E, ρε, γλέντια!.. (Νο “2”).

Συνεχίζουμε… ακάθεκτοι την… καφενειακή αναφορά μας (2ο Μέρος), στην Τουρκία του “τώρα”!

Όμως, λες και το έκανε… επίτηδες (sic) ο Τ/ΥΠΑΜ Κος Ακάρ, ο οποίος πιστά μας παρακολουθεί, (λαβών -υποτίθεται- αφορμή από την… ανόητη, κατ’ ελάχιστον, επιστολή των αποστράτων του ΤΠΝ, προς την τ/Κ-Β), παρεχώρησε συνέντευξη, στην οποίαν τοποθετείται ο ίδιος και φυσικά δι’ αυτού η τ/Κ-Β και κυρίως οι ΤΕΔ(!), για τα περισσότερα των θεμάτων, που απασχολούν σήμερα την τ/Κοινωνία και το τ/Κράτος. (Περισσότερο αυτό)!

Διαβάστε λοιπόν πρώτα, αμέσως παρακάτω, την άκρως ενδιαφέρουσα αυτήν συνέντευξη, την οποίαν έδωσε, μόλις στις 06-04-2021, ο Τ/ΥΠΑΜ, και θα λάβετε (όσοι ασχολείστε σε βάθος φυσικά και για χρόνια με την γείτονα, αφού “δεν είναι όλα για όλους”), πολλές και ενδιαφέρουσες απαντήσεις των ΤΕΔ, σε πολλά θέματα που απασχολούν σήμερα την Τουρκία, αλλά και την γειτονιά της, την… εγγύς και την… μακράν!.. (Μτφρση, από το “youtube”, για όσους διαμαρτύρεστε για την τ/γλώσσα).

Bakan Akar’dan açıklamalar! Bildiri ile ilgili dış bağlantı var mı?

Milli Savunma Bakanı Husui Akar, gündeme ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı!

Bakan Akar'dan son dakika açıklamalar! Bildiri ile ilgili dış bağlantı var mı?
07.04.2021 
Milli Savunma Bakanı Hulusi AkarHaber7 yazarı ve Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.

Haber7 yazarı ve Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet (Ο δημ/φος, ο οποίος πήρε την συνέντευξη).

BAKAN AKAR’IN AÇIKLAMALARI ŞU ŞEKİLDE;

Bildiri yayımlayan amirallerin içeri ile bir bağlantıları var mı? Buna kim bakacak?

Bunları savcılık inceliyor, istihbarat bakıyor, biz de bakıyoruz. Kim nerelere gitmiş, kimlerle görüşmüş bakılacak.

-Açıklamaya yönelik uzun süre çalışıldığı belli oluyor. Bu Genelkurmay ve MSB ortak aklının sonucudur diyebilir miyiz?

Kesinlikle.

-Bildiriyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanıyorlar. Bunu görüyorsunuz değil mi? Bu arkadaşların Silahlı Kuvvetlerde bir görevi, sorumluluğu var mı? Yok. Dolayısıyla bunlar kendi içlerinde, kendi egoları doğrultusunda, ben bilirim, ben ederim anlayışı içinde. Devletin Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma bakanlıkları var, MİT var, Genelkurmay var, Kuvvet Komutanlıkları var, burada onlarca insan çeşitli konularda görev ve sorumluluklarının bilinci içinde kendi konularına  çalışıyor. Üniversiteler var. Sorumlu ve görevli olan herkes her şeyi çalışıyor. 104 kişiyi bir şekilde manipüle ediyorsun, bir araya getiriyorsun. Haddini aşan bir bildiri bu. Neye hizmet ediyor? Moral motivasyon bozuyor, düşmanı sevindiriyor, birliği beraberliği bozuyor.

-Bildiri ile ilgili dış bağlantı söz konusu mu? Son dönemde ortaya atılan yalan yanlış iddialarla birlikte bakıldığında sistematik bir şeyden söz edilebilir mi?

Bu olayların üst üste gelmesi bir plan mı, program mı, tesadüf müdür… Bunlardan ziyade somut, mekanik olaylara bakacağız. Yetkisi, sorumluluğu, görevi olmadan bu insanlar bir araya gelmişler. Mekanizmanın nasıl olduğunu savcılık ortaya çıkaracak. İlk metni kim hazırladı, nasıl dağıttı belirlenecek. Bu işe katılmayan 86 emekli amiral de var. Onlar girmiyor bu işe. Mekanizma nasıl oluştu onu anlamaya çalışıyoruz. Bunun arkasında ne var, başka şeyler olabilir, başkaları bundan örnek alabilir. Bunlar okumuş, yazmış insanlar, yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar. Dolayısıyla bunun bedeli neyse ödeyecekler.

BOĞAZLAR KONUSU

-Boğazlardan geçen 43 bin geminin Türkiye’nin milli güvenlik sorunu değil mi, onunla ilgili çalışmalarınız var mı?

Sorumlu bakanlıklarımız, onların altındaki genel müdürlükler, Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetlerimiz sorumluluk ve ilgi sahamıza giren bu ve bunun gibi konuları çalışıyor. Bunu üniversitelerimizle beraber çalışıyoruz. Sivil asker ayrımı olmaksızın temel değerlerimizle herkes 780 bin kilometrekare vatan toprağı, semalarımız, denizlerimiz, 84 milyon vatandaşımız için hep beraber çalışacağız. Hakkımızı, menfaatimizi koruyacağız.

UKRAYNA’NIN TÜRKİYE’DEN ASKERİ DANIŞMANLIK TALEBİ VAR MI?

Askeri, eğitim, iş birliği konusunda çalışmalarımız var. Bunun dışında savunma sanayii konusunda da projelerimiz devam ediyor.

-Türkiye bir süredir uyguladığı denge politikasına nasıl devam edecek, Ruslarla karşı karşıya gelme riskimiz var mı? Irak’a gelecek NATO unsurlarının terörle mücadelemize etkisi ne olacak, Irak’ın kuzeyindeki terörle mücadele operasyonlarımız ne kadar devam edecek?

Irak’ın kuzeyinde PKK kalmayacak. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Bunun için yapılması gereken ne varsa, mümkünse Iraklı kardeşlerimizin kendi ülkelerini teröristlerden temizlemesi, değilse bizimle beraber yapmaları değilse biz yapmak zorundayız. Ülkemizi ve milletimizi korumak ve kollamak, vatandaşlarımızın güvenliği için yapmak zorundayız.

