördüğünün ve buna yönelik yapılacak hamleleri en ince ayrıntısına kadar planladığının açık kanıtıdır.
Hakan Fidan’ın Irak ve İran ziyaretini, ABD ve Batı güdümlü PKK terör örgütüne yönelik ortak mücadele çağrısı olarak değerlendirebiliriz. Ukrayna ve Rusya ziyareti ise hem insanlığın hem de Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli şifreleri içinde barındırıyordu.
Öteden beri Bağdat, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine yönelik hava saldırılarını kendi egemenliklerinin ihlali olarak görüyor ve bu konuda bizi eleştiriyor. Esasında Sincar, Mahmur, Kandil ve Süleymaniye gibi yerleşim yerlerinde teröristleri barındıran ve buna dair hiçbir önlem almayan Bağdat’ın Türkiye’yi eleştirmeye hiçbir hakkı yok. Fidan, bu durumu Bağdat ziyaretinde muhataplarına net sözlerle ifade etti ve asıl Kuzey Irak’taki PKK faaliyetlerinin Irak’ın egemenliğine karşı bir meydan okuma olduğunu dile getirdi. Her iki ülkenin ortak düşmanı PKK terör örgütünün ikili ilişkileri zehirlemesine fırsat verilmemesi gerektiğinden hareketle Irak’tan dostluk gereği PKK’yı resmen terör örgütü olarak tanımalarını istediğini belirterek meseleye son noktayı koydu. Fidan’ın PKK terör örgütünün Suriye ve Irak arasında bir terör koridoru kurduğunu ve bu iki bölgeyi birleştirme arayışı içinde olduğunu söylemesi ise yakın gelecekte Türkiye’nin bu meseleye fiili olarak yoğunlaşacağının açık işaretiydi. Arap aşiretlerin PKK istilasına karşı ayaklanması ise bölgenin terörden arınmasının işaret fişeğidir.
Fidan, Irak ve İran yönetimine bölgenin geleceğine dair hem tarihi uyarıları yaparken hem de bu konularda iş birliği çağrısında bulunurken meselelere vukufiyetindeki farkını dost düşman herkese fark ettiriyordu.
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye hem dünyaya umut aşılıyor hem de geleceğin güçlü Türkiye’sinin sağlam zeminini inşa ediyor.
Rusya ile Ukrayna arasında cereyan eden savaşta ülkemizin ABD ve Batı’nın bütün dayatmalarına rağmen barıştan yana tutum alması ve Türkiye’yi barış görüşmelerinin merkezi haline getirmesi olumlu neticeler vermeye başladı. Türkiye bu insani ve hakkaniyetli tavrıyla şu anda Rusya ve Ukrayna liderleriyle görüşebilen tek ülke olma özelliğini sürdürüyor. Bu durum dünyaya dağ gibi iki umut aşılamıştır. Bunlardan birincisi, barıştan yana her zaman bir imkân ve ümit olduğu gerçeğidir ki yeni yüzyılda insanlığa en çok lazım olacak husustur. İkincisi ise ülkemizin tahıl koridoru meselesindeki yoğun girişim ve arabuluculukları neticesinde savaşın orta yerinde mahzur kalan milyonlarca ton tahıl, buna ihtiyacı olan insanlarla buluşmuş ve yeniden buluşmaya devam edecektir.
Sözümüzün başında zor bir coğrafyada olduğumuzu belirtmiştik. Türkiye, her zorluğun altında farklı imkân ve kolaylıklar olduğu bilinciyle hareket ederek bir yandan karşısına çıkan zorluklarla yılmadan mücadele ederken diğer yandan da kendi güçlü geleceğini inşa etmeye odaklanmış durumda.
Kısa zaman önce Türkiye stratejik bir adımla nükleer güce sahip sayılı ülkelerden biri olma yolunda kritik bir hamle yaptı ve bunda çok önemli bir aşama kat etti. Şimdi ise son yıllarda yapılan devasa yatırımlarla ülkemiz doğalgaz üssü haline geliyor. Fırtınalı seyreden dünya siyasetinin aksine Türkiye, yürüttüğü dengeli siyaset sayesinde bölgenin küresel enerji merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Enerji fakiri bir ülkeden küresel enerji merkezi bir ülke haline gelmek Türkiye’nin süper lig yolundaki son dönemeci olacaktır. Barıştan yana olmak, dik durmak, krizi fırsata çevirmek ve dalgalı denizde mahir kaptan olmak işte böyle bir şey olsa gerek.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu
murselgundogdu@gmail.com
17.
Ankara’da Türkiye-AB görüşmesi! Cevdet Yılmaz duyurdu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ve beraberindeki heyeti kabul etti.
