ΠΑΡΑ ΚΑΤΙ ΩΡΕΣ, ΜΠΑΣ ΚΑΙ ΠΕΡΑΣΟΥΜΕ ΦΕΤΟΣ ΚΑΛΟΚΑΙΡΙ, Έ;
Φίλοι μου / μας!
1. ΑΥΤΟΣ ΕΙΝΑΙ Ο ΜΕΓΙΣΤΟΣ ΠΡΟΕΔΡΟΣ ΜΑΣ, ΚΟΣ Ε. ΜΑΡΙΝΑΚΗΣ ΓΙΑ ΟΣΟΥΣ ΛΑΤΡΕΥΟΥΝ ΚΑΙ ΠΟΝΑΝΕ (!) ΤΗΝ ΦΑΝΕΛΑ ΤΟΥ “ΘΡΥΛΟΥ” ΜΑΣ ΚΑΙ ΑΣ ΜΗΝ ΕΙΝΑΙ… ΜΕΣΙ!..
Ολυμπιακός: Συνεχίζει ο Ανδρούτσος στους ερυθρόλευκους
Σύμφωνα με πληροφορίες ο Ολυμπιακός ήρθε σε συμφωνία με τον Θανάση Ανδρούτσο για την ανανέωση της μεταξύ τους συνεργασίας.
Τη φανέλα του Ολυμπιακού θα συνεχίζει να φοράει ο Θανάσης Ανδρούτσος. Οι ερυθρόλευκοι έφτασαν σε συμφωνία με τον 26χρονο δεξιό μπακ για την επέκταση του συμβολαίου του, το οποίο έληγε στις 30 Ιουνίου.
Αυτή την στιγμή δεν επιβεβαιώνεται από την ερυθρόλευκη ΠΑΕ, ούτε βέβαια υπάρχει κάποια ανακοίνωση, ωστόσο οι δύο πλευρές θα συνεχίσουν την μεταξύ τους συνεργασία.
Ο Ανδρούτσος είναι “παιδί” του Ολυμπιακού και με την πρώτη ομάδα έχει 121 συμμετοχές σε όλες τις διοργανώσεις, ενώ έχει μοιράσει και δέκα ασίστ.
2. ΑΤΕΛΕΙΩΤΗ ΘΛΙΨΗ ΣΤΟ ΙΣΡΑΗΛ!
‘A father shouldn’t have to eulogize his son’: Terror victims laid to rest
By Lauren Marcus, World Israel News
Two of the victims of the terror shooting attack at a gas station near Eli were laid to rest on Tuesday evening, with the rabbi of one of the slain men levying public criticism against a lawmaker who attended the funeral.
Hundreds of mourners attended the funeral of Harel Masoud, a 21-year-old from the central Israel town of Yad Binyamin.
“Our beautiful Harel, I can’t understand that you are not here with us. How can we talk about you in the past tense? You were just released from the army, and you finally began to fulfill your dreams,” Masoud’s mother, Yael, said.
“Just last Saturday we had the privilege of meeting. I cannot believe that this will be our last time ever seeing each other,” she added, according to a Channel 12 News report.
“We are in a state of war. It’s happening everywhere in Israel. There are people here who want to destroy us,” Masoud’s father, Gil, addressed the crowd.
“A father shouldn’t have to eulogize his son…I see your friends here and how they remember you, see their love for the Land of Israel. We are living in a nightmare,” Channel 12 quoted him as saying.
He added that he appreciated “everyone who took the trouble to come” to the funeral.
After eulogizing Masoud, Rabbi Eliakim Zadok made a stern remark aimed at the Minister of the Negev and Galilee Yitzhak Wasserlauf (Religious Zionism) who attended the funeral. Speaking to Wasserlauf, Zadok said, “We are no longer able to continue burying our children.”
Eighteen-year-old Elisha Antman, a resident of Eli, was also buried Tuesday evening.
“On your face was a smile and the special glow of a good son in the Land of Israel,” said Binyamin Regional Council Chairman Israel Gantz of Antman.
“Your face told us to continue, to act, to grow despite the enormous pain. In the meeting with your parents, who are in hell, we saw your deep roots, roots of faith and strength and they are the source of our strength.”
Antman’s funeral was also attended by hundreds of people.
“We sat in the hummus place where you worked, where you were murdered. It was after a busy day, you had just finished your shift. We talked for maybe an hour, about life,” wrote Antman’s friend Yedidia Grossman in a tribute post on his Twitter account.
“You were a good friend, caring, thorough, and the best at whatever you did. I love you Elisha. I never thought I would write these words, but it happened.”
TO OUR BELOVED MR B. N. : “NEVER AGAİN MR PRESIDENT”!
4.
Fitch, Türkiye’nin büyüme tahminini değiştirmedi
Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Fitch, Türkiye’nin 2023 yılı büyüme tahminini değiştirmedi. TCMB’nin ise yıl sonuna kadar politika faizini yüzde 25’e yükseltmesini bekliyor. 2024’te ise sabit kalmasını bekliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiye’nin “rasyonel” politikalar benimseyeceğini ve “kurallara dayalı, öngörülebilir bir Türk ekonomisinin arzu edilen refaha ulaşmanın anahtarı olacağını” söylediği anımsatılan raporda, ekonomide daha ortodoks bir yaklaşıma geçileceği vaadinin, daha sıkı para politikası beklentisini artırdığına yer verildi.
FİTCH’İN FAİZ BEKLENTİSİ YÜZDE 25
Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yarınki toplantısında politika faizinde önemli bir artış gerçekleştirmesinin, 2023 sonunda da politika faizinin yüzde 25’e yükseltmesinin beklendiği, TCMB’nin 2025’teki faiz indiriminden önce de gelecek yıl faiz oranlarını sabit tutmasının öngörüldüğü bildirildi.
BÜYÜME BEKLENTİSİ SABİT KALDI
Türkiye’nin bu yıla ilişkin büyüme beklentisinin yüzde 2,5 ve gelecek yıla ilişkin beklentisinin de yüzde 3’te sabit bırakıldığı ifade edilen raporda, 2025 için de yüzde 3,8 oranında büyüme tahmin edildiğine işaret edildi.
Raporda, Türk lirasında son zamanlarda görülen zayıflamanın ülkenin net ticaretini artıracağı, özel tüketimin de ücret artışları ve ekonomiye artan güvenle destekleneceği kaydedildi.
5.
Rusya’dan ‘Air Defender’ resti: Karşılıksız kalmayacak!
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, NATO tarihinin en büyük hava tatbikatı Air Defender 23’e ilişkin “Rusya’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturmaya yönelik hiçbir girişim karşılıksız kalmayacaktır” dedi.
#Zakharova: The scale of NATO’s #AirDefender23 exercise indicates that Washington and its allies are devising plans to engage an opponent of comparable strength.
️ No attempts to create a threat for Russia’s sovereignty and territorial integrity will remain without a response pic.twitter.com/K638nvxsgk
— MFA Russia (@mfa_russia) June 21, 2023
‘AIR DEFENDER’ TEPKİSİ: KARŞILIKSIZ KALMAYACAK!
Zakharova, “NATO’nun Air Defender 23 tatbikatının ölçeği, Washington ve müttefiklerinin, benzer güce sahip bir rakiple çarpışmak için planlar yaptıklarını gösteriyor. Rusya’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturmaya yönelik hiçbir girişim karşılıksız kalmayacaktır” ifadelerini kullandı.
6.
KAAN’ın gökyüzünde muadili yok! Ne F-16 Blok 70, ne Su-35 ne de Rafale…
İstikbalin Yüzyılı Tanıtım Programı’nda taksi yapan Türkiye’nin yerli ve millî savaş uçağı MMU KAAN, yetenekleriyle ve etki alanıyla gündemden düşmüyor.
TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen Dünyanın en büyük Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı’nda çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.