İster Irak’taki NATO varlığı ister ABD-Rusya dengesi ister Akdeniz ister Karadeniz hangisi olursa olsun buradaki uluslararası diplomatik, politik, güvenlik ortamı son derece dinamik. Dolayısıyla bu dinamik ortamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak asil milletimizin hak alaka ve menfaatlerini korumak ve kollamak için gece gündüz demeden bütün bu aktörleri, faktörleri değerlendirerek vatandaşımızın hakkını, menfaatini korumak için faaliyet gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dinamik bir ortam var. Gözümüzü, kulağımızı açmak mecburiyetimiz var. Büyük bir hassasiyet ve dikkatle Sayın Cumhurbaşkanımızın temaslarını görüyorsunuz. Bizler de diğer ilgili ve yetkililer, gece gündüz çalışıp bu hedeflere ulaşmaya çalışıyoruz.

NATO’nun içindeyiz. NATO’nun üyesi olarak orada varlığımız olacak. Hem NATO kapsamında hem de ikili olarak Iraklı kardeşlerimize yardımcı oluruz.

– Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplinine aykırı fotoğrafı çıkan amirale ilişkin incelemedeki son durum nedir?

İdari prosedür devam ediyor.

Karada, denizde ve havada egemenlik ve bağımsızlığımız, hak alaka ve menfaatlerimizin korunması ve kollanması ile  84 milyon vatandaşımızın güvenliğinin sağlanması için etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya olan ihtiyaç çok açık. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ülkemizde ve yurt dışında NATO dahil seçkin bir yeri var. Bunun her geçen gün daha iyiye gitmesi için gayretlerimizi sürdüreceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma sanayinde önümüz açıldı ve yerlilik-millik oranımız yüzde70’lere geldi. Önümüzdeki dönemde çok daha fazla çalışmamız gerektiğinin farkında ve bilincindeyiz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin ilgi ve etki sahası genişledi. Dünya bizim ilgi alanımız haline geldi. İlgi alanımızın artmasıyla görev ve sorumluluğumuz da arttı.

TERÖRLE MÜCADELE

Bütün istihbarat raporları şunu gösteriyor; teröristler Mehmetçiğin nefesini daima enselerinde hissediyorlar. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde. Bu sonuna kadar devam edecek. Taarruzi bir anlayış ve artan bir şiddetle operasyonlarımız devam edecek. Ne zamana kadar? En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Böylece uzun yıllardan beri devam eden terör belasından asil milletimizi kurtaracak ve güvenliği sağlayacağız. Örneğin bir aile buradan arabayla çıkacak, Diyarbakır’a, Şırnak’a, Hakkari’ye, Yüksekova’ya, Mardin’e gidecek. Orada dolaşacak, dağlarda yürüyüş yapacak ve bunun için ekstra bir güvenlik önlemi alınmayacak. İşte bu terörün bittiği anlamına gelir. Bizim için varılması gereken nokta bu. Dışarıdan bunların yolu kesildikçe, imkanları azaldıkça doğal olarak içerideki etkileri de azalacak.

TSK terörle mücadelesine yaz-kış demeden hiç temposunu bozmadan devam etti. İçeride ve dışarıda şartlara bakmaksızın teröristlerin peşinden, etkisiz hale getirmek için yapılması gereken ne varsa yaptık yaptık, yapmaya devam edeceğiz. 1 Ocak’tan itibaren 723 terörist Irak ve Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirildi.

Irak’ın toprak, siyasi bütünlüğüne, anayasal düzenine saygılı olduğumuzu konusunda samimiyiz. Komşumuzun barış ve istikrar içinde olmasını istiyoruz. Diğer taraftan da Bağdat ve Erbil’e 40 yıldır devam eden ve binlerce şehit verdiğimiz bu terör belasını bitirmeye kararlı olduğumuzu ilettik.

(Sincar ve Mahmur’daki terörist varlığı) :  Yaptığımız görüşmelerde buraları yakından takip ettiğimizi, oradaki terörist faaliyetleri bildiğimizi, Bağdat’ın bu konuda gerekli tedbirleri almasını beklediğimizi ve bu konuda her türlü desteğe hazır olduğumuzu kendilerine bildirdik. Oradaki teröristlerin temizlenmesi işinin Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğüne uygun şekilde çözülmesinden yanayız. Ama diğer taraftan da vatandaşlarımızı ve sınırımızı korumak bizim asli görevimiz. Terör nerede olursa olsun bitecek.

Suriye’nin kuzeyinde doğrudan Ruslarla konuşuyoruz. Arazideki Türk-Rus general görüşüp değerlendirmelerde bulunuyorlar. Saldırılardan duyulan rahatsızlığı belirtmek için 25 Mart’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüştük. Yapıcı bir görüşme oldu, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Bazı önlemlerin alınması konusunda mutabakata vardık. Saldırılara ilişkin elimizdeki bilgi ve belgeleri bir mektupla kendilerine ilettik. Bu konuda önümüzdeki dönemde gelişme olmasını bekliyoruz.

 Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarla terör koridoru tahrip oldu. İçimizden, dışımızdan bu operasyonlara karşı yorum yapanlar oldu. Ama bu yorumlar matematiğe aykırı. Eğer TSK gerekli tedbirleri almasaydı bugün Suriye’deki oluşumları bir düşünün. Ülkemizin güneyinden herhangi bir tehdidi kabul edemeyiz. Bugün bazılarının ümitlerinin yeşerdiğini, bazı girişimler içinde olduklarını görüyoruz. Muhataplarımıza açıkça söyledik, 84 milyon gerekirse ölür, şehit oluruz  ama bir terör koridoruna asla müsaade etmeyiz.

Suriye’de bir anayasa, seçim yapılması konuşuluyorsa bu, yaptığımız operasyonlar sayesinde oldu. Bunu da görmek, bilmek lazım. Eğer bu operasyonlarımız olmasaydı terör koridoru başka şeye dönüşür, mülteci sayısı daha da artar, rejim kim bilir kaç masum Suriyeli kardeşimizi daha katleder, bölgedeki radikalleşme artardı.

Şu an bizim güvenliğini sağladığımız harekat alanlarına bir milyon Suriyeli daha güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde döndü. Bunların 450 bini İdlib’deki topraklarına geldi. Alicenap Türk devleti ve milleti uluslararası kurum ve kuruluşlarla buraya ciddi insani yardım sağlıyor. Türkiye’nin ihtiyaçlarını sağladığı mülteci sayısı 4 milyonu ülkemizde, 5 milyonu ise Suriye’nin kuzeyinde güvenliği sağlanan alanlarında olmak üzere 9 milyona ulaştı. Dünyanın bunu ve Türkiye’nin ne kadar yük aldığını görmesi lazım.

