ΜΠΗΚΑΜΕ ΣΤΟ 2023!.. ΑΝΑΝΕΩΜΕΝΟ!..
1. Νάτος στα τ/ΜΜΕ (και πάλι) ο κρυφο-ΣΥΡΙΖΑΙΟΣ Δντης της ΧΟΥΝΤΟ-ΣΥΡΙΖΑΙΪΚΗΣ ε/φ “ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ”, που αρχικά την είχε μηνύσει ο ΡΤΕ και ακολούθως, όταν έμαθε περί τίνος πρόκειται, την και τους έγραψε στο… περιτομημένο πέος του!..
Όλοι τους, οι συνεργαζόμενοι μεταξύ τους Χουντικοί και “Σορος-Συριζαίοι”, κατήντησαν… χανουμάκια των Τούρκων, για να μην γράψω τα… πουτανάκια τους, που θα ήταν πολλαπλασίως βαρύτερο!..
Ουστ, μπινέδες, απόγονοι εκείνων που δεν ήθελαν τον ξεσηκωμό μας τότε κατά των Οθωμανών!..
ΟΛΟΙ ΑΥΤΟΙ ΘΕΛΟΥΝ ΝΕΑ ΗΤΤΑ ΑΠΟ ΤΟΥΣ ΤΟΥΡΚΟΥΣ, ΓΙ’ ΑΥΤΟ ΚΑΙ ΕΒΑΛΑΝ ΣΤΟ ΣΤΟΜΑ ΤΟΥΣ ΚΑΙ ΤΟΝ ΣΤΡΑΤΟ ΤΕΛΕΥΤΑΙΩΣ, ΠΟΥ ΕΠΕΧΕΙΡΗΣΑΝ ΚΑΙ ΕΠΙΧΕΙΡΟΥΝ, ΟΝΤΑΣ ΟΡΓΑΝΑΚΙΑ ΤΩΝ ΤΟΥΡΚΩΝ, ΝΑ ΠΡΟΣΒΑΛΛΟΥΝ ΣΤΟ ΠΡΟΣΩΠΟ ΤΟΥ ΚΟΥ Α/ΓΕΕΘΑ!.. ΒΡΩΜΙΑΡΗΔΕΣ, ΠΑΤΡΙΩΤΕΣ ΤΟΥ “ΚΟΛΟΥ”, ΠΟΥΛΗΜΕΝΑ… “ΚΟΡΟΪΔΑ ΤΗΣ ΤΡΑΠΟΥΛΑΣ”!..
Yunan’dan ‘acı’ itiraf: “Kilise çanlarımızı bile Türkiye’den ithal ediyoruz”
Yunanistan’ın muhalif gazetecilerinden Dimitris Rizoulis, katıldığı bir programda ülkelerindeki kilise çanlarının dahi Türkiye’den ithal edildiğini itiraf etti. Rizoulis’in kendileri için acı olan itirafı, programda tartışmalara yol açtı.
‘Demokrasi’ adlı internet tabanlı haber portalında köşesi bulunan Dimitris Rizoulis, geçtiğimiz aylarda Yunanistan’ın Türkiye’den ihraç ettiği ürünlerin listesini yayınlamıştı.
ΤΡΑΒΑ ΞΥΡΙΣΟΥ ΡΕ ΒΡΩΜΙΑΡΗ! 1 ΚΙΛΟ ΒΡΩΜΑ ΚΟΥΒΑΛΑΣ ΚΑΙ 1/4 ΚΟΝΙΔΕΣ!..
Listede ‘balık‘ ve ‘kilise çanı‘ gibi ürünlerin yer alması Rizoulis’i çileden çıkarttı. “Listede yüzlerce ürün var ama bu ikisini neden onlardan alıyoruz anlamıyorum!” diyen gazeteci, katıldığı bir programda Miçotakis hükümetine ateş püskürdü.
“BU MUAZZAM SORUN KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL GİBİ GÖRÜNÜYOR”
Skai TV’deki canlı yayına telekonferansla bağlanan Dimitris Rizoulis, Ekonomi Bakanlığı’nın Meclis’e sunduğu Türkiye’den ithal edilen ürünler listesini ifşa ettiğini ama Yunan medyasının bunu görmezden geldiğini şöyle anlattı:
“Ekonomi Bakanlığı’nın Meclis’e sunduğu ve resmi belgelerle söylediği bu… Bu muazzam sorun kimsenin umurunda değil gibi görünüyor. Bu müthiş bir ifşa ama medyanın tamamı görmezden geldi ve merak ediyorum neden böyle oluyor?”
Yunan Meclisi
“RÜŞVET ALIYORLAR”
Skai TV’nin stüdyosundaki gazetecilerden Georgios Vlahos ise, Rizoulis’in sorusuna şu cevabı verdi:
“Çünkü rüşvet alıyorlar Bay Rizoulis. Kanal sahipleri bile askeri projelerden rüşvet alıyor. Bunu çok iyi biliyorum. Beni isimlerini açıklamaya zorlamayın.”
Programın devamında sunucu, Rizoulis’e seslenerek belgelerin ‘gerçek olup olmadığını’ sordu. Rizoulis ise, “Tabii ki gerçek. İsteyen Meclis’e gidip baksın. Ekonomi Bakanlığı’nın dediği bu” diye konuştu.
MİÇOTAKİS ÇİPRAS’IN YOLUNDAN GİDİYOR
Muhalif gazeteci, Ekonomi Bakanlığı’nın yayınladığı Türkiye’den ithal edilen ürünler listesinin geçmiş yıllarda da Meclis’e sunulduğunu, Miçotakis’in bu durumu normalleştirdiğini savundu:
“Bu Türkiye’den yaptığımız ithalatları içeren listedir. Şimdiye kadar yapılan ithalatlara göre bu durumun normalleştiğini söyleyebiliriz. Yeni Demokrasi Partisi, Syriza Partisi ile aynı yolu izliyor. Yeni olan liste bu. On yıllar öncesine ait değil. Bu yıl yayınlandı. Listede Türkiye’den ithal ettiğimiz ürünler tek tek var. Yüzlerce üründen bahsediyorum.”
Çipras ve Miçotakis
CANLI YAYINDA ÇARPICI YORUM
Skai TV stüdyosundaki bir diğer gazeteci ise, Rizoulis’in tespitlerini yerinde bulduğunu söyleyerek Yunanistan’ın yıllar içerisindeki gerileyişinden şu sözlerle bahsetti:
“Bu önemle yaklaşmamız gereken bir konu. Çünkü savunma sanayimizi yıllar içerisinde çok küçümsedik. Artemis Sistemi’ni geliştirebilirdik. Hiç üstüne düşmedik. Ne yazık ki biz ekonomik krizle meşgulken, askeri projelerin bütçesini kısarken Türkiye ise savunma sanayisine milyarlarca dolar yatırım yaptı. Sonuç olarak bugün Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinin yüzde 70 oranda yerli üretim olduğunu biliyoruz. Bir de tabii ki bu silahları ihraç ediyorlar.”
