ΡΙΞΤΕ ΜΙΑ ΜΑΤΙΑ!

1.

ABD’nin operasyoncu ismi Rubin’den Başkan Erdoğan’a alçak tehdit: İdamla…

ABD’nin operasyoncu isimlerinden Michael Rubin, rahatsızlık geçiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye ile ilgili kaleme aldığı yazısında, Türkiye’de seçim sonrası kanlı darbe çağrısı yaparak, “Erdoğan ölümle gider” dedi.

ABD'nin operasyoncu ismi Rubin'den Başkan Erdoğan'a alçak tehdit: İdamla...
 28.04.2023 

 

ABD’nin operasyoncu isimlerinden CIA elemanı Michael Rubin, Türkiye’deki seçimler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili flaş bir yazı kaleme aldı. FETÖ destekçisi Rubin, rahatsızlık geçiren Başkan Erdoğan’a alçak tehditlerde bulunduğu yazısında Türkiye’de seçim sonrası kanlı darbe çağrısı yaptı. Rubin, Başkan Erdoğan’ı hedef aldığı yazıda “Erdoğan ya ölümle ya sürgünle ya hapisle ya da idamla gider” ifadelerini kullandı.

BATI MEDYASINDA BAŞKAN ERDOĞAN’IN RAHATSIZLIĞI GÜNDEM OLDU

7’li koalisyon desteklerine rağmen muhalefetin başarısız vaatlerinin seçmeni ikna edemediğini ve Başkan Erdoğan’a olan desteğin yüksek olduğunu dile getiren Batı medyasında bu kez gündem Başkan Erdoğan’ın ciddi bir hastalığı olduğu iddiaları oldu.

BAŞKAN ERDOĞAN CANLI YAYINDA ‘HELLALLİK’ İSTEMİŞTİ

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 7 ve ÜLKE TV ortak canlı yayınında mide rahatsızlığı geçirmiş, programa önce kısa bir ara verilmiş olsa da gerekli müdahale sonrası devam kararı almıştı. Canlı yayında verdiği sözü tutmak istediğini söyleyen ve yayını iptal etmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, “Sizlerden ve seyircilerimizden helallik diliyorum” diyerek vatandaşlardan helallik istemişti.

BATI MEDYASINDAN RESMİ AÇIKLAMALARA RAĞMEN ‘ERDOĞAN HASTA’ ALGISI

Olağanüstü seçim mesaisini yavaşlatan Erdoğan’ın bu kararı ise, spekülasyon çıkarmak için fırsat kollayan kimi kaynaklar için fırsat oldu. Yıllardır Başkan Erdoğan’ın sağlığı hakkında çeşitli spekülasyonlara imza atan Batı medyası, Erdoğan’ın rahatsızlığı ile ilgili resmi açıklamaları görmezden gelmeyi tercih ederek ciddi hastalık imalarında bulunmayı ihmal etmiyor. Birçok Batılı kaynakta, resmi olarak yalanlanmış açıklamalara rağmen hastalık spekülasyonları haberleri çıkmaya devam ediyor.

CIA ELEMANINDAN BAŞKAN ERDOĞAN’A ALÇAK TEHDİT

Başkan Erdoğan’ı hedef alan algı operasyonu haberlerinin ardı arkası kesilmezken ABD cephesinde akılalmaz bir yazı yayınlandı. Başkan Erdoğan’a olan düşmanlığıyla bilinen, CIA ve Pentagon’un psikolojik harp elemanı olarak kullandığı FETÖ destekçisi, Amerikan Girişimcilik Enstitüsünün (AEI) uzmanlarından Michael Rubin, skandal ifadelerle dolu bir analize imza attı.

“Erdoğan Ölürse Kutlama İçin Çok Erken Olacak” başlıklı skandal analizde, adeta tehdit içeren mesaj ve çağrılar yer aldı.

‘ERDOĞAN ÖLÜMLE, İDAMLA GİDER’

“Başkan Erdoğan’ın ciddi bir rahatsızlığı var ancak duyurulmuyor” iddiasında bulunan Rubin, adeta kanlı bir darbe çağrısında bulundu. Sözde demokrasi savunuculuğu yapan ABD’nin destek verdiği isim, demokrasi ile yönetilen bir ülkenin lideri için akılalmaz ifadeler kullandı. “Erdoğan ya ölümle ya sürgünle ya hapisle ya da idamla gider” gibi kan dondurucu sözler kullanan Rubin, Türkiye için darbe imasında bulunmayı ihmal etmedi.

‘ERDOĞAN ÖLÜRSE KUTLAMAK İÇİN ACELE ETMEYİN’

“Erdoğan ölürse kutlamak için acele etmeyin” diyerek ABD ve AB’ye seslenen isim, “Türkiye’de toplu tasfiye yapın” ifadelerini kullandı. “Türkiye’nin son 20 yılını silmek için ilkokullardan üniversitelere, ordudan kamuya her yere müdahale edilmeli” çağrısında bulunan Rubin, “doğru yolda” bir Türkiye için ABD ve AB’nin canla başla çalışması gerektiğini savundu.

FETÖ’YE DESTEK VERMİŞTİ

Nefret ve tehdit dolu ifadeler kullanan Rubin, daha önce de 15 Temmuz darbe girişimini savunmuş ve FETÖ’ye açıktan destek vermişti. Rubin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kaleme aldığı analizde bu kanlı kanlı girişimin Türkiye için “iyi bir şey” olduğunu yazmıştı.

KAYNAK: HABER7
Muhammet Arif GüreliHaber7.com – Editör
Haber 7 - Muhammet Arif Güreli

2.

Konuştukça uzuyor burnu Pinokyo’nun

ARİF ALTUNBAŞ
HABER7 YAZARI

Konuştukça uzuyor burnu Pinokyo’nun

  • 28.04.2023

Pinokyo konuşuyor, konuştukça uzuyor burnu. Yalan palavra ve iftira peşinden gelip dolaşıyor ayaklarına. Hayal ve ütopyalar buharlaşıyor hakikatin karşısında.

Ellerinde mahkum birçok belediye. İlgisizlik, bilgisizlik ve bakımsızlıktan perişan lime lime dökülüyor. Akılsız başın faturasını ayaklar ödermiş en sonunda. Vatandaş, verdiği oyun bedelini ödüyor.

Sadece bir avuç kent soylu şımarık azınlıklar var yanında. Altlarında son model arabalar, dillerinde yoksulluk ve fakirlik edebiyatı, hepsi de zil zurna takılmışlar bir yalanın ardına. Eğlence ve fuhuş partileri, uyuşturucu seansları, gelecek zamanın baharı, Kafdağı ütopyaları ve içki sofraları.

Pinokyo konuştukça konuşuyor ve uzadıkça uzuyor burnu.

‘’Bana oy verin, 6 ayda uçuracağım Türkiye’yi’’, ne isterseniz bedeva diyor Pinokyo ama, yalancı çobanın sözüne kimse inanmıyor. Kan ve leş kokusu almış akbabalar dolaşıyor ülkemin üzerinde. Ve kurt postuna bürünmüş uyuz çakallar.

Yürüyen merdivene binmeyi beceremeyen ahmaklar, Konya’yı kaza yapan salaklar, Akdeniz bölgesini Güneydoğu Anadolu bölgesi sananlar, Maraş’ a Antep, Adıyaman’a Diyarbakır diyen şaşkınlar, okuduğu ayete Erbakan’ın sözü’’, Hz. Aliye fikir adamı diyebilecek kadar cahil fırıldaklar Everest tepesini Çankaya yokuşu zannediyor.

Milletimizin dini, tarihi, kültür değer ve hassasiyetlerinden habersiz cahillerin zır denilen dibi, pusulasını şaşırmış batıya öykünen zibidi, Türkiye’nin amiral gemisine kaptan olmak isteyen bir eli kandilde bir eli Londra’da biri

Pinokyo, karabasan gibi destursuz giriyor ülkemin rüyalarına. Sermek istiyor milleti ve devleti emperyalizmin ayaklarına. Çevresindeki çifte standarlı kalpazanlarla ve hainlerle, ne halt yemiyorlar ki birkaç oy ve milletvekilliği hesabına?

Pinokyo konuştukça uzuyor burnu. Uzuyor yollar, uzuyor vadettiği gelmeyecek baharlar. Aydınlığa karşı savaşıyor karanlığın mankurtları yarasalar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış,  bunu öğrenememiş Pinokyo daha.

Defolu bir tarihi sırtlamış omuzlarına, ‘’ben falan geliyorum’’ diyor bir kukla meydanlarda. Nereden nereye, nasıl ve neden, kiminle ve ne yapmaya geliyor Amerika ve Avrupa’dan gaz alıp millete gas veren ve ortalığı pis kokulara boğan bu adam!

Arkasında esiyor batının ve emperyalizmin hain rüzgarı. Yalandan parlıyor gözleri, sanki birer otomobil farı kulakları. Uçuyoruz bir bilinmeze, yelkenler fora. İstikamet batının tefeciler ve faizciler çıkmazları.

Pinokyo konuştukça konuşuyor ve uzadıkça uzuyor burnu.

Fonlanan medya, fitnenin çeteleri troller, çemkiriyor gece gündüz sağa sola. Ulumalar havlamalar, zırlamalar hırlamalar, karalamalar saldırılar karışıyor kalabalıkların uğultusuna. Omurgasız ve sürüngen olunca insanlar kokuşuyor meydanlar, ayağa düşüyor ahlak, dürüstlük ve politika işte bu kadar.