KAAN’ın vuruş gücüne dikkat çeken TUSAŞ Genel Müdürü Kotil, “Radarı ve füzesiyle 200-300 km’den vuruyor. Rafale gelirse götürüverirsin. F-16 hiç yaklaşamaz. Blok 70 dahil. F-15, F-18, Su-35’ler out.” ifadelerini kullanarak KAAN’ın mevcuttaki savaş uçaklarının çok ötesinde olduğunu vurguladı.
Semalarda uçmak için gün sayan KAAN ile ilgili konuşan Temel Kotil, “2 yıl sonra artık buraya (Paris Air Show) uçarak getiririz. Ne yapacaksa yapıversin kerata. KAAN dedik ona, kralların kralı.” ifadelerini kullandı.
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterinden 2030’lu yıllardan itibaren kademeli olarak devreden çıkartılması düşünülen F-16 uçaklarının yerini alabilecek, yurt içi imkân ve kabiliyetler ile tasarlanan ve geliştirilen bir savaş uçağının üretilmesi ve bu uçağı tasarlayıp geliştirebilecek insan gücü ve altyapının oluşturulması amacıyla başlatılan KAAN Geliştirilmesi Projesi’nde TUSAŞ ana yüklenici konumundadır.
Projede yeni nesil bir uçakta olması gereken düşük görünürlük, dâhili silah yuvası, yüksek manevra kabiliyeti, artırılmış durumsal farkındalık ve sensör füzyonu gibi teknoloji alanlarındaki kazanılacak kabiliyetlerle Türkiye; dünyada ABD, Rusya, Çin vb. 5’inci nesil bir muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip sınırlı sayıdaki ülkeler arasında yerini alacak.
KAAN’ın Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığının envanterinde bulunan diğer savaş uçakları, İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Havadan İhbar ve Kontrol (HİK) gibi platformlar ve tedarik edilmesi planlanan diğer unsurlarla ortak çalışabilir şekilde görev yapması ve üretilecek uçakların 2070’lere kadar Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde yer alması öngörülmektedir.
5’inci nesil çok rollü savaş uçağı olan KAAN, hem hava-hava, hem de hava-yer muharebelerinin gereksinimleri için üstün kabiliyetler sağlamaktadır.
Türk Havacılık Uzay Sanayii’nin, yüksek hayatta kalma kabiliyetine haiz, güçlü ve atik platformu KAAN; sahip olduğu akıllı ve güçlü savaş kabiliyetleri ile tam bir savaşçıdır.
Türk Havacılık Uzay Sanayii’nin, yüksek hayatta kalma kabiliyetine haiz, güçlü ve atik platformu KAAN; sahip olduğu akıllı ve güçlü savaş kabiliyetleri ile tam bir savaşçıdır.
KAAN kokpit tasarımı, 5’inci nesil savaş uçaklarının sahip olması gereken kabiliyet ve donanımlar gözetilerek pilotun iş yükünü en aza indirgemeye yönelik olarak olgunlaştırılmaktadır.
Tasarım sürecinde pilotun içinde bulunduğu fiziksel, bilişsel ve çevresel faktörler göz önünde bulundurularak pilot durumsal farkındalığını artıracak bir kokpit ortamı geliştirilmektedir.
KAAN üstün hava hâkimiyetini:
– Yeni Silahlarla Arttırılmış Havadan Havaya Muharebe Menzili
– Yüksek/Süpersonik Hızda Dahili Silah Yuvalarından Hassas ve Tam Vuruş
– Yapay Zekâ ve Nöral Ağ Desteğiyle Arttırılmış Muharebe Gücü
ile sağlamaktadır.
Kaynak: Savunmatr
7.
Yüzyılın kimsesizler mezarlığı; Ege ve Akdeniz
22.06.2023
Kadınlar ölüyor, analar ve babalar boğuluyor. Çocuk ve bebeklerin cansız bedenleri Ege ve Akdeniz’in turistik sahillerine gelişigüzel savruluyor.
Dünya neden sessiz?
Gün geçmiyor ki bir göçmen teknesinin alabora olma haberi, konuya duyarlı ajanslara düşmesin. Bu sahipsiz göçmenlerin yardım çığlıkları neden hiç kimse tarafından duyulmuyor? Denizin orta yerinde fark edilen dayanıksız tekneler, göz göre göre neden başka sınırlara itiliyor ya da mutlak bir ölümün kucağına atılıyor? Şişme botlar neden bile-isteye delinip mülteciler bütün dünyanın gözleri önünde kurtuluş umudunun mucizelere kaldığı beyhude bir mücadeleye mahkûm ediliyor?
Bunca yaşanan insanlık dramı karşısında vicdanlar neden hareketsiz?
Hiç kimsenin doğduğu yeri seçme şansı olmadığı halde bazı insanların vatansız bırakılması ne büyük bir hüsran. Yaşadığı topraklarda gün yüzü göremediği için ölümü göze alıp kaçmak zorunda kalmak ne kadar acı. Daha mutlu yarınları olsun diye küçük yaşta mülteci yaptığı çocuğunun gözü önünde ölüm yolculuğuna karar vermek, ölümle pençeleşmek, bütün aileyle birlikte ölüme yürümek ve kimsesizler mezarlığı haline gelen Akdeniz’in derin sularında kaybolup gitmek ne hazin bir hikâye.
Yüzyılımızın bu en yaman çelişkisinde adalet neden kimsesiz?
Petrolün, doğalgazın, türlü yeraltı zenginliklerinin, sömürü ve istilanın kokusu alınınca mal bulmuş mağribi gibi batılıların akınına ve gövde gösterisine sahne olan Ege ve Akdeniz’de söz konusu yurtlarından ayrılmak zorunda bırakılan mülteciler olunca gözler neden körleşiyor, kulaklar neden sağırlaşıyor, vicdanlar neden ağırlaşıyor? Okyanusta bir petrol sızıntısında bocalayan balinayı kurtarmak için seferber olan sahte hürriyet kahramanları söz konusu analar, babalar, çocuklar ve günahsız bebeklerin çırpınışları olunca neden son derece duyarsızlaşıyor?
Sözüm ona demokrasi, hak ve hürriyet çağında özgürlük neden sahipsiz?
Bütün bu olup bitenler müflis dünya siyasetinin enkazından başkası değildir. Evet, dünya siyaseti haktan, hukuktan, özgürlükten, insan haklarından ve adaletten yana artık iflas bayrağını çekmiştir. Geriye sadece bu fiili durumun ilanı kalmıştır. Dünyada bu çıplak gerçeği her yer ve ortamda gür bir sesle haykırmaya cesaret edebilen tek lider ise Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’dır. O önce “dünya beşten büyüktür” diyerek bu muasır çarpıklığa isyan etti. Bu, bir nevi dünyada güç ve iktidar sahiplerine meydan okumak anlamına geliyordu. Bu yüzden o süreçte ülkemizin başına gelmeyen kalmadı. Ardından bu söylemini “daha adil bir dünya mümkün” diye manifestolaştırarak dünya müstekbirlerinin suratına çarptı. Hepsi
paniğe kapıldılar. Zira bu manifesto, dünya yönetiminde adalete dayanan yeni bir medeniyetin ayak seslerinin güçlü bir habercisiydi. Bu defa onu yeniden cumhurbaşkanı seçtirmemek üzere ahitleştiler. Lakin ne yaptılarsa başaramadılar. Zira kader, daha adil bir dünyanın oluşumuna dair ağlarını sabırla örmeye devam ediyordu.
Medeniyet farkı; Dünya öldürmeyi, Türkiye yaşatmayı tercih ediyor.
Dünyada her ne olduysa yüzyılın başında kıtalara dek uzanan güçlü kollarımız budanıp kısaltıldıktan sonra oldu. Bizden sonra meydan, Afrika’nın ve Orta Doğu’nun yer altı zenginliklerine çöküp bu kıtanın can suyunu sakırtlak gibi emen ve oradaki insanları yeni bir hayata tutunabilmek için zorunlu göçe mecbur bırakan vicdansız sömürgecilere kaldı.