BALIK VE KİLİSE ÇANI İSYANI
Canlı yayındaki gazetecinin çarpıcı açıklamalarından sonra Dimitris Rizoulis gergin bir ifadeyle Türkiye’den ihraç edilen ürünler arasında kilise çanının da olduğunu dile getirdi:
“Hala Türkiye’den ürün ithal etmeye devam ediyoruz! Bunu neden yapıyoruz? Neden Türkiye’den sebze ve balık alıyoruz? Kiliselerimizin çanlarını bile oradan alıyoruz. Bunu hayal edebiliyor musunuz?”
3.
TCG Anadolu’yu eleştirmeye çalıştı! Halk TV yazarı kendisini rezil etti
Halktv.com.tr yazarı Mehmet Tezkan, Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu’yu eleştirmek isterken bilgisizliği nedeniyle rezil oldu.
CHP’nin yayın organı Halktv.com.tr’de yazan Mehmet Tezkan bugünkü yazısında Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu’yu yazdı. Türkiye’nin en büyük projelerinden biri olan TCG Anadolu gemisini eleştirmek isteyen Tezkan, “Uçaksız uçak gemisi” başlıklı yazısında kendisini rezil etti.
TCG Anadolu gemisinin dikey iniş kalkış yapan savaş uçaklarına göre tasarlandığını söyleyen Tezkan, Türkiye’nin elinde böyle bir uçak olmadığını bu sebeple TCG Anadolu‘ya sadece helikopterlerin iniş kalkış yapabileceğini söyledi. Bu uçak gemisi projesine F-35 savaş uçağı sebebiyle başlanıldığını iddia eden Tezkan, Rusya’dan S-400 alındığı için Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarıldığını ve TCG Anadolu’nun ‘uçaksız’ kaldığını belirtti. Bu sözlerin üzerine daha iddialı sözler sarf eden Tezkan, “Uçaksız uçak gemisine sahip ilk ülke olarak tarihe geçeceğiz. Keyfi yönetimin… Ortak akılı devreye sokmamanın… Geleceği hesaplamanın. Her şeye iki dudakların karar vermesinin son bedeli de bu…” dedi.
KIZILELMA TCG ANADOLU’YA İNİŞ KALKIŞ YAPABİLECEK
Bu yazı Tezkan’ın Türkiye’nin savunma sanayindeki ilerlemelerinden bir haber olduğunu gözler önüne serdi. Bilindiği üzere yerli savunma sanayi oranını yüzde 80’ler oranına kadar çıkaran Türkiye bir atılım yaparak 14 Aralık’ta ilk insansız savaş uçağı Kızılelma’yı uçurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılelma’nın 2023 yılı içerisinde seri üretime geçeceğini duyurdu. Kızılelma’nın mimarı Selçuk Bayraktar ise Türkiye’nin insansız savaş uçağının ve Bayraktar SİHA’ları TCG Anadolu‘ya iniş kalkış yapabileceğini açıklamıştı.
SON TEKNOLOJİ İNSANSIZ SAVAŞ UÇAKLARIYLA DONATILACAK
Yani son test aşamasında olan TCG Anadolu’nun Deniz Kuvvetleri’ne teslim edilmesinden kısa bir süre sonra, Türkiye’nin insansız savaş uçakları TCG Anadolu’nun üzerinde yerini almış olacak. Halktv yazarı Tezkan‘ın dediği gibi TCG Anadolu “Uçaksız uçak gemisi” olarak kalmış değil. Aksine Türkiye’nin uçak gemisi, son teknoloji insansız savaş uçaklarıyla donatılarak belkide dünyada eşi benzeri görülmemiş bir teknoloji harikası olacak.
4.
Bulgaristan’dan anlaşma açıklaması: Tarihi bir belge!
Türkiye ile Bulgaristan arasında doğal gaz alanında işbirliği anlaşması imzalandı. Bulgaristan Enerji Bakanı Hristov imzalanan anlaşmayı ‘tarihi bir belge’ olarak nitelendirdi.
Dönmez ve Hristov’un nezaretinde düzenlenen törende, iki ülke arasında doğal gaz alanında işbirliği anlaşması imzalandı.
Türkiye adına imzayı BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcan, Bulgaristan adına da Bulgargaz Genel Müdürü Denitsa Zlateva attı.
“BU ALTYAPI İLE GAZ MERKEZİNE BİR TUĞLA DAHA KOYMUŞ OLDUK”
Bakan Dönmez, imza töreninin ardından yaptığı açıklamada, 2023’ün iki ülke arasında başta enerji olmak üzere işbirliğinin daha da arttığı bir yıl olması temennisinde bulundu.
Geçen ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in İstanbul’da bir araya geldiğini hatırlatan Dönmez, “Orada mevkidaşım ile bir araya gelmiş ve enerji alanındaki önemli hususların bir kez daha üzerinden geçmiştik. Son görüşmemizin üzerinden henüz bir ay bile geçmeden İstanbul’da ele alınan konuların bugün Sofya’da somut adımlara dönüşmesinden memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim.” dedi.
Dönmez, imzalanan mutabakat zaptının iki ülke arasında doğal gaz alanındaki işbirliğini ve bağları daha da geliştireceğine inandığını vurgulayarak “Mutabakat zaptı, Balkan coğrafyasının doğal gaz güvenliğinin artırılmasında da önemli bir adım olacaktır. Bu anlaşmanın süresi 13 yıl olacak ve yıllık yaklaşık 1,5 milyar metreküpe kadar bir gaz transferi söz konusu olacak. Başta Bulgaristan olmak üzere Avrupa’nın da doğal gaz arz güvenliğine büyük katkı sağlayacak.” diye konuştu.
Sürecin işleyişi hakkında da bilgi veren Dönmez, şunları kaydetti:
“Başta Saros FSRU olmak üzere 5 LNG terminalimiz sürece katkı sağlayacak. Türkiye, 7 farklı hat ve LNG terminalleriyle 15 ülkeden gaz tedariki yapan bir ülkedir. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin gaz merkezi olması için önemli adımlardan birisidir. Bu altyapı ile gaz merkezine bir tuğla daha koymuş olduk. Gerek tedarikçi ülkeler gerekse Avrupa ülkelerinin yapacağı yatırımlarla bu kapasiteyi çok kısa sürede artırma imkanı da söz konusudur.”
Dönmez, sürece katkı sağlayanlara teşekkürlerini iletti.
“TÜRKİYE’YE KADAR ULAŞACAK GAZ MİKTARLARINDAN BİZLER DE YARARLANABİLECEĞİZ”
Bulgaristan Enerji Bakanı Hristov da imzalanan anlaşmayı “tarihi bir belge” olarak nitelendirdi.
Hristov, “Bu anlaşma sayesinde dünyanın tüm doğal gaz üreticilerinden doğal gaz alabilme fırsatını elde etmiş bulunuyoruz. Türkiye’ye kadar ulaşacak gaz miktarlarından bizler de yararlanabileceğiz.” ifadesini kullandı.
5.
Sultan II. Abdülhamid bu günleri 100 yıl öncesinden görmüş! Darbeciler projesine engel olmasaydı…
Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘Hasta Adam’ olarak nitelendirildiği 19. Yüzyılda padişahlık yapan Sultan II. Abdülhamid, Mezopotamya havzasındaki petrol zenginliğini yıllar öncesinden görmüştü. Tarihçi Şükrü Altın, Haber 7’ye özel yaptığı açıklamada Sultan’ın darbeciler tarafından engelleniş hikayesini anlattı.