Bunca cehalet ve ihanet karşısında sarsılır temelsiz temeller, kırılır bindikleri arabalardaki mil,  şanzıman dağıtır, debriyaj sıyırır, tutmaz frenler artık. Yuvarlandıkça yuvarlanır insan bir felaket çukuruna.  Milli Görüş Saadet ve bak geliyor felaket.

Eskaza yarın, bütün bileşenleri ile en önde bitirirse yarışı pinokyo.  İktidardadır zulüm ve yeniden fitne. Ayakkabısı ile seccadeye basar, sarhoş ezana küfreder ibne. Ezan susturulur, camiler diskotek olur yine, Müslüman yerli düşman sayılır. Yürür zulüm ve işkence, baskı ve terör milletin üzerine üzerine.

Pinokyo konuştukça konuşuyor ve uzadıkça uzuyor burnu.

Şu ayak takımının hepsini toparlayıp bir araya getirseniz yine de onlardan bir baş ve bir Tayyip Erdoğan olmaz. Aslında onlar da bilir bu gerçeği ama inat, nefret ve domuzluğundan… Dini diyaneti, aklı fikri, vicdanı izanı, kalbi gönlü, gözü kulağı Hakka ve hakikate dönük olan herkes insan bilir gündüzle geceyi. Kime sorsan çözer Türkiye için batıda kurgulanan bu alçak bilmeceyi.

Yalancının dini imanı yoktur, hak ve hukuk dinlemez Ama takılır peşine bir sürü MAL.

Kötüler kötülükler, sapkınlar sapıklar, eğriler ve yamuklar, yalancılar ve iftiracılar, vatan ve milleti düşmanları ülkeyi beş paraya satar. Bir millettir Müslümanlar. Bir devlettir. Vahdet içinde kesret, kesret içinde HAK ve hakikat, adalet ve selamettir onlar.

Pinokyo konuştukça konuşuyor ve uzadıkça uzuyor burnu, yalanın saltanatı seçim sadığına kadar. Sandıktan sonra mallarla birlikte düşen nalları pinokyo toplamaya başlar. Yalancı pehlivan çıkar da çıkar meydana, yenilir de yenilir, serilir de serilir paspas gibi yere.

Ve yürür erleri Türkiye’nin. Yürür üstüne yalan ve zulmün.

Arif Altunbaş, Haber 7

3.

Millet İttifakı’nın S-400 ve F-35 planı belli oldu: ABD’yi tatmin edeceğiz

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz, S-400’lerden vazgeçmeyeceklerini ancak ABD ve diğer NATO müttefiklerini de tatmin edecek bir çözüm bulacaklarını söyledi.

20.04.2023
CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz, Newsweek dergisine konuştu.

14 Mayıs’ta muhalefet iktidar olursa, ABD’yle ilişkileri düzeltmeyi amaçladığını kaydeden Çeviköz, F-16 satışı konusunda da Washington’la ilerleme sağlamayı umduklarını söyledi.

Çeviköz, Türkiye’ye F-16 satışı kapsamında 20 milyar dolarlık anlaşmanın bir başlangıç noktası olabileceğini belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal ÇeviközKılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz

“ABD’YLE YENİ DÖNEM BAŞLAYABİLİR”

Kılıçdaroğlu’nun da Millet İttifakı’nın seçim zaferinin Ankara ve Washington arasında savunma işbirliği alanında yeni bir dönem başlatabileceğine inandığını kaydeden Çeviköz, “Seçim sonrası yeni iktidar döneminde iç politikadaki demokratikleşme süreci ve yeni dış politika vizyonuyla beraber, Türkiye-ABD ilişkilerinin de daha fazla açılımlara ve ufka sahip olacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Çeviköz ayrıca, Kılıçdaroğlu öncülüğündeki yeni hükümetin, Erdoğan döneminde Türk-ABD ilişkilerine verilen zararı onarmaya çalışacağını ifade etti.

Tüm uçuşlarını yapmış ancak Türk Hava Kuvvetleri'ne iade edilmeyen ilk F-35, 18-0001 kuyruk numarasıyla uçuş yapmıştı.Tüm uçuşlarını yapmış ancak Türk Hava Kuvvetleri’ne iade edilmeyen ilk F-35, 18-0001 kuyruk numarasıyla uçuş yapmıştı.

“F-35 PROJESİNE GERİ DÖNME İSTEĞİMİZİN TEMEL PRENSİBİ, ABD’YLE SAVUNMA SANAYİİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ YAPMAK”

NATO’yla da birlikte çalışmak istediklerini kaydeden Çeviköz, 5. nesil savaş uçağı F-35 programına geri dönüşün “Millet İttifakı Ortak Politikalar Mutabakatı” metninde de yer aldığını vurgulayarak, “Ancak F-35 projesine girmek zor olacak. Lakin buradaki temel fikir de Türkiye ve ABD arasındaki savunma sanayii işbirliğinin devam etmesi meselesidir. F-35 sadece beşinci nesil bir proje. Gelecekte, belki de altıncı neslin oluşması için daha fazla teknolojik gelişme olacaktır. Aklımızdaki fikir, ABD ile koordinasyon ve işbirliği içinde Türk savunma sanayii üretiminin gelişimini sürdürme kararlılığımızı gösterme istediğimizdir. F-35 projesine geri dönme arzumuzu dillendirirken kastettiğimiz de budur” dedi.

Ankara'daki Mürted Hava Üssü'ne inen ilk S-400 paketiAnkara’daki Mürted Hava Üssü’ne inen ilk S-400 paketi

“PARASINI ÖDEDİK! S-400’LERDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ AMA ABD VE NATO MÜTTEFİKLERİMİZİ TATMİN EDECEK BİR ÇÖZÜM BULACAĞIZ”

Çeviköz, Rusya’dan S-400 savunma sistemi alımıyla ilgili soruya ise, olası muhalefet zaferinin ardından kurulacak yeni hükümetin S-400’lerden tamamen vazgeçme taahhüdünde bulunmayacağını söyledi:

“Elbette Türkiye bunları bir kenara atmayacaktır; çünkü parasını ödedik ve sistemi kurduk.”

“Türkiye’nin F-35 projesine yeniden dahil olmasının ya da ABD ile savunma sanayii işbirliğini ilerletmesinin önündeki en büyük engellerden birinin Ruslardan S-400 alımı olduğunu biliyoruz” diyen Çeviköz, “Anladığım kadarıyla; gelecekteki hükümet bu soruna bir çözüm bulmaya istekli olacaktır. Bu çözüme nasıl ulaşılacağı konusunda şimdiden bir yargıda bulunamam. Ancak iki tarafı da hem Türkiye’yi hem de ABD’yi tatmin edecek bir anlayış olacaktır. NATO müttefiklerimizin S-400’lerin Türkiye topraklarındaki varlığına ilişkin güvenlik endişelerini tatmin edebilecek çeşitli mekanizmalar ya da seçenekler olabilir. Bu kaygıları gidermek için pek çok olasılık olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

KAYNAK: HABER7
Erkan TaluHaber7.com – Dış Haberler Editörü
Haber 7 - Erkan Talu

4.

Haluk Bayraktar’dan, Bayraktar’ı hedef alan Kılıçdaroğlu’na sert tepki!

 

19.04.2023

BayKar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Bayraktar’ ile ilgili sorulan soruya ‘Özelleşme Türkiye için büyük risk’ sözlerine tepki gösterdi.

KILIÇDAROĞLU BAYRAKTAR’I İMA EDEREK ‘TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK RİSK’ DEDİ

Savunma Sanayii’deki özelleşmenin Türkiye için büyük bir risk olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu ‘Bayraktar’ı kast ederek yaptığı konuşmasında, “Eğer siz sadece özel sektöre verirseniz. Diyelim ki ‘arkadaşımız İHA’yı yapıyor’. Sadece özel sektöre verirseniz bu da Türkiye için büyük risk. Neden? Yarın fabrikayı kalktı Amerikalılara sattı. Ya da Katarlılara bizim tank-paleti verdiğimiz gibi Katarlılara verdi. Olmaz. Dünyanın bütün demokrasilerinde artı otoriter rejimlerinde savunma sanayii mutlaka devletle beraber yürümek zorundadır.” dedi.

‘OLASILIKLAR ÜZERİNDE FİRMAYA BÖYLE İTHAM ETMEK ÇOK TALİHSİZ’

Konuya ilişkin, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Gece Görüşü programında açıklamalarda bulunan Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar,

“Tabii maalesef bu tartışmalar bitmiyor. Ülkemizde son 20 yılda en çok başarı gördüğümüz sektör teknoloji sektörü. Özellikle Baykar yaptıklarıyla son 20 yılda ortada olan bir firma. Son 3 yılda Türk havacılığında ihracat birincisi. Bugün ekranlarda gösterilen Kızılelma savaş uçağı konseptine yeni bir paradigma getirdi. Baykar o kadar ülkenin yurtdışı operasyonları katkıları bitmiş de Baykar’ın… Böyle bir şey söz konusu değilken olasılıklar üzerinde firmaya böyle itham etmek çok talihsiz. Aynı partinin üst düzey yöneticileri daha önce de iftiralar attılar. Dava ettik, Türkiye’de savunma sanayinde hiçbir firma kendi başına değildi. Devlete beyan etmeden üretim yapamazsınız. Bu devletle olan bir şey. Biz 29 farklı ülkeye ihracat yapıyoruz. İhracat içinde devletten izin alınıyor. Onay alındığı zaman teknoloji ürünleri ihraç edilebiliyor. Baykar aynı zamanda Türkiye’nin en büyük bağışçı firması. Bu ülkeyi bırakıp gider miyiz. Firmamızı kimseye satmayız.” dedi.