Bizden sonra koca dünya meydanı; Afrika’yı sömürüp yoksullaştıranlara, Orta Doğu’yu kendi sömürgeci yaklaşımları doğrultusunda şekillendirenlere, özgürlük getirmek amacıyla kendi yağında kavrulan ülkeleri istila edip bölenlere, Afganistan, Irak, İran gibi köklü medeniyetlere annelik eden coğrafyaları ateşe verip kendi yumurtalarını pişirenlere, kurdukları terör örgütleri marifetiyle ülkelerin demografik yapısını dizayn edip yerli halkları ölümle göç arasında hayati tercihe zorlayanlara, daha çok silah satmak amacıyla ülkeleri karıştırıp kendilerine yeni pazar kapısı aralayanlara, kurdukları çelikten çarklara çomak sokma iradesi göstermeye niyetlenenleri ambargo ve türlü baskılarla dizginlemeye çalışanlara ve nihayet insanlık adına bütün bu çarpık uygulamalar neticesinde dünyayı mülteciler yurdu haline getirenlere kaldı. Bunun neticesinde de bugün Ege ve Akdeniz bir mülteciler, sahipsizler, çaresizler ve kimsesizler mezarlığı haline geldi.
Bu hazin süreçte Türkiye, bütün riskleri göze alarak komşularına kucak açtı. Yüzyılın seçimini, ekonomik durumunu ve sosyal barışını riske ederek geçici sığınmacılara nefes olmaya çalıştı. Bu çağ yangınına karşı vicdanını karartmadı, gözünü kapatmadı. Bütün dünyaya eşine az rastlanır bir insanlık dersi verdi ve hala da vermeye devam ediyor. Herkes bu insanları öldürmeyi, kadın, çocuk ve bebek demeden hayatlarını soldurmayı tercih ederken içinde bulunduğu onca zorluğa rağmen Türkiye onlara sabırla can suyu olmaya devam ediyor. İşte bu, batı ve İslam medeniyeti arasındaki temel farktır. Belki de Ege ve Akdeniz’e iki soykırım anıtı dikerek batının bu çirkin yüzünü kalıcı hale getirmenin tam vaktidir.
Batı, insanlığa yaptığı bütün bu haksızlıkların, hukuksuzlukların, zulümlerin, vicdansızlıkların, insanlık dışı muamelelerin ve nihayet bu soykırımın vebalini nasıl ödeyecek? Onları sıgaya çeken bir Molla Kasım gelmeyecek mi? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “daha adil bir dünya mümkün” çağrısına dünya daha ne kadar kayıtsız kalabilecek? Bekleyip göreceğiz. Biz şimdilik dünyayı mülteciler yurdu haline dönüştürerek kendi halklarını refah içinde yaşattığını zanneden müflis sömürgecilere Üstad Necip Fazıl’ın çarpıcı dizeleriyle soralım bunu;
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu
murselgundogdu@gmail.com
8. ΕΔΩ, ΣΤΟ “ΣΑΪΤ” ΤΩΝ “ΑΓΓΕΛΩΝ”, ΣΤΟ “ΣΑΪΤ” ΤΩΝ ΕΚΛΕΚΤΩΝ, ΔΙΑΒΑΣΑΤΕ ΘΕΤΙΚΑ ΣΧΟΛΙΑ ΜΟΝΟΝ ΓΙΑ ΕΝΑΝ ΑΜΕΡΙΚΑΝΟ “ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΚΟ” ΥΠΟΨΗΦΙΟ ΚΑΙ ΑΥΤΟΣ ΗΤΑΝ Ο Ρ. ΚΕΝΝΕΝΤΥ!
ΕΙΠΑΜΕ ΠΩΣ ΘΑ ΤΟΝ ΠΑΡΑΚΟΛΟΥΘΗΣΟΥΜΕ ΚΑΙ ΘΑ ΤΑ “ΞΑΝΑΠΟΥΜΕ”!
Ο ΚΕΝΝΕΝΤΥ, ΠΏΣ ΑΛΛΩΣΤΕ ΘΑ ΜΠΟΡΟΥΣΕ ΝΑ ΗΤΑΝ ΑΛΛΙΩΣ, ΑΦΟΥ ΕΙΝΑΙ ΤΗΣ ΣΥΓΚΕΚΡΙΜΕΝΗΣ ΤΕΡΑΣΤΙΑΣ ΑΜΕΡΙΚΑΝΙΚΗΣ ΠΟΛΙΤΙΚΗΣ ΟΙΚΟΓΕΝΕΙΑΣ, ΠΟΥ ΔΕΝ ΛΑΤΡΕΨΑΝ ΜΟΝΟΝ ΟΙ ΑΜΕΡΙΚΑΝΟΙ, ΑΛΛΑ ΚΑΙ ΕΚ-ΡΙΑ ΚΟΣΜΟΣ ΣΤΟΝ ΠΛΑΝΗΤΗ, ΜΙΑ ΟΙΚΟΓΕΝΕΙΑ ΠΟΥ “ΚΤΥΠΗΣΑΝ” ΟΙ “ΚΕΡΑΥΝΟΙ” ΤΩΝ “ΔΙΕΘΝΩΝ ΕΒΡΑΙΩΝ” ΚΑΙ ΕΓΙΝΕ ΙΣΤΟΡΙΚΟ ΠΑΡΕΛΘΟΝ ΚΑΙ… ΤΑΙΝΙΕΣ ΣΤΟ “ΧΟΛΥΓΟΥΝΤ”, ΕΛΑΒΕ ΞΕΚΑΘΑΡΗ ΘΕΣΗ ΥΠΕΡ ΤΗΣ ΑΛΗΘΕΙΑΣ ΚΑΙ ΤΗΣ ΕΙΡΗΝΗΣ ΣΤΗΝ Μ. ΑΝΑΤΟΛΗ, ΤΑΣΣΟΜΕΝΟΣ ΑΝΑΦΑΝΔΟΝ ΥΠΕΡ ΤΟΥ ΙΣΡΑΗΛ, ΤΗΝ ΙΔΙΑ ΣΤΙΓΜΗ ΠΟΥ Η Κ-Β ΤΟΥ, Η Κ-Β ΤΩΝ “ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΚΩΝ” ΤΟΥ ΚΟΥ ΜΠΑΪΝΤΕΝ ΠΟΛΕΜΑΕΙ “ΜΕ ΝΥΧΙΑ ΚΑΙ ΔΟΝΤΙΑ” ΤΗΝ ΕΚΛΕΓΜΕΝΗ Κ-Β ΝΕΤΑΝΙΑΧΟΥ, ΜΕ 1002 ΤΡΟΠΟΥΣ, (ΜΕ ΔΙΑΔΗΛΩΣΕΙΣ ΤΗΣ Ι/ΑΝΤΙΠΟΛΙΤΕΥΣΕΩΣ ΤΑΧΑ ΓΙΑ ΤΗΝ ΜΕΤΑΡΡΥΘΜΙΣΗ ΣΤΗΝ ΔΙΚΑΙΟΣΥΝΗ, ΠΟΥ ΕΠΙΧΕΙΡΕΙ Ο Ι/Π-Θ, ΜΕ ΧΤΥΠΗΜΑΤΑ ΠΑΛΑΙΣΤΙΝΙΩΝ ΕΝΑΝΤΙΟΝ ΑΘΩΩΝ Ι/ΠΟΛΙΤΩΝ, ΚΛΠ), ΓΕΓΟΝΟΣ ΠΟΥ ΥΠΕΧΡΕΩΣΕ ΚΑΙ ΤΟΝ Α/ΜΟΣΑΝΤ, ΝΑ ΜΕΤΑΒΕΙ, ΣΤΙΣ ΑΡΧΕΣ ΙΟΥΝΙΟΥ, ΣΤΙΣ Η.Π.Α., ΜΕ ΠΡΟΦΑΝΗ ΕΝΤΟΛΗ ΤΟΥ Ι/Π-Θ, ΚΟΥ Β.Ν., ΠΡΟΚΕΙΜΕΝΟΥ -ΚΥΡΙΩΣ(!)- ΝΑ ΔΙΕΡΕΥΝΗΣΕΙ ΤΟ ΠΟΎ ΑΚΡΙΒΩΣ ΤΟ ΠΑΝΕ ΟΙ Η.Π.Α. ΣΤΗΝ ΠΕΡΙΟΧΗ ΑΥΤΗ ΤΟΥ ΠΛΑΝΗΤΗ ΜΑΣ!.. (ΚΑΤΑ ΤΗΝ ΔΙΚΗ ΜΑΣ ΕΚΤΙΜΗΣΗ).