- Haber 7 – ÖZEL
Üç kıtaya hükmetmiş kadim Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemindeki hükümdarı Sultan II. Abdülhamid Han, devletin yıkılışını 40 yıl süreyle geciktirmeyi başarmış bir siyasetçiydi.
34 yaşında çıktığı tahtı 33 yıl boyunca İngiltere, Fransa ve Almanya gibi güçlere karşı koruyan II. Abdülhamid, Mezopotamya havzasındaki yer altı zenginliğinin de farkındaydı.
MEZOPOTAMYA’DAKİ ZENGİNLİĞİN FARKINDAYDI
Özellikle Musul ve Bağdat çevresinin zengin petrol kaynaklarıyla çevrili olduğunu düşünen Ulu Hakan, bölgeye onlarca bilim insanı göndermiş; buradaki petrol miktarının çıkarmaya değip değmeyeceğini belgeleme niyetindeydi.
Sultan II. Abdülhamid Han
Bölgeden gelen raporlar olumlu olunca, Ulu Hakan Musul ve Bağdat’ı kendi üstüne geçirdi. Bu sayede devletin hazinesini korumuş olacaktı.
Ancak tarihler 1909’u gösterdiğinde, Avrupa’daki ‘Jön Türkler‘ oluşumunun başını çektiği İttihat ve Terraki Partisi, önce Sultan Abdülhamid’i darbeyle görevinden etti sonra da Beylerbeyi Sarayı’na sürgüne yolladı.
Bu darbe Türkiye’ye onlarca yıl kaybettirirken, Avrupalı devletlerin isteğine uyacak şekilde Musul ve Bağdat’taki stratejiden cayılmış olundu. Oysaki Gabar Dağı’nda yapılan devasa keşif Osmanlı sultanını bir kez daha haklı çıkarttı.
“II. Abdülhamid Efsanesi: Yıldız Teşkilatı” kitabının yazarı Tarihçi Şükrü Altın, 19-20 Yüzyıldaki siyasi hamleleri ve Abdülhamid’in ileri görüşlülüğünü Haber 7 okurları için anlattı. İşte, Altın’ın açıklamaları:
AKIL DOLU MUSUL STRATEJİSİ
Sultan II. Abdülhamid’in Osmanlı İmparatorluğu tebaasının menfaatleri için denge politikası yürüttüğünü belirten Şükrü Altın, açıklamasına şu sözlerle başladı:
“(Sultan II. Abdülhamid Han) Petrol mücadelesine karşı denge siyaseti takip etmişti. Zira petrol üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen başta İngiltere olmak üzere Almanya, Fransa ve Rusya Osmanlı topraklarındaki petrol bölgelerini ellerine geçirmek için gayr-ı resmi yöntemleri kullanmak suretiyle mücadele içindeydiler. Öyle ki bu devletler, petrol bölgelerine hâkim olunduğunda Avrupa’da ve dünyada büyük bir güç haline geleceklerini biliyorlardı. Bu sebeple II. Abdülhamid, 1890 yılında da “İrade-i Seniye” ile Musul petrol sahasını “Memâlik-i Şahane” (Yani Padişahın Mülkü)” ilan etti.”
Sultan II. Abdülhamid’in Mezopotamya bölgesine yönelik hazırlattığı petrol haritasıTarihçi Yazar Şükrü Altın, İngiltere’nin emperyalist amaçları uğruna Mezopotamya’daki zenginliği ele geçirebilmek için ajanlarını bölgeye yolladığını ve buradaki nüfuzlu aileleri kendilerine çektiğine değindi.
Tarihçi Yazar Şükrü Altın
“YA KABUL ET YA SAVAŞ” İKİLEMİ
Altın, İngilizlerin Şerif Hüseyin üzerinden oynadığı oyunu Sultan II. Abdülhamid’in erkenden görüp önlem aldığını da belirtti. Şerif Hüseyin, 18 yıl boyunca İstanbul’da İmparator’un gözetiminde tutulmuş, fakat emperyalistlerin Mezopotamya’ya olan ilgisi gün geçtikçe artmıştı:
“II. Abdülhamid İngiltere’nin bütün girişimlerini her defasında boşa çıkardı. Petrol bölgeleri üzerinde hâkimiyet mücadelesi veren sadece İngiltere ve Fransa değildi. Bunların yanı sıra ABD, Almanya, Rusya gibi ülkeler de bu mücadelenin tarafıydılar. Osmanlı’ya oynanan oyunlar bitmedi. Günümüzde olduğu gibi içeriden yapılan saldırılar daha da tehlikeli hale geldi. Devlet içindeki güçlerin baskısıyla Kanun-i Esasî çalışmaları başlatıldı. Sultan II. Abdülhamid ya savaşacak ya da Kanun-i Esasî’yi ilan edecekti. Her iki hal de devletin ölüm fermanı demekti.
Ancak Sultan II. Abdülhamid, zayıf düşmüş Osmanlı’yı savaşa sürüklemektense Kanun-i Esasi’yi ikinci kez ilan etmek durumunda kaldı.
ABDÜLHAMİD’İN ONCA YILLIK BİRİKİMİNİ YOK ETTİLER
Bir yıl sonra da Jön Türkler oluşumunun kurduğu İttihat ve Terraki Partisi, II. Abdülhamid’e darbe yaptı. Tarihçi Şükrü Altın o günleri şu şekilde özetledi:
“Batılı güçler emellerine ulaşmışlardı. İttihat ve Terakki Partisi iş başına geldikten sonra Şerif Hüseyin ve oğulları çok istedikleri Mekke’ye geri dönebildi. Her şeyi ele geçiren İttihatçılar Sultan II. Abdülhamid’in Musul petrol havzası ve Filistin’de bulunan arazilerini Memalik-i Şahane (özel mülkü olmaktan) olmaktan çıkarttılar.”
Musul, Filistin ve Mezopotamya’daki diğer bölgeler Sultan’ın mülkü olmaktan çıkarılınca, emperyalistlerin önü açılmış oldu. Uzun yıllar boyunca Osmanlı’nın zengin yer altı kaynaklarını ele geçirmek için mücadele eden Batılılar, çabalayıp da yapamadıklarını Osmanlı’nın Avrupa etkisi altındaki paşalarına yaptırmıştı.
10 YIL DEDİ, 5 YIL YÖNETEMEDİLER
Yıldız Sarayı’nı türlü zorbalıkla bırakmak zorunda kalan Sultan II. Abdülhamid, Terraki oluşumuna “Siz ülkeyi 10 yıl yönetin ben 100 yıl yönetmişsiniz sayacağım” diye seslenmişti.
‘Özgürlükçü’ İttihat ve Terakki Partisi, Sultan’ın bu sözünden sadece 5 yıl sonra ülkeyi I. Dünya Savaşı’na dahil etti.
O dönem İmparatorluğun karşısındaki düşmanı ise, “Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir” sözlerinin sahibi İngiliz Winston Churchill’den başkası değildi.
ABDÜLHAMİD’İN İNSANI TİTRETEN DUASI
Sultan II. Abdülhamid, Beylerbeyi Sarayı’nda sürgündeyken onca insanın kanıyla kurulmuş dede mirası Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü büyük bir hüzün ve kederle izliyordu.