NATO, AB ve Avrupa’nın da güney sorunlarını biz koruyoruz. Teröristlerin Avrupa’ya geçmesini biz engelliyoruz. Bunu da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her yerde ifade ediyor.

YUNANİSTAN

Biz sorunların çözümü için her zaman diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk diyoruz. Her şeye rağmen diyalog diyoruz. Ancak bizimle alay eder gibi, Yunan komşumuzun dünyada ve tarihte eşi benzeri olmayan uygulamaları var.

Karasuları 6 mil hava sahası 10 mil diyor. Dünyada böyle bir uygulama var mı?

Uluslararası anlaşmalara saygı diyoruz. Lozan, Paris uluslararası anlaşma değil mi? Bu anlaşmalarda 23 ada silahlandırılamaz diyor. 16’sını silahlandırdınız sonra da çıkmış Türkler bizi tahrik ediyor.

Çok kaba ve terbiye sınırları ötesinde söylemleri olan bir Genelkurmay Başkanları var.

Türkiye’ye uzaklığı 1950 metre olan 10 kilometrekarelik Meis için 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı istiyorlar. Bu nasıl mantık, buna hayır deyince gerilimi tırmandırmış oluyoruz. Tehdit dilinin bizim için hiçbir kıymetiharbiyesi yok.

Uluslararası değerler ve anlaşmalar çerçevesinde görevimizi yaptık, yapmaya devam edeceğiz.

Biz barış, diyalog diyoruz. Bunun da somut göstergesi bizim ısrarlarımızla tekrar başlayan istişari görüşmeler, NATO’da yaptığınız ayrıştırma görüşmeleri ve güven artırıcı önlemler çerçevesindeki görüşmeler.  Güven artırıcı önlemler çerçevesindeki iki kere Atina’ya gidildi, bir kere Ankara’ya geldiler. Şimdi sıra onlarda. Yunan muhataplarımızı Ankara’ya bekliyoruz.

Biz hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Ama bunu söylemek tehdit değil. Diğer yandan da konuşalım diyoruz, bu da acziyet değil. Şu anda Yunanistan’da bazı siyasiler, emekli askerler, akademisyenler bizim haklı olduğumuzu, doğru söylediğimizi ifade ediyorlar. Üçüncü taraflardan objektif, tarafsız olmalarını bekliyor, entelektüel namus diyoruz.  Üçüncü taraflardan AB  ortaklığı duygusu ile hareket etmemelerini, Yunanistan’ın bizimle arasındaki problemleri buradan çıkartıp Türkiye-AB, Türkiye-ABD  haline dönüştürmelerine müsaade etmelerini istiyoruz.

Yunan komşumuza da başkalarına güvenerek nağra atmamalarını, kendi boy ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz.(ΤΟ… )

Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük zararı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 3-5 silah, uçakla bu denklem değişmez.

Ciddi bir sorun da ABD’nin FETÖ’nün yaşadığı ve yeşerdiği bir yaşam alanı olmasına müsaade edilmemesi. Bunu söyledik, söylüyoruz.

S-400 VE F-35 AÇIKLAAMSI

S-400 sistemi bir tercih değil zorunluluk. Ülkemiz ciddi bir hava ve füze tehdidi altında. Özellikle 2011’de Suriye’deki gelişmelerin ardından hava savunma ihtiyacı aciliyet kazandı ve hava ve füze savunma sistemi alımı için çalışmalar hızlandırıldı. Patriot ve Samp-T konusunda çalışmalar da sürdürüldü. En başından beri “Biz pazar değil ortağız” anlayışıyla tedarik istedik. Sadece satın almak değil yatırım, teknoloji transferi, ortak geliştirme üzerinde durduk. Maliyet ve teslim süresi dahil bir sürü faktör var.  Bize en yakın olan Patriat ve Samp-T iken gelmediler, Ruslar bu kriterlere evet dedi.  Burada yanlış olan ne var? Bizim hiçbir art niyetimiz, gizli ajandamız yok. Bunu herkes biliyor. F 35 için de durum bu. Türkiye ve ABD’nin ülkelerimiz, NATO ve bölge için yapacağı bir sürü iş var. Gelin bunları bir S400’e feda etmeyin, görüşelim, konuşalım diyoruz.

S-400 bir savunma silahı. Türkiye’ye herhangi bir taarruz niyeti olmayan için zararı olmayan bir sistem. Kendimizi savunmak için aldık.

ERMENİ MESELESİ

1919’da yayımlanan General Harbord Raporu benim doktora konum. Bu rapor ABD Milli Arşivi’nde var. Eylül 1919’da ABD Avrupa Seferi Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Tümgeneral James G. Harbord, sivil ve asker uzmanlardan oluşan 47 kişilik bir heyetle Anadolu, Kafkasya ve Erivan’ı 58 gün gezerek 1603 sayfalık bir rapor hazırlıyor. Bu raporda Türklerle Ermenilerin 500 yıldır birlikte yaşadığı, biz karışmazsak 500 yıl daha bir arada sorunsuz şekilde yaşarlar değerlendirmesine yer veriliyor. Hatta  gördük ki kiliseden çok camii yıkılmış deniliyor. (ΔΕΝ ΛΕΕΙ Ο ΑΚΑΡ ΓΙΑ ΤΟ ΤΙ ΘΑ ΚΑΝΟΥΝ ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ, ΑΝ ΟΙ Η.Π.Α. ΑΝΑΓΝΩΡΙΣΟΥΝ “ΓΕΝΟΚΤΟΝΙΑ ΑΡΜΕΝΙΩΝ”).

RUSYA-UKRAYNA İLİŞKİLERİ

Barışçıl şekilde diyalogla iki ülke arasındaki sorunların çözümünden yanayız. Kırım’ın işgalini tanımadığımızı Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca ifade etti. Kırım Tatar Türklerinin daima yanındayız. Karadeniz’deki sorunların “Bölgesel Sahiplik İlkesi” kapsamında kıyıdaş devletler arasında çözülmesi lazım. Bu ilkeye uygun davranılması gerekmektedir. Şu anda buradaki statüko çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Krize sebebiyet vermeden Rusya ve diğer Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle dengeyi korumaya çalışıyoruz. Her problem çıktığında savaş, sıcak durum olmamalı. Diyalog ve barışçıl yöntemlerle sorunların çözülmesi lazım.