ΠΟΛΛΑ ΜΠΡΑΒΟ ΓΙΑ ΤΗΝ ΣΤΑΣΗ ΤΟΥ ΑΥΤΗΝ, ΑΞΙΖΕΙ Ο ΚΟΣ Ρ. ΚΕΝΝΕΝΤΥ!
ΦΙΛΟΙ ΜΟΥ / ΜΑΣ!
ΜΟΙΑΖΕΙ ΣΑΝ ΚΑΤΙ ΝΕΟ ΝΑ ΓΕΝΝΙΕΤΑΙ ΜΕΣΑ ΣΤΟ ΔΙΕΦΘΑΡΜΕΝΟ, ΤΑ ΤΕΛΕΥΤΑΙΑ 20+ ΧΡΟΝΙΑ, ΑΠΟ ΤΟΥΣ ΑΡΙΣΤΕΡΟΥΣ ΚΑΙ ΤΟΥΣ ΚΟΜΜΟΥΝΙΣΤΕΣ ΚΑΙ ΒΕΒΑΙΩΣ ΑΠΟ ΤΟΥΣ ΠΑΣΗΣ ΦΥΣΕΩΣ ΣΟΡΙΤΕΣ, ΑΜΕΡΙΚΑΝΙΚΟ “Δ.Κ.”!
ΘΑ ΘΕΛΑΜΕ ΝΑ ΑΚΟΥΣΟΥΜΕ Η(ΔΙΑΖ) ΟΡΘΟΤΕΡΑ ΝΑ ΜΑΘΟΥΜΕ ΤΙΣ ΘΕΣΕΙΣ ΤΟΥ ΚΟΥ ΚΕΝΝΕΝΤΥ ΣΕ ΟΛΑ ΤΑ ΔΙΕΘΝΗ, ΦΛΕΓΟΝΤΑ ΚΑΙ ΜΗ, ΘΕΜΑΤΑ, ΤΟ ΠΏΣ ΓΕΝΙΚΩΣ ΘΕΑΤΑΙ ΤΑ ΤΟΥ ΠΛΑΝΗΤΗ ΜΑΣ ΚΑΙ ΤΟ ΠΏΣ ΑΝΤΙΛΑΜΒΑΝΕΤΑΙ ΤΙΣ Η.Π.Α. ΩΣ ΥΠΕΡΔΥΝΑΜΗ ΣΗΜΕΡΑ, ΤΟΝ 21ο ΑΙ. , ΟΠΩΣ ΒΕΒΑΙΩΣ ΚΑΙ ΤΟ ΠΏΣ ΒΛΕΠΕΙ Η(ΔΙΑΖ) ΚΑΛΥΤΕΡΑ ΤΟ ΠΏΣ ΟΡΑΜΑΤΙΖΕΤΑΙ ΤΟ ΕΣΩΤΕΡΙΚΟ ΤΩΝ Η.Π.Α., ΣΕ ΘΕΜΑΤΑ ΟΠΩΣ Η ΟΙΚΟΝΟΜΙΑ, ΠΟΥ ΣΗΜΕΡΑ, ΕΠΙ ΜΠΑΪΝΤΕΝ, … ΣΤΕΝΑΖΕΙ, ΤΟ ΛΑΘΡΟ-ΜΕΤΑΝΑΣΤΕΥΤΙΚΟ, Η ΥΓΕΙΑ, ΚΛΠ
ΚΑΙ ΑΚΟΛΟΥΘΩΣ (!)
ΘΑ ΤΟΠΟΘΕΤΗΘΟΥΜΕ ΣΤΟ ΑΝ Ο ΠΟΛΙΤΙΚΟΣ ΑΥΤΟΣ ΘΑ ΜΠΟΡΟΥΣΕ ΝΑ ΠΡΟΣΒΑΛΛΕΙ ΤΟΥΣ ΡΕΠΟΥΜΠΛΙΚΑΝΟΥΣ ΚΑΙ ΤΟΝ ΤΡΑΜΠ ΣΤΗΝ… ΚΑΡΔΙΑ ΤΩΝ ΠΟΛΙΤΙΚΩΝ ΠΡΑΓΜΑΤΩΝ ΣΤΙΣ Η.Π.Α. ΚΑΙ ΣΤΟΝ ΚΟΣΜΟ! (ΝΑ ΤΟΝ ΠΡΟΣΒΑΛΛΕΙ ΣΤΑ ΠΟΛΙΤΙΚΑ “ΡΙΝΓΚ” ΒΕΒΑΙΩΣ ΚΑΙ ΟΧΙ ΣΤΑ “ΣΤΗΜΕΝΑ” ΠΟΛΙΤΙΚΑ ΔΙΚΑΣΤΗΡΙΑ, ΠΟΥ ΠΡΟΣΒΑΛΛΟΥΝ ΤΙΣ Η.Π.Α. ΣΤΗΝ ΚΑΡΔΙΑ ΤΟΥ ΠΟΛΙΤΙΚΟΥ ΣΥΣΤΗΜΑΤΟΣ, ΟΠΩΣ ΓΙΝΕΤΑΙ ΤΩΡΑ, ΑΠΟ ΚΑΘΑΡΟ ΜΙΣΟΣ ΠΡΩΤΙΣΤΩΣ, ΠΡΟΣ ΤΟΝ ΤΕΩΣ Α/ΠΡΟΕΔΡΟ, ΚΟ Ν. ΤΡΑΜΠ)!..
ΤΟ ΟΝΟΜΑ ΚΑΙ ΟΙ ΞΕΚΑΘΑΡΕΣ ΔΗΛΩΣΕΙΣ ΤΟΥ ΓΙΑ ΤΗΝ Μ. ΑΝΑΤΟΛΗ ΚΑΙ ΤΟ ΙΣΡΑΗΛ, ΕΙΝΑΙ ΕΝΑ ΠΡΩΤΟ ΘΕ-ΤΙ-ΚΟ-ΤΑ-ΤΟ (!) ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΒΗΜΑ, ΠΟΥ ΗΔΗ ΠΡΟΒΛΗΜΑΤΙΖΕΙ ΚΑΙ ΜΑΛΙΣΤΑ ΚΑΙ ΤΟΥΣ… “ΡΕΠΟΥΜΠΛΙΚΑΝΟΥΣ”!..
ΕΙΔΙΚΟΤΕΡΑ ΤΩΡΑ, ΓΙΑ ΤΟ ΙΣΡΑΗΛ!