Necip Fazıl Kısakürek’in yıllar sonra neşrettiği bir kesitte, Ulu Hakan’ın duası teyit edilmişti. İşte, Sultan Abdülhamid’in insanı titreten o duasından bir kesit:
“Allahım helal etmiyorum!
Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum!
Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin (SalAllahu Aleyhi ve Sellem) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!”
7. ΑΝ ΓΙΝΕΙ ΚΑΙ ΑΥΤΟ, ΜΕΤΑ ΠΟΙΑ “ΚΟΥΦΑΛΑ” ΘΑ ΒΓΕΙ ΝΑ ΜΙΛΗΣΕΙ, ΡΕ ΞΕΦΤΙΛΕΣ, ΓΙΑ ΤΗΝ ΕΞΩΤΕΡΙΚΗ ΠΟΛΙΤΙΚΗ ΤΟΥ Κ. Κ. ΜΗΤΣΟΤΑΚΗ; (Το διέψευσε αργότερα το ε/Υπ. Πολιτισμού).
Bloomberg: Ελλάδα και Βρετανία κοντά σε συμφωνία για την επιστροφή των Γλυπτών του Παρθενώνα
Μία τέτοια συμφωνία θα προβλέπει την αποστολή στην Αθήνα ενός μέρους των γλυπτών -εκ περιτροπής- για αρκετά χρόνια, όπως γνωστοποιούν άτομα που γνωρίζουν το θέμα και δεν θέλησαν να κατονομαστούν, επειδή η συμφωνία δεν έχει «κλειδώσει», σύμφωνα με δημοσίευμα του Bloomberg.
«Οι υπουργοί από την Ελλάδα και το Ηνωμένο Βασίλειο συζήτησαν την προσπάθεια της Ελλάδας να επιστραφούν τα Γλυπτά του Παρθενώνα από το Λονδίνο, αλλά δεν έδωσαν καμία ένδειξη ότι το πιο ακανθώδες ζήτημα της πολιτιστικής κληρονομιάς του κόσμου πλησιάζει στην επίλυση την Τρίτη» αναφέρει το δημοσίευμα.
«Ο Έλληνας αναπληρωτής υπουργός Εξωτερικών Μιλτιάδης Βαρβιτσιώτης είπε ότι είπε στον υφυπουργό Εξωτερικών του Ηνωμένου Βασιλείου για την Ευρώπη Leo Docherty ότι η Αθήνα επιδιώκει μια λύση win-win με το Βρετανικό Μουσείο, όπου εκτίθενται αρχαία ελληνικά μαρμάρινα έργα που διακοσμούσαν αρχικά τον ναό του Παρθενώνα στην Ακρόπολη».
8. Οι Κινέζοι έχουν ήδη μπει πολύ βαθιά στην εποχή του Λιθίου, του λεγόμενου “Λευκού Χρυσού”!.. Των μπαταριών, βρε!..
9. Τώρα που οι Τούρκοι, με αφορμή την Κρήτη, μιλάνε, έστω και έμμεσα, για “αιτία πολέμου” και εκεί, αν η Ελλάς… τολμήσει (sic) να επεκτείνει τα ΝΜ της, κλπ, τί έχουν να πουν οι “διεθνιστές” και τάχα μου “ειρηνιστές” “Σορος-Συριζαίοι” που έλεγαν να επεκτείνουμε τα ΝΜ μας στην Κρήτη, στο Καστελλόριζο, κλπ; Άντε να χαθείτε, ρε καραγκιόζηδες! Ποιούς νομίζετε ότι κοροϊδεύετε, ρε πολιτικοί βρωμιάρηδες;
Α! Έχετε καιρό να μιλήσετε για κυρώσεις από την ΕΕ στην Τουρκία!.. Αχαχαχαχαχαχαχαχα!..
10. Μπήκε και η Κροατία στην Ευρωζώνη! (10 χρόνια μετά από την είσοδό της στην ΕΕ)!.. Είναι από την Πρωτοχρονιά το 20ο μέλος της Ευρωζώνης και της ζώνης Σένγκεν!..
11. Κα Βούλτεψη!
α. Η Σομαλία δεν είναι στην ζώνη του “ΣΑΧΕΛ”, όπως είπατε!..
β. Είστε Υφυπουργός του Υπ. Μεταναστευτικής Πολιτικής, κλπ, και δεν ξέρετε πόσοι είναι οι ξένοι “λάθρο” μετανάστες στην Ελλάδα; Ωραίο Κράτος είμαστε τότε, Κυρία μου!.. Αφού και εσείς ως Κ-Β δεν μπορέσατε να βγάλλετε άκρη, ποιός θα μας πει, ο ΣΥΡΙΖΑ; Αχαχαχαχαχαχαχα!..
γ. Οι νόμιμοι μετανάστες (sic) μόνο ένα 1 εκ-ριο είναι Κα Υφυπουργέ; Είστε βεβαία;
δ. Έχετε εσείς προσωπικά ή ο γιός σας σχέση με τον Σόρος και αν “ναι”, ποιά είναι αυτή, πώς “γεννήθηκε”, κλπ; Αν “ναι”, αυτός είναι και ο λόγος που βρεθήκατε στο υπόψη Υπουργείο, ως Υφυπουργός;
ΣΧΟΛΙΟ:
Η Ελλάς έχει πληθυσμό 9,5 (+) εκ-ρια κατοίκους (ούτε καν 10), όπως μας είπε προσφάτως επίσημα η Κ-Β! Το δημογραφικό πρόβλημα της χώρας μεγαλώνει και εμείς δεν ξέρουμε πόσοι είναι οι ξένοι εισβολείς στην χώρα, διότι περί αυτού ακριβώς πρόκειται στις 9 των 10 περιπτώσεων!.. Αχαχαχαχαχαχαχαχα!..
Οι “μετανάστες” συνεχίζουν να έρχονται, οπωσδήποτε σε πάρα πολύ μικρότερα νούμερα, σε σύγκριση με την περίοδο των Σοριτών Χουντο-Συριζαίων, όταν τα σύνορά μας ήταν τρύπια, οι ΜΚΟ της… “Αραβικής Ανοίξεως” και των σχεδίων της “CIA”των “ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΚΩΝ” συνεχίζουν να κερδίζουν εκ-ρια, πολλές εξ αυτών εργαζόμενες σταθερά για την Τουρκία, είτε από μόνες τους, είτε ως Όργανά της,
Παιδεία πια στην Ελλάδα δεν υπάρχει, παρά μόνον πασαλείμματα (όπως λέμε “ένα ή μία απ’ όλα”, αχαχαχαχαχα), αφού στα Σχολεία μας τα 2/3 των μαθητών είναι ξένοι και κυρίως Αλβανοί Β’ γενιάς (με ε/υπηκοότητα και βαθιά αλβανική συνείδηση), ενώ οι Έλληνες δάσκαλοι και οι καθηγητές είναι κατά τα 2/3 Κομμουνιστές, άρα καταλάβατε γενικώς τί “παίζει” στο θέμα της διδασκαλίας, αλλά και ειδικότερα αντιλαμβάνεστε το τί γίνεται στο θέμα της διδασκαλίας των Αρχαίων Ελληνικών και της Ιστορίας,
η θρησκεία συκοφαντείται ακόμα και σήμερα που δεν υπάρχει πια κανείς Χριστόδουλος να… προκαλεί τις άθεες κοκκινο – ροζ και (κάποιες) φιλελεύθερες αντεθνικές οχιές,
οι “ΛΟΑΤΚΙ” έχουν κατακτήσει τα πάντα και ουσιαστικά κυβερνούν δυστυχώς πια την χώρα μας,
συν βεβαίως τα 1002 προβλήματα που μας έρχονται κυρίως απ’ έξω, παγκόσμια και μη,
οι ΜΑΦΙΕΣ πια κινούνται ελεύθερα στην χώρα, φυσικά υπό μίαν έννοια πάντα,
τα ναρκωτικά γενικώς κάνουν θραύση και
η συνημμένη, όλων αυτών των παραπάνω… ωραιοτήτων(sic), έλλειψη αρχών και αξιών έχει οδηγήσει και στην επικράτηση της βίας στις καθημερινές μας σχέσεις, γεγονός (βία) που ενισχύεται και από την δεδομένη πλειοψηφία των ξένων στα Σχολεία μας, κάτι που με μαθηματική ακρίβεια θα οδηγήσει στην αναπόφευκτη προοπτική… ομογενοποίηση (καταλαβαίνετε την λέξη, αν “δείτε” την ψυχολογία – DNA των λαών αυτών και τον τρόπο που γίνεται η ώσμωση των λίγων με τους συγκεκριμένους αυτούς… πολλούς) και των λίγων Ελληνόπουλων!..