AMİRALLERİN BİLDİRİSİ

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI AÇIKLAMASINA VURGUN YAPTI

Bu açıklama için çalıştık, kelimeleri özenle seçtik. Türk Silahlı Kuvvetleri cumhuriyet tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor. Operasyon da eğitim de dahil. Böyle bir durumda bu insanların moral ve motivasyonunu bozmak ne demektir, onun adını siz koyun. Bu düşmanı sevindirmekten başka neye yarar. Bunun ne manası var? Bu problemli bir durumdur. Çık televizyonlar serbest, orada konuş, gazeteye yaz, konferans ver. Bir kere Türkiye’nin imajını bozuyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın. Biz işimizde, gücümüzdeyiz.

HARP OKULLARIN YÖNETMELİĞİNE İLİŞKİN İDDİALAR

1975’te harp okulu yönetmeliği çıkıyor. Ondan 1979’da ve 2001’ de çıkıyor. Bunların hepsi birbirinde farklı. Fakat o gözle bakılmadığı için kimse bir şey demiyor. Bunlar Resmi Gazete’de var. Bir öncekine bakarak, ‘…tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması’. Giriş şartı bu. Bu kime hitap ediyor biliyor musunuz? Öğrenci alımındaki komisyonda görevli albaya. Bu yönergeye göre öğrenci al diyoruz. Peki biz ne yaptık?

Tamamen, pratik, o albayın işini kolaylaştıracak olanı yaptık. Diyoruz, ‘….terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisaklı veya bunlarla irtibatlı olmak’. Bitmedi, ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak’. Yani MİT’te, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratında aleyhinde bir şey olmayacak. Bundan daha somut, modern bir şey olabilir mi? Eski yönetmelikte söz edilen irtica, siyasi, yıkıcı, bölücü kavramları muğlak. Çünkü neyin siyasi, yıkıcı, bölücü olduğuna kim karar verecek? Mesele bu. ‘Ben albay olarak karışmam, yorum yapmam’ diyor, bunu getirdik şimdi. Mahkeme kararı var mı? Var. MİT ne diyor, Emniyet ne diyor. Hayır diyor. Tamam, benim işim bitti. Bu kadar modern, çağdaş, pratik bir çözüme yönelik bile aldılar başını gittiler.

SÖZMELİ SUBAY/ASTSUBAY YÖNERGESİNE İLİŞKİN İDDİALAR

Yeni bir yönerge yok. 2010’da yayımlanan yönergeler yürürlükte. Bu yönergelerde Atatürk’ün çıkarılması gibi bir şey söz konusu değil. Çünkü yeni bir yönerge yok. Birileri bir şey mi karıştırıyor, araştırılıyor. Bir kaşık suda fırtına çıkardılar. Bizim Atatürk hassasiyetimizi herkesin bilmesi lazım.

FETÖ İLE MÜCADELE

Aynı kriterlerle mücadele kararlılıkla devam ediyor. Şu ana kadar 21 bin 560 ihraç var. 3 bin 157 kişinin işlemi devam ediyor. Hiçbir hainin bu şanlı üniformayı taşımasına müsaade etmeyeceğiz.

KORONAVİRÜS İLE MÜCADELE

Aldığımız tedbirler sayesinde harekat bölgelerimizde hiçbir pozitif vaka yok. Celpleri biraz azalttık. Proaktif tedbirlerle mücadeleye devam ediyoruz. MSB’ye bağlı dikimevi ve fabrikalarda 214 milyon maske 700 bin tulum ve 600 ton dezenfektan ürettik.

SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ GELİŞMELER

Suriye’nin kuzeyinde hayatın normalleşmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Birileri oradaki huzuru, istikrarı, ateşkesi bozmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bazen bombalı araç saldırısı düzenliyor, bazen roket, top atıyorlar.  Hastaneleri dahi vuruldular.  Vurulan hastane BM’de koordinatı olan ve hedef alınmaması gereken yer arasında. Bu saldırıların nereden geldiğini biliyorsak hedefleri belirlediysek o hedefi, belirleyemediysek daha önce değerlendirmelerimizi yaptığımız, belirlediğimiz terörist hedefler var, onları ateş altına alıyoruz. Tolerans göstermeden bir şey olduğunda mutlaka karşılığını veriyoruz.

Suriye kuzeyi çok faktörlü ve çok aktörlü bir alan. Denklemi kurmanız çok zor. Onun için her an her şey olabilir. Bu nedenle her an herkes tetikte olacak, arkadaşlarımıza da bunu söylüyoruz. Ateşkesi ve istikrarı korumak için yapılması gerekenleri, kazanımların kaybedilmemesi için yapılması gerekenleri her seferinde anlatıyoruz.

  -/-

4. Οι Τούρκοι έχουν ενοχληθεί (και) με το θέμα των «F-35», ενώ, μόλις πρόσφατα, κτυπήθηκε βαρύτερα και ο τομέας της αμυντικής τους βιομηχανίας, με τα επιπλέον μέτρα που έλαβαν εναντίον τους οι Η.Π.Α. (Αυτήν την φορά η Κ-Β Μπάϊντεν) / Υφίσταται μια γενικότερη στρατιωτική πίεση στις ΤΕΔ στην παρούσα φάση!

Σε ό,τι αφορά το θέμα των F-35, αφ’ ενός έχουν προσφύγει σε μεγάλη αμερικανική δικηγορική εταιρεία, όπως σας έχουμε ενημερώσει, προκειμένου, όταν έλθει, και αν έλθει η ώρα, να διεκδικήσουν, εφ’ όσον απαιτηθεί, αποζημιώσεις από το Α/Κράτος! Προς το παρόν, αναμένουν παρακολουθώντας την πορεία του όλου θέματος.

Παράλληλα, συνομιλούν με την Ρωσία για τα Su-57 και τα Su-35, περισσότερο, για την ώρα, ως αντίδραση προς τις Η.Π.Α.!

Οι Η.Π.Α. προσέβαλαν την τ/αμυντική βιομηχανία και τον ίδιον τον νυν επικεφαλής της Κο Ντεμίρ, κλπ, με μια σειρά… «δυνατών» μέτρων, μια βιομηχανία, η οποία, κατά τους Τούρκους, καλύπτει πλέον ή εξυπηρετεί, αν θέλετε, το 70% των αναγκών των ΤΕΔ!

Στρατιωτικά:

   α. Συνεχίζουν να συνεργάζονται αγαστά με τους Ρώσους στην Β. Συρία, ενώ, σε λίγο, θα… υποχρεωθούν να κάνουν το ίδιο με την Ρωσία και στα νέα δεδομένα που θα θελήσει αυτή να διαμορφώσει και στην Μ. Θάλασσα, λόγω του νέου διαμορφωθέντος κλίματος στην Α. Ουκρανία – Χερσόνησο της Κριμαίας!