ΣΕ ΜΙΑ ΠΕΡΙΠΤΩΣΗ (ΠΡΟΟΠΤΙΚΑ / ΣΤΟ ΜΕΛΛΟΝ – ΜΕΣΟΠΡΟΘΕΣΜΑ-), ΠΟΥ Ο ΚΟΣ ΚΕΝΝΕΝΤΥ ΘΑ ΕΚΛΕΓΟΤΑΝ ΠΡΟΕΔΡΟΣ ΤΩΝ Η.Π.Α., ΚΑΙ ΣΤΗΝ ΠΡΑΞΗ ΠΙΑ ΕΔΕΙΧΝΕ ΟΤΙ ΠΙΣΤΕΥΕΙ, ΟΤΙ ΕΝΝΟΕΙ Ο,ΤΙ ΕΙΠΕ, ΠΙΣΤΕΥΟΥΜΕ ΟΤΙ ΑΥΤΟ ΘΑ ΕΝΩΝΕ ΣΕ ΠΟΣΟΣΤΟ ΜΕΓΑΛΥΤΕΡΟ ΤΟΥ 90% ΤΟΝ ΛΑΟ ΤΟΥ ΙΣΡΑΗΛ, ΚΑΤΙ “ΗΛΙΟΥ ΦΑΕΙΝΟΤΕΡΟΝ” ΑΓΑΠΗΤΟΙ, ΕΝΑΝ ΛΑΟ ΠΟΥ ΤΩΡΑ ΔΙΧΑΖΕΤΑΙ ΑΠΟ ΤΙΣ ΟΠΟΙΕΣ ΚΑΚΕΣ ΤΑΧΑ ΜΕΤΑΡΡΥΘΜΙΣΕΙΣ ΣΤΟ ΚΡΑΤΟΣ, ΑΠΟ ΤΟΝ ΔΗΘΕΝ ΚΑΚΟ “Β.Ν.”, ΚΑΙ ΓΕΝΙΚΩΣ ΑΠΟ ΤΟΝ ΑΜΕΡΙΚΑΝΙΚΟ ΠΟΛΕΜΟ ΠΟΥ “ΑΝΟΙΞΕ” ΜΕ ΤΟ ΠΟΥ ΕΞΕΛΕΓΗ ΠΡΟΕΔΡΟΣ ΚΑΙ ΠΑΛΙ Ο ΚΟΣ Β.Ν., Ο ΦΙΛΟΣ ΜΑΣ Ο “ΤΖΟ” ΚΑΙ ΤΟ “ΒΑΘΥ Α/ΚΡΑΤΟΣ” ΠΟΥ ΕΧΕΙ ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ ΞΕΚΑΘΑΡΑ “ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΚΗ”!..
“ΑΝΟΙΞΟΥ” ΣΤΟΝ ΚΟΣΜΟ, ΣΤΟΝ ΠΛΑΝΗΤΗ ΚΕ Ρ. ΚΕΝΝΕΝΤΥ! Ο ΚΟΣΜΟΣ ΘΑ ΠΡΕΠΕΙ ΝΑ ΣΕ ΑΚΟΥΣΕΙ ΚΑΙ ΝΑ ΣΕ ΓΝΩΡΙΣΕΙ (!) ΚΑΙ ΜΑΛΙΣΤΑ ΠΟΛΥ ΚΑΛΑ!..
ΣΕ Ο,ΤΙ ΜΑΣ ΑΦΟΡΑ, ΚΑΙ ΠΑΛΙ “1000 ΜΠΡΑΒΟ” ΑΠΟ ΤΟΥΣ “ΑΓΓΕΛΟΥΣ”!..
“KEEP ON”!.. ΔΕΙΞΕ ΟΤΙ ΕΙΣΑΙ ΠΡΑΓΜΑΤΙΚΟΣ ΚΕΝΝΕΝΤΥ!.. ΜΠΟΡΕΙΣ;
-/-
ΔΙΑΒΑΣΤΕ!
I Stand With Israel Because I Stand With Peace, Prosperity and Justice for All
I am, and have always been, pro-Israel. That position is now being criticized by some of my friends on the left, who share my concerns about the military and corporate establishment. They ask how I can be skeptical about America’s involvement in foreign wars while also supporting a strong U.S.-Israel alliance.
The answer is that I support Israel because I share Israel’s values, and because a secure Israel does not require U.S. military intervention in the Middle East.
I have been involved in water issues in Israel for many years, in projects with EcoPeace Jordan Riverkeeper that bring Israelis, Palestinians and Jordanians together to protect the River Jordan and manage a scarce common resource. I have seen how the environment can be a path to partnership in the region, rather than a flashpoint of conflict.
My father, too, had a deep connection to Israel, visiting the Jewish State on the eve of independence as a journalist. He, too, saw Israel as a future ally, a beacon of liberty, and a force for stability in the region.
I also support the legitimate aspirations of the Palestinian people. These need not be mutually exclusive. Already, there are many areas of cooperation between Israelis and Palestinians that go unnoticed.
The challenge our Palestinian friends face is to decide what kind of society they wish to build. It cannot be one that replaces Israel, and it ought not be a proxy for the militant Iranian regime or overtaken by the genocidal Hamas terror group, as has happened in Gaza. Our conversation with Palestinians needs to focus on the future, not the past.
Mere criticism of Israeli policies is not antisemitic, and there are friends of Israel today, right and left, who question and challenge actions of the Israeli government, as they would any other government.
No country is perfect, and some of Israel’s more controversial policies are the outcome of conflict and genuine security threats. But if you are only critical of Israel, or judge Israel by a standard that you apply to no other nation, then you invite legitimate questions about your motives.
Some questioned my own motives when I supported Pink Floyd guitarist Roger Waters in his courage to speak out against draconian COVID policies, the persecution of Julian Assange, and the war in Ukraine. That did not mean I supported his radical stance against Israel, which I — like many fans of his music — had no knowledge of at the time. Human beings are complex, and our relationship with Israel must be mature enough to make room for that complexity — and for people to learn and grow.
The most important reality is that Israel has been the most vulnerable country in the world for much of its existence, completely surrounded by nations that unambiguously seek her destruction and extermination of her Jewish population. All this is happening just three generations after the Holocaust which saw the genocide of six million Jews, including one and half million children. Such external security threats invariably result in abridgments and, at times, even abuses of civil and human rights within. The United States grappled with similar challenges during the Second World War, leading to policies like the interment of its Japanese citizens. While I am not comparing Israel’s actions to those abuses, even friends of Israel can admit that its legitimate security threats can sometimes lead to questionable actions.
In spite of that, Israel has more freedom — for all of its citizens, Jewish and Arab — than any of the surrounding countries that Waters and others rarely criticize. Arabs in Israel have more freedoms – the freedom, for example, to openly criticize their government – than in any neighboring country.
Arabs, Christian and Muslim, serve in Israel’s government and on its Supreme Court. Can you imagine a Jew on the supreme judicial body of any Arab country?
It is also preferable to be a woman or a LGBTQ person in Israel than anywhere else in the Middle East. This month, over 150,000 people joined the Pride Parade in Tel Aviv, making it one of the largest in the world. Meanwhile, in Iran, the regime hangs gays from cherry pickers in city squares. This abominable reality should never be forgotten.
We ought to challenge our Palestinian friends to guarantee the same rights and freedoms as Israel does. The question is: “What sort of state do the Palestinians want?” Will it be a free society? Will it offer citizenship to Jews who wish to live there? Will if offer its Arab citizens the freedom to protest without fear, a free press, and unencumbered free speech? If not, why not?
In recent years, several Arab states have made peace with Israel, based on shared interests and strong U.S. support for Israel. As president, I will expand that process, and invite Palestinians to join.
Israel has sought recognition and peace since 1947, when the UN voted for the creation of both Jewish and Palestinian states to replace the British mandate. The Jewish leadership immediately accepted this two-state solution; the Arab leadership rejected it and launched a war along with a pledge of nascent Israel’s annihilation. Since that time Israeli leaders have proposed two-state solutions in 2000, 2001 and 2007. It’s time for the Palestinian leadership to recognize Israel as the nation state and homeland of the Jewish people and for the Israeli leadership to re-offer a two-state solution with safe and secure borders.