Οι γνήσιοι Έλληνες συκοφαντούνται συνεχώς, σε συνδυασμό και ταυτόχρονα με όλα τα παραπάνω αναφερθέντα, και σε λίγο αυτός ο κύριος στόχος θα έχει πλήρως επιτευχθεί, αφού έχουμε τους νέους… Έλληνες από τα Βαλκάνια, την Ασία, την Αφρική, τον Καύκασο, κλπ, βαρείς παραβατικούς, ποινικούς, κλπ, των οποίων η εθνική καταγωγή δεν αναφέρεται ποτέ ή σπανίως, μπας και μας πουν -λένε- ρατσιστές, κλπ, τα πρόσωπά τους κρύβονται όταν παρανομούν, ακόμα και όταν σκοτώνουν, διότι υποτίθεται ότι τότε πρέπει να προστατεύονται τα… ανθρώπινα δικαιώματά τους, και όχι αυτά της “κοινωνίας των πολιτών”, κλπ, μιας κοινωνίας που αυτοί που κινούν τα νήματα όλων αυτών που τεκταίνονται στον Πλανήτη προώθησαν και προωθούν, σε βάρος των εθνικών Κρατών και υπέρ τάχα της νέας… σύγχρονης Εποχής!..
Και άλλα πολλά θα μπορούσα να σας γράψω, αλλά σας κούρασα ήδη!.. Θα γράψω μόνον ότι η σημερινή Ελλάδα είναι σαν έναν ναυαγό σε ωκεανό μανιασμένο, που προσπαθεί να σωθεί!.. Φανταστείτε την εικόνα!..
Αυτό όμως δεν θα αφήσει ο Θεός μας να συνεχιστεί! Θα έρθει η στιγμή που όσοι Έλληνες* και Ελληνίδες μείναμε στην χώρα αυτήν θα βγούμε και θα Του κάνουμε ευχαριστιακές ΛΕΙΤΑΝΙΕΣ!.. Θα με θυμηθείτε!.. Θα χυθεί αρκετό αίμα βεβαίως πρώτα δυστυχώς, αλλά η Πατρίδα μας ΔΕΝ(!) θα χαθεί τελικά!.. Η Ιστορία του Κόσμου άρχισε με την Ελλάδα και θα κλείσει μ’ αυτήν!.. ΑΥΤΟ ΑΣ ΤΟ “ΚΡΑΤΗΣΟΥΝ” ΚΥΡΙΩΣ ΟΣΟΙ ΑΝΘΕΛΛΗΝΕΣ Η(ΔΙΑΖ)… ΦΙΛΕΛΛΗΝΕΣ, ΑΧΑΧΑΧΑΧΑΧΑΧΑ, ΜΑΣ ΔΙΑΒΑΖΟΥΝ!..
* Έλληνας και Χριστιανοσύνη είναι έννοιες ταυτισμένες, όπως αυτό ανεξίτηλα… εμφανίζεται πάνω στο Εθνικό μας σύμβολο, στην ιερή Σημαία μας!.. (Και αυτήν σύντομα θα προσπαθήσουν να αλλάξουν! Ζεις ρε συ Σηφουνάκη;)!..
11. Ρε σεις! Δεν είναι “εν μία νυκτί”, αλλά “εν μιά νυκτί”, βρε! Τί τα θέλετε τα Αρχαία, αφού “δεν τα… ‘χετε”; ΟΚ, την Καθαρεύουσα!..
12. Κε Καρατζαφέρη! Οι Άγιοι δεν είναι θαυματοποιοί, αλλά -ΠΡΟΣΕΞΕ(!)- είναι ΘΑΥΜΑΤΟΥΡΓΟΙ!.. Σε άκουσα πώς ανέφερες τον Άγιο Σεραφείμ του Σαρώφ! Λάθος! Μάγοι και τσαρλατάνοι, ρε συ Γιώργο, είναι οι Άγιοί μας; “Ακούς εκεί” θαυματοποιοί!..
13. Έκανε το θαύμα Του ο ΜΕΓΑΣ ΤΑΞΙΑΡΧΗΣ στην Λέσβο και έγιανε το νεαρό παιδί που ήταν κάτι μήνες σε κώμα, κλπ, το ίδιο μίλησε και είπε τί είδε, κλπ, αλλά ΔΕΝ ΒΡΗΚΕ ΤΑ ΑΡΧΙΔΙΑ ΚΑΝΕΙΣ ΝΑ ΠΕΙ ΣΤΑ ΚΑΝΑΛΙΑ ΚΑΙ ΠΑΝΤΟΥ ΤΗΝ ΑΛΗΘΕΙΑ, ΜΠΑΣ ΚΑΙ “ΧΑΛΑΣΕΙ Η… ΜΑΓΙΟΝΕΖΑ”, ΠΟΥ ΘΕΛΕΙ ΑΘΕΗ ΤΗΝ Ε/ΚΟΙΝΩΝΙΑ, ΤΗΝ ΠΑΤΡΙΔΑ ΜΑΣ! Ξεφτίλες!..
Πού είσαι ρε Λιάγκα ή Ρούμπι, όπως θα σε λέμε από σήμερα, που με όλη σου την… Ομάδα, γλείφετε καθημερινά το… πνεύμα της εποχής μας, ήτοι αυτούς όλους τους… αδικημένους της ζωής ΛΟΑΤΚΙ, επειδή κυβερνούν και τα MEDIA και κυρίως αυτά; Όχι, αν μπορείς κάνε και αλλιώς και θα δούμε, αν την επομένη, θα είσαι στην θέση σου, παλιοχλεχλέ!
Αλήθεια εσύ Λιάγκα, ως παιδί, έπαιζες με Μπάρμπι; Είμαστε σίγουροι ότι αν ένας από τους γιούς σου βγει σαν τον… “Τάσο” δεν θα σε πειράξει! Αχαχαχαχαχαχαχαχα!.. Ουστ ρε, ουστ!