‘BİR TANE YANLIŞ BULAMAYACAKLARI FİRMIMIZA İFTİRA ATIYORLAR’

Haluk Bayraktar, “Eleştirecek pek çok şey var. Türkiye İHA’yı İsrail’den alıyordu buna neden eleştirmiyordu. Biz Baykar olarak bu ülkenin geleceği için gençlerimize yönelik de çalışıyoruz. Bu sene TEKNOFEST’e 1 milyondan fazla gencimiz başvurdu. Maalesef seçim öncesinde partiler bir tane yanlış bulamayacakları firmamıza iftira atıyorlar. Rahmetli babam bu vakfı kurduğunda bize bir nasihat vermişti, ‘Hiç kimseden nakdi yardım almayacaksınız’ diye. Bir şekilde burada bir açık bulunup böylesine önemli bir kazanımı halkın nazarında gözünden düşürmek istiyorlar. Bu işler buraya halkımızın desteğiyle geldi, bundan sonra da aynı destekle ilerleyecek. Kızılelma harp arenasında yeni destek. Bu uçuşlar esnasından binlerce parametreler var. Bugünkü uçuşta Kızılelma ilk defa ön ve arka tekerlerini açarak uçuşunu yaptı. Test uçuşları Teorik ortamda yapılan tüm çalışmaları pratikte de doğrulanması anlamına geliyor. Bayraktar TB3’ünde test uçuşlarını önümüzdeki aylarda gerçekleştirmek istiyoruz. Önümüzdeki yıl boyunca TCG Anadolu gemisine TB3 ve Kızılelma’nın iniş kalkışları için çalışacağız. Bu noktaya adım adım, kendini ispatlaya ispatlaya geldik. Millet sahip çıktığı sürece ben bu işlerin durdurulamayacağını düşünüyorum. Son 3 yılda tek bir ürünle savunma sanayiinde ihracat rekoru kırıyoruz ben buna neden saldırıldığını anlayamıyorum.” diyerek tepki gösterdi.

5.

MMU için sürpriz isim iddiası… Tören için gün sayılıyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 1 Mayıs’ta düzenlenmesi planlanan törende MMU için “Türk Yıldızı” isminin verileceği konuşuluyor. Ayrıca törende ANKA ve Hürjet’in de ilk uçuşunu gerçekleştireceği de söylentiler arasında.

MMU için sürpriz isim iddiası... Tören için gün sayılıyor!
 19.04.2023 

 

Türkiye savunma teknolojisinde önemli bir rol oynayacak olan MMU için heyecanlı geri sayım başladı. 1 Mayıs tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan törende, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen Milli Muharip Uçak (MMU) için motor çalıştırma ve taksi testleri yapılacağı söyleniyor.

40 yıllık tecrübe aktarılacak... Yazılım ekiplerinin çalışmaları MMU'da buluşuyor!

40 yıllık tecrübe aktarılacak… Yazılım ekiplerinin çalışmaları MMU’da buluşuyor!

18 MART’TAKİ TÖREN ERTELENMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleşecek olan Roll Out töreninde MMU’nun motor çalıştırması ve taksi testleri gerçekleştirilecek. Hazırlanan plana göre, bir aksiliğin çıkmaması durumunda savaş uçağının temel prototibinin ilk uçuşunun bu yıl gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Ayrıca Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir tarafından son zamanlarda yapılan açıklamaya göre ilk uçuşun 2024’e kayabileceği söylenmişti. Daha sonra. Milli Muharip Uçak (MMU) için 18 Mart 2023’te törenin yapılması için planlamalar yapılmıştı ancak 6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş depremi nedeniyle bu tören ertelenmişti.

MMU 5 yılda tamamlanarak, Kasım 2022’de son montaj hattına girmişti. MMU, adının anılmaya başlandığı ilk andan itibaren gerek ülke içinde olsun gerek ise ülke dışında olsun birçok yerde gündeme gelmişti.

Milli Muharip Uçak için sensör füzyonu geliştirildi

Milli Muharip Uçak için sensör füzyonu geliştirildi

HÜRJET VE ANKA İÇİN TAKVİMLER 1 MAYIS’I GÖSTERİYOR

Yeni Nesil Muharip İnsansız Uçak Sistemi ANKA-3, ilk uçuşu için gün sayıyor. TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil, Savunma teknolojisinde yerini alması beklenen ANKA-3’ün ilk uçuşuna çok yakın olduğunu belirtti.

HABERTÜRK canlı yayınına konuk olan TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, ANKA-3’ün önümüzdeki günlerde ilk uçuşunu yapacağını açıkladı. Bazı kaynaklara göre ANKA 3’ün uçuş tarihinin 1 Mayıs olduğu belirtiliyor. TUSAŞ Genel Müdürü Pro. Dr. Temel Kotil konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamada “ANKA-3 önümüzdeki günlerde uçacak.” dedi.

Ayrıca 2 Şubat’ta motor testlerinin yapıldığı Hürjet için de 1 Mayıs uçuş planı arasında olduğu söyleniyor.

MMU, Hürjet, ATAK 2... TUSAŞ duyurdu: Dünyanın en iyisi olacak!

MMU, Hürjet, ATAK 2… TUSAŞ duyurdu: Dünyanın en iyisi olacak!

İSMAİL DEMİR: CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN AÇIKLAYACAK

Türk savunma sanayisinde önemli katılımların gerçekleşeceği törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MMU ve ANKA-3’e bir isim vermesi konuşuluyor. Bilindiği üzere bir önceki yıllarda T625 helikopterine Erdoğan ‘GÖKBEY’ adını vermişti. İsmail Demir konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamalarda;

“MMU projenin adı, uçağa bir isim koyulacak. İsim koymada belli süreçler var. Personelden katkıda bulunanların isimlerini topluyoruz. Cumhurbaşkanımız törenle adını ilan edecek.” ifadelerine yer verdi.

Tolga Özbek’in haberine göre MMU için ortaya atılan isimlerden birinin de “Türk Yıldızı” olduğu söyleniyor.

KIZILELMA ve MMU için kritik ürün ortaya çıktı! TOYGUN geliyor

KIZILELMA ve MMU için kritik ürün ortaya çıktı! TOYGUN geliyor

KAYNAK: HABER7

6.

Azerbaycan’dan Türkiye hamlesi! Dev rakamı duyurdu…

Şideetli iki depremin merkez üssü olan ve büyük yıkımların yaşandığı Kahramanmaraş için Azerbaycan harekete geçti. Azerbaycan Millet Meclisi Başkanvekili Adil Aliyev, Kahramanmaraş için 100 milyon dolar yardım ayırıldığını duyurdu.

 19.04.2023 
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’nin yardımına ilk koşan ülke olan Azerbaycan, deprem illerine yönelik maddi desteğini sürdürecek. Azerbaycan, Kahramanmaraş’ın yeniden inşası için 100 milyon dolarlık bir yardım bütçesi hazırladı.

Depremlerin ardından arama kurtarma ve insani yardım ekibiyle Türkiye’nin yaralarını sarmaya yardım eden Azerbaycan, maddi desteklerine de devam ediyor. Türkiye Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği’nce düzenlenen iftar programına Azerbaycan Millet Meclisi Başkan Vekili Adil Aliyev de katıldı.

“ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”

Aliyev, bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, önceki gün 6 Şubat depremlerinin merkez üssü Kahramanmaraş’ı ziyaret ederek bölgede incelemelerde bulunduklarını söyledi.

Aliyev, “Depremden hemen sonra çocuğundan yaşlısına tüm Azerbaycan, Türkiye’nin yanında olmak istedi ve oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, Kahramanmaraş için 100 milyon dolar ayırdı. Azerbaycan Caddesi’nin yeniden inşa edilmesine destek olacağız. Oradaki arazileri de gezdik. Yakın günlerde yeni çalışmalar başlayacak. Elimizden geleni yapacağız. Bir millet olduğumuzu her zaman göstereceğiz. Önderimiz Haydar Aliyev’in dediği gibi, Türkiye’nin sağlığı bizim sağlığımız, Türkiye’nin inşası bizim inşamızdır” diye konuştu.

Aliyev, Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılmasında Türkiye’nin bütün imkânlarıyla Azerbaycan’ın yanında durduğuna vurgu yaparak, “Bizim milletimiz her zaman bir olarak var olacak. Milletimizi, kardeşliğimizi sevmeyen devletler çoktur. Ama biz bir olarak onlara karşı durmayı başarmalıyız. Türkiye’mizin kısa zamanda büyük başarılar elde ettiğini bilerek, her zaman Türkiye’mizin arkasında olduğumuzun bilinmesini isteriz” dedi.

KAYNAK: SABAH GAZETESİ
Bahadır ALEMDARHaber7.com – Editör

7.

Seçimlere dış müdahale -I

DOÇ DR. ENES BAYRAKLI

Seçimlere dış müdahale -I

  • 25.04.2023

Birçok açıdan Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kritik seçimler 14 Mayıs tarihinde yapılacak. Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Seçimlere sadece 21 gün kaldı. Seçim tarihi yaklaştıkça da seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik girişimler hız kazanıp görünür hale geliyor.

Bloomberg bundan birkaç ay önce Türkiye’deki seçimleri 2023 yılında dünyadaki en önemli seçim olarak nitelendirmişti. Bundan dolayı da yabancı güçlerin seçimlere kendi çıkarları açısından müdahil olmaya çalışacakları da bir sır değil ve her seçim döneminde olduğu gibi bu seçim döneminde de seçimlere dış müdahale tartışılıyor.