Muslims and Jews pray to the same God. Abraham is father to both faiths. It’s time we bring God back into the picture and expand the Abraham Accords throughout the region and usher in a new era of peace, prosperity and justice for all.
9.
Following Samaria massacre, Israel to build 1,000 new homes in Eli
Prime Minister Netanyahu and Defense Minister Gallant agree to fast-track construction of 1,000 new housing units in Eli, adjacent to scene of Tuesday’s deadly terrorist shooting attack.
By David Rosenberg, World Israel News
The Israeli government will fast-track approval for 1,000 new homes in the town of Eli in Samaria, in response to the deadly terrorist shooting attack which took place just outside the town Tuesday.
On Wednesday, Prime Minister Benjamin Netanyahu, Defense Minister Yoav Gallant and Finance Minister Bezalel Smotrich agreed to immediately advance plans for 1,000 new housing units in Eli.
“Our answer to terrorism is to strike at it forcefully and build up our country,” the three leaders said in a joint statement Wednesday afternoon.
Four Israeli Jews were murdered in Tuesday’s attack, which was carried out by two Palestinian Arab terrorists affiliated with Hamas – Mohannad Shahada and Khaled Saba.
The victims were identified as Ofer Fairman, 64, Harel Masoud, 21, Elisha Antman, 18, and Nachman Shmuel Mordoff, 17. Four others were wounded in the attack.
Both terrorists responsible for the attack had previously sat in Israel’s Megiddo prison on terror-related charges, and both were shot and killed Tuesday.
During the attack, Shahada and Saba drove up to a gas station adjacent to the town of Eli and opened fire on Israeli civilians with M-16 assault rifles.
Orit Strock (Religious Zionist Party), Minister of National Missions, lauded Wednesday’s joint announcement.
“A thousand more Jewish families in the place where Jewish lives were cut short. Every terrorist must know that this was the Zionist price tag for murdering Jews. In the place from where they try to uproot us – there we will deepen our roots. Not instead of eliminating the terrorists, not instead of the checkpoints, and not instead of drying up the terrorist swamp. But absolutely as a necessary and clear Zionist step.”
Two of the victims murdered in the attack – 21-year-old Harel Masoud and 18-year-old Elisha Antman – were laid to rest Tuesday evening.
The funerals for Ofer Fairman, 64, and Nachman Shmuel Mordoff, 17 were held on Wednesday.
10.
Stop wind turbine farm or face more violent rioting, Druze leaders warn Netanyahu
Sheikh Muafek Tarif, the highest religious authority for Druze in Israel, added in a media statement that “the continuation of the existing situation will lead to severe consequences that no one has control over.”
He added that “we do not want violence or confrontations… we demanded to freeze the works in the Golan Heights and enter into dialogue immediately.”
On Wednesday, thousands of Druze blocked major highways and intersections throughout northern Israel, in protest of the construction. Traffic came to a standstill for hours, with some motorists reporting that they had been stuck on the road for up to six hours.
The demonstrations eventually turned violent, with police and protesters repeatedly engaging in physical clashes. At least four Druze men were seriously hurt, with one of them being shot by a police officer and airlifted to Rambam Hospital in Haifa for emergency treatment.
Security forces said that 12 police officers were injured.
After nearly a full day of chaotic protests and rioting, Netanyahu agreed to temporarily freeze the construction.
Several years ago, an Israeli energy company won a tender to construct a massive wind turbine farm in the Golan Heights, which would stretch over hundreds of acres of land and feature windmills that are 220 meters (720 feet) tall, permanently altering the landscape of the area.
Environmental protection groups and residents of the Golan Heights are vehemently opposed to the plan, arguing that it will endanger local migrating birds and negatively impact quality of life for those in the region.
The amount of green energy potentially generated by the project is negligible. Watchdog groups and the company behind the project have estimated that it could provide, at maximum, 0.5 percent of the electricity needed by the Jewish state.
Construction on the turbine farm was originally slated to begin in 2020, but the project has been repeatedly delayed due to intense public backlash.
11.
Khashoggi widow sues Israeli spyware company over husband’s murder
Specifically, it alleges that NSO had “intentionally targeted” her phones and “caused her immense harm, both through the tragic loss of her husband and through her own loss of safety, privacy, and autonomy.”
This was allegedly accomplished through the secret installation of its Pegasus spyware on one of her cellphones in April 2018, which allowed Saudi Arabian agents to track her then-fiancé and future husband, a journalist who frequently criticized the Saudi regime.
That December, Khashoggi was lured to Riyadh’s embassy in Istanbul, Turkey, where he was murdered and his body dismembered.
Much of the lawsuit relies on reports by The Washington Post and other news media, which in 2021 revealed alleged proof of the phone invasion by research groups that work to discover cyberespionage. Elatr had been taken in by UAE intelligence that April for hours of questioning about her Khashoggi, and they found that someone had downloaded the spyware to her phone while she was in custody.
As she was a stewardess based in Dubai and he was in Washington, they frequently discussed how to meet via various phone apps, enabling Pegasus to easily monitor and record their communications.
According to a statement by Elatr’s attorney, Michael Pendell, the “evidence shows that NSO Group played a much more integral part in contributing to Jamal’s death and in causing harm to Hanan than they have ever publicly admitted.”
“We also believe that in seeking to hold NSO Group responsible for their alleged actions, we can help prevent further human rights abuses from being perpetuated,” he added.
NSO has repeatedly denied that its application, which it says it markets to counter-terror agencies, was in any way connected to Elatr or Khashoggi’s death.
American intelligence claimed in 2021 that the hit was ordered by Crown Prince Mohammed Bin Salman, known as MBS, with some of the squad being members of the prince’s own protective detail.
This was a major factor in souring relations between White House and its major Gulf ally when President Biden took office. MBS denied direct culpability, saying the crime was committed by rogue agents, but did say in a 2019 interview that he was in general responsible “as a leader in Saudi Arabia.”
A civil lawsuit against MBS for the murder was filed in Washington in October 2020 by a democracy organization Khashoggi founded, called DAWN, and a Turkish fiancé of his, Hatice Cengiz.
According to Islam, men are allowed to have more than one wife.
12.
Intelligence chief, Netanyahu’s most senior aides in Washington amid security concerns – report
The report stresses concerns in both Washington and Jerusalem about the instability of the Palestinian Authority – currently led by the widely unpopular Mahmoud Abbas – and the possibility of a new intifada.
The Palestinian public in the PA-administered territories appears to favor Hamas, the terrorist organization that rules Gaza, over the PA. Representatives from Hamas won a plurality of seats on Birzeit University’s student council, in a clear example of the terror group’s growing popularity among Palestinians living in Judea and Samaria.
National Security Advisor Tzachi Hanegbi and Minister for Strategic Affairs Ron Dermer are also in Washington, where they met on Thursday with White House national security adviser Jake Sullivan.
According to a White House briefing, Sullivan hosted the Israeli officials “to discuss a broad range of global and regional issues of mutual concern.
“Following up on the March U.S.-Israel Strategic Consultative Group, they continued discussions on enhanced coordination to prevent Iran from acquiring a nuclear weapon, and ways to counter threats from Iran and its proxies.
“Mr. Sullivan reaffirmed the Administration’s goal of further enhancing Israel’s security and economic integration throughout the Middle East. Mr. Sullivan also stressed the need to take additional steps to improve the lives of Palestinians, critical to realizing a more peaceful, prosperous, and integrated region.
“Finally, Mr. Sullivan discussed our shared concern with Russia’s deepening military relationship with Iran, and the importance of supporting Ukraine in the defense of its territory and citizenry, including from Iranian drones,” the readout said.
Reports suggest disagreement between Israel and the US administration and that Israel is concerned about the possibility of a revived Iran nuclear deal.
“I have heard all of the reports about Iran. I have a sharp and clear message for both Iran and the international community: Israel will do whatever it needs to do to prevent Iran from obtaining nuclear weapons,” Prime Minister Benjamin Netanyahu stated Thursday evening.
