ΕΝΗΜΕΡΩΣΗ!..

Φίλοι μου / μας!

1.

ABD tarihinde bir ilk! Müslüman isim üst makamda görevlendirildi

Pakistan kökenli ABD’li hükümet yetkilisi Dilawar Syed, Küçük İşletme Yönetimi (SBA) Başkan Vekili adaylığının Senato tarafından onaylanmasıyla, Washington hükümetinde en yüksek makamdaki Müslüman oldu.

09.06.2023 

ABD Dışişleri Bakanlığı Ticari İlişkiler Özel Temsilcisi Dilawar Syed’in, Küçük İşletme Yönetimi (SBA) Başkan Vekilliği adaylığı, Senato’da yapılan oylamada 42’ye karşı 54 oyla onaylandı.

Dilawar Syed ABD hükümetinde en üst makama sahip Müslüman oldu

Senato Küçük İşletmeler ve Girişimcilik Komitesi Başkanı Maryland Demokrat Senatörü Ben Cardin oylamadan önceki açıklamasında, SBA Başkan Vekilliği makamının iki ABD başkanı döneminde toplam 5 yıl boyunca boş kaldığını söyleyerek, “Bunu halletmemizin zamanı geldi.” dedi.

Senato’daki oylama, Syed’i ABD hükümetindeki en yüksek makamdaki Müslüman konumuna getirdi.

Syed, Mart 2021’de ABD Başkanı Joe Biden tarafından SBA Başkan Vekilliğine aday olarak göstermiş, fakat Senatodaki Cumhuriyetçiler tarafından, SBA’nın kürtaj yapan işletmelere verdiği finansal destekler ve başka gerekçeler de öne sürülerek Müslüman adayın oylanması defalarca engellenmişti.

Bu süre içinde Demokratlar, Cumhuriyetçilerin Müslüman karşıtlığını öne çıkararak, Müslüman ve Yahudi sivil toplum kuruluşlarının tepki göstermesi için kamuoyu oluşturmuşlardı.

Joe Biden bu yıl başında Senato’da tekrar oylanması için Syed’i yeniden aday göstermişti.

KAYNAK: AA
Muhammet Arif GüreliHaber7.com – Editör

2.

ABD’yi sarsan ‘gizli anlaşma’ iddiası! Pentagon’dan flaş açıklama!

ABD güne şoke eden iddialarla başladı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD basınında çıkan Çin iddialarına ilişkin açıklama yapmak zorunda kaldı.

08.06.2023 
ABD basının üst düzey yetkililere dayandırdığı haberlerde, Çin’in ABD’yi gözetlemek için Küba’ya elektronik dinleme tesisi kurmak için gizli bir anlaşmaya prensipte vardığı iddiasına ABD Savunma Bakanlığından (Pentagon), yanıt geldi.

PENTAGON: HABERLER DOĞRU DEĞİL

Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder yaptığı açıklamada, böyle bir tesisi kurma çabasından haberdar olmadıklarını belirterek, haberlerin doğru olmadığını belirtti. Ryder, “Elimizdeki bilgilere dayanarak, bunun doğru olmadığını, Çin ve Küba’nın yeni bir tür casus istasyonu geliştirdiğinden haberdar olmadığımızı söyleyebilirim. O haber doğru değil” dedi.

ABD basınında yer alan haberlerde, Çin’in söz konusu anlaşma için Küba’ya milyarlarca dolar ödediği öne sürülmüş, Çin’in söz konusu tesisi kurması halinde ABD’nin güneydoğu kesiminden e-posta, telefon görüşmeleri ve uydu iletileri gibi elektronik iletişim verileri toplayabileceği ve gemi trafiğini izleyebileceği aktarılmıştı.

Mehmet Küçükkahveci .Haber7.com – Gece Sorumlusu

3. ΕΔΩ ΠΡΟΣΟΧΗ!

Schumer: Türkiye küresel istikrar için büyük bir tehdit

ABD Senatosu’ndaki Demokratların lideri Chuck Schumer, Türkiye’yi “saldırgan” bir devlet olarak niteleyerek, uluslararası istikrara “ciddi bir tehdit” oluşturduğunu ileri sürdü.

11.06.2023 

ABD’li senatör Chuck Schumer, Türkiye’yi hedef alan açıklamalar yaptı.

Schumer, Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki saldırganlığına karşı, Washington’un mümkün olan her şeyi yapması gerektiğini savundu.

“TÜRKİYE KÜRESEL BİR TEHDİTTİR”

Yunanistan’ın en önemli gazetesi Kathimerini’den Lena Argiri’ye göre; Demokrat Partili Senatör Schumer, “Türkiye küresel istikrar için büyük bir tehdittir. ABD’nin küresel kurallara ve uluslararası düzene saygı duyması konusunda Türkiye’ye güvenmesi gerektiği fikri, sadece tehlikeli değil aynı zamanda bizim ve müttefiklerimizin güvenliğini de tehlikeye atıyor” dedi.