Ayrıca ikili ilişkilerde son dönemde yaşanan olumlu gelişmelere katkı sağlamaya yönelik değerlendirmelerde bulunuldu.
‘TÜRKİYE-AB İŞ BİRLİĞİ ALANLARININ GENİŞLETİLMESİ KONULARINI ELE ALDIK’
Yılmaz, Türkiye-AB görüşmesini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu. Yılmaz paylaşımında şu ifadeleri kullandı;
AB Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın Oliver Varhelyi ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladık.
Görüşme kapsamında, Türkiye-AB arasındaki iş birliği alanlarının geliştirilmesi ve genişletilmesi konularını ele aldık.
Ayrıca son dönemde ikili ilişkilerimizde yaşanan olumlu gelişmelere katkı sağlamak üzere değerlendirmelerde bulunduk.
AB Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın @OliverVarhelyi ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladık.
Görüşme kapsamında, Türkiye-AB arasındaki iş birliği alanlarının geliştirilmesi ve genişletilmesi konularını ele aldık.
Ayrıca son… pic.twitter.com/8o4kb5sk8N
— Cevdet Yılmaz (@_cevdetyilmaz) September 6, 2023
Rusya’dan, Ermenistan’a nota!
Rusya Dışişleri Bakanlığı, son dönemde “dost olmayan” adımlar attığı gerekçesiyle Ermenistan’a nota verdi.
‘ERMENİSTAN ASKERİ TATBİKATLARLA BİR DİZİ DOST OLMAYAN ADIM ATMIŞTIR’
Ermenistan’ın, Azerbaycan’la ilişkilerin normalleşmesine yönelik Rusya ile varılan üçlü anlaşmaların geçerliliğini de sorguladığına işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bu bağlamda Ermenistan yönetimi, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Roma Statüsü’nün onaylama sürecinin başlatılması, Ermenistan Başbakanı’nın eşi Anna Hakobyan’ın, Kiev’deki Nazi rejimine insani yardım ulaştırmak için Kiev’e gitmesi ve ABD’nin katılımıyla Ermenistan topraklarında askeri tatbikatların düzenlenmesiyle ilgili son günlerde bir dizi dost olmayan adım atmıştır.”
ERMENİSTAN’A NOTA VERİLDİ
Söz konusu nedenlerden ötürü Ermenistan’ın Moskova Büyükelçisi Vagharshak Harutyunyan’ın Rusya Dışişleri Bakanlığına çağırıldığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Kendisine sert bir sunum yapıldı ve protesto notası iletildi. Notada, Ermenistan Ulusal Meclisi Başkanı Alen Simonyan’ın 6 Eylül’de Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’ya ve bir bütün olarak Rusya Dışişleri Bakanlığına yönelik hakarete varan açıklamalarının kabul edilemezliğine işaret edildi.”
Açıklamada, Moskova’nın, Rusya ile Ermenistan’ın müttefik olarak kalacağı ve ikili anlaşmaların tam olarak uygulanacağını “varsaydığı” vurgulandı.
CHP’li Tanrıkulu’dan TSK’ya çirkin iftira! TSK 15 köylüyü helikopterden attı
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TSK’ya skandal sözlerle iftirada bulundu. Tanrıkulu “Türk Silahlı kuvvetleri, 15 köylüyü helikopterden attı. Türk Silahlı Kuvvetleri, köyleri yaktı, bombaladı” ifadelerini kullandı.
Terörist cenazesine katılan, İHA ve SİHA’lara karşı çıkan CHP’nin Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu yine bir skandala imza attı. Tanrıkulu katıldığı bir tv programında FETÖ ve PKK’nın kara propagandalarına sığınarak, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dil uzattı.
TSK’YA DİL UZATTI
CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 15 köylüyü helikopterden attığı, köyleri yaktığı ve bombaladığı iftirasını attı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sorgulayacaklarını dile getiren Tanrıkulu, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı her şey eleştiriden azade değil, bizler milletvekiliyiz. Bunları sorgularız. TSK üzerinden bu tür şaibelerin kalkması amacıyla bunu sorarız.” dedi.
“BU ARKADAŞ CHP MİLLETVEKİLİ YAZIKLAR OLSUN”
Canlı yayında gazeteci Fuat Uğur’un, “Terör örgütü PKK’yı eleştirdiğinizi görmedik” sözlerini ise duymazdan gelerek alçak iftiraları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararını destek gösteren Sezgin Tanrıkulu’na stüdyodan, “Yazıklar olsun, bu bir de CHP’li vekil. TSK’ya iftira atıyor” tepkisi geldi.
20.
New York’taki Türkevi önünde alçak saldırı!
Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu önüne gelen kimliği belirsiz bir kişi, Kur’an-ı Kerim’in İngilizce baskısını yere atarak tekmeyle saldırdı.