Zaten Amerikan Başkanı Biden da daha seçilmeden önce verdiği bir mülakatta Türkiye’deki seçimlere müdahale edeceklerini “onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup onları destekleyip Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle” diyerek açıkça beyan etmişti. Yine her seçim döneminde olduğu gibi bir kısmı doğrudan devlet bir kısmı da dolaylı olarak devlet güdümünde olan BBC, Voice of Amerika ve Deutsche Welle gibi Batılı Medya organları da 14 Mayıs seçimlerini ülke çıkarlarına yönelik etkileme adına dezenformasyon, ajitasyon ve provokasyon içeren yayınlarına başlamış durumdalar.

Bu yazı ve bundan sonraki birkaç yazımda seçimlere dış müdahale kavramını akademik düzeyde inceleyip Dünya ve Türkiye tarihinden örneklerle işlemeye gayret edeceğim.

Fransa’nın 1796 yılındaki ABD Başkanlık seçimlerine müdahalesi örneğinde görüldüğü üzere seçimlere dış müdahaleler uzunca bir süredir var olmasına rağmen ilginç bir şekilde akademik olarak son on yıldır ciddi bir şekilde inceleme konusu yapılmaktadır. Özellikle Rusya ve Çin’in son on yılda Amerika başta olmak üzere Batılı ülkeleri hedef alan seçim müdahaleleri bu seçim müdahalelerinin akademik düzlemde gündeme alınmasını da beraberinde getirmiştir.

Seçim müdahaleleri birçok devlet tarafından diğer devletlerin siyasi projeksiyonlarını etkilemek için gerçekleştirilen etkili ve giderek yaygınlaşan bir dış politika stratejisidir. Seçim müdahaleleri hedefledikleri ülkedeki seçim sonuçlarını sponsor ülkenin lehine olacak şekilde değiştirmeyi ve halkın tercihlerinin seçim sandığına doğru bir şekilde yansımasına engel olmayı hedeflemektedir.

Devletler ulusal çıkarlarının başka bir ülkedeki aday ya da partilerden bir ya da birkaçıyla belirgin bir şekilde daha uyumlu olduğunu ve seçim sonuçlarını değiştirebilecek bir etki gücüne sahip olduklarını değerlendirdiklerinde hedef ülkenin sandığını stratejik bir hedef olarak belirleyebilir.

Son iki yüzyıldır giderek yaygınlaşan demokratik rejimler dünyanın farklı köşelerinde sandık sayısını artırdığı gibi seçimlere dışarıdan müdahale edilme ihtimalini de yükseltmiştir. Dahası, tasarımları gereği demokrasinin doğru işlemesine mâni olan bu müdahaleler açıktan yapılıp hedef ülkede yaygın bir kabul gördüğünde, hedefledikleri adayın seçilme şansını artırmaktadır. Bunun da ötesinde hedef ülkenin dış politika oryantasyonunda müdahale eden devletin ulusal çıkarları doğrultusunda değişimleri de berberinde getirmektedir.

DİRİLİŞ POSTASI

8.

Maalesef savaş devam edecek

İSMAİL YAŞA

Maalesef savaş devam edecek

  • 26.04.2023

Sudan’da Egemenlik Konseyi Başkanı General Abdülfettah el-Burhan komutasındaki ordu ile yardımcısı General Muhammed Hamdan Dagalu’ya bağlı Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar kısa süreli ateşkesin ardından yeniden alevlendi.

Birçok ülkenin vatandaşlarını tahliye etmeye başlaması Sudan’daki iç savaşın -ne yazık ki- uzun süre devam edeceğini gösteriyor.

Küresel ve bölgesel güçler Sudan’a yeni çatışma ve nüfuz paylaşımı alanı gözüyle bakarken uluslararası toplumun Suriye’de, Libya’da, Yemen’de ve daha birçok yerde olduğu gibi akan kanı durdurmada başarısız olacağını söylemek kehanet olmaz.

Sudan bölünmüş bile olsa hâlâ Afrika’nın ve İslam dünyasının önemli bir ülkesi, geniş tarım arazilerine sahip ve Kızıldeniz’e bakan stratejik bir konumda.

Çatışmaların devam etmesi Sudan’da çıkarları olan ya da Sudan üzerine hesapları olan ülkelerin önümüzdeki günlerde pastadan pay kapmak için yerel müttefiklerini destekleme yarışına girmelerine ve aktif bir politika izlemelerine yol açacaktır.

Sudan ordusu isyanın bastırıldığını ve temizlik operasyonunun başlatıldığını söylese de “Hımidti” lakaplı Dagalu ve destekçileri herhangi bir yenilgi itirafında bulunmuş değiller.

Ordu her ne kadar hava kuvvetleri sebebiyle şu an için HDK karşısında üstün olsa da Dagalu’nun sokak savaşlarında deneyimli milisleri sivilleri kalkan olarak kullanıp ordunun hava kuvvetlerini etkin bir şekilde kullanmasına engel olarak savaşı uzatabilir.

Bu arada kendisini destekleyen ülkeler aracılığıyla SİHA, uçak, helikopter ve hava savunma sistemlerine sahip olmaya çalışacaktır.

Sudan ordusundan çeşitli sebeplerle kopmalar olabileceği ve subayların saf değiştirebilecekleri de unutulmamalı.

Dagalu, bir yandan paramiliter ordusuna silah ve mühimmat desteği sağlamaya çalışırken diğer yandan da Sudan ordusuna karşı yürüttüğü savaşa uluslararası toplumun gözünde meşruiyet kazandırma arayışında.

Solcu azınlığın desteğiyle ülkeyi yönetmeye talip olan Dagalu, “demokrasi için” savaştığını, Abdülfettah el-Burhan’ın “radikal İslamcı” olduğunu ve orduda Ömer el-Beşir yanlısı çok sayıda subay bulunduğunu öne sürüyor.

Deve çobanı ve taciriyken bir önceki yönetim sayesinde milis gücü komutanı olup hızla yükselen Dagalu’nun bugünkü konumunu borçlu olduğu devrik lideri ve yandaşlarını şeytanlaştırarak meşruiyet elde etmeye çalışması Ömer el-Beşir’in Hımidti ve milisleriyle paralel ordu kurarak ülkenin başına sardığı belanın cezası olsa gerek.

HDK’nın politika danışmanı Yusuf İzzet, İsrail resmî medyasına konuşmuş ve İsrail halkı ile hükûmetine seslenerek şöyle demiş:

“Bizim Hartum’da maruz kaldığımız saldırı, ordunun gerçekleştirdiği ve İslamcı terör çetelerinin fırsat bildiği bir saldırıdır. Bize yapılan saldırının binlercesi, Hamas ve benzeri terör örgütleri tarafından İsrail’e yapıldı.”

İsrail şu an için taraf tutmak yerine çatışmaların Sudan’ı iyice güçten düşürmesini bekleme niyetinde.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise Hımidti’yi destekliyor ve çatışmaların tam göbeğinde.

Dagalu’nun resmi Facebook sayfasının BAE’den yönetildiği ortaya çıktı.

Sudan’ın komşusu Çad, HDK’ya karşı açıkça ordudan yana tavır alırken çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşmesinden korkuluyor.

Diriliş Postası

9.

Batıcılık ülkenin geleceğini tehdit ediyor

MUSTAFA YÜREKLİ

Batıcılık ülkenin geleceğini tehdit ediyor

22.04.2023

Bütün dünya, Afrika, Amerika ve Asya önce Batılılaştırıldı; 1950 sonrasında da Amerikanlaştırılıyor. Günümüzde Batıcılık deyince ülke yönetiminde, dünya sistemine boyun eğmeyi savunmak, Amerika ve güdümündeki Avrupa ülkelerinin dümen suyuna kendini bırakmak anlaşılmaktadır.

Politik bir pozisyon olan Batıcılık ve Amerikancılık, psikolojik ve sosyolojik bir durum olan yabancılaşma, günümüzde hemen her ülkenin karşılaştığı ciddi bir problemdir.

Toplum, yabancılaşma konusunda bilinçlenmeyince, Batıcılığa Batıcılıkla karşı çıkılabileceğini sanıyor ve geleceğini tehdit eden Batıcı politikalara yönelebiliyor.

TOPLUMUN DİNAMİK YAPISI VE POLİTİKA

Siyaset yapmak, iktidarı denetlemek, ülkenin vaziyet ve istikametini belirlemeye katılmak demektir. İnsanlar, vatandaşı oldukları ülkenin iktidarına, yönetim tarzına ya da sosyal yapıya uyum sağlayamayabilir. Ülkedeki sosyal, ekonomik ve siyasi koşullar ve vatandaşlara verilen hak ve görevler kendileri için uygun olmayabilir. Bunların yanında iktidar partilerinin politikasına karşı olabilir. Tüm bu olumsuzluklar; vatandaşın gündelik hayat, iktidar ve kendisiyle ilgili olarak olumsuz duygular hissetmesine neden olmaktadır. Kısaca iktidarı denetlemek, etkilemek ve muhalefet yapmak da siyasettir.

Burada çok önemli bir kuralı hatırlamak gerekir. Siyaset yapmak, toplumun sürekliliğini sağlayan ana yapısına (statiğine) koruma ve güvene alma, değişenine (dinamiğine) müdahaledir. Millet, vatan, devlet, din, tarih, dil, kültür ve medeniyet toplumun kolonları, kirişleri, iskeleti, kısaca ana yapısıdır. Rejimler, sistemler, yasalar, iktidarlar, partiler, bürokratik kadrolar, politikalar ise duvarı, kapısı, penceresi, kısaca zamanla değişen boyutudur.

Politika, toplumun dinamik tarafında yürütülen bir faaliyettir. Bu sosyo dinamik yapı dönem dönem değişir; insan fani ve şartlar değişken olduğundan o da olumlu yönde değişmek, gelişmek, yenilenmek zorundadır.