    β. Έχουν συνάψει φανερές και κρυφές στρατιωτικές συμφωνίες με χώρες των Βαλκανίων, όπως με την Αλβανία, την Βουλγαρία, Σκόπια, Κόσοβο, Β-Ε, συμφωνίες που «απλώνονται» σε πολλά επίπεδα! [Πχ Με την Αλβανία το στρατιωτικό της… σοβαρό(!) μέρος είναι σχεδόν… «αδελφό» εκείνου της εποχής του τ/ «Αγώνος Ανεξαρτησίας», 1919-1922, που είχαν τότε υπογράψει οι Τούρκοι του Μουσταφά Κεμάλ «ΑΤΑΤΟΥΡΚ», με τους Αλβανούς!

Οι ΤΕΔ φαντάζονται τους Αλβανούς, Αλβανούς τους οποίους, με τον ΡΑΜΑ στην εξουσία της χώρας του, ελέγχουν απολύτως,  ως ένα «δικό» τους αντίστοιχο και ανάλογο… «ΡΚΚ» μέσα στην Ελλάδα, μαζί φυσικά με τους όποιους «φυτεμένους» «δικούς» τους στην χώρα μας, είτε «Γκιουλενιστές», είτε «ISIS», και όποιους γενικώς άλλους, στην Ελλάδα, Αφρο-Ασιατο-Καυκάσιους Μουσουλμάνους… υποχείριά τους]!..

Σημειώνουμε ότι οι τ/στρατιωτικές αποστολές (στο πλαίσιο διεθνών ή και διμερών συμφωνιών της Τουρκίας) στα Βαλκάνια είναι γνωστές και τις… προσπερνάμε!

   γ. Είναι με στρατιωτικές αποστολές, είτε παρατύπως, είτε παρανόμως, (ως ΤΕΔ, με Νεο-Γενίτσαρους / Μισθοφόρους, με τον «ISIS», κλπ) και ασφαλώς και με την «ΜΙΤ» (αυτή ακολουθεί πάντα τις ΤΕΔ ή… της όποιας μορφής ΤΕΔ) και στην Λιβύη, πλην της Συρίας και του Β. Ιράκ, όπως και στις μόνες πραγματικά σήμερα φίλες της Τουρκίας χώρες, αυτές δηλαδή του Αζερμπαϊτζάν και του Κατάρ!..

    δ. Στην Κύπρο έχει ήδη προχωρήσει η Τουρκία σε πολεμική προετοιμασία, ούσα στο έπακρον καλυμμένη σε προσωπικό, μέσα και υλικά!

      ε. Ευρίσκεται επίσης στρατιωτικά στην Σομαλία, όπως και στην Ουκρανία, όπου έχει, όπως ισχυρίζεται, διαχωρίσει την θέση και στάση της προς την Ρωσία, την οποία έχει ενημερώσει ότι είναι αντίθετη με την εκ μέρους της προσάρτηση της Κριμαίας, καθώς και για τους «δικούς» της, όπως αναφέρει, τουρκογενείς Τατάρους της χερσονήσου, ενώ φέρεται να εκπαιδεύει στρατιωτικά, στελέχη των ΟΕΔ, καθώς και να συνεργάζεται μαζί της στον τομέα της «Αμυντικής Βιομηχανίας», κάτι που κυρίως ευνοεί την ίδια, υπό την έννοια ότι, επί ΕΣΣΔ, η Ουκρανία στρατιωτικά ήταν κυρίως ένα μεγάλο… Αποχωρητήριο(!) Στρατιωτικής… «Ρέπλικας» της «Ένωσης», επομένως δυνητικά θα μπορούσε να ήταν, όπως και να είναι και σήμερα ακόμα η Ουκρανία, ένας άκρως ενδιαφέρον στόχος, σχετικών με τα «εξοπλιστικά» γενικώς πληροφοριών! (Και σε θέματα «πυρηνικών»)!

Για παράδειγμα, οι Τούρκοι είχαν πάρει, πριν από αρκετά χρόνια, από τους Ουκρανούς S-300 «μαϊμού» (καταλαβαίνετε), προκειμένου να τους… μελετούσαν, κλπ, λόγω… Ελλάδος!.. (Αν δεν σφάλλω τους είχαν πάει αρχικά στην Άγκυρα).

Παράλληλα, οι Ουκρανοί επιθυμούν πρόσβαση στην τεχνογνωσία των τ/ΜΕΑ (αναγνωριστικών / καταγραφικών και επιθετικών), όπως και για αγορά τέτοιων όπλων, από την Τουρκία!..

Γενικά:

Η Τουρκία (ΤΕΔ) «νοιώθει» ότι πιέζεται (και) στρατιωτικά στην παρούσα φάση, προκειμένου να… συμμορφωθεί καιΕΠΙΤΕΛΟΥΣ(!)να επανακάμψει στην Δύση / ΝΑΤΟ, απ’ όπου με την γενικότερη, εδώ και μια 5ετία κυρίως, συμπεριφορά της δείχνει ότι έχει πλέον… ξεμακρύνει!

Αυτή η πίεση, πασιφανώς, και γενικώς, εκφράζεται από την μόλις πρόσφατα εκφρασθείσα θέση των Τούρκων (αφορά βεβαίως αυτή όλα τα Πεδία, ήτοι το στρατιωτικό, πολιτικό και οικονομικό), και η οποία λέγει, «μέσες – άκρες», πως, «οι Η.Π.Α. χρησιμοποιούν τα γονίδια των Ελλήνων, γονίδια που φοβούνται οι Τούρκοι, προκειμένου να ελέγξουν την Τουρκία»!..

Ειδικότερα, στο στρατιωτικό Πεδίο, η πίεση αυτή φραστικά «δείχνεται» με την αποστροφή του Κου Ακάρ στην παραπάνω συνέντευξη, σύμφωνα με την οποία, «TSK cumhuriyet tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor. Operasyon da eğitim de dahil», ήτοι «Οι ΤΕΔ βιώνουν την πιο έντονη(!!!) περίοδο στην ιστορία της ‘‘Τ.Δ.’’, και στις Επχ-σεις και στην Εκπ-ση»!..