Είναι πολύ κρίμα, ειδικά για σένα, διότι “το έχεις” το “πρωϊνό”, να γίνεσαι σκουπίδι των ΛΟΑΤΚΙ, στο όνομα τάχα της… αλήθειας, της… δικαιοσύνης, και παπάρια, που λες για τους χαχόλους, όταν καταλαβαίνεις ότι έχεις “ξεφύγει”, προσπαθώντας τάχα να κρατήσεις ισορροπίες του… κόλου! Μην το κάνεις αυτό ρε! Καλύτερα να είσαι μονόπατος, υπέρ των… Τάσων!..
Αυτά που λες στον Κόσμο, διδάσκεις ρε τα παιδιά σου; Γι’ αυτό σε χώρισε η… Κιλκισιώτισα;
Και κάτι τελευταίο! Με ποιό δικαίωμα λες “η Κυρία” για τον Τάσο ή “η γυναίκα”, κλπ; Από πού προβλέπεται συνταγματικά αυτό; Ακόμα! Πώς εντάσσεις τους… Τάσους στις γυναίκες, τους ρώτησες; Αν όλοι αυτοί εντάσσονται στις γυναίκες τότε… παραβιάζεται η θέση της ΛΟΑΤΚΙ Κοινότητος ότι δεν έχουμε μόνον 2 Φύλα, κλπ!.. Αχαχαχαχαχα!..
Για σκέψου, τί διάβασες μόλις! Δηλαδή εσύ δέχεσαι ότι υπάρχουν μόνον άνδρες και γυναίκες; Τότε γιατί λέμε γονέας 1, 2… Χ, κλπ; Αχαχαχαχαχαχαχαχα!.. Σάλτα ρε συ Ρούμπι και… φιλήσου!.. Σε φαντάζομαι παιδί να παίζεις με κούκλες και να σέρνεις καροτσάκια, όπως είπατε εκεί όλοι, Ρούμπιιιιιιιιιιιιιιι!.. Αχαχαχαχαχαχαχαχα !..
Πού την πάτε ρε την Ελλάδα μας, ρε πλουτο-μπινέδες (δημοσιογραφικοί πάντα μπινέδες και οχετοί), και με ποιό δικαίωμα ρεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεεε;
“ΣΥΝΕΧΙΖΕΤΑΙ“!
“ΕΛΛΗΝΑΣ“
-/-
ΥΓ.
1. ΕΝΑ ΚΑΝΟΝΙΚΟ ΓΚΟΛ ΚΑΙ “ΚΑΝΑ” 2 ΠΕΝΑΛΤΥ “ΕΠΝΙΞΕ” Ο ΔΙΑΜΑΝΤΟΠΟΥΛΟΣ, ΑΥΤΟΣ Ο ΑΝΤΙ-ΟΛΥΜΠΙΑΚΟΣ ΟΡΧΙΣ, ΕΝΩ ΗΤΑΝ ΔΙΚΑΙΟΣ ΣΤΙΣ ΚΑΡΤΕΣ!.. Ο ΣΑΚΙΤΣ ΤΣΑΚΙΣΕ 3 ΦΟΡΕΣ ΤΟΝ ΜΟΛΔΑΒΟ ΜΑΣ, ΑΛΛΑ ΚΑΡΤΑ ΔΕΝ ΕΙΔΕ, ΕΝΩ Ο ΡΕΑΜΠΤΣΙΟΥΚ “ΜΕ ΤΗΝ ΜΙΑ”!..
Χάνει η ΑΕΚ, «πιστολίζουν» τον Ολυμπιακό: Τυχαίο θα ήταν…
Και κοίτα τώρα, φίλε αναγνώστη, να δεις κάτι… X-Files καταστάσεις. Κάτι πράγματα που συμβαίνουν και σε κάνουν να πιστεύεις στη… μοίρα και στην… τύχη. Γύρω στις 21:30 η ΑΕΚ παραδινόταν στον ΠΑΣ, στα Γιάννενα. Γύρω στις 22:00 ο Διαμαντόπουλος ανακάλυπτε έναν λόγο για να ακυρώσει κανονικό γκολ του Θρύλου, εφευρίσκοντας φάουλ του Σωκράτη. Με τον Έλληνα σέντερ μπακ στο έδαφος και τον παίκτη του Ιωνικού όρθιο και… να διαμαρτύρεται κιόλας*. Κοίτα να δεις κάτι συμπτώσεις…
2.
‘We will not be dictated to by Hamas’ – Netanyahu denies changes made to status quo on Temple Mount
“Prime Minister Benjamin Netanyahu is committed to strictly maintaining the status quo, without changes, on the Temple Mount. We will not be dictated to by Hamas.
“Under the status quo, ministers have gone up to the Temple Mount in recent years, including Public Security Minister Gilad Erdan; therefore, the claim that a change has been made in the status quo is without foundation,” the statement read.
Hamas spokesman Hazem Qassem said that Ben-Gvir entering the site on Tuesday was “a continuation of the Zionist’s occupation aggression on our sacred places and war on our Arab identity.”
“Our Palestinian people will continue defending their holy places and Al-Aqsa mosque,” he said.
Palestinian Authority Prime Minister Mohammad Shtayyeh called Ben-Gvir’s visit a “dangerous provocation” and urged Palestinians to “oppose his assaults aimed at turning the Al-Aqsa Mosque into a Jewish house of worship” – although the Isreali minister had never entered the mosque.
‘Unilateral action…unacceptable’: White House
“The United States stands firmly for preservation of the status quo with respect to the holy sites in Jerusalem. Any unilateral action that jeopardizes the status quo is unacceptable,” a White House National Security Council spokesperson stated.
“The United States calls on Prime Minister Benjamin Netanyahu to fulfill his commitment to the status quo,” he added.
“The UK remains committed to supporting the historic Status Quo at the holy sites in Jerusalem. It is important that all actors avoid actions at those sites that inflame tensions,” British Ambassador to Israel Neil Wigan tweeted.
The UK remains committed to supporting the historic Status Quo at the holy sites in Jerusalem. It is important that all actors avoid actions at those sites that inflame tensions.
— Neil Wigan (@FCDONeilWigan) January 3, 2023
The French Embassy in Israel also issued a statement on Twitter, saying: “France recalls its absolute attachment to the preservation of the status quo on the Holy Places of Jerusalem.
“Any gesture aimed at questioning it carries a risk of escalation and must be avoided.”
Jordan summons Israeli envoy
Israel’s Ambassador to Jordan Eitan Surkis was summoned for a reprimand call at the Ministry of Foreign Affairs in Jordan.
“Jordan condemns in the severest of terms the storming of the Al-Aqsa Mosque and violation of its sanctity,” the Jordanian Foreign Ministry said in a statement, according to Reuters.
The U.S. Embassy in Jerusalem said that Ambassador Thomas Nides “has been very clear in conversations with the Israeli government on the issue of preserving the status quo in Jerusalem’s holy sites. Actions that prevent that are unacceptable.”
A statement from Saudi Arabia’s Foreign Ministry also condemned Ben-Gvir’s ascent to the Mount, as did statements from Kuwait and Qatar, none of which have diplomatic ties with the State of Israel.