Türkevi güvenlik görevlileri, hızla bina dışına çıkarak kimliği belirsiz kişiye müdahale etti, Türkevi binası önünden uzaklaştırdı.
Söz konusu kitabın Kuran’ı-Kerim’in İngilizce baskısı olduğu anlaşıldı.
Olay hakkında New York Polis Departmanı (NYPD) ve Diplomatik Güvenlik Birimi (DSS) yetkililerine ulaşılarak bilgi verildiği kaydedildi.
Sosyal medyaya yansıyan cep telefonu ile çekilmiş bir görüntüde, kimliği belirsiz kişinin Türkevi önünde elindeki kitabı yere attığı, daha sonra tekmeleyerek dikkat çekmeye çalıştığı anlaşılıyor.
Mehmet Küçükkahveci .Haber7.com – Gece Sorumlusu
21.
HÜRJET’ten tarihi uçuş, ilk kez Türk Yıldızları ile uçtu
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Jet Eğitim Uçağı HÜRJET’in Türk Yıldızları ile yaptığı tarihi uçuşa ilişkin, X sosyal medya platformundan açıklama yaptı.
Görgün, “Yüksel HÜRJET, sen yüksel, bayrak yükselsin. Ülkemizin gökteki milli yıldızı HÜRJET, Türk Yıldızları’nın arasındaki yerini alıyor. Hafif taarruz, eğitim, devriye ve akrobatik gösteri görevleri için gün sayan HÜRJET’imizin semalardaki yolu hep bağımsız ve açık olacak.” ifadesini kullandı.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye’nin ilk insanlı jet motorlu uçağı olan HÜRJET, 3 Eylül’de Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı akrobasi timi Türk Yıldızları ile birlikte kol uçuşu yaptı.
Bugüne kadar 17 uçuş gerçekleştiren ve toplam 9 saat 8 dakika havada kalarak uçuş kontrol sistemi, hava veri sistemi, uçak sistem testlerini başarıyla tamamlayan HÜRJET’in son uçuşuna Türk Yıldızları eşlik etti. HÜRJET bu uçuşta 37 dakika havada kalarak 15 bin 403 fit irtifaya ve 351 knot hıza ulaştı. Uçuş sonrası başarılı şekilde piste teker koyan HÜRJET, daha sonra Türk Yıldızları ile “Fil Yürüyüşü” (Elephant Walk) gerçekleştirdi.
HÜRJET birçok görev için hazırlanıyor
HÜRJET Jet Eğitim Uçağı Projesi kapsamında çalışmalar Ağustos 2017’de başladı. Üretimi tamamlanan ilk komponent 10 Haziran 2022’de düzenlenen törenle nihai montaj hattına taşındı ve projenin en önemli virajlarından biri olan motor çalıştırma 30 Ocak 2023’te yapıldı. HÜRJET, ilk uçuşunu 25 Nisan’da gerçekleştirerek gökyüzü ile buluştu.
Tasarım zarfı içerisinde uçuş testlerine devam edecek olan HÜRJET’in varyantları arasında Jet Eğitim Uçağı, Akrotim Gösteri Uçağı, Harbe Hazırlık Uçağı, Red Aircraft ve Uçak Gemisine İniş-Kalkış versiyonları bulunuyor.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile Türk Havacılık Uzay Sanayii arasında 27 Aralık 2022’de imzalanan sözleşme çerçevesinde ilk etapta 4 uçak ve gerekli görülen aşamada ilave 12 uçak için anlaşma sağlandı. Proje kapsamında Haziran 2024’te ikinci prototipin ilk uçuşu planlanıyor.
22.
Rusya: Afrika’ya tahıl planında Türkiye’yle anlaştık
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi’de yaptığı görüşme sonrası Tahıl Koridoru Anlaşması’nın akıbeti belirsizliğe yol açarken, Moskova’dan dikkati çeken yeni bir açıklama geldi.
Erdoğan’la yaptığı görüşmede Putin, “Biz Tahıl Anlaşması’nı canlandırmaya hazırız. Yeni anlaşma için Rusya’ya yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Ben bunu sayın Erdoğan’a açıkça söyledim.” demişti.
Rusya dün tahıl sevkiyatıyla ilgili dikkati çeken bir açıklamak yaptı ve Afrika’ya göndermeyi planladığı 1 milyon ton tahılın sevkiyatını Türkiye’nin idare etmesi konusunda prensipte anlaşma sağlandığını duyurdu. Plana göre, gönderilmesi planlanan tahıl Katar’ın finansal desteği sayesinde düşük fiyattan satılacak.