Fakat söz konusu dinamik yapının bir parçası olan politikanın aynı zamanda statik yapıyı desteklemesi ve güçlendirmesi gerekir. Politikada dinamik statiği korumuyor ve güçlendirmiyorsa ihanet olur.

BATICILIK GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR

Batıcılığın dayattığı yabancılaşma, ülkemizde hissedilen anlık bir duygu olmayıp siyasi bir olgu, bir toplum mühendisliği, yakın tarih boyunca süren bir müdahale, kısaca modernleştirme sürecidir.

Ülkede vatandaşların Batıcı yönetimlerle olan ilişkileri, Batıcı iktidarın vatandaşlara karşı davranışları ve kullandıkları irtica söylemi, ‘göbeğini kaşıyan adam’ gibi kaba üslup insanımızın ülke içerisindeki politik tutumlarını etkilemektedir. Her on yılda askeri darbe yapan cuntalar ve sonrasında iktidarı devralan sivil yönetimler,  benimsediği sözde demokratik, aslında otokratik yönetim tarzı ya da yönetime katılma anlayışı insanımızın kendilerine verilen vatandaşlık hak ve görevlerini sevmelerini, benimsemelerini ve özenerek yapmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu faktörler hem yabancılaşmaya hem de tükenmişlik sendromuna neden olmaktadır.

Yabancılaşma; güçsüzlük, anlamsızlık, kuralsızlık, şehir içinde yalıtılmışlık ve kendine yabancılaşma (bozulma)  olarak vatandaş üzerinde farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.

Güçsüzlük: Literatürde daha çok güçsüzlük ya da tükenmişlik olarak tanımlanan psikolojik çöküş durumu, aynı zamanda kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Yabancılaşma da tükenmişlik sendromu da bir süreci ifade etmektedir. Tükenmişlik sendromu beklentilerin fazla, beklentileri karşılayabilmek için fiziksel ve duygusal imkanların az olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ülkeyi yöneten bürokratik oligarşi, Batıya pasif, ölçüsüz ve abartılı bir şekilde açılırken vatandaşa tükenmişlik sendromundan başka seçenek bırakmamıştır.

Sosyal bilimlerde yapılan araştırmalar göstermiştir ki tükenmişlik sendromu belirtileri arasında güçsüzlük hali mevcuttur. Güçsüzlük, kişinin beklentisinin ve yaşanma ihtimali olan olayların kendisi tarafından belirlenememesi ve durumlara herhangi bir şekilde müdahale edememesi durumudur. Komplo teorileriyle yıldırılan vatandaşın, gündelik hayatı üzerinde kontrol hakkının olmadığını hissetmesi, yaşadığı olaylar karşısında elinden hiçbir şeyin gelmediğini düşünmesi ve herhangi bir şekilde söz hakkına sahip olmadığının farkına varması kendisini güçsüz hissetmesine neden olabilecektir. Bireyin güçsüzlük halini sürekli yaşaması, tükenmişlik duygusunu beraberinde getirmektedir.

Kendilerinin güçsüz olduğunu düşünmeye başlayan bireyler beklentileriyle gerçekleşen durum farklı olduğunda ve buna müdahale edemediklerinde kendilerini güçsüzlüğün yanında çaresiz de hissetmektedirler. Çaresizlik, tükenmişlik sendromunun belirtisidir. Durumlar karşısında çaresiz kaldıklarını, ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini fark eden bireyler yavaş yavaş tükenmişlik sendromu içerisine girmeye başlayacaklardır. Güçsüzlük ve duyarsızlaşma arasındaki ilişkiye benzer bir şekilde güçsüzlüğün kişisel başarı noksanlığı ile de yakından ilişkisi bulunmaktadır. Kişisel başarı yönünden kendisini noksan hisseden bireyler pek çok konuda yetersiz olduklarını düşünmektedirler.

Duyarsızlaşma: Tükenmişliğin bir başka boyutu duyarsızlaşmadır. Duyarsızlaşan insanlar, vatandaşlık görevlerini ve siyaseti  önemsememekte ve parti çalışanlarını umursamaz hale gelmektedirler. Vatandaşlar özellikle, ülkenin geleceğiyle ve kendi geleceğiyle ilgili hedeflerini belirleyemediklerinde böyle bir duyguya kapılmaktadırlar; insanlar güçsüz olduklarında işleriyle ilgili hedeflerini belirlerken de zorluk çekmektedirler.

Kuralsızlık: Yabancılaşmanın bir başka boyutu da kuralsızlıktır. Vatandaşların devletteki işlerin yasal olmayan yollarla yürüdüğünü ve başarıya ulaşmak için ancak hileli yollara başvurulması gerektiğini düşünmeleri ülkede kuralsızlık anlayışının yaygınlaştığının bir göstergesidir. Batıcılık, en çok bu haksızlık yapıldığı duygusu üzerine oturur.

Ülke içerisindeki işlerin usulsüz, torpil ve rüşvet yoluyla yürüdüğü kanısına kapılan vatandaşların devlete karşı güveni azalmaktadır. Vatandaşın güveninin azalması ya da kendisinin kullanıldığını düşünmesi duygusal açıdan tükenmenin belirtileridir. Kısaca kuralsızlık ve duygusal tükenme arasında yakın ilişki bulunmakta ve kuralsızlık anlayışı vatandaşı duygusal tükenmeye sürüklemektedir. Politikada Batıcı eğilimin ana özelliğidir kuralsızlık. Şeriata, hukuka saygısızlığın altında yatan neden de budur.

Anlamsızlık: Anlamsızlık duygusu yaşayan insanlar içinde bulundukları siyasi ortama ve partilere karşı uyumsuzluk çekmektedirler. Olayları değerlendirebilmek için uygun standartlar bulamayan anlamsızlık psikolojisi içerisindeki kişiler, neye inanmaları gerektiğini de saptayamamaktadırlar. Bu durum karşısında insanlar sinirlenmekte ve olaylara ilgisiz kalmaya başlamaktadırlar.

Tükenmişlik sendromunun birey üzerindeki psikolojik ve davranışsal belirtileri arasında sinirlilik, nedeni bilinmeyen huzursuzluk, ilgisizlik, yurt dışına çıkmayı düşünme, hayata karşı negatif tutum geliştirme, alkol kullanımı, izolasyon, içe kapanma, düşünce karmaşıklığı yaşama, özgüven yitirme, dikkat dağınıklığı gibi davranış ve düşünceler mevcuttur.

Bu açıdan bakıldığında, sinirlilik hali ve olaylara ilgisiz kalma isteği tükenmişlik sendromunun belirtileri olduğuna göre anlamsızlık duygusunun tükenmişlik sendromu ile ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca anlamsızlık duygusu yaşayan kararsız seçmenler düşüncelerinde karmaşıklık yaşamaktadırlar. Seçmenlerin düşüncelerindeki bu belirsizlik onların duyarsızlaşmasına neden olabilecektir. Anlamsızlık duygusunun bu yönüyle tükenmişlik sendromu ile genel olarak ilişkisinin bulunduğunu söylemek mümkündür.

Yalıtılma: Yabancılaşmanın diğer bir boyutu insanın siyaset alanında ve parti içinde bile yalıtılmasıdır. Seçmenlerin, partinin değerlerini tam olarak benimseyememeleri ya da az benimsemeleri örgüt içi yalıtılmışlığın ifadesidir. Bu durumda olan seçmenlerin başkalarıyla iletişim kurma yetenekleri ve istekleri azdır. Seçmenlerin izolasyona uğraması şeklinde de ifade edilen örgüt içi yalıtılmışlık, örgütte söz sahibi olan, belirli bir kademeye sahip üst yönetimde bulunan çalışanlar ya da partilinin çalışma arkadaşları tarafından gerçekleştirilebilmektedir.

Kendilerinin parti içerisinde başkaları tarafından yalıtılmaya çalışıldığının farkında olan bireyler çalışanlara karşı düşmanlık duygusu beslemeye başlamaktadır. Çalışanlara karşı düşmanlık duygusu besleme başlama tükenmişlik sendromunun belirtileri arasındadır. Doğal olarak partilinin izolasyona uğraması onun tükenmesine neden olmaktadır. Benzer şekilde, parti içerisinde yalıtılan birey örgüte karşı negatif tutum geliştirmeye başlamaktadır. Olanlardan partinin genelini sorumlu tutmakta ve örgüte olan bağlılığı azalmaya başlamaktadır. Bu yüzden Batıcı siyasette ve partilerde hizipçilik, şiddet boyutu olan muhalefet, hatta fitne fesat eksik olmaz.

Seçmenin siyasete ve partiye karşı negatif tutum geliştirmesi, lidere ve örgüte olan bağlılığının azalması tükenmişlik sendromunun belirtileri olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla lidere ve partiye karşı beslenen olumsuz duygular tükenmişlik sendromuna neden olabilmektedir. Siyaset içerisinde izolasyona uğrayan bireyler genelde çevresindekilerle siyasal iletişim kurmak istemedikleri gibi iletişim kurma yetenekleri de fazla yoktur. İletişim kurma isteksizliği tükenmişlik belirtileri arasında yer almaktadır. Bu yönüyle izolasyon, seçmenin tükenmesine neden olmaktadır. Devrimcilik adıyla şiddeti meşru gören Batıcı politika, sık sık sokak siyasetine baş vurarak siyasal iletişimi zorlaştırmakta; yanına alamadığı seçmeni manipüle etmektedir.

Batıcılık, toplumun statik yapısını yerle bir edip dinamiği esas alan, yabancılaşma, kopuş ve çözülmeye yol açan çarpık bir politika tarzıdır. Yabancılaşma, kopuş, çözülme, tükenmişliğe yol açtığından Batıcılıktan bir an önce kurtulmak gerekiyor.