Turkey, which has recently been working toward fixing its strained ties with Israel, condemned what it said was “the provocative action” by the Israeli national security minister.
“We call on Israel to act responsibly to prevent such provocations that would violate the status and sanctity of religious sites in Jerusalem and cause an escalation in the region,” the Turkish Foreign Ministry said, the Associated Press reported.
Religious controversy in Israel
Orthodox rabbis are increasingly divided over whether of not Jews should ascend the Temple Mount.
On Tuesday, Israel’s Sephardi Chief Rabbi Yitzhak Yosef criticized Ben Gvir for visiting the Mount as a government minister.
“As a minister representing the government of Israel you should be acting according to Chief Rabbinate instructions, which have long forbidden visiting the Temple Mount,” the rabbi said in a letter to the minister that circulated on the Internet.
Several prominent national religious rabbis, however, have called on Jews to visit the “permitted places” on the Mount and “in purity,” stressing the need to ascend Judaism’s holiest site and proclaim sovereignty.
KAI:
ABD’den İsrail’e Mescid-i Aksa tepkisi: Kabul edilemez!
ABD, İsrail’in aşırı sağcı Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya baskınından derin kaygı duyduklarını ve Kudüs’teki kutsal mekanların tarihsel statükolarını değiştirmeye yönelik tek taraflı adımların kabul edilemez olduğunu açıkladı.
BEYAZ SARAY’IN AÇIKLAMASI
Byaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Kudüs’teki kutsal mekanlarla ilgili mevcut statükoyu tehlikeye atan herhangi bir tek taraflı eylemin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Sözcü Jean-Pierre, düzenlediği günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Jean Pierre, İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskına ilişkin kendisine yöneltilen soruya, ABD’nin Kudüs’teki kutsal mekanlarla ilgili mevcut statükonun korunması konusunda net olduğu yanıtını verdi. Jean-Pierre, “Mevcut statükoyu tehlikeye atabilecek herhangi bir tek taraflı eylem kabul edilemez. Bu konuda kararlı ve oldukça net olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Bakanlık Sözcüsü Ned Price, günlük basın toplantısında, Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesine ilişkin sorulara, “Bu ziyaretin gerilimi artırma ve şiddeti kışkırtma potansiyeli var. Söylediğimiz gibi, bu potansiyele sahip herhangi bir tek taraflı eylemden derin endişe duyuyoruz. Bu ziyaret bizi derinden endişelendiriyor. Tarihi statükoya gelince, tarihi statükonun ne olduğunu buradan tanımlamak bana düşmez. Tarihi statükonun ne olduğunu söylemek ABD’ye düşmez.” yanıtını verdi.
ABD’nin kesin bir şekilde Kudüs’teki kutsal mekanların tarihi statükosunun korunmasından yana olduğunu belirten Price, kutsal yerlerin tarihsel statükolarını değiştirmeye yönelik tek taraflı adımlara karşı olduğunu dile getirdi. Price, “Bu tür adımlar kabul edilemez.” dedi.
Price, ABD’nin Ben-Gvir ile herhangi bir temasta bulunmadığını ancak ABD yönetiminin gün içinde yeni İsrail yönetimi ile konuyu görüştüklerini söyledi.
AŞIRI SAĞCI İSRAİLLİ BAKAN MESCİD-İ AKSAYA GİRMIŞTİ
İsrail’in aşırı sağcı yeni bakanı Ben-Gvir, sabahın erken saatlerinde İsrail polisinin yoğun koruması altında Harem-i Şerif’e girmişti. Provokatif eylemleriyle tanınan Ben-Gvir, 5 yıl sonra Mescid-i Aksa’ya giren görevdeki ilk İsrailli bakan olmuştu.
İsrailli politikacı, Mescid-i Aksa’daki statükoyu ihlal eden ve Filistinlilerce baskın olarak değerlendirilen bu eylemini, İbrani takvimine göre “Tevet” ayının 10’uncu gününde (Asara BeTevet) gerçekleştirmişti. Ben-Gvir’in daha önce Mescid-i Aksa’yı “ziyaret” edeceğini duyurması, işgal altındaki Filistin topraklarında tepkiyle karşılanmış ve gerilimi tırmandırmıştı.
Ben-Gvir, yeni kurulan hükümette bakan olmadan önce milletvekilliği döneminde de Mescid-i Aksa baskınları, Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerini teşvik etmesi ve ırkçı söylemleri nedeniyle sıkça adından söz ettiriyordu. İsrailli Bakan’ın bu baskını başta Türkiye olmak üzere birçok ülke tarafından kınanmıştı.
3.
Jews on Campus Battle Rising Tide of Hate
Universities have become a hotbed for antisemitism. Have colleges taken sufficient action to combat Jew-hatred?
Many college campuses across the United States have become hotbeds for antisemitism with Jewish students being victims of some of the most disturbing and hateful attacks.
From swastikas painted on dorms to calls for an intifada, Jewish students are clearly not receiving the necessary support and protection from universities.
Universities and colleges must take a stronger stand and fight antisemitism on their campuses.
4.
ISRAEL STRONG: Jewish State Ranked Among World’s Most Powerful Countries.
U.S. News gave Israel a scored of 67.3 for “strong international alliances,” 25.8 for leadership, and 35.6 for economic strength
According to U.S. News‘ description, “Israel, the only Jewish nation in the world, is a small country on the eastern shore of the Mediterranean Sea. For its relatively small size, the country has played a large role in global affairs.”
The other countries in the top 10 were:
1. United States
2. China
3. Russia
4. Germany
5. United Kingdom
6. South Korea
7. France
8. Japan.
9. United Arab Emirates
According to U.S. News, “Israel has a technologically advanced market economy with cut diamonds, high-technology equipment and pharmaceuticals among its major exports.”
The report concluded, “The country is very highly developed in terms of life expectancy, education, per capita income and other human development index indicators.”
For the purposes of these rankings, U.S. News defined “powerful” countries as “the ones that consistently dominate news headlines, preoccupy policymakers and shape global economic patterns.”
The report continued, “Their foreign policies and military budgets are tracked religiously. When they make a pledge, at least some in the international community trust they will keep it. These countries project their influence on the world stage.”
John Bolton’dan tehditvari mesaj: Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilirse…
Trump döneminde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan John Bolton, Türkiye’nin Rusya’ya yakınlığından yakınarak; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar seçilmesi durumunda Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışmalı hale geleceğini söyledi.
İngiliz gazetesi Daily Telegraph’ta “Batı’nın zayıflığı, Putin’i yenilginin pençesinden zafere taşıyabilir” başlıklı bir yazı kaleme alan Bolton, makalesinin bir bölümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmemesi gerektiği imasında bulundu.
“NATO ÜYELİĞİ TARTIŞILMALI” MESAJI
Ukrayna’ya daha fazla yardım yapılması gerektiğini söyleyen, Rusya’nın yaptırımlarla yıpratıldığını ancak Moskova gibi Kiev’in de ekonomik olarak zor durumda olduğunu kaydeden Amerikalı siyasetçi Bolton, konuyu Türkiye’nin savaşta takındığı tavra getirerek “…Finlandiya ve İsveç çarpıcı bir karar alarak NATO’ya girmek istediler. Fakat Rusya’nın ticari ve askeri partnerleri, ihtiyaç zamanında onları terk etmedi. Buna maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar seçilirse 2023’te NATO üyeliği tartışmalı hale gelecek Türkiye de dahil” dedi.