TÜRKİYE YÖNETECEK
Türkiye’nin Rus tahılının ihracını yöneteceği ifade edildi ancak üstleneceği rol hakkında detay verilmedi. Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Aleksandır Gruşko, “Prensipte tüm anlaşmalara varıldı. Sevkiyata ilişkin planın teknik yönleri üzerinde çalışmak için yakın gelecekte tüm taraflarla çalışmaya başlamayı bekliyoruz.” dedi.
Yine Erdoğan da Putin’le düzenlediği ortak basın toplantısında, bu konuya değinerek, anlaşmanın sağlandığını ima etmişti:
“Bugünkü görüşmede Sayın Putin 1 milyon ton tahılı ihtiyacı olan Afrika ülkelerine göndermeye hazır olduklarını söyledi. Biz de bu tahılı fabrikasyon olarak un haline getirip Afrika ülkelerine gönderebiliriz.”
Bu yöntemle tahıl sadece Afrika ülkelerine gidecek.
Rusya, Batılı devletlerin kendi tahıl ve gübre ihracatına yönelik yaptırımlardan kaynaklanan engelleri kaldırmamasını gerekçe göstererek, Ukrayna’nın Karadeniz limanlarından tahıl ihraç etmesine olanak sağlayan Tahıl Anlaşması’ndan temmuz ayında çekilmiş, sonrasında ise bahsi geçen tasarıyı gündeme getirmişti.
Öte yandan gıda sorunları görülen Afrika ülkelerine ücretsiz ya da ucuz tahıl gönderme teklifinde bulunan Rusya’nın ülkelere göndereceği miktar Ukrayna’nın anlaşma kapsamında ihraç ettiği tahıl miktarının oldukça altında.
Rusya, yeniden Tahıl Anlaşması’na geri dönmek için, kendilerine bu konuda Batı tarafından uygulanan ambargoların kaldırılmasını şart olarak koşuyor.
23.
Moody’s’ten flaş Türkiye açıklaması geldi
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin ekonomi politikasındaki değişimin kredi notu için net şekilde olumlu olduğunu bildirdi.
Moody’s, Türkiye’nin ekonomi politikası bakımından seçim sonrasındaki değişimin kredi notu için net şekilde olumlu olduğunu vurguladı.
“SEÇİMDEN BU YANA GÖRDÜĞÜMÜZ HAMLELER CESARET VERİCİ”
Moody’s analisti Dietmar Hornung, “Bu değişim açıkça kredi açısından olumlu. Ancak hala önemli belirsizlikler var” yorumunu yaptı.
“Seçimden bu yana gördüğümüz hamleler cesaret verici ancak önümüzdeki zorluklar karmaşık” diyen Hornung, bu yıl yüzde 65’e yükselmesi beklenen enflasyonu düşürmenin ve diğer “birikmiş dengesizlikleri” gidermenin zorlu bir görev olduğunu vurguladı.
“Not görünümümüz durağan, aşağı yönlü önemli bir risk görmüyoruz, ancak değişikliklerin olumlu etkilerini görmek zaman alacak” diyen Hornung, olumlu bir görünüme geçiş ya da tam bir not artırımı gibi herhangi bir not hamlesinin olası zamanlaması hakkında ise, “Bu bir koşu değil, bir maraton. Daha ortodoks bir politika geçmişine ve birikmiş dengesizliklerin azaltılmasına ihtiyacımız var” diye konuştu.
MOODYS’İN TÜRKİYE İÇİN KREDİ NOTU B3 VE GÖRÜNÜM “DURAĞAN”
Moody’s Türkiye’nin kredi notunu Aralık ayına kadar notunu resmi olarak gözden geçirmeyecek, ancak Fitch, Cuma günü notunu gözden geçirecek ve ardından S&P Global ayın ilerleyen günlerinde notunu gözden geçirecek.
24.
Türkiye’ye flaş çağrı: Mehmetçiklerle ve Mehter’le gelmenizi bekliyoruz
Kudüs’te Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’ye konuşan Filistinli aktivist Musa Hicazi, Türkiye’ye çağrıda bulunarak “Mehmetçiklerle ve Mehter’le gelmenizi bekliyoruz” dedi.
Türkiye’ye yönelik verdiği mesajlarla sık sık gündeme gelen Filistinli aktivist Musa Hicazi‘den yeni açıklamalar geldi. Kudüs’te Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’nin kamerasına konuşan Hicazi, “selamun aleykum Türk kardeşlerimiz” diyerek Türkiye’ye mesaj gönderdi.