10.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan faiz açıklaması! IMF ile görüştüler

Cumhurbaşkanı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Faiz devamlı düşecektir. ABD’de faiz yükselebilir ama Türkiye’de düşecek. Göreceksiniz enflasyon da faizle birlikte düşecek” dedi.

21.04.2023
Cumhurbaşkanı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yedili masa Karadeniz gazı için ne diyordu? Hani nerde diyorlardı. Bebecan ne diyordu, hani nerde? Yahu Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna denizin altına doğal gaz boruları yerleştirildi. Doğal gaz ne zamandan beri Filyos’ta yanıyor, görmedin mi? Gözleri var görmez kulakları var duymaz, kalpleri mühürlü” dedi.

Konuşmasında ekonomiye dair önemli mesajlar veren Erdoğan, enflasyonun yıl sonuna kadar kontrol altına alınacağını söyledi.

Faiz tartışmalarına da değinen Erdoğan, “Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Faiz devamlı düşecektir. ABD’de faiz yükselebilir ama Türkiye’de düşecek. Göreceksiniz enflasyon da faizle birlikte düşecek. Türkiye Yüzyılı gibi vizyonu 3-5 karaborsacının hırsına teslim etmeyeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Ramazan Bayramınızı en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Bayram namazını Ayasofya’da kıldım. Cuma namazımızı da 5 yıllık restorasyon çalışmaları sonrasında ibarete açılan Sultanahmet Camisi’nde kıldım. Şimdi de İstanbulumuz için tarihi bir adımın sevincini beraberce yaşamak üzere GOP’tayız.Kışla’yı nasıl buldunuz?

Dün neredeydik, Filyos’ta. Filyos’ta Karadeniz gazının devreye alınması münasebetiyle 1 yıl boyunca mutfak ve ocakların ücretsiz olacağı müjdesini milletimizle paylaştık. İftarı orada yaptık.

Yedili masa Karadeniz gazı için ne diyordu? Hani nerde diyorlardı. Bebecan ne diyordu, hani nerde? Yahu Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna denizin altına doğal gaz boruları yerleştirildi. Doğal gaz ne zamandan beri Filyos’ta yanıyor, görmedin mi? Gözleri var görmez kulakları var duymaz, kalpleri mühürlü. Bunlara nasıl masaları teslim ettik. İstifa ederken bizden neler neler söyledi. Öbürü veda ederken neler neler söyledi. Asıl bunlara ihanetlerinin bedelini 14 Mayıs’ta ödetmeye hazır mıyız? Siyasi mefta olarak gömmeye hazır mıyız? Yapmamız gereken ne çok çalışacağız.

KÖY KONUTLARINI YARIN TESLİM EDİYORUZ

Deprem bölgesinde inşa edilen köy konutlarını yarın teslimini yapıyorum. Eser ve hizmet şölenleriyle milletimize yaşattığımız bayramları önümüzdeki günlerde de sürdüreceğiz. Son günlerde birileri sürekli millet kuru soğan alamıyor, et alamıyor, yol gemi açılışı yapıyorsunuz diyor. Milletimizin günlük hayatında sıkıntılar olabilir, onlar bugünün işi değil. Küresel krizlerin bize yansımaları olabilir. Aldığımız tedbir ve desteklerle bu etkileri en aza indirmenin gayreti içindeyiz. Bu sıkıntıları kökten çözmek peşindeyiz. Ülkemizi ve milletimizi bu sıkıntılardan kalıcı olarak kurtarmanın yolu eser ve hizmetlerden geçiyor. İHA, SİHA derken TCG Anadolu derken KIZILELMA, MMU derken sadece savunma sanayi ürünlerinden bahsetmiyoruz. Bizi asıl sevindiren bu ürünlerin gerisindeki teknoloji birikimidir.

İHA, SİHA, AKINCI, KIZILELMA, TCG ANADOLU’YU ÜRETİYORUZ

Yıllarca başkalarının teknolojilerini hayranlıkla seyretmek zorunda kaldık. Toplu iğne üretemiyordu bu ülke. İHA, SİHA, AKINCI, KIZILELMA, TCG Anadolu’yu üretiyoruz. Sadece kullanıcı olarak bile sürecin içinde yer almamız geçmişte çoğu zaman sınırlandı. Bu ürünlerle beraber dünyada teknolojide ne oldu söz sahibi olduk. Togg’umuz var mı? Togg’umuza şu anda üretimde yetiştiremiyoruz.

Bay bay Kemal… Ahh ah… Savaş Ay hayatta olsaydı. Bay Bay Kemal o videolarda saf saf duruyor. Hastanelerin hali neydi. Hastanede ölüyorsa vatandaş orada rehine olarak kalıyordu. Broşür hazırlamış, inceledim. Rezalet… Ya sen önce bunların hesabını ver. Önce hastanelerde senin döneminde rehine olarak kalanların hesabını ver. Senin gidecek yerin yok ya. Benim vatandaşım o hastanede ölüp de rehine kalanların varisleri bunun hesabını ağır sorması lazım.

İSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRIYORUZ

Her insanımızın hayat kalitesini yükseliyor, ülkemizi büyütüyoruz. İşte bugün GOP’ta aynı zamanda bunun için varız. Bugüne kadar 3,3 milyon konutu kentsel dönüşümle yenilerken 1,2 milyon konutu da TOKİ ile inşa ettik. Özel sektörün de katkılarıyla ülkemizi bunun 20 yıl öncesine göre çok iyi seviyeye getirdik. İstanbul başta olmak üzere deprem bölgelerindeki kentsel dönüşümü hızlandırıyoruz.

FAİZ DEVAMLI DÜŞECEK

Günlük hayatımızda yaşadığımız sıkıntılardan kurtulmamızın yolu ülkemizi büyütmek, üretim ve istihdamı artırmaktan geçtiğini unutmamalıyız. Enflasyonun yükselmesinde, fiyat artışlarında birilerinin aç gözlülüğünün, alçaklığının payı varsa bunun da peşine düşeriz. Nitekim ilgili tüm kurumlara verdiğimiz açık talimat var. Vatandaşın ekmeğine göz dikenin gözünün yaşına bakmayacaksınız. Enflasyon meselesini de bu yıl sonuna kadar kontrol altına almış, önümüzdeki yıl tamamen çözmüş olacağız. Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Faiz devamlı düşecektir. ABD’de faiz yükselebilir ama Türkiye’de düşecek. Göreceksiniz enflasyon da faizle birlikte düşecek. Türkiye Yüzyılı gibi vizyonu 3-5 karaborsacının hırsına teslim etmeyeceğiz.

IMF TEMSİLCİLERİYLE GÖRÜŞME YAPTILAR

Bu yedili masanın etrafındakinin faiz, enflasyonla ilgili düşünceleri nedir, ilgilenmiyorum. Bunların bu konularda tavırları yok. Bebecan şöyle demiş, öbürü böyle demiş. Bunlar faizcidir. Bunlar enflasyonist bir ekonominin önderleridir. Bunlara güvenilmez. Çok enteresan beraber Davos’tayız, Bebecan’la. O zaman IMF’in başındaki de orada. Dedim ki, siz taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyoruz. Bizim iktidara gelişimizin ilk dönemi 2003. Biz size bu taksitleri ödeyeceğiz. IMF’e borcumuz 23,5 milyar dolardı. MB’nin Döviz rezervi de 27,5 milyar dolardı. 2013’e kadar IMF’ye bu borç taksitlerini ödedik, 2013’te bu işi bitirdik ve ondan sonra da IMF bir daha Türkiye’nin kapısına uğramadı. Kimin kapısına uğradı, CHP’nin sözcüsü ve İP’in sözcüsü, otel lobilerinde IMF temsilcileriyle görüşme yaptılar. Hükümetin bunlardan borç alması lazım dediler, biz ne dedik almayacağız. O zaman IMF’in başındakine Türkiye’yi ben idare ederim, siz buraya müdahale edemezsiniz, taksitlerinizi alın gidin.

MERKEZ BANKASI REZEVRLERİ 135 MİLYAR DOLARA KADAR ÇIKTI

Merkez Bankamızda 27,5 milyar dolardan 122 milyar dolara kadar çıktı döviz rezervi. Başbakanlığım dönemimde 135 milyar dolara kadar MB’nin döviz rezervleri çıktı. Bebecan hatırlıyorsun o günleri değil mi? Sen mi yürüttün o işleri, imzayı atan kimdi? Sen misin ben mi? Yalanda bunların üzerine yok. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Bay bay Kemal’in yanında olanlar ya huyundan ya suyundan kapacak. Biz dik duruşumuz sebebiyle mücadeleyi kazandık, sayısız tuzağı bozduk.

KALICI KONUTLARIN YAPIMI DEVAM EDİYOR

14 Mayıs’ta çok daha güçlü destek bekliyorum. Bu ülkenin ve insanlarının demokrasiden kalkınmaya tüm meselelerini nasıl çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da biziz. Sözümüz söz reis diyorlar, biz bu yoldan dönmeyiz diyorlar. Yüzyılın şafağının sökmesine ne kadar kaldı? Az kaldı… Yaşı yetenler kendileri hatırlar. 24 sene önce 17 Ağustos 1999 gününün ilk saatlerinde Marmara 7,4 büyüklüğünde depremle sarsıldı. Ağır yıkımlar ve 17500 can kayıpları yaşandı. 6 Şubat’ta ardı ardına yaşanan depremler küçük kıyamet gibiydi. Bu depremlerde 311 bin binadaki 872 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Enkazlar bitiyor inşallah, kalıcı konutların yapımı devam ediyor.