“TÜRKİYE’Yİ İŞLEYEBİLECEĞİ BİR SUÇTAN SORUMLU TUTMAK İÇİN DİPLOMATİK GİRİŞİMLERDE BULUNMALIYIZ”

ABD ve uluslararası toplumun, Türkiye’nin işleyebileceği “herhangi bir suçtan sorumlu tutulmasını sağlamak” için diplomatik adımlar atması gerektiğini kaydeden Schumer, “ABD’nin ve uluslararası toplumun, Türkiye’yi, işleyebileceği olası suçlardan sorumlu tutmak için diplomatik girişimlerde bulunması gerektiğine yürekten inanıyorum. F-16 satışının sonuçlarını ve bunun ABD ile müttefiklerimizin çıkarlarına uygun olup olmadığını değerlendirmek ABD Kongresi’nin işidir” diye konuştu.

KAYNAK: HABER7
Erkan TaluHaber7.com – Dış Haberler Editörü

4.

Körfez ülkeleriyle ilişkiler

İSMAİL YAŞA

Körfez ülkeleriyle ilişkiler

10.06.2023

Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılıp yeni hükümetin kurulmasının ardından önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomiden dış politikaya birçok alanda takip edeceği strateji genel hatlarıyla netleşti.

Ankara’yla ilişkilerinin yönünü belirlemek için sandıktan çıkacak neticeyi bekleyen başkentler de ne yapacaklarına dair kararlarını verdiler.

Türkiye, geçmişte kriz yaşadığı ülkelerle ilişkilerini onarmaya seçimlerden önce başlamıştı.

Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ile Arap Baharı sürecinde oldukça gerileyen ilişkileri eski düzeyine döndürmek amacıyla birtakım adımlar atıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya kişisel duygularını bir yana bırakıp “ülkesinin yüksek menfaatlerini göz önüne alan bir devlet adamı” sorumluluğuyla yaklaşması da normalleşme sürecinin önünü açtı.

Buna rağmen söz konusu ülkeleri yönetenlerin Türkiye ve Erdoğan’la ilgili kaygıları yok olmuş değil.

Çünkü Türkiye, demokrasiyi Batılı ülkelerden dahi ileri seviyede uygulayarak Müslüman Arap halklarına örnek oluyor.

İslamcılar başta olmak üzere Arap Baharı sürecinde diktatör rejimler tarafından silah zoruyla bastırılan demokrasi yanlılarının ve hatta sıradan insanların Erdoğan’ın seçim zaferine sevinmeleri halk iradesini saltanatları için tehlike görenlerin hoşuna gitmiyor.

Uzun süre ağır bir dille eleştirdikleri Erdoğan’la ilişkilerini neden düzeltmek zorunda kaldıklarını anlatmak için de bir gerekçe bulmak zorundalar.

BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed’in bugün Türkiye’ye yapması beklenen ziyareti öncesinde Abu Dhabi tarafından finanse edilen Londra merkezli El-Arab gazetesinde bir makale yayımlandı.

“Erdoğan’ın Erdoğan’a darbesi” başlıklı makalede Cumhurbaşkanı’nın “Müslüman Kardeşler ile bağlantılı kuruntularından” ve “Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden ihya düşüncesinden” vazgeçtiği öne sürüldü.

“Erdoğan’ın yeniden kazandığını fakat hükümette İbrahim Kalın gibi güçlü isimler olduğu için rahat hareket edemeyeceğini” söyleyen bir yazarın ciddiye alınacak tarafı yok elbette.

Fakat Arap Baharı karşıtları rejimlerin Erdoğan fobisinin devam ettiğini, Müslüman Kardeşler ve Osmanlı İmparatorluğu düşmanlığını, Türkiye’nin güçlenmesinden ve gönül coğrafyasında nüfuzunun artmasından hâlâ rahatsız olduklarını göstermesi açısından önemli.

Her ülke gibi bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmayı istemek Türkiye’nin de hakkı.

Daha dün kurulmuş kabile devletleri sınırlarının çok ötesinde bölgelere müdahale ederken üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluğun varisinden “kabuğuna sıkışmış bir kukla devlet” olması beklenemez.

Erdoğan, tarihi geri getirmeye değil Türkiye’yi günün koşullarına göre güçlendirmeye ve küresel oyuncu haline getirmeye çalışan bir lider.

Son seçimlere de “ Türkiye Yüzyılı” hedefiyle girdi ve kazandı.

Yeni dönemin üç ana hedefinden birinin “girişimci aktif dış politika” olduğunu açıkladı.

Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ve diğer ülkelerle ilişkilerini milli menfaatleri belirler.

“Erdoğan değişti ve hayallerinden vazgeçti” türü iddialar, Erdoğan gerçeğini kabullenmek zorunda kalanların kendileri çalıp kendileri oynamalarından ibaret.

Türkiye de dış politikasını şekillendirirken bu tür hezeyanlara kulak asacak değil.

Diriliş Postası

5.