Οι ΤΕΔ φοβούνται πια (και σκέπτονται πολύ σοβαρά), από μια αμερικανική απόβαση στο έδαφός τους, μέχρι και μια ρωσική όμοια, σε περίπτωση που τα «πράγματα» φτάσουν στο «μη παρέκει» και «υποχρεωθούν» να επιτεθούν στους Έλληνες, (αναφέρομαι ειδικά στο «Θέατρο Επχσεων Θράκης»), πράξη για την οποία, δεν μπορούν να είναι σίγουροι, (όπως και κανείς), για το τί αποτελέσματα θα επιφέρει, τοπικά και διεθνώς, πιθανώς άκρως αρνητικά γι’ αυτούς, όπως, σαν μια πρώτη σκέψη, πχ θα μπορούσε να ήταν μια ρωσική κάθοδος στα νώτα τους, κλπ, κλπ, κλπ!.. (Σας τα έχουμε παρουσιάσει πολλές φορές)!

Το γεγονός ότι ο ΡΤΕ έκανε τελικώς δεκτό το αίτημα των ΤΕΔ για το «Κανάλι», εργασίες για την διάνοιξη του οποίου, όπως εσχάτως ανακοινώθηκε αρμοδίως, θα αρχίσουν το φετινό Καλοκαίρι (εκτιμηθέν κόστος 10 δις $ Η.Π.Α.), φανερώνει τον συγκεκριμένο φόβο των ΤΕΔ, προκειμένου αυτές να διαφυλάξουν και διατηρήσουν την Πόλη, από τυχούσα, εκ Δυσμών, επίθεση εχθρικών δυνάμεων εναντίον της! (Ελληνική κυρίως επίθεση, όπως πχ μια «αντεπίθεση… ευκαιρίας», μετά από μια ρωσική επίθεση στα νώτα των ΤΕΔ).

Η διάνοιξη αυτή εξυπηρετεί κυρίως λόγους στρατιωτικής αμύνης της Πόλεως (τα λοιπά, περί «Μοντρέ», περί «Επιβαρύνσεως του Βοσπόρου», κλπ, που ακούμε, αν δεν είναι λογικοφανείς ή λογικές -έστω-… παπαριές, είναι σίγουρα θέματα που δευτερευόντως απασχολούν την Τουρκία σήμερα) και «εν εκτάσει» η υπόψη διάνοιξη εξυπηρετεί την άμυνα του τ/… ηπειρωτικού εδάφους, αφού η «Πύλη» της Τουρκίας είναι -γενικώς- η Κων-πολις, πόσο μάλλον «εκ Δυσμών», δεδομένων και των «ΝΑΤΟΪΚΩΝ» σχεδίων, δυνάμεις του οποίου προφανώς, αν απαιτηθεί, θα… «περπατήσουν», για την Πόλη, πάνω στην… «Εγνατία»!..

Το «Κανάλι» θα είναι η τελευταία, από Δυτικά, ουσιαστικά σοβαρή «Γραμμή Αμύνης» των ΤΕΔ, μετά απ’ αυτήν της «Ζορλού ή Μπουγιούκ Τσεκμετζέ – Τσατάλτζα – Μ. Θάλασσα», γραμμές που αποτελούν (καθ’ υπερβολήν ασφαλώς), την σύγχρονη, προ της Πόλεως, τ/… «Γραμμή Μαζινό»!..     

Η επίσκεψη του Κου Ακάρ στο Λονδίνο, στις 08-04-2021, κατόπιν προσκλήσεως του Α/ΥΠΑΜ Κου Ουάλας, εκτιμούμε πως, δεν θα πρέπει να ειδωθεί ανεξάρτητα (και ασφαλώς στο στρατιωτικό της αντικείμενο / στο στρατιωτικό της “κομμάτι” – μέρος), απ’ όλη αυτήν την γενικότερη πίεση που υφίσταται σήμερα από την «Διεθνή Εξουσία», δια των Η.Π.Α., η Τουρκία, προκειμένου να ενδώσει και να αποχωρήσει της πολιτικής ο ΡΤΕ!..

Η Τουρκία, αλλά και όλοι μας, δεν θα πρέπει να μην συνυπολογίζουμε πλέον και τις «Μυστικές Πρόνοιες» της Συνθήκης της Λωζάννης, του 1923, επικειμένου και του 2023, «Πρόνοιες» που φέρνουν στο προσκήνιο, δυναμικά και πάλι, το «Ηνωμένο Βασίλειο»! (Σας τα έχουμε πει, γράψει και εξηγήσει)!..

Δεν είναι τυχαίο ότι οι Βρετανοί ολοκληρώνουν σύντομα έναν νέο υπερσύγχρονο στόλο, ικανό να αντιμετωπίσει με επιτυχία, τις όποιες σύγχρονες προκλήσεις παγκοσμίως, ούτε τυχαίο ότι οι Βρετανοί ανέφεραν πως αυξάνουν κατά 40% το ποσοστό των βαλλιστικών τους -γενικώς- όπλων, κάτι που έκανε τους Ρώσους κυριολεκτικά να… λυσσάξουν!.. (Εσείς «πείτε» «Κεφαλών»)!..

Φυσικά, μπορεί ο Κος Ουάλας να ζήτησε, «ευλογώντας τα γένια» των Τούρκων και των ΤΕΔ, πχ Α-Τ συνεργασία στο θέμα των τ/ «ΜΕΑ», εκφράζοντας τον προσωπικό του θαυμασμό, όπως και αυτόν των ΒΕΔ!..

Αυτό όμως θα ήταν σίγουρα το… «έξυπνο όχημα»… προσέγγισης του Τούρκου!..

Άντε, να είπε ακόμα στον Κο Ακάρ, ο Κος Ουάλας, και «2 λόγια» για μια πιο «θελκτική» στάση της Τουρκίας, προς τον «Διεθνή Παράγοντα», στις επικείμενες συνομιλίες για το «Κυπριακό», στα τέλη Απριλίου!..

Η εκτίμησή μας είναι όμως πως ο Κος Ουάλας θα θέλησε, στην παρούσα φάση, να… ηρεμήσει / να… χαλαρώσει τους Τούρκους, … συμβουλεύοντάς τους να… «γυρίσουν σπίτι τους», εγκαταλείποντας το περίφημο, (μετά το 2016 και το αποτυχόν αμερικανο-γκιουλενικό στρατιωτικό «Κίνημα»), στρατιωτικό τους Δόγμα, αυτό της «Επιθετικής Αμύνης», που θέλει την Τουρκία να ξεκινά την άμυνά της, απ’ το έδαφος του κάθε φορά –εκτιμώμενου – απ’ αυτήν, ως αντιπάλου!

Θα πρέπει δηλαδή, με άλλα λόγια, να πάψει να είναι η Τουρκία ένα στρατιωτικά «φουσκωμένο μπαλόνι» ή έστω ένα «σκληρό βραστό αυγό», αφού στις περιπτώσεις αυτές το μεν μπαλόνι, κάποια στιγμή, όντας υπερ-φουσκωμένο, θα σκάσει απότομα και οριστικά, το δε αυγό θα σπάσει… εύκολα, στην πρώτη σοβαρή επαφή του με ανένδοτη… επιφάνεια και θα διαλυθεί!..