13,5 MİLYON İNSANIN HAYATINA DOKUNDUK

Marmara depreminin ardından ülkemizdeki dayanıksız yapıların yenilenmesi için milletin talebi oluştu. TOKİ, kentsel dönüşümle geçmişle mukayese edilemeyecek derecede önemli adımlar attık. Dönüşüm ve sosyal konut projeleriyle 13,5 milyon insanın hayatına dokunduk. Deprem bizim hazırlıklarımızın bitmesini beklemiyor.

Dün akşam verdiğimiz doğal gaz müjdesinden sonra Kentsel Dönüşüm müjdemizi açıklıyoruz. Bir yandan deprem bölgesindeki şehirlerimizi ayağa kaldıracak çalışmaları yönetiyorken yeni seferberlik başlatıyoruz. 1999 depreminin acıları hala taze olan İstanbul nüfus yoğunluğu ve stratejik konumu nedeniyle ilk sırada yer alıyor. İstanbul’da 220 bin binadaki 1,5 milyon bölüm risk altındadır.

Özgür GündüzHaber7.com – Editör
Haber 7 - Özgür Gündüz

11.

23 savaş gemisi 23 limanı ziyaret edecek

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 23 gemi 23 limanı ziyaret edecek.

23 savaş gemisi 23 limanı ziyaret edecek
21.04.2023
Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) yapılan açıklamada, 23 Nisan etkinlikleri kapsamıdna Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 23 geminin 23 limanı ziyaret edeceği kaydedildi.

Açıklamada ayrıca, TCG Anadolu gemisinin de İstanbul Boğazı’nda geçiş yaparak halkı selamlayacağı belirtildi.

Mehmet Küçükkahveci .Haber7.com – Gece Sorumlusu

12.

DSÖ dünyaya duyurdu: Ele geçirdiler…Biyolojik tehlike altındayız

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Sudan’daki Ulusal Halk Sağlığı Laboratuvarı’nı çatışan taraflardan birinin ele geçirdiğini bu nedenle başkent Hartum’da “yüksek biyolojik tehlike riski” olduğunu bildirdi.

26.04.2023
Sudan’da 15 Nisan’dan bu yana ordu veya Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki çatışmalar devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), başkent Hartum’daki Ulusal Halk Sağlığı Laboratuvarı’nın ordu veya RSF güçleri tarafından ele geçirildiğini ve laboratuvar çalışanlarının tesisten kovulduğunu açıkladı.

Laboratuvarda kızamık ve kolera patojenleri ile diğer tehlikeli maddelerin bulunduğunu ifade eden DSÖ, Hartum’da “yüksek biyolojik tehlike riski” olduğunu duyurarak, laboratuvarın kimin kontrolünde olduğuna dair bilgi vermedi.

DSÖ, personelin laboratuvara girmesine izin verilmediği aktararak, elektrik kesintilerinin laboratuvardaki malzeme ve maddeleri güvenli bir şekilde muhafaza edilmesini imkansızlaştırdığını belirtti.

Öte yandan Sudan’daki çatışmalarda bugüne kadar 459 kişinin hayatını kaybetti, 4 bin 72 kişi de yaralandı.

ÖzgürBayrakHaber7.com – Editor

13.

Office of the Director of National Intelligence

ODNI Releases 10th Annual Intelligence Community Transparency Report

FOR IMMEDIATE RELEASE

ODNI News Release No. 8-23 April 28, 2023

WASHINGTON, D.C.

The Office of the Director of National Intelligence (ODNI) today released the Annual Statistical Transparency Report (ASTR) Regarding the Intelligence Community’s (IC) Use of National Security Surveillance Authorities for Calendar Year 2022. The ASTR provides the public both statistics and contextual information regarding the scope of the government’s use of Foreign Intelligence Surveillance Act (FISA) authorities, National Security Letters, and other national security authorities. The report also provides insights into the rigorous, multi-layered oversight framework that governs the IC, which is designed to protect the civil liberties and privacy of persons whose information is acquired pursuant to these national security authorities. The release of this report is consistent with the requirement in the Foreign Intelligence Surveillance Act of 1978, as amended (codified in 50 U.S.C. § 1873(b)), and the IC’s commitment to the Principles of Intelligence Transparency.

This 10th anniversary edition of the ASTR includes a redesigned Executive Summary to enhance readability and public understanding. For example, in response to feedback received on last year’s report, FBI’s Section 702 U.S. person query statistics are shown in this year’s ASTR using a new methodology that more closely aligns with how other agencies count such queries. FBI’s data is also presented in a side-by-side format, showing statistics calculated under both the prior and new methodologies to enable meaningful comparison across years. The report also includes additional explanation of how the IC safeguards U.S. and other person information.

This report, along with previous ASTRs and additional public information on national security authorities, is available on www.dni.gov, www.intel.gov, and IContheRecord.

14.

Dünya Gazetesi İlk Sayfası

Akşam Gazetesi İlk Sayfası

 

Milli Gazete İlk Sayfası

Akşam Gazetesi İlk Sayfası
Diriliş Postası Gazetesi İlk Sayfası
Aydınlık Gazetesi İlk Sayfası
Yeni Söz Gazetesi İlk Sayfası

 15.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Aliyev TEKNOFEST’te! Erdoğan’dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST hamdolsun kendi alanında bir markaya dönüştü. Geçen sene Bakü’de TEKNOFEST sevincini yaşadık. Milli teknoloji hamlemizin somut örneklerinin sergilendiği TEKNOFEST’in hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

 29.04.2023 

 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TEKNOFEST’E TOGG’LA GELDİ

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda TEKNOFEST’i ziyaret ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de eşlik ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Aliyev TEKNOFEST alanına Togg ile geldi.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle muhabbetle selamlıyorum. Maşallah bu yıl da TEKNOFEST bir başka güzel. Tüm genç yüreklere selamlarımı gönderiyorum. Genç kardeşlerimin tamamını buradan sevgiyle selamlıyorum. Aliyev’e katılımlarından dolayı bilhassa teşekkür ediyorum. Aynı şekilde Libya Başbakanı’na da teşekkür ediyorum. TEKNOFEST hamdolsun kendi alanında bir markaya dönüştü. Geçen sene Bakü’de TEKNOFEST sevincini yaşadık. Milli teknoloji hamlemizin somut örneklerinin sergilendiği TEKNOFEST’in hayırlı olmasını diliyorum.

Tüm paydaş kurumlara teşekkür ediyorum. Maşallah başvuran takım sayısı her sene katlanarak artıyor. 2018 yılında 4 bin 33 başvuruyla başlamıştık. Toplam 4 milyon lira ödülle başlayan süreç 44 milyon lirayı buldu. 

6 Şubat depremleri sonrasında milletimizin yardımına koşan T3 vakfımızı ve Baykar şirketini tebrik ediyorum. Fedakarlıklarınız dolayısıyla sizleri tekrar kutluyorum. İlham kardeşime de teşekkür ediyorum. Azerbaycan halkı dostluğun ve kardeşliğin ne demek olduğunu göstermişlerdir. Bir siyasetçi için mutluluk kaynağı gayretlerinip boşa gitmediğini kendi gözleriyle görmesidir.

BİZ ARTIK SİZİN ZAMANINIZIN MİSAFİRİ DURUMUNDAYIZ

Türkiye’de teknoloji ekosistemi inşa etmek için çok çaba harcadık. Burada hayalleri yarım kalan Vecihi Hürkuşlar var. Burada okuyan, araştıran, ülkesi ve vatanı için yüreği çarpan, mühendisleri, girişimcileri var. Burada çok değerli dünürüm rahmetli Özdemir Bayraktarları var. Ve varisleri Canan yengem var.  Türkiye’de geri kalmışlığın prangalarını biz parçaladık. Gençlerimize ben de yapabilirim özgüvenini biz kazandırdık. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı da sizler inşa edeceksiniz. Gençler unutmayın, biz artık sizin zamanınızın misafiri durumundayız. Tam bağımsızlık hayalini gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Burada Aziz Sancar’ın izinden giderek Türkiye’ye yeni Nobeller kazandıracak gençler görüyorum.

TEKNOFEST GENÇLİĞİ KABUSLARI OLDU

Son aylarda yaşadığımız gelişmeleri sizler gördünüz. Kızılelma havalandı, Togg satışa sunuldu. Akıncı burada, TCG Anadolu gemimiz Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. Son haftayı İzmir’de geçirecek, çok anlamlıdır, ne demek istediğimi anlıyorsunuz. 100 bine yakın vatandaşımız ziyaret etti. Karadeniz doğal gazını hazmedemeyenler var. Kimlerin hazmedemediğini anlıyorsunuz. Biraz çalışın da sizlerin de olsun ya. İMECE uydumuz Uzaya gönderildi. Hürjet ve ATAK2 uçtu. TEKNOFEST işte tüm bunların sembolüdür. Bu birilerini rahatsız etmeye başladı. Gümbür gümbür gelen TEKNOFEST gençliği kabusu oldu.

KAHRAMANMARAŞ’A CANLI BAĞLANTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Atatürk Havalimanı’ndan Kahramanmaraş’ta 24 derslikli Haydar Aliyev İlkokulu Temel Atma Töreni’ne canlı bağlantı ile katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlham Bey işin başından itibaren Pazarcık merkezli depremde bizleri hiç yalnız bırakmadı. İlk andan itibaren arama kurtarma ekipleri bizimle beraber oldu. İlham kardeşim Kahramanmaraş’a bin kalıcı konut sözü verdi. Temel betonlarını döküyoruz. Bu birilerin temel betonlarına benzemez, ne demek istediğimi anlıyorsunuz. İlham gardaşım da diyor ki bir senede bitmesi lazım. Hayırlı olsun” dedi.