7.
HDP/PKK’nın gerçek yüzü ve işbirlikçilerine dair…
04.01.2023
Yayın hayatına başladığı günden beri ‘açılış sayfam’ olan haber7’de yazıyor olmak, benim açımdan memnuniyetten de öte bir anlam taşıyor.
Bu vesile ile bu seçkin sitenin seçkin okurlarını en kalbi hislerimle selamlıyorum.
Esselamualeyküm…
Şimdi, ‘Bismillah’ deyip ilk yazımıza başlayalım inşallah…
Geçtiğimiz günlerde, PKK’nın kurucularından Duran Kalkan, doğal müttefiklerine yönelik bir açıklama yapmıştı hatırlarsanız…
‘Doğal müttefik’ derken, CHP, İYİ P, SP, GP, Deva P ve bu beş benzemez ittifakına hizmet eden fondaş/besleme medya ile bunları destekleyen sermaye unsurlarını kastediyorum tabii ki.
Yaptığı açıklamada şöyle diyor, on binlerce Türk ve Kürt gencinin katili örgütün elebaşı:
“Çok kritik bir dönemdeyiz. Tayyip Erdoğan hep söylüyor ya ‘Daha bunlar iyi günleriniz’ gerçekten de neler olacağını şey etmemiz lazım.
Oldukça kritik bir süreçteyiz. (…)
Bu seçim çalışmalarını kesinlikle böyle bir mücadele olarak ele almak lazım.
Bu siyasi, askeri durumla kesinlikle birleştirmek gerekli…
Bunlardan kopuk, bunların dışında bir seçim kesinlikle yoktur, olamaz.
Tam tersi bu ayrılık, parçalılıklar önlenmeli. Küçük şeyler mesele yapılmamalı.
Daha fazla ittifak, ilişki, birlik…
Tarihe gömmek gerekiyor onu. (Erdoğan’ı) Tarihe gömmek için de ne gerekiyorsa yapmak lazım. Her türlü mücadeleyi birlikte, ortak olarak yürütmek gerekli…”
Doğrusunu söylemek gerekirse şimdiye kadar hiç bu kadar aleni bir biçimde gerçek yüzlerini gösteren bir açıklamada bulunmamışlardı.
Aslında bu, çok açık bir biçimde görüldüğü üzere, bir ittifak çağrısından öte, bir yalvarış ve yardıma çağırma yakarışı.
Özetle; “imdat, bizi bitiriyorlar!” diyor Duran Kalkan
Peki, kimden imdat istiyor?
Tabii ki, yukarıda zikrettiğimiz partilerden ve destekçilerinden…
Duran Kalkan, Erzurum’dan Adana’ya göç etmiş bir aileye mensup…
Etnik kökeni Türk
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Kürtçü bir örgütte bir Türk’ün ne işi var?’
Aslında cevabı belli bu sorunun, zira gâvurluğun etnik kökenle bir ilgisinin olmadığı herkesin teslim edeceği bir hakikat!..
Tıpkı, anası babası Bitlisli, kendisi doğma büyüme Bingöllü olan bu satırların yazarı gibi nice vatanseverin, kendilerini, bu toprakları vatan yapan ‘İslâm idrakine’ nispet edip etnik kökeni referans göstermeye tenezzül etmemesindeki çarpıcı hakikat gibi…
HDP, eli kanlı bu vatan haini örgütün siyasal uzantısı…
Bu partinin tüm milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri, bütün ‘eş başkanları’ ve yönetiminde bulunan unsurları tamamıyla ‘Kandil’ tarafından belirlenir ve atanır!
Bunu da herkes bilir.
İYİ P’ de, SP de, GP de, diğerleri de…
Daha düne kadar bu örgütün vatan hainliğini tartışmaya dahi açmayan bu mezkûr partiler, ne yazık ki, şimdi onlarla yani HDP ile yani PKK ile müttefik!
Bu gerçek, kıyamete kadar yakalarını bırakmayacak!
Kendileri ölüp gitseler bile, torunlarına, torunlarının torunlarına miras kalacak bu kara leke!
Dinsiz-imansız, ateist, LGBT’ci, on binlerce masum insanın katlinden sorumlu bir terör örgütü ve onun siyasal uzantısı ile ittifak edenler, Allah’a nasıl hesap verecekler, doğrusu umurumda bile değil ama ittifak ettikleri yapının ne menem bir şey olduğunu gözlerden kaçırmaya çalışmaları umurumda…
Görülmesini istemedikleri, saklamaya çalıştıkları bu yapının en temel özelliği İslam düşmanı olması elbette.
Sadece İslâm’a düşman değil bunlar.
Türkiye’ye ve bahusus Kürtlere de amansızca düşmanlar!
Tuhaf bir iddiada mı bulundum sizce?
Değil…
PKK’nın, özellikle de Kürtlere düşman olduğunun birçok delili var.
Mesela, Kürtleri temsil iddiasıyla bütün bir dünyaya sanki Kürtler Marksist-Leninist bir dünya görüşüne sahiplermiş, sanki LGBT’yi savunuyorlarmış, sanki kendi ülkelerini kaosa sürüklemek isteyen teröristlermiş gibi yansıtarak, bu halka en büyük düşmanlığı yapmaktadırlar.
Peki ya, 40 yıldan fazla bir zamandır estirdikleri terörle binlerce Kürdü katletmelerine, Kürt çocuklarını dağa kaçırmalarına, tehdit ve şantajla hayatı çekilmez kılmalarına ne demeli?
En önemlisi ne biliyor musunuz?
Osmanlı dönemindeki tehcir hadisesi bağlamında Ermeni komitalarının katlettiği 500. 000. (yazıyla beş yüz bin)’den fazla Kürdün kanı ortada dururken, bu mel’un örgüt, patronu olan ABD’nin emriyle, sözde ‘Ermeni Soykırımını’ savunarak Kürtlere en büyük ihaneti ve düşmanlığı tatbikte tereddüt göstermemiştir!
Son bir örnek daha zikredelim dilerseniz…
Şu bir gerçektir ki, Yavuz Sultan Selim’den sonra Kürtlere en büyük kadirşinaslığı Tayyip Erdoğan yapmıştır!
Diğer meselelerde olduğu gibi Kürt meselesinde de gerçek bir devrimci olan Erdoğan’ı düşmanlaştıran PKK ne yaptı biliyor musunuz?
On binlerce Kürdün katili olan CHP ile aynı çuvala girdi!
Bu, kendini inkârdan da öte ve kelimenin tam manasıyla ‘satılmışlık’, Kürtlere yapılmış büyük bir zulüm, azim bir kötülük ve devasa bir düşmanlık değil de nedir?
Evet, HDP, PKK’nın ta kendisidir ve müttefikleri gibi Joe Biden’ın yeminli askeridir!
Yoluna baş koydukları gaye ise, tam bağımsızlık ülküsüne doğru güçlü ve emin adımlara yürüyen Türkiye’yi durdurmaktır.
Sırf bu yüzden, taban tabana zıt oldukları farklı yapılara işbirliği teklif ediyor ve bunun için de adeta yalvarıyorlar!