13.
Jewish conservatives launch ‘Jews Against Soros’ website
They seek to counter the claim that any criticism of the billionaire qualifies as antisemitic.
By JNS
The recent incident featuring Twitter owner Elon Musk comparing nonagenarian financier and philanthropist George Soros to the supervillain Magneto again opened debate about where legitimate ideological criticism of the prolific political funder ends and antisemitic hate begins.
Now, two Jewish conservatives have launched a grassroots initiative to clarify.
Newsweek senior editor-at-large Josh Hammer and Missouri Attorney General candidate Will Scharf have launched “Jews Against Soros.”
Their new website says: “There is nothing antisemitic about identifying the many ways that George Soros and his network of organizations fund the radical left. Leftism isn’t Judaism, and being anti-leftist is not the same as being Antisemitic. Period.”
Hammer tweeted: “Soros has dedicated his life to fomenting American anarchism, undermining Israel’s territorial integrity, and destabilizing Western nation-states more generally.”
Scharf told The Daily Caller, “We plan to build a grassroots army of Jews committed to standing up against Soros and his brand of leftism.”
As @cjvalues‘ Rabbi Dov Fischer wrote last year, criticism of Soros is, in fact, a *mitzvah*. https://t.co/AJj0ChNzUz
— Josh Hammer (@josh_hammer) May 31, 2023
ΕΜΒΟΛΙΜΗ “ΤΣΟΝΤΑ”! (ΓΙΑ “ΞΕΛΑΜΠΙΚΑΖ”, ΑΛΛΑ ΚΑΙ ΓΙΑ… ΟΥΣΙΑ)!
ΑΓΟΡΑΖΟΥΜΕ “ΔΙΑΡΚΕΙΑΣ” ΚΑΙ ΔΥΝΑΜΩΝΟΥΜΕ ΕΤΣΙ ΑΚΟΜΑ ΠΕΡΙΣΣΟΤΕΡΟ ΤΟΝ ΘΡΥΛΟ ΜΑΣ!
14.
Kaybolan denizaltıyla ilgili kötü haber dünyaya duyuruldu
Titanik’in Atlas Okyanusu’ndaki enkazına turistik amaçla sefer yaparken kaybolan denizaltıyı arama alanında bir “enkaz” bulundu.
Titanik’in enkazına turist taşıdığı sırada Atlantik Okyanusu’nda kaybolan küçük denizaltı Titan dünya gündemini sarstı. Aralarında İngiliz milyarder Hamish Harding’in de bulunduğu denizaltını arama çalışmaları sona erdi.
ABD Sahil Güvenliği, kaybolan denizaltı Titan’ın enkazının Titanik yakınlarında bulunduğunu duyurdu. İçindekilerin de hayatını kaybettiği açıklandı.
NELER OLMUŞTU?
Titanik enkazını ziyaret için 250 bin dolar ödeyen İngiliz milyarder ve kaşif Hamish Harding, Pakistan’ın en zengin insanlarından olan 48 yaşındaki Sehzade Dawood, 19 yalındaki oğlu Sulaiman, Fransız Denizaltı pilotu Paul-Henry Nargeolet ve Titanic seferlerini yürüten OceanGate firmasının CEO’su 61 yaşındaki Stockton Rush’ın denizaltında olduğu biliniyor.
OceanGate Expeditions adlı şirket ile dibe dalan 5 kişilik ekip normal şartlarda her 20 dakikada bir yukarıya ‘İyiyiz’ sinyali gönderiyordu, ancak bu sinyal henüz nedeni bilinmeyen bir sebepten ötürü Pazar günü kesilmişti.
OceanGate Expeditions adlı şirket kayıp denizaltının kendisine ait olduğunu doğruladı. Şirketten yapılan açıklamada, ‘Mürettebatı güvenli bir şekilde geri getirmek için tüm seçenekleri araştırıyor ve seferberediyoruz’ denilmişti.
UMUT SİNAYLİ ALINMIŞTI
Şirket dışında arama kurtarma çalışmalarına ABD Sahil Güvenlik ekipleri ve Kanada’dan da özel bir ekip katıldı. Karadan ve havadan devam eden çalışmalarda Kanadalı ekip belki de son saatlere girerken bir umut ‘sinyali’ aldı. Söz konusu sinyal tam da denizaltının kaybolduğu noktadan geliyordu.
Ekibinin hayatta olduklarına ve geminin yan tarafına çarparak sonarda – muhtemelen bardaklarla – tespit edilebilmeleri için vurmaları yeni umutlar uyandırdı. Ancak yüzeyin 12.500 fit – yaklaşık iki buçuk mil – altında olan denizaltını kurtarabilecek dünyada 2 tane gemi var. Bu durumda da işleri zorlaştırıyor.
Harding’in yakın arkadaşlarından biri olan Jannicke Mikkelsen katıldığı bir televizyon programında duruma ilişkin şunları söyledi:
“Gerginim. Sinirden midem bulanıyor. Korkuyorum, endişeliyim. Şu anda uyumuyorum. Sadece iyi haberler almayı umuyorum. Her saniye, her dakika saatler gibi geliyor.”
Titanik’ten haber yapan ilk gazeteci Michael Guillen, 2000 yılında Titanik enkazını ziyaret ederken ölümle burun buruna gelmişti. Buzlu akıntı ile sürüklenen Gueillen, şans eseri bu yolculuktan kurtulmuştu.
15.
Yeni ittifak arayışına girdiler! Büyük korku, Türkiye o hattın hakimi olabilir
Yunan Türkiye uzmanları, +Türkiye’nin vizyonu büyük ve Doğu Akdeniz’deki varlığının temel sebebi Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hakimi olmak” değerlendirmesinde bulundular.
22.06.2023
Türkiye’nin ‘Mavi Vatan’ doktrini hakkında Yunanistan hükümeti ve ülkedeki düşünce kuruluşlarında hazırlanan raporların özeti durumundaki analizi aralarında Yunanistan Başbakanlık eski Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Aleksandros Diakopulos, ülkenin önde gelen Türkiye uzmanlarından Profesör Kostas Ifantis ve ülkedeki önemli güvenlik uzmanlarından Yunanistan Küresel İlişkiler Enstitüsü Direktörü Konstantinos Filis gibi isimler hazırladılar.
TÜRKİYE ENERJİ YOLLARININ HAKİMİ OLABİLİR!
Analiz yazısında ‘Mavi Vatan’ projesinin Türk Silahlı Kuvvetleri arasında güçlü bir desteğe sahip olduğu ifade edildi. Uzmanlar yazıda, “2019 yılında Karadeniz’de gerçekleşen Mavi Vatan deniz tatbikatında Türk donanması etkileyici şekilde operasyonel kabiliyetini ortaya koydu. Bu tarihten sonra Mavi Vatan, Türkiye’nin her kesiminde Türkiye’nin bölgesindeki faaliyetlerin temeli olarak kabul gördü” yorumunu dile getirdiler.
YUNAN DEVLET AKLI YANILIYOR
Türkiye’nin dış politikada Ege ve Akdeniz’de askeri ve ticari gücünü arttırmayı hedeflediği de dile getiren uzmanlar, Yunan komutanlar ve politikacıları da eleştirerek, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de enerji rezervleri üzerinde hak iddiası olduğu için bölgede varlığını sürdürdüğünü düşünüyorlar ancak hata ediyorlar. Türkiye’nin vizyonu büyük ve Doğu Akdeniz’deki varlığının temel sebebi Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hakimi olmak” ifadelerine yer verdiler
TÜRKİYE YÜZYILI PROJESİ
“Mavi Vatan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ ideolojisinin ana parçalarından biri olduğu, 2013 yılından bu yana Türkiye’nin Avrasya stratejisine de yöneldiği belirtilen değerlendirmede, “Türkiye sadece Batı dünyasının uzantısı olarak değil çok daha büyük bir jeopolitik sistemin merkezinde kendini değerlendiriyor” saptamaları da yer aldı.