“EKONOMİK SIKINTILAR DÜNYANIN HER YERİNDE YAŞANIYOR”
Mescid-i Aksa‘nın yanında konuşan Hicazi, ‘Allah yar ve yardımcınız olsun’ diyerek Türkiye’deki ekonomik sıkıntıların dünyanın her yerinde yaşandığını söyledi. Filistin’deki ekonomik şartların çok daha kötü durumda olduğunu belirten Hicazi, “Buradaki fiyatlar Türkiye’dekinden 3 veya 5 kat daha fazla. Türkiye’deki durumdan şikayet edenleri 2 hafta bize gönderin, bakalım ne yapacak. Tabi durum zor ama biliniz ki bütün dünyada durum zor.” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN DÜŞMANI ÇOK”
Türkiye’nin dünyada düşmanlarının çok olduğunu ancak Türkiye’nin çok büyük bir ülke olduğunu belirten Filistinli aktivist, “Türkiye tarih sahibi bir ülke. Sabırlı olmanız lazım, yenilmemek lazım. Bu düşmanlara karşı nasıl Türkiye’yi biz bildiysek, siz de aynı şekilde dik dur eğilme Türk. Sen Fatih’lerin torunusun, sen Gazi’lerin torunusun. Çok uğraşıyorlar Türklerle ama hala Türkler duruyor ve inşallah duracaktır.Neden çünkü siz mazlumların yanındaydınız. Allah mazlumlara yardım edenleri çok sever. “ ifadelerini kullandı.
“MÜLTECİLERE NE KADAR YARDIM EDEBİLİRSENİZ EDİN”
Türkiye’de son dönemde yaşanan mülteci karşıtlığına da değinen Hicazi, “Bakmayın bazı şikayetler geliyor Türkler, Türkiye’de yaşayan mültecilere karşı davranıyorlar diye. Bütün Türkler değil. Bu işi yapanlar Allah’ın razı olduğuna inanmıyor. Bu sebepten siz ne kadar yardım edebilirseniz edin. Çünkü tarla gibi ne kadar kesersen, tarla o kadar büyüyor. Sadaka da aynı şeydir. Bizim hayatımız kısadır. Sonunda inşallah bizim güzel yaşamımız Cenet’te olacaktır. İnşallah yerdeki cennete sahip olacağız ve inşallah kıyamet gününden sonra cennette beraber olacağız.” dedi.
BURADAKİ ESERLERİN HEPSİ OSMANLI’DAN KALMA
Hicazi, Türklerin Filistin’e gelmesini dört gözle beklediklerini ve oradaki eserlerin hepsinin Osmanlı döneminde kalma olduklarını söyleyerek şu sözleri sarf etti;
Sizin buraya gelmenizi çok bekliyoruz. Bu eserlerin hepsi Osmanlı’nın eseri. Bu taşların hepsi Osmanlı dönemindendir. Sizin atalarınızın taşlarına sahip çıkarsanız, Sultan Abdülhamid gibi olursunuz. Allah rahmet eylesin nerede onun ismi geçerse herkes Allah rahmet eylesin diyor. İnşallah biz onun gibi oluruz. Sizinle birlikte inşallah en yakın zamanda özgür Mescid-i Aksa’da namazımızı kılacağız.
Çünkü Mescid-i Aksa özgür olunca Myanmar, Doğu Türkistan ve Arakan bütün dünyadaki mazlumlar kurtulacaktır. Sizin göreviniz büyüktür. Çünkü siz bu milletin ağabeylerindensiniz. Ümidimiz büyüktür inşallah yarabbim ölmeden önce özgür Mescid-i Aksa’da sizinle birlikte olacağız. Sizde İHA’lar SİHA’lar var şimdi gemiler var. Kutsal bölge Filistin Ankara alanı kadar. Kurtarmazsak yarın Allah’a ne diyeceğiz. İnşallah Allah’a gideceğiz sorulunca Allah’a diyeceğiz ki “yarabbim Mescid-i Aksa’yı kurtardık. Yarabbim emanetine sahip çıktık.” Utandırıcı bir duruma düşmek istemiyoruz. Türkler siz büyüksünüz sabredin hiç kimse sizi yenmesin. Düşmanlar sizin pes etmenizi istiyorlar. Allah yar ve yardımcınız olsun. Keşke bizim elimizde petroller, altınlar olsaydı yardım ederdik. Kıyamet gününde göreceğiz inşallah bu dünyada zalimleri biz yok edeceğiz. Filistin’e çok gelin. Mescid-i Aksa’yı yalnız bırakmayın.