Πιστεύουμε, πως μια σοβαρή παγκόσμιος δύναμη, και μάλιστα αναγεννόμενη, όπως είναι η τωρινή Μ. Βρετανία, δεν μπορεί να μην ζητάει τώρα από την Τουρκία, κάτι τέτοιο!

Ήδη ζητήθηκε, έστω και έμμεσα, από την Τουρκία να αποχωρήσει από την Λιβύη, ενώ το αυτό θα προκύψει σύντομα ως ανάγκη(!) και μάλιστα της ίδιας της Τουρκίας, να αποχωρήσει και από το Β. Ιράκ, όπως και από την Β. Συρία!..

Φυσικά, παντού η Τουρκία, δια της στρατιωτικής εκπαιδεύσεως δυνάμεων φιλικών προς αυτήν (ακόμα και δια «Τρομοκρατικών Οργανώσεων», με τις οποίες σχετίζεται και τις οποίες ευσχήμως ελέγχει) και κυρίως δια του άφθονου ρέοντος χρήματός της, που κυρίως «σκορπά» η «ΜΙΤ», «όπου δει», ήτοι όπου κρίνει ότι απαιτείται, (με χρήμα σε «πρόσωπα», Ομάδες, Οργανώσεις, κλπ) θα έχει παρουσία, τουλάχιστον σε πρώτον χρόνο, στις περιοχές, απ’ όπου θα αντιληφθεί, αργά ή γρήγορα, πως θα πρέπει να αποχωρήσει οριστικά!..

Πριν «κλείσουμε» την παράγραφο «4», οφείλουμε εμφαντικά να σημειώσουμε πως οι Τούρκοι φοβούνται τον μείζονα εκ των εσωτερικών τους εχθρών, ήτοι αυτό που ονομάζεται «Κουρδικός Παράγων», ένας «παράγων» που λειτουργεί υπονομευτικά και διαλυτικά για το τ/Κράτος, με τ/… υπαιτιότητα και κυρίως εκφράζεται με τον ένοπλό του αγώνα, που έχει ως… «Σημαιοφόρο» το «ΡΚΚ» και τις όποιες παραφυάδες του, στην Τουρκία, στην Συρία και στο Β. Ιράκ!

Ένα Κουρδικό ομοιογενές Κράτος (4… χωρών, καταλάβατε), είναι ακόμα, για μια σειρά από λόγους, δύσκολο να δημιουργηθεί! Ένας όμως αυτόνομος «Κουρδικός Χώρος» μικρός ή μεγαλύτερος, ανάμεσα στην νοητή ευθεία Ρωσία – Ισραήλ, θα εξυπηρετούσε, εκτός από την ιστορική ΑΛΗΘΕΙΑ και ΔΙΚΑΙΟΣΥΝΗ, και το κύριο ζητούμενο, που δεν έπαψε να είναι και όπως φαίνεται, δεν θα πάψει να είναι η ασφάλεια του Ισραήλ!..

Δεν είναι τυχαίο ότι το «Κουρδικό» τυραννάει την Τουρκία, ως μη διαρκής χαίνουσα πληγή, από το 1978 ή -άντε- από το 1984 (15-08), δηλαδή 43 χρόνια ή έστω… 37 (σχεδόν 40 χρόνια), έχοντας στοιχήσει δεκάδες χιλιάδες νεκρούς σε στελέχη και απλούς Τούρκους πολίτες, αλλά και δις $ Η.Π.Α. στην τ/Οικονομία!

Οι Η.Π.Α., από το 2016 μόνον, έως σήμερα, έχουν εκπαιδεύσει στην Β. Συρία περισσότερους από 50.000 Κούρδους μαχητές, ενώ τους έχουν ενισχύσει με… «Παπάδες», σε ό,τι αφορά οπλισμό, μέσα και υλικά, πάσης φύσεως!

«Τώρα», οι Αμερικανοί εκπαιδεύουν 2.000 Κούρδους στην Β. Συρία, ενώ συζητάνε μαζί τους για να τους παρέξουν  / για να τους πουλήσουν από μεταφορικά και ΕΕ/Π, μέχρι και «Ντρόουνς», εξοπλισμό, στον οποίον, παράλληλα, και τους εκπαιδεύουν!..

Οι Αμερικανοί στο Πεδίο, δεν παραλείπουν να εκφράζουν, «λόγοις» και «έργοις», και την -εκτός της πολιτικής αναγκαιότητος- υπέρ των Κούρδων θέση τους, και την ψυχική προς αυτούς υποστήριξή τους, για «το δίκαιον του αγώνος τους», κλπ! Για άλλη μια φορά, εόρτασαν και φέτος μαζί τους το «ΝΕΒΡΟΥΖ», δηλαδή την Κουρδική «Πρωτοχρονιά», προκαλώντας και πάλι την μήνιν των Τούρκων!..

Οι Τούρκοι τέλος, να «πούμε» ότι έχουν ενοχληθεί πάρα πολύ και με τις στρατιωτικές ασκήσεις και συμφωνίες της Ελλάδος, με Κράτη, όπως την Αίγυπτο, το Ισραήλ, τα Η.Α.Ε., την Σ. Αραβία, την Κύπρο, και την Γαλλία!..

Γενικότερα, θα το «πούμε» και σε άλλη… παράγραφο, έχουν ενοχληθεί με την παρουσία ΜΗΤΣΟΤΑΚΗ στην θέση του Π-Θ στην Ελλάδα, αφού πλέον έχουν… «θέματα» με την Ελλάδα, την οποίαν σχεδίαζαν «εύκολα» να… καταβροχθήσουν!..

Αίφνης, με την όλη ε/στρατιωτική παρουσία στην περιοχή μας, όπως και με το «ξαναχτίσιμο» των ΕΕΔ, οι Τούρκοι «τσίνισαν», ως άλλος «Οίστρος» σε… Μουλάρι!..

Δεν είναι λίγο φίλοι μου, αν το σκεφτείτε καλά, να σου χαλάει κάποιος την… μαγιονέζα, πόσο μάλλον όταν αυτός ο «κάποιος» είναι ο Έλληνας και εσύ είσαι ο ΑΛΑΖΟΝΑΣ και ΥΠΕΡ-ΦΙΑΛΟΣ σημερινός Τούρκος!