AZERBAYCAN’DA BAYRAKTAR MERKEZİ YAPILACAK

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Türkiye’nin son 20 yılda dünyada söz sahibi olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

1 yıl önce TEKNOFEST festivali Bakü’de geçirilmişti. Aziz karşdelimle iştirak etmiştik. Bugün ben buradayım. Türkiye-Azerbaycan her zaman dost, kardeş ülkelerdir. 2 yıl önce Şuşa beyannamesinin imzalanmasıyla Türkiye-Azerbaycan resmen müttefik olmuştur. Türkiye, Azerbaycan’ın yanındadır. Bu bize ilave güç verdi. Türkiye, büyük Türk dünyasının birleşmesinde de çok büyük rol oynuyor. Türk dünyasının büyük coğrafyası var. Büyük potansiyeli var. Türk dünyasının birleşmesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın farkı, hizmetleri var. Azerbaycan’da Bayraktar merkezi yapmaya karar verdik.

LİBYA BAŞBAKANI’NDAN AÇIKLAMA

TEKNOFEST’te açıklama yapan Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, yaptığı açıklamada, “Çok değerli kardeşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüce Türkiye’nin Cumhurbaşkanı sözlerimin başında sizlere sağlığınızın ve afiyetinizin devamını isterim. Bugün burada bu etkinliğe katılıyor oluşum, Türk halkıyla Libya halkının köklü birlikteliğini vurgulamaktadır. Türkiye bugün başarılı bir devletin güzide örneğidir. Milletine hizmet eden bir Türkiye modelini görmekteyiz. Bugün Türkiye’nin bilge yönetericiyle bütün meydan okumalara karşı dik ve sağlam durduğunu görmekteyiz. Bunun örneklerinden bir tanesi de elim depremden hemen sonra nasıl hızlı şekilde yaraların sarıldığını müşahede etmekteyiz. Cenabı Allah birliğimizi ve beraberliğimi devam ettirsin” dedi.

Özgür GündüzHaber7.com – Editör

16.

Tarihe geçen KKTC hamlesi! Karar oy birliğiyle alındı

KKTC, Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) Konseyinde oy birliğiyle alınan kararla TÜRKPA gözlemci üyesi oldu.

28.04.2023 

 

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, KKTC Meclis Başkanı Zorlu Töre’ye TÜRKPA 12. Genel Kurul Toplantısı’nda yapacağı konuşma için söz verirken, “Genel Kurulumuza birçok defa misafir olarak katılan KKTC’yi bu sabah Asamble Konseyinde oy birliğiyle aldığımız karar neticesinde gözlemci üye olarak ağırlıyoruz.” dedi.

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edildiğini hatırlatan Şentop, şimdi de Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesine, bu sabah alınan kararla gözlemci üye olarak katıldığını söyledi.

Şentop, bu kararın hayırlı olmasını diledi.

TÜRKİYE, AÇILAN DERİN YARAYI KAPATACAK GÜCE VE BİRLİĞE SAHİP

KKTC Meclis Başkanı Töre, Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde, spor müsabakalarına katılmak üzere Adıyaman’da bulunan 25 KKTC’li öğrencinin de aralarında bulunduğu 49 KKTC vatandaşı başta olmak üzere hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa diledi.

Töre, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyasının, açılan derin yarayı el birliğiyle en hızlı şekilde kapatacak güce ve birliğe sahip olduğunu dile getirdi.

KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatına “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla gözlemci üye ülke olarak kabul edildiği 11 Kasım 2022 tarihinin Kıbrıs Türk halkı açısından önemine işaret eden Töre, “Artık yapmamız gereken, bu kutlu kararı taçlandıracak dayanışma ve işbirliği ruhuyla teşkilat bünyesinde üzerimize düşen her türlü görevi layıkıyla ve en iyi şekilde yerine getirmektir.” diye konuştu.

İlişkilerin güçlenmesine yönelik çabalarının Türkiye ile eşgüdüm halinde her alanda devam ettiğini belirten Töre, “Bu çerçevede, KKTC Meclisimizin TÜRKPA 12. Genel Kurulunun güçlü iradesiyle TÜRKPA’da gözlemci parlamento statüsü kazanması, ülkemiz açısından fevkalade önemli olmuştur.” ifadelerini kullandı.

Zorlu Töre, Türk dünyasının siyasi birlikteliğinden doğan etkin güç ile enerji kaynaklarının pazarlara hızlı ve düşük maliyetle ulaştırılması neticesinde ortaya çıkacak refahın, bu yüzyılın Türk yüzyılı olması için gerekli tüm altyapıyı sağlayacağını söyledi.

KKTC ve halkına uygulanan gayri insani siyasi ve ekonomik ambargoların yıkıcı sonuçlarını ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda verdiği sonsuz destekle aşmayı başardıklarını anlatan Töre, şunları kaydetti:

“Dün olduğu gibi bugün de haklı davamızı her türlü platformda savunmaya devam ediyoruz. Bu kutlu dava, Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs adasında var olma mücadelesinden ibaret değildir, aynı zamanda Anadolu’ya hapsedilmeye çalışılan büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin davasıdır. Aynı zamanda Türk milletinin de davası olmuştur. Bu dava, doğu ile batı arasında gerek ticari gerekse kültürel bir köprü olmaya çalışan Kafkasya ve Asya’daki kardeşlerimizin Akdeniz’e ulaşması ve orada var olması davasıdır. Bu kutlu dava, 21. yüzyılda tarihe yine ve yeniden damga vurmaya hazırlanan Türk dünyasının davasıdır.”

TÜRKPA’nın başarılı çalışmalarına birlik ve beraberlik içinde devam edeceğini vurgulayan Töre, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin de TÜRKPA içerisinde kardeş ülkelerle birlikte büyük Türk dünyasına hizmet edeceğini vurguladı.

Mehmet Küçükkahveci .Haber7.com – Gece Sorumlusu

17.

Enerjide adım adım tam bağımsızlığa: İki yeni nükleer santral daha geliyor

Akkuyu’dan ilk yakıt gelirken, 2’nci ve 3’üncü santraller için de yer arayışına başlandı. Türkiye’nin nükleerde elini güçlendirecek nükleer yeni güç santrallerinde Sinop ve Trakya öne çıkıyor.

 29.04.2023 

 

Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olan Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne (NGS) ilk yakıt getirilirken, Türkiye’nin nükleer enerjide elini daha da güçlendirecek çalışmalar başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Farklı bölgelerimizde inşa etmeyi planladığımız 2’nci ve 3’üncü nükleer santrallerimiz için de inşallah en kısa sürede harekete geçeceğiz” açıklamasının ardından yeni nükleer güç ünitelerine yer arayışları da hızlandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının öncelikle Sinop’ta yapılması planlanan ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu alınan Türkiye’nin 2’nci nükleer güç santralinin inşası için önümüzdeki dönemde projeye ilgi duyan ülkelerle görüşmeleri artırması bekleniyor. Rusya başta olmak üzere, temasta bulunulan ülkelerle bir görüşme takvimi oluşturulacağı ifade ediliyor.

ALTERNATİFLER MASAYA GELECEK

Diğer yandan, 3’üncü santral için de uygun bölgenin bulunması için çalışılırken, Trakya öne çıkıyor. Bölgenin stratejik olarak önemli ve arazi şartları bakımından uygun olduğu değerlendiriliyor. Kıyıdaki arazi taramasının devam ettiği, birkaç alternatifin masaya getirileceği belirtiliyor. İnşaat için görüşülecek ülkelere alternatif noktaların ve projenin avantajlarının anlatılacağı dile getiriliyor.

TÜRK MÜHENDİSLER YETİŞİYOR

İnşaatı planlanan diğer santraller için etüt çalışmaları sürerken, nükleer enerjide yetkin mühendis ve teknik personel yetiştirilmesi için de adımlar atılıyor. Akkuyu NGS projesi kapsamında Türk öğrenciler, Rusya’da nükleer mühendislik eğitimi alıyor. Seçilen öğrenciler, 5,5 yıllık uzmanlık eğitimine tabi tutulurken, başarı durumlarına göre 6 aylık yüksek lisans programına devam edebiliyor. Edinilen bilgilere göre; Rusya’ya nükleer enerji mühendisliği eğitimine toplam 246 Türk öğrenci gönderildi. Bu öğrencilerden 220’si eğitimlerini tamamlayarak projede çalışmaya başladı. Buna ek olarak 71 Türk öğrenci de yüksek lisans eğitimi için Rusya’ya gönderildi. Eğitimlerini tamamlayan öğrenciler, Akkuyu NGS Projesinde mühendislikten yöneticilik kademesine kadar farklı alanlarda istihdam edilecek. Böylece, yeni projeler için de Türk ekipler yetişmiş olacak.

AKKUYU’DA SERTİFİKASYON SÜRECİ

Nükleer güç santrali Akkuyu’da yakıt testleri ve sertifikasyon süreçleri de başlayacak. Bu süreçlerin ardından enerji santralinin 1 yılda elektrik üretimine başlaması planlanıyor. Toplam 4 bin 800 megavat gücünde dört üniteden oluşacak Akkuyu’da dört reaktörün de birer yıl arayla işletmeye alınması planlanıyor. İşletmeye alındığında dört reaktörden yılda toplam 35 milyar kilovatsaat elektrik üretmesi ve Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılaması bekleniyor. NGS ile yılda 17 milyon ton karbon emisyonu önlenecek.

KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ
İbrahim CanHaber7.com – Güncel/Siyaset Sorumlu Editörü
ΕΛΛΗΝΑΣ
-/-
ΥΓ.
78!γSSna2187!_
-/-