“TÜRKLERİN MEHMETÇİK VE MEHTER’LE GELMESİNİ BEKLİYORUZ”
Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’nin “Kudüs’teki son durumu kısaca özetleyebilir misiniz?” sorusunu da cevaplayan Hicazi, Türklerin Mehmetçiklerle ve Mehter’le Filistin’e gelmesini beklediklerini şu sözlerle ifade etti;
Burada en fanatik İsrailli hükümet geldi. Onlar sanıyorlar ki çok şiddetle saldırırlarsa bizi korkuturlar. Biz gazilerin torunlarıyız. Buradaki yaşayan kardeşlerimiz, kimi Hicaz’dan gelen Hz. Ömer’le Tütüncü ailesi var burada, Tüfekçi ailesi var. Osmanlı’dan kalan gazilerin torunları. Halep ailesi Halepliler, El Mısri ailesi biraz ileride Fas’tan gelen Tunuslular, Cezayirliler. Burada yaşayan kardeşlerimiz gazilerin torunları. Bu sebepten biz ayaktayız. Mescis-i Aksa’yı savunmak için elimizden geleni yapmak zorundayız. Allah bize bu şerefi verdi. Ama inşallah bu şerefe de siz nail olacaksınız. Mehmetçiklerle ve Mehter’le gelmenizi bekliyoruz.
25.
AB ile yeni dönem başlıyor! Gümrük Birliği için düğmeye basıldı
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında son dönemde gerçekleştirilen olumlu temaslar sonucunda yakalanan iyimser ortamın özellikle ticari ilişkileri güçlendirmesiyle Gümrük Birliği güncelleme çalışmalarında ilerleme sağlanması bekleniyor.
Bu çerçevede her iki tarafa da fayda sağlayacak konuların başında ekonomik ilişkileri daha da canlandırmak ve bunun ana unsuru olan Gümrük Birliği’nde yaşanan sıkıntıları giderecek adımlar atmak ön plana çıkıyor.
Türkiye ve AB arasında 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği, geçen 28 yılda değişen küresel ticaret uygulamalarıyla ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında yetersiz kalıyor.
Karşılıklı yıllık ticaret 200 milyar doları bulmasına rağmen, Gümrük Birliği’nin günümüz ticaretindeki gereksinimlere uyum sağlaması için hızla güncellenmesi gerekiyor.
Her iki taraf da bu durumun farkında ancak son yıllarda ilişkilerde yaşanan gerilimler özellikle AB tarafının bu alanda somut adım atmamasıyla sonuçlanmıştı.
Özellikle Türkiye’deki seçim sürecinin sona ermesi ve başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere küresel sınamaların Türkiye’nin kritik rolünü tekrar ortaya koyması ile karşılıklı diplomatik adımlar, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği hakkında daha iyimser bir ortama neden oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda yaptığı son açıklamasındaki, “Avrupa Birliği ile ticaretimize yeni bir boyut kazandırmak üzere Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız” ifadesi ilişkilerin ilerletileceği ana unsurlardan birinin de ticaret olduğunu ortaya koydu.
AB’DEN ÜST DÜZEY ZİYARET
AB Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi’nin bu hafta gerçekleştirdiği Ankara ziyareti, AB’nin kilit ortak ve aday ülke olan Türkiye ile ilişkileri ileriye taşıma çabalarını yoğunlaştırmayı amaçladığını somutlaştırdı.
Varhelyi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Temaslarında Türkiye ile Gümrük Birliği, piyasaya erişim ve vize kolaylaştırması alanlarında ilerlemeye hazır olduklarını belirten Varhelyi, bu konulara ilişkin oldukça iyimser olduğuna işaret etti.
İLERLEMEDE KARARLILIK
Varhelyi, ilişkilerde hızla ilerlenmesi mümkün olan alanları, Gümrük Birliği, piyasalara erişim, enerji, teknoloji ve gıda olarak sıraladı ve bu konularda yıl sonuna kadar somut olumlu adımlar atılabileceğine dikkati çekti.
Ticaret Bakanı Bolat’la yaptığı görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Varhelyi, “Türkiye, AB’nin 6’ncı en büyük ticaret ortağıdır. Gümrük Birliği’nin güncellenmesini de göz önünde bulundurularak, ticareti rahatsız eden unsurlarla hızlı bir şekilde mücadele edilmesinde daha fazla ilerleme sağlamaya kararlıyız.” mesajını paylaştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Varhelyi ile yaptığı görüşmede Gümrük Birliği konusunda somut adımların neler olabileceğini konuştuklarını, Gümrük Birliği güncellemesiyle ilgili müzakerelerin bir an önce başlaması konusunda hemfikir olduklarını, gelecek hafta itibarıyla heyetlerin bir araya geleceğini, çalışmaların hız kazanacağını ifade etti.
TEKNİK DÜZEYDE ÇALIŞMALAR BAŞLIYOR
Ticaret Bakanı Bolat ise Varhelyi ile yaptığı toplantıya ilişkin, “Görüşmede Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine yönelik müzakerelerin başlatılması için ortak tartışma konularımızı, yeşil dönüşüm başta olmak üzere AB ile ortak projelerimizi, özellikle bu alanlarda AB ile finansman alanındaki iş birliğimizi ele aldık. Ekim ayında ticaret çalışma grup toplantılarında teknik düzeyde çalışma başlayacak. Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı AB ile ticari ve ekonomik iş birliğini karşılıklı adımlarla çok daha yukarılara taşıyacağız.” açıklamasında bulundu.