Η Ελλάδα, μέχρι αυτήν την χρονική στιγμή, με την έξυπνη απλώς, και ασφαλώς βασισμένη στην απλή λογική, εξωτερική της πολιτική, αυτή των Κ.Κ.Μ. – Δένδια, όπως και στην θέλησή τους να την κάνουν αυτήν πράξη, «χάλασε» την τ/… μαγιονέζα της πολιτικο-στρατιωτικής στρατηγικής ή ίσως ορθότερα της πολιτικο-στρατιωτικής τακτικής, ήτοι της «Τακτικής της Ημισελήνου» / «Hilal Taktiği», (καταλαβαίνετε), με την οποίαν προσπάθησε η γείτων, στο πλαίσιο της αγαπημένης-της γενικώς τακτικής, αυτής της «Τανάλιας», να σπάσει και να λειώσει σαν το καρύδι, την Ελλάδα!..

Και αν δεν συμφωνείτε ότι η Ελλάδα εξουδετέρωσε αυτήν την παραπάνω τ/τακτική στο Πεδίο, έχοντας εσείς ίσως -τυπικά- δίκιο, θα πρέπει να δεχτείτε και να δεχθούμε όλοι, ότι, με την δική της αντίρροπη τακτική, η Ελλάδα «ισοφάρισε» την Τουρκία, προβάλλοντας απέναντι στην Τ/Ημισέληνο, την δική της… «Ημισέληνο», διαφορετικής βεβαίως φοράς και κατευθύνσεως, αυτής των Τούρκων!.. (Να θυμίσουμε εδώ ότι η «Ημίσεληνος» είναι ελληνικό σύμβολο, που έκλεψαν οι Οθωμανοί από τους Βυζαντινούς μας προγόνους)!..

Ειδικότερα, ως κύριο «Όπλο» κατά της Ελλάδος, οι Τούρκοι προβάλλουν την «Γαλάζια Πατρίδα», που «προοπτικά», ως σχέδιο, επαναφέρει ουσιαστικά, αν πετύχει, την Ελλάδα στην «Μελούνα»!.. (Πρόσφατα ο δημ/φος Μουράτ ΑΚΑΝ δήλωσε, μεταξύ άλλων, πως οι Τούρκοι παρακολουθούν στενά τα νησιά Λέσβο και Ρόδο)!..  

Μοιάζει, η όλη κατάσταση, σε μία… Ε-Τ «Χειροπάλη»… Ημισελήνων!.. Έ, Τούρκοι;

Οι «ΑΓΓΕΛΟΙ» είναι βέβαιοι πως, ο Κος ΑΚΑΡ αυτήν την παραπάνω λογική ελληνική «Συμπεριφορά Πεδίου», απέναντι στην προβληματική της τ/υγείας τ/… λαιμαργία (sic), είναι που προφανώς αναφέρει ως ελληνική ανήθικη και παράνομη συμπεριφορά! (Ακάρ: «Η Ελλάς κινείται με ανήθικο και παράνομο τρόπο»)!..

«ΕΛΕΟΣ Κε ΑΚΑΡ(!)» ή τουρκιστί «AMAN KOMUTANIM, AMAN! INŞAF AĞABEYM, INŞAF»!..

Στο σημείο αυτό καλούμε τον Κο Ακάρ να προσέξει την τ/ρήση: «Είναι κατάρα να γίνει κανείς Βεζύρης του Σουλτάνου»!..  

ΜΕΤΑ ΤΑ ΠΑΡΑΠΑΝΩ, ΟΙ ΜΕΝ ΤΟΥΡΚΟΙ ΘΑ ΠΡΕΠΕΙ ΝΑ ΑΝΑΣΤΟΧΑΣΤΟΥΝ, ΟΠΩΣ ΛΕΝΕ ΚΑΙ ΟΙ ΕΛΛΗΝΕΣ… ΦΙΛΟΙ ΤΟΥΣ ΟΙ «ΣΟΡΟΣ-ΣΥΡΙΖΑΙΟΙ», ΤΟ… ΜΠΟΪ ΤΟΥΣ, (ΜΙΑΣ ΚΑΙ ΟΙ ΤΟΥΡΚΟΙ… ΕΝΔΙΑΦΕΡΘΗΚΑΝ ΓΙΑ ΤΗΝ ΔΙΚΗ ΜΑΣ ΑΝΤΙΛΗΨΗ, ΠΕΡΙ ΤΟΥ ΔΙΚΟΥ ΜΑΣ… ΑΝΑΣΤΗΜΑΤΟΣ), ΚΑΙ ΜΑΛΙΣΤΑ ΠΟΛΥ ΣΟΒΑΡΑ, ΕΝΩ

Η «ΔΙΕΘΝΗΣ ΚΟΙΝΟΤΗΤΑ» ΘΑ ΠΡΕΠΕΙ ΚΑΙ ΑΥΤΗ ΝΑ… ΑΝΑΣΤΟΧΑΣΤΕΙ ΤΟ «ΟΡΙΟ ΑΝΤΟΧΗΣ ΠΙΕΣΕΩΣ» ΠΡΟΣ ΤΗΝ ΤΟΥΡΚΙΑ (ΛΕΓΕ ΜΕ… ΡΤΕ), ΕΧΟΝΤΑΣ ΕΚΤΙΜΗΣΕΙ ΚΑΙ ΟΛΕΣ ΤΙΣ ΠΙΘΑΝΕΣ ΑΝΤΙΔΡΑΣΕΙΣ… Σ’ ΑΥΤΟ, ΑΦΟΥ ΛΟΓΩ ΤΗΣ ΓΕΩΓΡΑΦΙΚΗΣ ΘΕΣΕΩΣ ΤΗΣ ΥΠΟΨΗ ΧΩΡΑΣ, ΟΙ ΟΠΟΙΕΣ ΠΙΘΑΝΕΣ ΑΝΤΙΔΡΑΣΕΙΣ ΤΗΣ, ΜΠΟΡΟΥΝ ΝΑ ΕΠΙΦΕΡΟΥΝ ΑΠΟΤΕΛΕΣΜΑΤΑ… «ΑΝΗΚΕΣΤΟΥ ΒΛΑΒΗΣ» ΣΤΗΝ ΠΑΓΚΟΣΜΙΟ ΚΟΙΝΟΤΗΤΑ!.. (Ανησυχούν τα δημοσιεύματα, όπως αυτό το πρόσφατο της «JP», που ανέφερε πως η Τουρκία ετοιμάζεται να συγκρουστεί με το Ισραήλ, την Ελλάδα και την ΕΕ, στην Α. Μεσόγειο)!.. 

 

«ΕΛΛΗΝΑΣ»

-/-