MAVİ VATAN UZLAŞMAYA AÇIK DEĞİL!
Uzmanlar analizlerinde Türkiye’nin Mavi Vatan ve Türkiye Yüzyılı fikirleri çerçevesinde Katar’dan Libya’ya, Somali’den, Suriye ve Irak’a, KKTC’ye kadar çok sayıda ülkede askeri üssünü bu doğrultuda kullandığını da iddia ettiler. Analizde yine bu projeler çerçevesinde Türkiye’nin ticari ve askeri filolarını güçlendirdiği de ifade edilirken, “Türkiye, Mavi Vatan fikrine dayanarak Ege ve Akdeniz’deki enerjilerden ve bu enerjilerin kullanımından söz sahibi olmak istiyor. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile ABD arasında oluşan üçlü işbirliğini dondurmak ve Doğu Akdeniz’deki çoklu işbirliklerinde merkezi ülke durumuna gelmek” denildi.
YUNAN YETKİLİLER UYARILDI
Mavi Vatan projesinin Yunanistan’ın ana çıkarlarına karşı olduğu için temelde askeri bir strateji olduğunu dile getiren uzmanlar, Yunanistan’ın bu durumda ne yapması gerektiğini ise şu sözlerle açıkladılar:
“Bu fikir askeri bir stratejiden yükseldiği için Türk ordusu ve donanmasının da bu doğrultuda kullanılması doktrinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Yunanistan’a karşı savaş gerekçesini ideolojik meşru bir zemine koyan bu doktrin karşısında Yunanistan siyasi, diplomatik önlemlerin öncelik olarak belirlenmesinin işe yaramayacağını anlamalı! Türkiye bu doktrinini pazarlık için ileri sürüyor olsa bile unutulmamalı ki Türkiye’nin geçmişteki benzer doktrinleri de sonradan katılaştı ve uzlaşılmaz askeri stratejilere dönüştü.”
YENİ İTTİFAK ARAYIŞINDALAR
Analiz yazısında Yunanistan’ın Türkiye karşısındaki stratejilerini 1974 yılında oluşturduğu ifade edilerek Mavi Vatan fikri karşısında güçlü ve modern bir ordunun Yunanistan’ın en büyük güvenlik unsuru olacağı iddia edildi. Yunanistan’ın ayrıca yeni uluslararası ortaklıklar ve ittifaklar ile konumunu güçlendirmeye devam etmesi gerektiği fikri ileri sürülen analizde diğer yandan “Mavi Vatan fikrini etkisiz hale getirebilmek” için Türkiye ile tam bir normalleşme sürecine devam edilmesi gerektiği iddiasında bulunuldu.
16.
Türkiye’nin ‘merkez’ gücüne güç katacak! Yeni dengeler oluşturacak proje
‘Irak İpek Yolu’ Türkiye’nin enerji merkezi statüsüne güç katacak. Türkiye, Irak Kalkınma Yolu Projesi ile Irak üzerinden gelen petrol ve doğal gazı dünyaya ulaştırırken aynı zamanda enerjide merkez ülke olma politikasını da güçlendirecek.
Irak’tan Türkiye’ye uzanan kara ve demir yolu ile bu kapsamda inşa edilecek limanlar ve kentleri barındıran Kalkınma Yolu Projesi, petrol dışı sürdürülebilir ekonominin temeli olarak niteleniyor. Irak, projenin ilk ayağı olan Büyük Fav Limanı ile Türkiye üzerinden Asya ve Avrupa arasındaki seyahat süresini kısaltmayı ve bir transit merkezi olmayı amaçlıyor.
“Irak İpek Yolu” olarak tanımlanan Kalkınma Yolu Projesi ile Süveyş Kanalı’na rakip bir güzergah oluşturularak ticaretin daha hızlı ve verimli yürütülmesi hedefleniyor.
Orta Doğu’nun en büyük limanı olması hedeflenen ve 2025’te tamamlanması planlanan Büyük Fav Limanı’nı Türkiye sınırına bağlayacak demir yolu ve otoyollar için 17 milyar dolar bütçe gerekeceği hesaplanıyor.
Proje, tarihleri 2028, 2033 ve 2050 olarak belirlenen üç aşamada tamamlanacak.
“BÜYÜK FAV LİMANI, TÜRKİYE’NİN ENERJİ İHRACAT POTANSİYELİNİ ARTIRACAK”
Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Platformu (ODAP) Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin, AA muhabirine, Büyük Fav Limanı’nın 2005’te Irak hükümeti tarafından gündeme getirildiğini, ancak ülkedeki ekonomik kriz ve güvenlik sorunlarından dolayı projenin sürekli durdurulduğunu söyledi.
Semin, söz konusu limanın Irak ekonomisi için önemine işaret ederek, “Büyük Fav Limanı projesi Irak’ın milli gelirinin petrole bağlılığını yüzde 40 ila 60 oranında düşürecek. Proje, geliri sadece petrole bağlı olan Irak için bir alternatif olacak.” dedi.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ortaya çıkmasıyla Rusya’nın güvenilir enerji tedarikçisi olarak kabul edilme statüsünü kaybettiğine dikkati çeken Semin, Avrupalı aktörlerin enerji ihtiyaçlarını güvence altına almak için stratejilerini gözden geçirdiğini anlattı.
Semin, projenin Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve enerji sektöründeki rekabet gücüne katkı sağlayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Ukrayna-Rusya Savaşı başladığında Katar’ın sıvılaştırılmış doğal gazının Avrupa’ya nasıl ulaştırılacağı konusunda ciddi tartışma oldu. Büyük Fav Limanı’nın tamamlanmasıyla Katar gazının Irak üzerinden Avrupa’ya taşınması daha kısa ve ekonomik bir rotayla gerçekleştirilebilecek. Büyük Fav Limanı ayrıca, Türkiye’nin enerji ihracat potansiyelini de artıracak. Türkiye, Irak’ın enerji kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştıracak ve enerji ticaretinde aktif rol oynayacak. Basra’dan Türkiye sınırına uzanan kara ve demir yolu ulaştırma koridoru inşasına yönelik Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’nin enerji sektöründeki rekabet gücüne katkı sağlayacak.”
– “PROJEYLE İKİ ÜLKE KÜRESEL TİCARETTE ENTEGRE YÖNETİCİ ROLÜ ÜSTLENECEK”
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Uzmanı Dr. Watheq Al-Sadoon da, Kalkınma Yolu Projesi ile Irak ve Türkiye arasındaki stratejik ekonomik işbirliğinin ilerletilmesinin iki ülkeyi küresel ticaret ve enerji nakil hatlarında entegre bir yönetici rolüne yükselteceğini ifade etti.
Al-Sadoon, “Türkiye, gelişmiş ulaşım hatlarıyla Irak’ın Avrupa’ya açılan kapısı olacak ve dolayısıyla iki ülke Avrupa ve Asya arasında köprü vazifesi görecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Mart’ta Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile görüşmesi sonrasında, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Kalkınma Yolu sadece Türkiye ile Irak için değil, tüm bölge için stratejik önemi haiz, yüksek bir projedir. Bu yolun inşasıyla ortaya çıkacak katma değerden, Avrupa’dan Körfez’e kadar geniş bir coğrafyada milyonlarca insan faydalanacaktır. Bölgesel işbirliğini güçlendirecek, ticaretimizi geliştirecek, beşeri münasebetlerimizi tahkim edecek bu projeyle, diğer kardeş ülkelerin de yakından ilgilendiğini biliyoruz. İnşallah onların da katılımıyla Kalkınma Yolu Projesi’ni bölgemizin yeni İpek Yolu haline dönüştüreceğimize inanıyorum.”