GÜMRÜK BİRLİĞİ HAKKINDA
AB ve Türkiye arasında malların serbest dolaşımını ve ortak bir dış tarifenin uygulanmasını düzenleyen Gümrük Birliği’nin mevcut durumda kapsamı işlenmiş tarım ürünleri de dahil sanayi ürünleriyle sınırlı.
Gümrük Birliği ile birlikte Türkiye- AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler ortadan kalkmış oldu. Böylece Türkiye, üçüncü ülkelere yönelik AB’nin belirlediği ortak gümrük tarifesini uygulamaya koydu.
SORUNLAR
Gümrük Birliği, Türkiye’ye ekonomik olarak pek çok kazanım sağlamış olmasına karşın eskimiş yapısında çok sayıda sorun mevcut. AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin doğrudan taraf olmaması, Türkiye’den araçlara uygulanan kara yolu kotaları, Gümrük Birliği’nin işleyişiyle ilgili danışma ve karar alma mekanizmalarında Türkiye’nin yeterli ölçüde yer almaması en önemli sorunlar arasında.
Dünya ticaretindeki yeni uygulamalar karşısında ortaya çıkan sorunların giderilmesi için Gümrük Birliği’nin hızla güncellenmesi önem taşıyor. Gümrük Birliği kapsamının kamu alımları, hizmetler ve tarım sektörlerini de içerecek şekilde genişletilmesi karşılıklı ticareti artırmak için önemli.
AB’nin ticaretle ilgili konularında ve üçüncü ülkelerle yapacağı ticaret anlaşmalarında alınan kararlar Gümrük Birliği dolayısıyla Türkiye’yi doğrudan etkiliyor. Buna rağmen Türkiye’nin ticaret anlaşmalarındaki konuların müzakerelerinde masada yer almaması sorunlara neden oluyor.
Gümrük Birliği’ndeki yapısal sorunların bir kısmı Türkiye’nin AB üyesi olmaması ve masada yer almamasından kaynaklanıyor.
Türkiye, Gümrük Birliği ile yaşanan sorun ve sıkıntıların derhal giderilmesi için yoğun görüşmeler yapıyor. Yıllık yaklaşık 200 milyar dolar seviyesindeki karşılıklı ticaretin daha da artması için mevcut Gümrük Birliği’nin hızla güncellenmesi gerekiyor.
Güncelleme konusunda yapılan çalışmalar 2014 yılında başlatılmış, müzakerelerin 2017 yılında başlaması öngörülmüştü ancak bu konuda AB tarafı somut adım atmadı.
Gümrük Birliği’ni güncellemeye ilişkin resmi müzakerelerin AB Komisyonu’nun Konsey’den yetki almasının ardından başlaması gerekiyor. Ancak üye ülkelerden oluşan AB Konseyi, bu konuda adım atmış değil.
Bu konuda somut adım atılması için AB üyesi bütün ülkelerin onayı gerekiyor.
Daha önce Almanya ve Hollanda çeşitli gerekçelerle bu alanda ayak diremişti. Ancak son dönemde bu ülkelerden konuyla ilgili olumsuz bir açıklama yapılmamış olması da bir mesaj niteliği taşıyor.
Şimdiye kadar siyasi nedenlerle adım atılmamış olan Gümrük Birliği güncelleme müzakereleri konusunda ilerleme sağlanmasında Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile ilişkilerin de belirleyici olması bekleniyor.
Türkiye-AB ilişkilerinde son dönem yaşanan olumlu gelişmelerin karşılıklı ekonomik faydaları olurken bunun Gümrük Birliği güncelleme sürecine katkı sunması da bekleniyor.
26.
KKTC’den Türkiye ve Azerbaycan açıklaması: Erdoğan ve Aliyev bizi çok gururlandırdı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Azerbaycan’daki etkinliklerde KKTC bayrağının dalgalandırılması kararı için açıklama yaptı. Eruğruloğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Aliyev’e teşekkür etti.
‘ALİYEV’İN SÖZLERİ BİZİ ÇOK GURURLANDIRDI’
Ertuğruloğlu, “Dost ve kardeş Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in, Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ve gözlemci devletlerin bakanlarının doğal afet ve acil durum yönetimi ve ikinci toplantısının katılımcılarıyla yaptığı toplantıda, ‘etkinliğimizde Kuzey Kıbrıs bayrağı dalgalanmalıdır ve dalgalanacaktır’ sözleri bizi çok gururlandırdı.” ifadesini kullandı.
‘ERDOĞAN VE ALİYEV’E SONSUZ ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUZ’
Açıklamasından dolayı Aliyev’e şükranlarını dile getiren Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:
“Köklü bir Türk çınar ağacının dalları olan ülkelerin işbirliği ve dayanışmasıyla çok yol kat edeceğiz. Bu açıklama, mücadelemize daha da güç katacaktır. Haklı mücadelemize verdikleri destekten dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
‘TEK MİLLET ÜÇ DEVLET OLARAK BÜYÜK BAŞARILARA İMZA ATACAĞIMIZA İNANCIMIZ TAMDIR’
Türk Devletleri Teşkilatı’nın desteğiyle gücümüze güç katacağız. KKTC’nin tanınması yönünde bize destek veren herkese teşekkür ediyoruz. Tek millet üç devlet olarak büyük başarılara imza atacağımıza inancımız tamdır.”
27.
Eray Güçlüer: Türkiye Suriye’de yeni bir operasyon yapabilir
Haber7 Güvenlik Analisti Dr. Eray Güçlüer Haber7 muhabiri Yavuz Selvi’ye yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmeyi ve Suriye’deki son durumu değerlendirdi
“TÜRKİYESİ BİR DENKLEM KURULAMAZ”
Haber7 Güvenlik Analisti Dr. Eray Güçlüer şunları söyledi:
Batı hayal kırıklığı yaşadı. Çünkü bu Tahıl Koridoru’nun Türkiye’nin araya girerek işleyeceğini ve Ukrayna’nın da tahılını rahatıkla göndereceğini ve geçen yıl olduğu gibi Ukrayna’nın swiftten parasını alabileceğini düşünüyorlardı. Geçen yıl 33 milyon ton tahılın sadece %3’ü Afrika’ya gtimiş. Rusya TÜrkiye’siz bu işi götüremeyeceğinin farkında. Rusya istese bir milyon tonu kendi kıta sahanlığından ve Türkiye kıta sahanlığından geçirerek gönderebilirdi. Ama neden gönderemedi? Birincisi analdığımız kadarıyla bir milyon tonda kalmayacak. Rusya bu satışı tek başına yapıp karşılığını alamaz. Türkiye’ye ihtiyacı var. İkinci olarak Türkiye’siz bölgede denklem kuramazsınız.
“TÜRKİYE TAHIL MERKEZİ HALİNE GELECEK”
Bu gönderilen tahıl arttığı müddetçe Ukrayna’da benden de tahılı alın diye talep edecek. Türkiye bir tahıl merkezi haline gelecek. Yapılan projeksiyonlara göre, Türkiye’nin enerjide 5 yıl içinde kendi kendine yeteceği bir hale gelmesi bekleniyor. Akkuyu Nükleer Santrali önümüzdeki yıl tamamlandığında Türkiye’nin enerji ihtiyacını %10’unu karşılıyor. %10’ununu da 5 yıl içerisinde yapılmadı bekleniyor. Geriye kaldı %80. Abdülhamid Han’dan haber bekliyoruz. Bu 120 milyar dolar demektir. Yakın zamanda Avrupa bir enerji krizine girmek üzere. Trakya’da çok büyük depolar inşa ediliyor, edilecek. Şuan Trakya’da enerjimizin %10’unu depolayabiliyoruz. Bu %50’lere çıktığı zaman Türkiye, Azerbaycan, Rusya, İran ve muhtemel İsrail ile Mısır doğalgazı da gelecek. ve bunlar KKTC kıta sahanlığından geçecek. Bunlar gerçekleştiğinde çok enterasan bir jeopolitik açılım olacak.
“TÜRKİYE SURİYE’DE YENİ BİR OPERASYON YAPABİLİR”
Arap aşiretlerinin yaptığı bir özgürlük mücadelesididr. Bu kollektif bir mücadeleye dönüştü. PKK zayıflıyor. Bölgede artık üçüncü bir güç denklemin içerisine girmiş durumda. Rusya’nın desteği çekilince rejim artık sallanmaya başladı. Esed kendini dayayacak bir yer aramaya başladı. Amerikalılar ile görüşüyorlar. Esed inisiyatifi Amerikalılara kaptırdı. Amerika’nın yeni planı rejimin el değiştimesidir. 2011 yılında rejime muhalif başbakanı başa getirmek istiyorlar. Esed çöküyor. PKK ise Arap aşiretleri ve Türkiye arasına sıkışmış durumda. Bu giderek bir imha hareketine dönecek. Arap aşiretlerinin terörle mücadelesi gelişirse sıkışmaya bağlı olarak Türkiye fırsatı değerlendirir ve operasyon yapar.